Sigaraya zam yetersiz

2 Mart 2004

Neyse. Gelelim bu zammın anlamına. Sigaraya ve alkole zam bize özgü değil. Batıda da sık sık kaynak elde etmek için bu yola başvuruluyor. Sigara ve alkol zararlı maddeler olduğundan hükümetler bu maddelerin pahalı olmasını doğru buluyor ve sık sık zam yapıyorlar.Bu zamla 2 katrilyon gelir bekleniyor. Elde edilebilir mi? Bizce evet. Çünkü sigara fiyatına yapılan küçük çaplı bir zam, ilk başta içme miktarını azaltsa da, daha sonra bu etki azalıyor. Açıklayalım. Ekonomide tüketim malları sınıf sınıftır. Bazılarının fiyat esnekliği vardır, bazılarının yoktur. Mesela ekmeğin fiyatını artırırsanız, tüketimi düşmez. Nihayet ekmek bir gereksinimdir. Hatta ekmeğin fiyatı artınca bazı kesimler tüketimini artırabilir. Çünkü başka yiyeceklere para kalmaz, daha fazla ekmek tüketilmek zorunda kalınabilir. Ancak muzun fiyatı artarsa, tüketici ya hiç almaz, ya da gider başka meyve alır.Kuşkusuz sigara böyle değil. Araştırmalar gösteriyor ki, sigara içenler arasında fiyatı esnek olanlar var. Gençler, emekliler ve işsizler, fiyat yükseldiğinde sigarayı daha az tüketiyorlar. Yani geliri düşük kesimlerde fiyat gerçekten etkili oluyor. Diğer sürekli içen kesimde ise zam olur olmaz içme miktarı biraz

Yazının Devamı

Sigaraya zam yetersiz

2 Mart 2004

<#comment>
<#comment>
Geçen hafta hükümet sigara fiyatının yüzde 12 oranında artmasına neden olacak vergi artış kararları açıkladı. Malum, asgari ücrete ve emeklilerin yapılan ücret zammının kaynağının bulunması için IMF bastırmış, Başbakan Tayyip Erdoğan da bunun zamla olmayacağını açıklamıştı. Ona göre harcamalarda kesinti yapılarak sorun çözülebilirdi. Ancak IMF tatmin olmadı. Ve sonunda Başbakan U - dönüşü yaparak Siirt'te pekala zam yapacaklarını itiraf etti. Koskoca Başbakan halkı yanıltacak değil ya, fikir değiştirmiş olsa gerek!
Neyse. Gelelim bu zammın anlamına. Sigaraya ve alkole zam bize özgü değil. Batı'da da sık sık kaynak elde etmek için bu yola başvuruluyor. Sigara ve alkol zararlı maddeler olduğundan hükümetler bu maddelerin pahalı olmasını doğru buluyor ve sık sık zam yapıyorlar.
Bu zamla 2 katrilyon gelir bekleniyor. Elde edilebilir mi? Bizce evet. Çünkü sigara fiyatına yapılan küçük çaplı bir zam, ilk başta içme miktarını azaltsa da, daha sonra bu etki azalıyor. Açıklayalım. Ekonomide tüketim malları sınıf sınıftır. Bazılarının fiyat esnekliği vardır, bazılarının yoktur. Mesela ekmeğin fiyatını artırırsanız, tüketimi düşmez. Nihayet ekmek bir gereksinimdir.

Yazının Devamı

Unakıtanla toplantı

27 Şubat 2004

Malum bu ara Unakıtan hayli gündemde. Sık sık oğluyla ilgili çıkan iddiaları yanıtlamak zorunda kalıyor. Zaman zaman kendi uslübunda kafa tutuyor. Undu, mısırdı Unaktıan bir türlü dertten kurtulamıyor. Batıda olsa bir Maliye Bakanı bu tür iddialar karşısında konumunu zor korurdu. Bereket burası Türkiye de Unakıtan bunları savuşturabiliyor.Unakıtana iki açıdan baktık. Birincisi, küçük işadamı kılıklı gözüken bu yeni siyasetçinin kurnazca, fakat eğlendiren uslubü karşısında gerçek sorunlara ne kadar egemen olduğunu merak ediyorduk. Ancak Unakıtan eski bir bürokrat. Tipik sağcı bürokratların olduğu gibi pratik bir yapıya sahip görünüyordu. Malum bizim solcular teorik kalınca ve sorunlar da ortada kalır. İkincisi, bu dinci bilinen iktidarın kafasında farklı bir gündemin olup olmadığını merak ediyorduk. Yani insan malzemesi de merakımızdı. Unakıtana çok çeşitli sorular soruldu. Kimisi, hakkındaki iddialara ilişkindi, kimi vergilerle ilgili. Birkaç tane de özelleştirmeye ilişkin soru geldi. Unakıtan kendi açısından gerçekçiydi. IMFnin dışında bir seçenekleri olmadığını, harfiyen her deneni yapmak zorunda olduklarını biliyor ve açıkça ifade ediyordu. Unakıtana biz de bir soru sorduk;"Bir

