Galatasaray’ın böyle bir maç kazanması gerekiyordu. Önde basıp rakibi nefes alamaz hale getirdiği bazı maçları kaybettiler. Savunma öncelikli oyunları yitirdiler. Her yönüyle çok iyi oynayıp berabere kaldılar vs.
Hagi geldiğinden bu yana her türlü planı ne kadar iyi uyguladılarsa da kolay kazanamadılar. Dün belki Hagi geldiğinden bu yana ilk kez genel stratejisini tanımlamakta zorlandığım bir oyun oynadılar. Evlerinde bulduklarından daha fazla pozisyon vermelerine rağmen kazandılar. İnsanın her şeyi doğru yaptığına inandığı zaman kaybetmesi yıkıcıdır. Çoğu şeyi yanlış ve eksik yapmasına rağmen kazanması ise güven verir. Galatasaray için dün bu önemliydi. Bu genel durum dışında birkaç nokta önemli:
1- Neill ve Kewell tarzı oyuncular bizim ülke standartlarında dikkat çekici işler yapabiliyorlar. Ancak bizim dışarıdan alınanlarda aradığımız süreklilik, liderlik içeriğini onlarda bulmak mümkün olmuyor. Yani belki oyuna katkıları var. Ama yarışa yani uzun vadeye etkileri maalesef yok.
2- Culio sanırım Ernst’den bu yana gördüğümüz en iyi orta saha oyuncusu. Son derece teknik ve bir o kadar da fizik. Hagi eğer bugün hâlâ bu takımın başındaysa bunu Culio’ya borçlu. Şampiyonluk yarışında olan takımlardan birine Culio’yu ver en az 4 puan ekstrayı yaz. Yılın transferlerinden bir o. Cenk Tosun’u kaçırmış ama onu kaçırmamış...
3- Buca’nın Beşiktaş maçından çok daha iyi olduğunu söyleyemem. Ama kaynağını belirleyemediğim şekilde kaleye yakın oynadılar. Hep bir adım eksik, bir saniye geç hamleler nedeniyle çok net şansları gole çeviremediler. Kalite var ama organizasyon zayıf...
4- Bucalı Sercan tipik bir Anadolu yeteneği. Laf olsun diye değil, gerçekten yetenek. Ama kendini göstermeyi, topallayan Galatasaray’a 2 gol atmak sanıyor. Halbuki parlamak Cenk Tosun’un tercihinde saklı. Bir adım geriye çekilmekte yani. Bunu yapsa Buca maçı kazanır asist kahramanı da olurdu. Sercan, Sercan gibi olma (Bursalı’ya gönderme)