Dünya çapındaki romancımız Yaşar Kemal'in yıllar önce usta komedyen Cem Yılmaz'la ayak üstü yaptığı sohbette söyledikleri, aklımın hep bir köşesinde durur nedense...
Y.K.: Sen de mi Fenerbahçelisin?
C.Y.: Evet Fenerliyim...
Y.K.: Seni ciddiye aldım!..
Kahkahalar, kucaklaşmalar...
Y.K.: Ama Fenerbahçeli olmak o kadar kolay değil...
C.Y.: Valla ben yıllarca çalıştım daha bu sene olabildim!
Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz'in beIN Sports'a konuk olduğu programı izlerken, futbolumuzun geleceği adına biraz daha karamsarlığa kapıldım. Cengiz'in hedefi her zamanki gibi Türkiye Futbol Federasyonu ve Fenerbahçe'ydi. TFF'yi doğrudan, ezeli rakiplerini ise isim vermeden eleştiri yağmuruna tuttu, belli ki çok dolmuştu!..
Başkanı Fenerbahçeli olan TFF'nin Fenerbahçe'yi açıkça kolladığını, takım harcama limitleri konusunda arkadan dolandığını, sarı-lacivertli kulübün 'suç' işlemesine rağmen ceza almadığını iddia etti. "Ben adım gibi eminim Fenerbahçe'nin yaptığını Galatasaray yapsaydı puan silme, transfer yasağı, kadro kısıtlama cezalarının hepsini alırdı" dedi...
TFF'ye bir sürü soru yöneltti, adil rekabetten falan söz etti, coştukça coştu, fakat boş kale yerine topu daha çok tribünlere vurdu. Kendi ifadesiyle 'camdan kulede otururken, etrafa sürekli taş atan' Mustafa Cengiz'in sorularına TFF ve Fenerbahçe cevap verecektir ama benim de kendisine bazı zor sorularım olacak. Öyle al gülüm ver gülüm oynamak yok, sorularımız biraz
Arda Turan, Türk Telekom Stadı'nda Fatih Terim'in eline sihirli bir öpücük kondurmuş olacak ki, Galatasaray'ın teknik direktörü her şeyi aniden sineye çekti, birden bire bağışlayıcı babaya dönüşüverdi. Oysa EURO 2016 finallerinden beri araları felaketti, birbirlerinin isimlerini bile ağızlarına almıyorlardı.
Peki sonra ne oldu? Arda'nın sihirli öpücüğü Terim'in eline kondu ve büyü bozuldu!..
Fatih Terim önce, "Sadece benim istemem yetmez, Galatasaray camiası Arda'yı istemeli, fikir birliği oluşmalı" dedi, fakat Başkan Mustafa Cengiz oltaya gelmedi...
Terim ardından ilacın dozunu artırdı ve bu kez, "Arda'ya ikinci şansın verilmesinden yanayım" diyerek ağzındaki baklayı çıkardı, tavrını net biçimde ortaya koydu. Başkan Cengiz yine faka basmadı ama Terim'in durmaya niyeti yoktu. Arda Turan gündemiyle statta yaptıkları görüşmenin bütün detaylarını ertesi gün gazetede okuyunca kılıcını çekti ve Cengiz'e açıktan hücum etti...
Ne var ki adeta Ünal Aysal'a dönüşen Mustafa Cengiz'den hiç beklemediği sertlikte bir
Müsabaka öncesi Başakşehir’in elindeki en değerli verilerden biri de Olympiakos’un 2. ön eleme turunda Viktoria Plzen’le oynadığı maçlardı kuşkusuz. Plzen’de oynanan ilk maçı 0-0’a kilitleyen Yunan ekibinin Pire’deki rövanşı 4-0 kazanması, Başakşehir için karşılaşmanın önemini bir kat daha artırıyordu...
Portekizli teknik adam Pedro Martins, Plzen’deki maça göre 11’de tek değişiklik yaptı. Papadopoulos’un yerine daha genç ve daha formda olan Tunuslu stoper Meriah’a 11’de şans tanıdı. Okan Buruk ise iç sahada kazanmak zorunda olmalarının bilinciyle golcüleri Gulbrandsen ve Crivelli’yi birlikte sahaya sürdü. Özetle her iki teknik adam da maça başlarken kartlarını açık oynayarak, niyetlerini ortaya koymayı tercih etmişti...
Oyun dengeli başlasa da Olympiakos ilk dakikalarda biraz daha derli toplu göründü. Valbuena, Masouras, Guerrero ve Guilherme ile etkili olmaya çalışan Yunan ekibine 15. dakikadan sonra Visca, Mahmut ve Robinho’nun pozisyonlarıyla karşılık veren Başakşehir oyundaki
Cezalı Emre ve sakat Epureanu’nun yokluğunda Gökhan ile Attamah’ın ortaya koyacakları performans, Başakşehir adına kafalardaki en önemli soru işaretiydi maç öncesinde. Kayserispor’da ise cezalı Deniz ile sakat Mensah’ın yerlerine forma giyen Varela ve Kucher’in yapacakları maçın kaderini çizebilecek cinsten görünüyordu.
Kimilerinin beğenmediği Başakşehir öyle bir ilk yarı oynadı ki Kayseri’nin soyunma odasına 1-0 önde gitmesi tam bir mucizeydi. Yüzde 100’lük 3 gol pozisyonu, 9 korner, 8’i isabetli 18 orta ve tam 18 kez rakip ceza sahasında topla buluşmaya rağmen tek gol bulamadı Abdullah Avcı’nın öğrencileri. Kudriashov, Arda ve Visca’nın vuruşlarında devleşen Lung takımını ayakta tutan isimdi... Kayseri’nin golünden önce Mert’e faul vardı ama faulü yapan Şamil değil, Sapunaru’ydu. Mert’in topa çıkmakta geç kalmasının sebebi Sapunaru’nun yaptığı net fauldü ancak hakem Yaşar Kemal Uğurlu, VAR’dan izlemesine rağmen bu ihlali pas geçti.