Yazının Devamı

Unakıtan'la toplantı

27 Şubat 2004

<#comment>
<#comment>
Önceki akşam Doğan Yayın Holding'in 200 üst düzey yönetici ve yazarıyla Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın da katıldığı "Reform Sürecinde Türkiye Ekonomisi" başlıklı bir tartışma gerçekleştirildi. Grubun tüm yazar ve yöneticilerinin yanı sıra, Mehmet Ali Birand'ın Kanal D kameraları karşısına çıkıp tüm yazarların sorularını Unakıtan'a yönlendirmesi açık oturumu hayli keyifli hale getirdi.
Malum bu ara Unakıtan hayli gündemde. Sık sık oğluyla ilgili çıkan iddiaları yanıtlamak zorunda kalıyor. Zaman zaman kendi uslübunda kafa tutuyor. Undu, mısırdı Unaktıan bir türlü dertten kurtulamıyor. Batıda olsa bir Maliye Bakanı bu tür iddialar karşısında konumunu zor korurdu. Bereket burası Türkiye de Unakıtan bunları savuşturabiliyor.
Unakıtan'a iki açıdan baktık. Birincisi, küçük işadamı kılıklı gözüken bu yeni siyasetçinin kurnazca, fakat eğlendiren uslubü karşısında gerçek sorunlara ne kadar egemen olduğunu merak ediyorduk. Ancak Unakıtan eski bir bürokrat. Tipik sağcı bürokratların olduğu gibi pratik bir yapıya sahip görünüyordu. Malum bizim solcular teorik kalınca ve sorunlar da ortada kalır.
İkincisi, bu dinci bilinen iktidarın kafasında farklı bir gündemin

Yazının Devamı

Döviz düşüyor, borçlar büyüyor

26 Şubat 2004

Ancak bu artış temel olarak iç borcun büyük kısmının TL bazında olmasından kaynaklanıyor. Malum, TL son ay içinde bir hayli değer kazanınca borç stoku dolar olarak artmış oluyor. Dış borçtaki artış ise 1,2 milyar dolardan ibaret.Dikkati çeken ikinci nokta, iç borcun sadece yüzde 40ının piyasada oluşu. Diğer bir deyimle, konsolide borç 214 milyar dolar olsa da, bunun içeride çevrilen kısmı 84,5 milyar dolar. Bu da sorunu bir hayli hafifletiyor. Dün Hazine ocak sonunda konsolide bütçe borç stokunun 213,8 milyar dolara çıktığını açıkladı. Bunun 149 milyar doları, yani yüzde 70i iç, 64,7 milyar doları da, yani yüzde 30u da kamunun dış borç stokunu oluşturuyor. Dikkatleri ilk çeken nokta da, aralık ayına göre stoktaki 11,1 milyar dolarlık artış. Az değil. Ayda yüzde 5,5 civarında borç artışı bütçeyi iflasa bile götürebilir. Konsolide Bütçe (Ocak 2004) Miktar (Milyar $) Yüzde (%)Alacaklıya Göre 213,8 100İç Borç Stoku 149,1 70Piyasa 84,5 40Kamu Kesimi 64,6 30Dış Borç Stoku 64,7 30Kredi 36,5 17Uluslararası Kuruluşlar 23,5 11(IMF Kredisi) (16,7) (7,8)Hükümet Kuruluşları 6,9 3Ticari Bankalar 6,1 3Tahvil 28,2 13 İç borcun piyasa dışındaki kısmı ise, kamunun Hazineye olan 65 milyar dolarlık

Yazının Devamı

Döviz düşüyor, borçlar büyüyor

26 Şubat 2004

<#comment>
<#comment>
Dün Hazine ocak sonunda konsolide bütçe borç stokunun 213,8 milyar dolara çıktığını açıkladı. Bunun 149 milyar doları, yani yüzde 70'i iç, 64,7 milyar doları da, yani yüzde 30'u da kamunun dış borç stokunu oluşturuyor. Dikkatleri ilk çeken nokta da, aralık ayına göre stoktaki 11,1 milyar dolarlık artış. Az değil. Ayda yüzde 5,5 civarında borç artışı bütçeyi iflasa bile götürebilir.
Ancak bu artış temel olarak iç borcun büyük kısmının TL bazında olmasından kaynaklanıyor. Malum, TL son ay içinde bir hayli değer kazanınca borç stoku dolar olarak artmış oluyor. Dış borçtaki artış ise 1,2 milyar dolardan ibaret.
Dikkati çeken ikinci nokta, iç borcun sadece yüzde 40'ının piyasada oluşu. Diğer bir deyimle, konsolide borç 214 milyar dolar olsa da, bunun içeride çevrilen kısmı 84,5 milyar dolar. Bu da sorunu bir hayli hafifletiyor.

