Galatasaray’ın futbol aklı

1 Mart 2011

1-Daha iki sene önce Avrupa Şampiyonası’nda yarı finale kalan takımda direkt oynayan ya da sıklıkla forma giyen 7 oyuncu şu anda Galatasaray kadrosunda (Gökhan, Servet, Arda, Ayhan, Hakan Balta, Sabri, Kazım).
Öte yandan bu oyuncuların tamamı sezon sonunda takımdan ayrılsa kimse neden gittiler diye sormaz. Hatta belki Arda haricindekilerin gitmesi çoğunluğu sevindirebilir bile.
Yani oyuncuları geliştirmek bir yana gerileten bir kulüp bu...
2-Bu yıl başında transfer edilen 5 oyuncu devre arasında gönderildi (Musa, Battal, Ali Turan, Serdar Özkan, Misimovic).
Yani kendisine uygun oyuncu seçemeyen bir organizasyon bu...
3-Cana, Insua, Çağlar ve Pino duruyor. Sezon sonunda hepsi gitse itiraz eden olmayabilir.
Yani vasatlarla idare eden, hatta vasatlaştıran bir yapı bu...

Yazının Devamı

Olağanüstü maç

28 Şubat 2011

Selçuk, Egemen, Giray yok. Savunma göbeği yeni. Selçuk olmayınca Colman’ın görevi değişmiş. O neyse bir dereceye kadar işini yapıyor da, Ceyhun, Colman’ın işini pek yapamıyor.
Jaja ve Alanzinho defansif anlamda seyirci. Burak ve aslında özellikle Umut bir savunmacı gibi savaşıyor. Ama o kadar çok top kaybediyorlar ki sürekli bir baskı oluşturmak neredeyse imkansız oluyor.
Bütün bunlara Serkan’ın ligin ilk yarısındaki formundan oldukça uzakta olduğunu ekleyin. Ve karşısında Amrabat gibi bir ‘şeytan’ın varlığını.
Aykut Kocaman’ın benzetmesiyle standart bir Hollanda takımı gibi oynayan Kayseri karşısında durum hiç iyi durmuyor aslında.
Souleymanou’nun Sadri Başkan’ın kulaklarını çınlatan hatasıyla Jaja’nın bulduğu golde Orta Anadoluluların morali bozulsa da, bir Hollanda takımı gibi ayakta kalıyor. Özellikle Amrabat’ın Serkan’ı çileden çıkaran performasıyla... Tabii Ziani’nin organizatörlüğü de. Burada yarattıkları sürpriz ise Trabzon orta sahasının zayıflığından yararlanıp hep boşta kalan Abdullah Durak.
Trabzonspor’un saydığımız sıkıntılarından kurtaracak fazla bir kulübe rezervi olmasa da, Şenol Güneş ilerideki top kayıplarını kesecek bir değişiklik yaptı. Yattara’nın

Yazının Devamı

Alex ve Volkan kurtardı

27 Şubat 2011

İlk 15 dakikadaki standart Fenerbahçe baskısı, Beşiktaş maçının verdiği güvenle daha bir soslu, daha bir renkliydi. En başta Dia ve Topuz, Alex’e ortak olmaya çalıştılar. Emre itirazları/faulleriyle daha kendine benziyordu. Selçuk ise maç sonunda taraftardan tezahürat alacak kadar iyiydi. Bilen bilir bu bir kıyamet alameti olarak dahi gösterilebilir.
Dolayısıyla pozisyonlar bulundu. Ama skor? Hayır!
Çünkü;
1-Gökhan ve Santos hücumun parçası olmakta uzun süredir ilk kez eksiklik yaşadı. Onlar orta sahanın hücum parçası olamayınca Fenerbahçe’nin baskısının yıpratıcılığı ve sürekliliği azaldı. Baskının sürati düşük oldu.
2-Bu destek gelmeyince özünde orta saha kökenli forvet oyuncuları baskının parçası oldular. Ama salt forvet, salt santrfor yoktu ortada
3-Niang çalışkan, yetenekli, adanmış bir oyuncu ama net bir santrfor değil. Dolayısıyla çoğunlukla kayboldu. Boşa çıkamadı. Savunma ona önlem alabildi.
4-Dia onun daha da gerisinde. O da çalışkan, o da kensini adıyor ama yetenek olarak geride.

