1-Daha iki sene önce Avrupa Şampiyonası’nda yarı finale kalan takımda direkt oynayan ya da sıklıkla forma giyen 7 oyuncu şu anda Galatasaray kadrosunda (Gökhan, Servet, Arda, Ayhan, Hakan Balta, Sabri, Kazım).
Öte yandan bu oyuncuların tamamı sezon sonunda takımdan ayrılsa kimse neden gittiler diye sormaz. Hatta belki Arda haricindekilerin gitmesi çoğunluğu sevindirebilir bile.
Yani oyuncuları geliştirmek bir yana gerileten bir kulüp bu...
2-Bu yıl başında transfer edilen 5 oyuncu devre arasında gönderildi (Musa, Battal, Ali Turan, Serdar Özkan, Misimovic).
Yani kendisine uygun oyuncu seçemeyen bir organizasyon bu...
3-Cana, Insua, Çağlar ve Pino duruyor. Sezon sonunda hepsi gitse itiraz eden olmayabilir.
Yani vasatlarla idare eden, hatta vasatlaştıran bir yapı bu...
4-Devre arasında tam 5 ilk 11 oyuncusu transfer edildi (Zapata, Stancu, Yekta, Culio, Kazım). Culio ve Stancu dışında taraftarı cezbeden yok.
Yani hatalarında ısrar eden bir akıl bu...
5-Geçen yıl transfer edilen 5 yabancı oyuncu şu an kadroda değil (Leo Franco, Jo, Dos Santos, Elano, Keita).
Oyuncu değil transfer odaklı bir bakış açısı bu...
6-Son üç yılda üç B klasmanı yabancı kaleci transfer edildi. De Sanctis, Leo Franco, Zapata... Arayışın bittiğini kimse söyleyemez.
Yani futbol aklında sorun olan bir kulüp bu!
Daha önemlisi;
-Arda’dan bu yana ülkenin en iyisi denen Galatasaray alt yapısından takıma kazandırılan hiçbir oyuncu yok. Kabul edelim ki, aradaki Manisa mucizesi olmasa onu da kaybetmek olasıydı.
Ve daha da önemlisi;
-Cenk Tosun’u para nedeniyle ellerinden kaçırdılar sanmıştık hep beraber. Değilmiş. Almanya’dan gelen bir oyuncu Galatasaray’ı değil, Gaziantep’i tercih etmiş meğer... Çünkü hedefi olan, istikararlı, kişisel hedeflerine ulaşmasını mümkün kılan ortamın orası olduğuna ikna olmuş.
Gaziantep için gurur verici, Galatasaray için yıpratıcı bir durum bu!
Durum buyken;
Galatasaray futbol aklını temize çıkaracak tek bir şey bile bulmakta zorluk çekiyorum.
Tamam spor yazarlığı kötümser bir iştir Türkiye’de...
Ancak bu kez suç bizim meslekte değil, emin olun.
Bugün sorun ne kadroda, ne medyada, ne de hocada! Bugün sorun akıldadır. İstikrar, strateji ve plan oluşturmayan futbol aklında...
Bu durum Galatasaray’da olduğu için önemlidir. Başka hiçbir yerde olmadığı için değil.
Türk futbolunun devrimcisi, lokomotifi bu durumda olduğu için önemlidir. Geri kalan herkese örnek gösterilen, ortalama kadrolarla Avrupa’da başarı sağlayabilen bir kulüp bu hale düştüğü için yani...
96’da da, 2002’de de 2008’de de ülkenin kendi zirvesini yapışında direkt rolü olan bir akıl, bugün bu kadar feci bir haldeyse bu sadece Galatasaray’ın sorunu değildir. Ama en çok onun sorunudur. Çünkü onu var eden budur.
Faruk Özak’ı dinleyin:
“Türkiye alt yapı konusunda 25 - 30 yıldır kendini kandırıyor. Yabancı transferlerle tamamen önü kesildi. Futboldan çok para kazanıyoruz, ama kulüplerimiz iflas halinde. Kötü yönetiliyorlar. Ve futbolcu yetiştirme konusunda sorun var. Futbolcu kalitemiz düşüyor. Bu şimdiki Futbol Federasyonu’nun eseri değildir. Bugüne kadar gelişimin sonucudur”.
“TFF kimin federasyonudur; başta Kulüpler Birliği Vakfı’nın, futbol kulüplerinin. Federasyon, 18 tane futbol kulübünün talebi doğrultusunda gidiyor. O halde bana göre 18 Süper Lig kulübünün kendine çeki düzen vermesi ve yanlışları görmesi lazım. Bana göre onlar isterse yabancı sayısı da azalır, yerli teknik direktöre ve alt yapıya destek de çoğalır. Onun dışında bu kulüplerimiz aldıkları paraları futbol dışındaki amatör branşlara da harcayabilirler”.
“Öncelerde daha az yabancı oyuncu ve yerli teknik adamlarla, hem Avrupa kupalarında, hem de milli takımda çok daha başarılı olduk. O halde aklın yolu bir. Yanlışın nerede olduğuna bakmamız lazım. Eğer kulüpler kararlılıkla bu işe müdahale ederseler ve ‘Biz böyle istiyoruz’ derseler, federasyon zaten onların federasyonu. Burada federasyon kadar futbol kulüplerimizin talebi de çok önemlidir. Bu kalitesizliğe düşmemizde herkesin ne kadar payı var bakması lazım. Benim beklentim şu; alt yapıya dünyanın en iyi hocalarını getirerek, kendi eğiticilerimizi de eğiterek, uzun süre kendi oyuncularımıza yatırım yapmamız lazım. Yabancı oyuncu hiç mi almayalım? Hayır alalım. Dünya yabancı oyuncu alıyor, ama dışarıya da oyuncu satıyor. Ben bir tane satmıyorum 300 tane alıyorum. Bu enteresan bir şey. Burada cari açık var. ‘Türk futbolcusu kabiliyetsizdir’ diyorlar. Hayır değil. Niye Hamit Altıntop, Bayern Münih’te oynuyor? Mesut Özil, Real Madrid’te oynuyor. Bunlar da Türk. Demek ki, Türk futbolcusu da o eğitimden geçerse Türkiye’de de Hamit’ler, Mesut’lar olabilir. Yeter ki bu iradeyi ortaya koyalım ve doğruların arkasında duralım. Ama maalesef, günlük politikalarla tribünlerin yanlış taleplerini yerine getirmek için har vurup harman savurmakla hiçbir şey olmaz”
Hemen söyleyeyim. Tedavi konusunda tam anlamıyla hem fikir değilim. Yani yabancıyı kısıtlamak sorunu çözmez. Çözse 3 yabancı sınırı varken Avrupa’da olurduk. Çözse, Şampiyonlar Ligi’nde gruptan çıkan 2 hocanın ikisi de yabancı olmazdı.
Sorun yerliyi yetiştirmekte eksik kalmamızda.
Sorun bir plan çevresinde hareket edememekte.
Sorun eldeki kaynağı işlemeyi bilmemekte...
Bakan Özak burada haklı.
Ve işin başındaki isim bu kadar durumun farkındayken, bu devrimi ülkede yapmış kulübün akılının artık buna yetmiyor oluşu inanılmaz olan.