Mersin İdman Yurdu, PTT 1. Lig play-off grubunu birinci sırada bitirerek, Spor Toto Süper Lig'e çıktığında takvimler 18 Mayıs'ı gösteriyordu. Kırmızı-lacivertli takım geçen sürede 6'sı yabancı, 10'ü Türk tam 16 oyuncuyu kadrosuna kattı. Teknik direktörlük görevine de Rıza Çalımbay'ı getirdi.
Kamplara gidildi, hazırlık maçları oynandı, zaman hızla aktı... Fakat Süper Lig biletinin alınmasının üzerinden 3.5 ay geçmesine rağmen sanırım hiç kimse kafasını çevirip zemine bakmadı. Daha geçen yıl açılan bir stadın zemini; kulübün sahip olduğu milyonlara, bir yığın yöneticiye, profesyonele rağmen nasıl tarla olarak kalabiliyor anlamak mümkün değil. Futbola, futbolcuya, taraftarlara hiç mi saygınız yok? Avrupa'da bugüne kadar böyle bir zemin gördünüz mü?
Daha ilk yarım saat dolmadan iki oyuncu sakatlandı. Önce Veli Kavlak ardından Oktay Delibalta adale sakatlıkları yüzünden kenara gelmek zorunda kaldı. Dileriz onlara yenileri eklenmez ama maalesef her an bir futbolcunun ayak bileği kırılabilir. Türkiye Futbol Federasyonu, Türkiye'deki bütün statları yakın takibe almalı ve böyle zeminlerde kesinlikle maç oynatmamalıdır. Aksi halde Türkiye'de futbol bir santim ileri gitmez, bizden söylemesi...
Her iki takım oyuncuları ayakta kalabildikleri ölçüde futbol oynamaya çalıştı ilk yarı boyunca. Tempolu, kaliteli bir futbol izlemek mümkün değildi. Golün kişisel beceriyle gelmesi doğaldı, öyle de oldu. Arsenal rövanşının kayıp oyuncusu Gökhan Töre baskıyla kaptığı topu ortaladı, Cenk Tosun da iyi bir kafayla golünü attı.
Mersin İdman Yurdu ikinci yarıya istekli ve hızlı başladı. Beşiktaş savunmasının arkasına etkili koşular yapan Nakoulma ve Futacs çok önemli fırsatlar yakaladı ama kaleci Cenk son derece dikkatliydi, rakiplerine geçit vermedi. Cenk Tosun'un, berbat zemin ayaklarının altından kayarken yaptığı şık vuruşta da Nihat köşeye giden topu nefis çıkardı.
Bilic'in, yorgun ve formsuz Olcay Şahan'ı kenara çekerek taze kan Kerim Frei'yi sahaya sürmesi Beşiktaş'ın kontratak etkinliğini artırdı. Genç oyuncu belki de maçı koparacak fırsatta kaleci Nihat'a takıldı. İkinci yarıya damgasını vuran Nihat, Cenk Tosun'a da karşı karşıya pozisyonda şans tanımadı.
Dakikalar ilerledikçe orta sahalar tamamen oyundan düştü. Meşin yuvarlak bir Beşiktaş kalesinin önüne bir Mersin kalesine gönderildi. Pozisyonlar üst üste gelirken, heyecan da bir hayli yükseldi.
Beşiktaş, yorgun ve Şampiyonlar Ligi defterini erken kapatmış olmanın hayal kırıklığına rağmen rakibinden daha istekli ve diriydi. Siyah-beyazlı takımın ikisi Arsenal'le olmak üzere son 3 resmi maçta sadece 1 gol yemesi de oldukça dikkat çekici. Bloklar halinde oynayan ve takım savunması anlayışını daha da geliştiren Beşiktaş'ı yenmek artık hiç kolay değil...
Beşiktaş, tribündeki Demba Ba'nın yokluğunda Cenk Tosun'u da kazandı. Cenk'in sahneye çıkması ve özgüven kazanması gecenin en önemli kazançlarından biri oldu.