Başakşehir ikinci yarıya bıraktığı yerden başladı, müthiş bir baskıyla rakibine adeta nefes aldırmadı. Kariyerinin en kısmetsiz maçını oynayan Visca kaçırdıkça kaçırdı. Bütün gayretine rağmen ağları bulamayan Visca’nın üzerinde adeta büyü vardı!
Başakşehir’in özellikle ilk yarıda yapmaya çalıştığı şey akıntıya karşı kürek çekip, rüzgâra karşı koşmak gibiydi... Zemindeki sadece kar veya buz olsa çok dert değildi belki ancak suyla karışık, oyun hamuru gibi bir beyaz örtü vardı sahada sanki. Kırmızı topa balçık gibi yapışan, ayakları yere saplayan, dakikalar ilerledikçe ciğerleri de zorlayan bir örtü üzerinde oynandı uzatmalarla birlikte ilk 45 dakika...
Müsabaka öncesi tüm koşullar Başakşehir’in aleyhineydi ve ilk 11’de 30 yaş altında sadece dört oyuncu (Mert, Caiçara, İrfan Can, Visca) vardı. Pas oyununa odaklı Başakşehir’in bu şartlar altında çabuk yorulup, kazaya uğrama olasılığı kağıt üzerinde hiç de az değildi fakat ilk yarıda hedefe kilitlenmiş bir takım vardı beyaz zemin üzerinde. Savunmada dikkatli, orta sahada çalışkan ve son derece dirençli, hücumda da becerikliydiler.
Mossoro’nun golüyle öne geçen Başakşehir frene basmak yerine farkı artırmak için çabaladı. Geride kalan birçok maçın aksine ilk yarıda ikinci gol için sergilenen gayret alkışa değerdi ve Visca devre bitmeden maçın fişini çekti, kalitesini bir kez daha gözler önüne serdi. Bursaspor ikinci devre bir gol bularak oyuna ortak olmaya çalışsa da kaleci
Belek’te devre arası yaptığımız röportajda Abdullah Avcı’ya, “Son 4.5 yılda futbol severlerin büyük takdirini kazandınız fakat şampiyon olmanızı istemeyen de önemli bir kitle var...” diye sorduğumda aynen şu cevabı vermişti hoca: “Bizi seven de sevmeyen de oynadığımız futbola son derece saygı duyuyor. Şampiyon olmamızı istemeyenler de oynadığımız futbolu takdir ediyor. Ben oyunla ilgili herkesten aynı şeyi duyuyorum. Tüm verilere baktığımızda takımımız şampiyonluğu hak ediyor. İnşallah o sene bu sene olacak...”
Son 4.5 sezona baktığımızda Süper Lig’de açık bir Başakşehir gerçeği var... Ligin en kaliteli ve en geniş kadrosu onlarda. Ligin en iyi kalecisine, en iyi orta sahasına, en iyi kanatlarına onlar sahip. Doğru zamanda en ofansif ve üretken futbolu onlar oynuyor. Skora göre en iyi savunmayı onlar yapıyor. 10 golle tüm Avrupa’nın rakiplerine en az gol şansı veren takımı da yine Başakşehir...
Galatasaray’ın Alanya’da takılmasıyla psikolojik olarak “erken final” gibi bir maç oynadılar Akhisar’da. Müsabaka öncesi tribündeki, “İnanıyoruz size, başaracaksınız yine” pankartı dikkat çekiyordu, dipteki Akhisar’a güveniyordu taraftarları ama karşılarında adeta hedefe kilitlenmiş bir
Beşiktaş’ı Kayseri’de ağırlayan ve farklı kaybeden Ankaragücü dün akşam da lider Medipol Başakşehir’le Afyon Zafer Stadı’nda karşılaştı. Süper Lig’in en organize iki takımına karşı ev sahibi avantajını kullanamamak, başkent ekibi için bir kez daha ciddi bir sorun olarak göze çarptı.
Ankaragücü’nde 20 yaşındaki kaleci Altay Bayındır kariyerindeki ikinci Süper Lig maçını oynadı ve Visca’nın 8. dakikada attığı golde Yalçın’ın kurbanı oldu. Emre’nin ustaca topla buluşturduğu İrfan Can’ın asistinde Visca golü atarken, Yalçın’ın hatası Altay’ı da yaktı.
Geçen hafta Sivas’a kaybederken cezalı İrfan Can’ı çok arayan Başakşehir oyunun ilk bölümlerinde kendi klasiğinin aksine daha çok sol kanadı kullandı. Emre’nin uzun paslarla desteklediği İrfan Can ve Napoleoni ilk 25 dakikada sol kulvardan birçok kez tehlikeli geldi. Başakşehir ilk yarıda topla oynamada (% 68’e 32) çok üstündü. Konuk ekibin devre sonunda rakip ceza sahasında topla buluşma istatistiği de dikkat çekiciydi; 11’e 0...
İlk yarıda rakibini kalesine hiç yaklaştırmayan Başakşehir çok doğru bir oyunla adeta güç gösteri yaptı. Son haftalardaki “garantici futbol” anlayışının yerini de yeniden kompakt futbol aldı. Napoleoni dışında