Beşiktaş’ın öğrettikleri

24 Ekim 2014

Bu yazıyı okuduğunuza göre, salı gecesi oynanan Roma-Bayern Münih maçını da izlemiş olmalısınız. Guardiola’nın Bayern’i; futbol seviyesi, oyuncu kalitesi ve Şampiyonlar Ligi tecrübesi olarak rakibinden çok ilerideydi. Rudi Garcia’ya ve takımlarına çok güvenen 70 bin Romalı önünde olsa da kazanmaları doğaldı, öyle de oldu. Ancak 1-7’lik skor hiç hesapta yoktu...

Galatasaray-Dortmund maçında da çok benzer bir tablo vardı. Alman ekibi, Arena’da elini, kolunu sallayarak 4 gol attı, Galatasaray’a yine hüzün kaldı. Evet, Klopp’un takımı, Prandelli’nin ekibinden daha yetenekli, daha hızlı ve daha tecrübeli fakat bu veriler de 0-4’ü anlatmak için yeterli değil...

Roma ve Galatasaray’ın, Alman rakipleri önündeki temel problemi, Şampiyonlar Ligi seviyesinde mücadele etmemeleri ve adeta savaşmadan ölmeyi seçmeleriydi. Roma 5 gol yediği ilk yarıda Bayern’e sadece 6 faul yaparken, rakip kaleye yalnızca 1 isabetli şut attı. Şaka gibi ama Galatasaray ise 4 gol yiyip, rakibine 10 net pozisyon verdiği 90 dakikayı 3 faulle tamamladı! Maçı da sıfır gol pozisyonu ve 1 isabetli şutla kapattılar...

Prandelli’nin Galatasaray’ı yerine, Bilic’in Beşiktaş’ı Şampiyonlar Ligi’ne katılsaydı,

Yazının Devamı

Beşiktaş'tan puan almak zor

20 Ekim 2014

Feyenoord'u 2-1; Mersin, Bursa ve Balıkesir'i aynı skorla 1-0 yenen Beşiktaş, Tottenham'la 1-1 berabere kaldı, tek yenilgisini ise Arsenal (1-0) karşısında aldı. Siyah-beyazlı takımın bu sezonki deplasman karnesi böyle... 4 galibiyet, 1 beraberlik ve 1 yenilginin yer aldığı parlak bir karne.

Başta Bilic olmak üzere kimsenin sevmediği Olimpiyat Stadı'nın bozuk zemininde oynanan 5 maçta ise sadece 1 galibiyet var, 4 maç da "ahlar, vahlar" arasında berabere bitti.

Beşiktaş, Osmanlı Stadı'nı hem güzel zemini hem modern yapısı hem de en az İstanbul'daki kadar taraftarının tribüne gelecek olması nedeniyle seçti, çok da iyi yaptı. Zeminiyle deplasman, tribünüyle iç saha sayılır, bundan iyisi ancak gelecek sezon Vodafone Arena'da olur!

Bilic, milli takımdan yorgun dönen Pedro Franco'yu yedeğe çekerken, Cicinho-Burhan tehdidi nedeniyle sol bekte tatlı-sert Motta'yı tercih etti. Demba Ba'nın arkasında ise sürpriz biçimde Kerim'i görevlendirdi. Bilic'in, sakat Sosa ve yedek soyunan Oğuzhan'ın yokluğunda 4-2-3-1 dizilişini bozmaması dikkat çekti ve doğruydu.

Beşiktaş ilk yarı boyunca Motta ve Olcay'la sol kanadını çok etkili kullandı fakat sağ kanat yine çalışmadı. Serdar Kurtuluş

Yazının Devamı

Bilic riski hiç sevmiyor

28 Eylül 2014

Atatürk Olimpiyat Stadı'nda bir avuç taraftar, devasa tribünlerde kaybolup, gitmiş. Görüntüleri neredeyse yok, cılız bir sesten ibaretler.

Sicim gibi yağmur, fırtına, bozuk zemin... İyi futbol oynamak, kazanmak, hasret kaldığı zirveyi ele geçirmek isteyen Beşiktaş'ın daha maç başlamadan karşısına çıkan rakipleriydi adeta. Bu koşullar, ligin en çok pas yapan ekiplerinden Eskişehirspor için de elbette olumsuz faktörlerdi...

Bursa'da çok kötü bir ilk yarı oynayıp, Oğuzhan-Sosa değişikliğinden sonra toparlanarak üç puanı cebine koyan Beşiktaş'ta herkes Arjantinli oyuncunun ilk 11'de başlamasını bekliyordu ama Bilic bir değil, iki sürpriz yaptı. Maça Sosa ile değil, asla kaybetmek istemediği genç yeteneği Oğuzhan'la başlayan Hırvat hoca, kriz bölgesine dönüşen sağ bekte bu kez Serdar'ı tercih etti. Doğrusu da buydu... Gerçek bir sağ veya sol bek her zaman devşirmesinden iyidir. Bakınız Prandelli'nin, Balıkesir'deki Yasin seçimine...

