Trafikte üniformalı kadın polis olmalı...

13 Aralık 2010

GEÇTİĞİMİZ hafta 5 Aralık, ülkemizde ve İzmir de sessizce kutlandı. Çünkü ülkemizde 1934 yılında kadınlarımız; seçme ve seçilme haklarını ilk kez elde etmişti. Oysa ülkemizde kadınlarımızın yoksulluk, aile içi şiddet, sığınma evleri, siyasal yaşam ve ayrıcalık gibi pek çok sorunları var. Bunlara rağmen ülkemizde yine de kadınlarımız, erkeklerin görev aldıkları bir çok meslekte çalışıyor. Örneğin; doktor, mühendis, hakim, avukat, öğretmen veya başka mesleklerde çok başarılı oluyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet Teşkilatı’nda da her rütbede başarılı kadınlarımız var.
* * *
İzmir de günlük hayatımızda hepimizin dikkatini çekiyor. Polis memuru, komiser ve emniyet amiri görevlerinde resmi elbiseli yani üniformalı kadınlarımız var.
Sağlık kurumlarında görev elbisesi sayılan beyaz önlüklü kadınlarımız da çok. Fakat özel giysili 112 Ambulans sürücüsü kadınlarımız ise bir başka mücadele veriyor. Çünkü, görevleri gereği hayat kurtarmak için karmaşık trafikte yol vermeyen erkek sürücülerle mücadele ediyor.
Resmi giysileriyle motosikletli bayan polislerimiz kanun kaçaklarına göz açtırmıyor.
Anlayacağınız, günlük hayatımızda malımızı, canımızı emanet ettiğimiz nice meslek ve

Yazının Devamı

Mavişehir’de su baskını yine kapıda

6 Aralık 2010

DEĞERLİ dostlar...
Yeni yıl, yeni umutlar demektir, biliyorsunuz. Ancak, yaklaşan yılbaşı öncesi, hatalı projelendirildiği için yıllarca her yağmurda su altında kalan Mavişehir’e kötü bir haberim var.
Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü’nce yapılan ve bir süre önce hizmete giren Yağmur Suyu Pompalama İstasyonu, bir çevre sakininin, ‘mağdur olduğu’ gerekçesiyle açtığı davada verilen karar gereğince yıkılacak. Bu, şu demek:
Yine araçlar sular altında kalacak...
Yine düşük zemine yapılmış villalar sular altında kalacak...
Yine tüm yollar, kaldırımlar sular altında kalacak.
Tek kelimeyle yazık.

Yazının Devamı

‘Plakasızlık’ suç değil mi?

29 Kasım 2010

DEĞERLİ trafik dostları...
Trafik tescil kaydı yapılmayan ve plakası olmayan hiçbir araç trafiğe çıkamaz. Uymayan sürücülere ceza yazılır, araç trafikten men edilir. Üzücüdür ki, ilgili kanunun bu durumu düzenleyen maddesi, sadece duyarlı sürücüler için geçerli olmaya başladı.
Son zamanlarda, arka plakaları olmayan öyle çok araç görüyorum ki... Şaşırıyorum. Trafik polisi durdurduğunda, cevap hazır: Farkında değilim, düşmüş herhalde! Bu kural tanımazların sayısı her geçen gün artıyor. Bu gibi sorumsuzlar, motosiklet sürücüleri arasından da çıkıyor. Araçlarının arka çamurluğu kalkık oluyor, ve eğer varsa plaka da yere bakar duruma getiriliyor. Amaç, besbelli, plakanın görünmemesi! Çünkü, yaptıkları hız ihlalleri tespit edilsin istemiyorlar.
Bunun yanı sıra, hem kent merkezinde hem de ilçelerde birçok plakasız motosiklet, deyim yerindeyse cirit atıyor. Üstelik bugünlerde bir de ‘elektrikli motosiklet’ sorunu başladı. Gazetelerdeki reklamları okuyorsunuzdur. “Ruhsat-ehliyet istemez” diyorlar. Bir yetkili de çıkıp, “Bunlar eğlence amaçlı, bir nevi ‘oyuncak.’ Motorlu taşıt trafiğine açık yollarda kullanılması yasak” demiyor. Evet... Gerçek bu. Üyesi olduğum İzmir İl Trafik