Yazının Devamı

Skor yazarlığı yapalım

22 Şubat 2011

Schuster’in tercihlerini tartışmak lazım. 1-Bu kadar süredir oynamamış Ekrem’i ligin en süratli kanat oyuncularından birinin karşısına koymak (ki, Kadıköy’deki maçta da benzer bir durum yaşanmıştı).
2-Necip, Ernst, Guti bu takımın ideal orta saha ekibi olsa da çok uzun süredir bu grubu kullanamamak.
3-Aykut Kocaman’ın Kayseri’de yaptığı büyük hatayı tekrarlayıp yedek bir stoper bulundurmamak (Hem de İbrahim Toraman’ın moral, Ferrari’nin fizik problemi bu kadar belirginken).
4-Tüm iyi niyeti ve yüksek fizik çabasına rağmen Quaresma’nın takımın bir parçası olmasını sağlayamamak. O belki İnönü’de seyredilecek bir numaralı yetenek. Ama derbiyi dikkatli izleyenler defalarca bomboş pozisyondaki Almedia’yı göremediğini de tespit etmişlerdir.
Bunlar ayrı ayrı ve birlikte büyük zaaf yaratan ve bir derbiyi kaybetmek için yeterli tercihler.
Ancak gerçek şu ki, Almeida topu içeri vursa/Volkan kurtarmasa, kuşkusuz bunlar çok konuşulmayacaktı.
Aykut Kocaman’sa doğruları fazlasıyla yapmış görünüyor. Hem bu maç hem de genel politika açısından:

Yazının Devamı

Kocaman Alex

21 Şubat 2011

Sezon Aykut Kocaman’ın, Alex’i isteyip istemediği üzerine bir tartışmayla başlamıştı. O onu sevmiyor. Diğeri gitmek istiyor vs. Hep beraber bunu tartışıyorduk.
Sezon şu anda Alex’in Türkiye’ye geldiğinden bu yana her anlamda en iyi olduğu ‘kış’la devam ediyor. Alex her zamankinden daha golcü, her zamankinden daha savunmacı, her zamankinden daha lider.
Buna Alex’in, Aykut Kocaman’a karşı ya da Aykut Kocaman’a rağmen veya Aykut Kocaman’la birlikte kazandığı bir başarı diyebilirsiniz.
Ancak bunun Aykut Kocaman’ın teknik direktörlüğünde kazanılmış bir başarı olduğunu ne kadar uğraşsak reddedemeyiz.
Bu Alex, Kocaman bir Alex...
Başa dönersek, Fenerbahçe, Matteo Ferrari oyundan atılmadan da maçı kazanacak pozisyona gelebilecek duruma ulaştı. Orta sahada daha savaşçı daha sert ve yıpratıcıydı. Her ne kadar Schuster geçtiğimiz birkaç maça oranla daha dirençli ve iki yönlü bir orta saha kurmuş olsa da birlikte oynamamışlık Fenerbahçe’yi daha iyi yaptı.
Dolayısıyla Quaresma dışında bu yapıyı aşan pek olmadı. O da fazla bencil olunca sürekli gol arayan konuk ekip oldu ilk yarıda. Kocaman Alex’in markaj altında oluşunu Dia’yla değerlendirdi ki, bu genel teşhis açısından doğru bir