Beşiktaş, Bursaspor maçının aksine ve tüm kötü şartlara inat oyuna etkili başladı. Artık gizli falan değil, en üretken ismi Olcay Şahan'la üstünlüğü de yakaladı. Golde Atiba'nın katkısı da büyüktü. Siyah-beyazlı takım golden sonra da oyunun

Yazının Devamı

Fener böyle devam edemez

22 Eylül 2014

İsmail Kartal, golsüz biten Trabzonspor maçının 11'ini bozmadı. Diego takıma katıldıktan sonra Ersun Yanal'ın 4-3-3 dizilişini zorunlu olarak terk eden Kartal, 4-2-3-1 düzeniyle takımını sahaya sürdü. Trabzon'da görev bölgeleri sürpriz biçimde değişen üçlüden Kuyt sağ, Sow sol kanada geri dönerken Emenike merkezde oyuna başladı. Doğrusu da buydu...

Okan Buruk ise üç ofansif oyuncusuna beklenmedik şekilde 11'de forma verdi. Merkezdeki Muhammet'i, İbrahim Akın ve 18 yaşındaki Oğulcan'la destekleyen Gaziantep'in hocası, ofansif özellikleri yüksek Mustafa'yı da orta alanda görevlendirdi.

Chico ve Mustafa'nın orta alandaki etkili presi oyunun ilk bölümlerinde Diego'yu fazlasıyla rahatsız etti. Brezilyalı futbolcunun tribünleri şaşırtan top kayıplarının birinci sebebi bu agresif baskıydı. Gaziantep'in orta sahayı hızlı geçmesinin sebebi ise Emre ile Topal'ın birçok pozisyonda 4'e 2 veya 3'e 2 kalmalarıydı.

Okan Buruk'un cesur oyun planı ilk yarıda meyvelerini verdi. Fenerbahçe'nin problemi ise Diego'nun oyundaki rolünü henüz yeterince benimseyememiş olması ve Gökhan'ın aksine Caner'in yaptığı ortaların sürekli rakibe gitmesiydi.

Fenerbahçe ikinci yarıya Emenike kriziyle

Yazının Devamı

Hepsi golsüz bitsin, razıyım

15 Eylül 2014

Her iki kulüpten hafta boyu yapılan sağduyulu açıklamalar, Süleyman Seba Sezonu'nun ruhuna uygun bir başlangıcı beraberinde getirdi. Kaptanlar Emre ile Onur'un takımlar ısınırken dostça tokalaşmaları, oyun başladıktan sonra yerde kalan oyuncuların rakipleri tarafından centilmence ayağa kaldırılmaları son derece sıcaktı, içimizi ısıttı...

Halilhodzic'in, yardımcı Serkan Ok'a yönelik "gereksiz" ve "abartılı" tepkisi hem sahadaki hem de tribünlerdeki tansiyonu yükseltse de sahadaki iyi niyetli oyuncular kontrolü kaybetmedi.

İsmail Kartal, Halilhodzic'in, "Fenerbahçe'yi kendi takımım kadar iyi tanıyorum" açıklamasından etkilenmiş olacak ki Bosnalı hocayı şaşırtmak için hücumdaki üç futbolcusunun da yerlerini değiştirdi. Kuyt sola, Emenike hiç sevmediği sağ kanada geçti, Sow da çok uzun bir aradan sonra merkezde maça başladı. Alper'in yerine Diego'yu 11'e monte etmesinin sebebi ise sanırım Bosingwa ve Mustafa Yumlu'dan yoksun Trabzonspor savunmasının yaşadığı krizden yararlanmaktı...

Fenerbahçe her zamanki gibi kanatları etkili kullanarak pozisyon üretmeye çalıştı. Ancak Caner'in tedirginliği ile Kuyt'ın sol kanattaki, "etkisiz eleman" görüntüsü birleşince hücum

Yazının Devamı

Bu nasıl zemin?

30 Ağustos 2014

Mersin İdman Yurdu, PTT 1. Lig play-off grubunu birinci sırada bitirerek, Spor Toto Süper Lig'e çıktığında takvimler 18 Mayıs'ı gösteriyordu. Kırmızı-lacivertli takım geçen sürede 6'sı yabancı, 10'ü Türk tam 16 oyuncuyu kadrosuna kattı. Teknik direktörlük görevine de Rıza Çalımbay'ı getirdi.