Konsolide Bütçe (Ocak 2004)Miktar (Milyar $)Yüzde (%)Alacaklıya Göre 213,8100İç Borç Stoku149,170Piyasa84,540Kamu Kesimi64,630Dış Borç Stoku64,730Kredi36,517Uluslararası Kuruluşlar23,511(IMF Kredisi)(16,7)(7,8)Hükümet Kuruluşları6,93Ticari Bankalar6,13Tahvil28,213

Yazının Devamı

Türkiyenin ABye giriş engelleri kalkıyor mu?

25 Şubat 2004

Aynı makalede bazı Avrupa devletlerinin Türkiyenin tam üyeliğini ciddi biçimde desteklemesine rağmen, hâlâ halkların çoğunluğunun karşı olduğu da yazılıyordu. Almanyada nüfusun yüzde 52sinin Türkiyenin tam üyeliğine karşı olduğu biliniyor. Bu da bazı politikacıları etkiliyor. Mesela eski başkanlardan Valery Giscard dEstaing bile Türkiyenin Avrupaya çok yakın, çok önemli, ama Avrupalı olmadığını vurgulamıştı.Birçoklarına göre Türkiyenin AB üyeliği diğer bazı Müslüman ülkelere önemli bir mesaj olacak. Çünkü Türkiye modernite ile İslamı birleştirebilen öncü ülke. Türkiye "evet" yanıtını almazsa, bu ülkeler de kendilerini yabancılaşmış hissederek, Batının kendilerine bakışı konusunda olumsuz bir doğrultuya yönelecekler. Bu nedenle ılımlı, İslamcı bir partinin iktidara gelerek diğer Müslüman ülkelere örnek olması çok önemseniyor.Ancak Türkiyenin aleyhine de bir sürü tez var. Örneğin, Türkiye Avrupalı değil,Türkler emek piyasasına akın edecekler,Türkiye aşırı büyük,Türkiye AB bütçesini sarsar,Türkiyenin insan hakları sicili çok bozuk,Türk ordusu çok egemen,Türkiye hazır değil, gibi tezler. Türkiyenin diğer Avrupalı ülkelerden farklı olduğuna kuşku yok. Ama gün geçmiyor ki, Türkiye AB

Yazının Devamı

Türkiye'nin AB'ye giriş engelleri kalkıyor mu?

25 Şubat 2004

<#comment>
<#comment>
Schröder'in ziyareti ülkemizde sevinçle karşılandı. Giderek AB'ye üyeliğimiz garanti oluyor havası yayılıyor. Nitekim, birkaç gün önce de Wall Streeet Journal'da Hugh Pope tarafından kaleme alınan "Türkiye evet'i hak ediyor" başlıklı bir makale vardı. Makale, Türkiye'nin Kıbrıs sorununun çözümünde Yunan tarafının önüne geçtiğini ve AB'ye katılma sürecindeki kararlılığını övgüyle belirtiyordu.
Aynı makalede bazı Avrupa devletlerinin Türkiye'nin tam üyeliğini ciddi biçimde desteklemesine rağmen, hâlâ halkların çoğunluğunun karşı olduğu da yazılıyordu. Almanya'da nüfusun yüzde 52'sinin Türkiye'nin tam üyeliğine karşı olduğu biliniyor. Bu da bazı politikacıları etkiliyor. Mesela eski başkanlardan Valery Giscard d'Estaing bile Türkiye'nin Avrupa'ya çok yakın, çok önemli, ama Avrupalı olmadığını vurgulamıştı.
Birçoklarına göre Türkiye'nin AB üyeliği diğer bazı Müslüman ülkelere önemli bir mesaj olacak. Çünkü Türkiye modernite ile İslam'ı birleştirebilen öncü ülke. Türkiye "evet" yanıtını almazsa, bu ülkeler de kendilerini yabancılaşmış hissederek, Batı'nın kendilerine bakışı konusunda olumsuz bir doğrultuya yönelecekler. Bu nedenle ılımlı, İslamcı bir

Yazının Devamı