Yazının Devamı

Fevkalade bir Culio

20 Şubat 2011

Galatasaray’ın böyle bir maç kazanması gerekiyordu. Önde basıp rakibi nefes alamaz hale getirdiği bazı maçları kaybettiler. Savunma öncelikli oyunları yitirdiler. Her yönüyle çok iyi oynayıp berabere kaldılar vs.
Hagi geldiğinden bu yana her türlü planı ne kadar iyi uyguladılarsa da kolay kazanamadılar. Dün belki Hagi geldiğinden bu yana ilk kez genel stratejisini tanımlamakta zorlandığım bir oyun oynadılar. Evlerinde bulduklarından daha fazla pozisyon vermelerine rağmen kazandılar. İnsanın her şeyi doğru yaptığına inandığı zaman kaybetmesi yıkıcıdır. Çoğu şeyi yanlış ve eksik yapmasına rağmen kazanması ise güven verir. Galatasaray için dün bu önemliydi. Bu genel durum dışında birkaç nokta önemli:
1- Neill ve Kewell tarzı oyuncular bizim ülke standartlarında dikkat çekici işler yapabiliyorlar. Ancak bizim dışarıdan alınanlarda aradığımız süreklilik, liderlik içeriğini onlarda bulmak mümkün olmuyor. Yani belki oyuna katkıları var. Ama yarışa yani uzun vadeye etkileri maalesef yok.
2- Culio sanırım Ernst’den bu yana gördüğümüz en iyi orta saha oyuncusu. Son derece teknik ve bir o kadar da fizik. Hagi eğer bugün hâlâ bu takımın başındaysa bunu Culio’ya borçlu. Şampiyonluk

Yazının Devamı

14 yabancı değişirse

15 Şubat 2011

14 yabancı transfer aksiyonu.
Hilbert, Guti, Simao, Quaresma, Almeida, Fernandes, Zapo geldi.
Tello, Delgado, Zapo, Holosko, Fink, Tabata gitti.
Üstüne Sivok sakatlandı, donduruldu, geri geldi. Mehmet Aurelio geldi. Fatih Tekke geldi, gitti.
Bunlar sadece yabancılar ve dışarıdan gelip gidenler. Bir de yerliler var.
Beşiktaş bir önceki şampiyonumuz. Hem de duble şampiyonumuz.
Son Ankaragücü maçına çıkan 11’de bir buçuk yıl önce Denizli’de şampiyonluk maçına çıkan kadrodan sadece 3 oyuncu vardı. Sivok, Toraman ve Ekrem Dağ...

Yazının Devamı

Alex büyük oynuyor

15 Şubat 2011

Fenerbahçe önde presle başladı. Ön tarafı uluslararası tecrübeye sahip, arkası genç Kayseri’nin rolünü çaldılar bir başka deyişle. Kayseri cephesinden gelen haber, Fenerbahçe’yi savunmada hataya zorlayacak bir oyun peşinde olacaklarıydı.
Babacan’ın Fenerbahçe macerasının erken bitmesine yol açan hatalarından biriyle de hemen golü buldular.
Gol sonrası Fenerbahçe’nin oyun merkezi biraz geriye kaysa da; Kayserispor, Ziani, Amrabat ve Santana’yı kullanarak sarı-lacivertli takımın hatalarından yararlanma hedeflerine yaklaşamadılar.
Emre ve Semih’in yokluğu, pas oyunuyla topu kontrol etmelerini engellese de Fenerbahçe direkt oyunu iyi oynamayı başardı. En azından bu standartta...
Burada başrol Alex’de... O artık topsuz oyunda da var. Ve bunu çok iyi yapabildiğini gösteriyor. Onu hep ‘koşmuyor’ klişesiyle tartışmaktan bu detayı hep ıskaladık. O, Zico’dan sonra ilk kez topsuz oyunda da var. Arkadan destek alınca dar alanda defansif bir hüner gösteriyor. Ve bu fark yaratıyor. Ondan bunu alabilen Aykut Kocaman’ı kutlamak lazım.
Onunla birlikte Topuz’un rolü de önemli. Ona Matrixvari bir yükleme yapılmış sanırım. Bir oyuncunun 2 ayda kafasını hiç kaldırmayan bir fizik oyuncudan, bu

Yazının Devamı