Kamplara gidildi, hazırlık maçları oynandı, zaman hızla aktı... Fakat Süper Lig biletinin alınmasının üzerinden 3.5 ay geçmesine rağmen sanırım hiç kimse kafasını çevirip zemine bakmadı. Daha geçen yıl açılan bir stadın zemini; kulübün sahip olduğu milyonlara, bir yığın yöneticiye, profesyonele rağmen nasıl tarla olarak kalabiliyor anlamak mümkün değil. Futbola, futbolcuya, taraftarlara hiç mi saygınız yok? Avrupa'da bugüne kadar böyle bir zemin gördünüz mü?

Daha ilk yarım saat dolmadan iki oyuncu sakatlandı. Önce Veli Kavlak ardından Oktay Delibalta adale sakatlıkları yüzünden kenara gelmek zorunda kaldı. Dileriz onlara yenileri eklenmez ama maalesef her an bir futbolcunun ayak bileği kırılabilir. Türkiye Futbol Federasyonu, Türkiye'deki bütün statları yakın takibe almalı ve böyle zeminlerde kesinlikle maç oynatmamalıdır. Aksi halde Türkiye'de futbol bir santim ileri gitmez, bizden

Yazının Devamı

İstatistiklere göre Diego şart

28 Mayıs 2014

Portekiz (Porto), Almanya (Werder Bremen, Wolfsburg), İtalya (Juventus) ve İspanya (Atletico Madrid) liglerinde tam 10 sezon top koşturdu. Santos'tan, Porto'ya transfer olduğunda 19 yaşındaydı ve 30'u ligde, 6'sı Şampiyonlar Ligi'nde olmak üzere 36 resmi maçta forma giydi, 4 gol attı.
Avrupa macerasına başarılı bir başlangıç yapan Diego Ribas, Porto'daki 2. yılında Bruno Alves ve Raul Meireles'le birlikte lig ve kupa şampiyonlukları yaşadı. Ardından 6 milyon euro karşılığında Werder Bremen'in yolunu tuttu. Yeşil-beyazlı formayı 3 sezon giyen ve yetenekleriyle Bundesliga'yı sallayan Brezilyalı yıldız, 2009-2010 sezonunun başında 24.5 milyon euro bonservis bedeli karşılığında Juventus'a transfer oldu. İtalya'daki ilk yılında 44 resmi karşılaşmada görev yapan Diego 7 gol attı fakat Wolfsburg'un cazip teklifini geri çevirmeyerek sürpriz biçimde Almanya'ya geri döndü.
Sert disipliniyle ünlü Felix Magath'la anlaşmakta zaman zaman zorlanan Diego, 2011-2012 sezonunda kiralık olarak Atletico Madrid'e gitti ve kısa sürede İspanyol ekibinin en önemli hücum kozlarından birine dönüştü. Simeone ile yıldızı yeniden parlayan Diego, 42 maçta 6 gol atarken, UEFA Avrupa Ligi ve Kral Kupası

Yazının Devamı

İyiler mutlaka kazanır

22 Mayıs 2014

Sarı-lacivertliler, Teknik Direktör Ersun Yanal’ın cesareti ve performans kriterleri önderliğinde ligin en çok gol (74), en çok şut (534), en çok isabetli şut (235), en çok korner (211) atan ve en çok gol pozisyonuna giren (223) takımı olmayı da başardı. İstatistikler her şeyi gözler önüne seriyor, bu tablodan başka bir şampiyon çıkmazdı

Sezonun ilk yarısını en yakın rakibinin 8 puan önünde kapatan ve şampiyonluk için dev bir adım atan Fenerbahçe sürprize izin vermedi, favorisi olduğu Süper Lig’i mutlu sonla bitirdi.
TFF Süper Kupa’yı Galatasaray’a 2. kez kaybederek yeni sezona başlayan Fenerbahçe ardından Şampiyonlar Ligi’nden ihraç edildi. Sonra UEFA ile hızlandırılmış yargılama için anlaşıldı, CAS süreci başladı, ama sonuç hayal kırıklığıydı. Avrupa defteri çok erken kapandı, Torku Konya deplasmanındaki ligin ilk maçı da 2-0’dan 3-2 kaybedildi. Sezona kâbus gibi giren sarı-lacivertli takım için neresinden baksanız tablo karanlıktı, tünelin ucu görünmüyordu.
İşte bu noktada Ersun Yanal’ın performans kriterleri ve cesur futbol anlayışı devreye girdi. Konya maçından sonra takımın yıldızı Sow’u üst üste 3 hafta kadroya dahi almayan Yanal, bütün takıma, “patron benim”

Yazının Devamı