Yazının Devamı

İlkokul mezunlarına ehliyette son şans

22 Kasım 2010

İLKOKUL mezunları, yeni yapılan düzenleme gereğince, Temmuz 2011’den sonra ehliyet alamayacak. Çünkü Avrupa Birliği Uyum Yasaları çerçevesinde, sürücü belgesi alabilmek için 8 yıllık temel eğitimi bitirme şartı getirildi.
Geçtiğimiz yıllarda alınan bu karar, üzücüdür ki ülkemizde okuma-yazma oranının düşük olması nedeniyle büyük tepki gördü. Bu nedenle geçici de olsa uygulamaya düzeltme getirildi. Milli Eğitim Bakanlığı, 12 Temmuz 2006’da bir genelge yayınladı. Böylelikle sürücü belgesi adaylarının eğitim durumu için aranan şartın geçici süre için eski haliyle devam edeceği belirtildi. İlkokul mezunlarına bir imkan daha tanındı.
Ancak, gözden kaçan veya akla gelmeyen önemli bir konu unutuluverdi. Çünkü 2006’da verilen geçici imtihan hakkı, 5 yılla sınırlıydı. Verilen süre 12 Temmuz 2011’de, yani genel seçimlerin bitiminde sona erecek. Bu tarihten sonra ilkokul mezunu olan hiçkimse sürücü belgesi almak için müracaat edemeyecek.
Oysa bu genelgeyle halk eğitim merkezlerinde iki ay süren ve ikinci kademe denilen kursları bitirenler de sürücü belgesi almaya hak kazanmışlardı. Fakat 2011’de geçerliliği bitecek genelge sonrasında sekiz yıllık eğitimin son senesinde okuldan

Yazının Devamı

Trafik canavarı olmayın!

15 Kasım 2010

YARIN, Kurban Bayramı’nın ilk günü... Geçtiğimiz cuma akşamı, televizyonda, ölümlü trafik kazalarının haberleri sıklaşınca, anlamıştım; tatilciler için bayramın o gün başladığını! Üzücüdür ve bir o kadar da ironiktir ki, her kurban bayramında, yüzlerce insanımızın kanları yollara akıyor. Oysa bunların hiçbiri ne kader, ne de alın yazısı... Nedir peki sebebi? Resmini çizdiğimiz(!) trafik canavarı mı? Haberiniz olsun, gelişmiş ülkelerin insanları, bu canavarı tanımıyor. ‘Cehalet’tir en büyük canavar, sevgili dostlar, eğitimsizliktir...
Bunun acı örneklerinden biri, ne yazık ki geçtiğimiz günlerde yaşandı. Sürücü belgesi almak için yapılan sınava, birilerinin, başkalarının yerine girdiği çıktı ortaya. Var mı bundan büyük cehalet? İşte böyle çıkıyor yollara, trafik canavarları... Bu cehalet, heyecan ve adrenalin dolu genç bedenlerle birleşiyor maalesef... İşin içine bir de alkol girince; ortaya çıkan manzaraları ‘kaza’ diye nitelendirmekte zorlanıyorum ben. Bu olsa olsa ‘cineyet’tir.
Değerli sürücüler... Lütfen, bayram süresince araç kullanırken dikkatli olunuz ve trafik kurallarına mutlaka uyunuz. İçinizdeki trafik canavarını sonsuza kadar gömünüz. Ülkenin dört bir yanında,

Yazının Devamı

Araç muayene istasyonları için genelge

8 Kasım 2010

DEĞERLİ trafik dostları, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım imzası ile tüm illere gönderilen genelge çok önemli. 1 Kasım genelgesi adıyla anılan bu uygulama, mağdur olan araç sahiplerini korumak amacını taşıyor. Fakat haksız ve kayıt dışı kazanç için bir araya gelen kanun tanımazlara ise ‘Dur’ diyor.
Araç muayene istasyonlarının özelleştirilmesi, Avrupa ülkeleri arasına girdiğimizi söyleyebileceğimiz bir uygulamadır. Çok üzücüdür ki; buralarda alışık olduğumuz fakat layık olmadığımız uygulamalar başladı. Yani vize istasyonlarının önü haksız ve kolay kazanç elde etmeyi alışkanlık haline getirenler ile doldu. Daha ileri giderek kendi aralarında birleştikleri ve menfaat çeteleri oluşturdu. Çünkü, zorlayıcı davranışlar ve mafya benzeri hareketler ile olaylar artış göstermeye başladı.
Böylece vatandaş maddi, istasyon çalışanları da manevi baskı görür oldu.
Kayıt dışı ve kurumsal olamayan sözde trafik takipçileri veya kötü niyetliler, kendilerince bir sektör oluşturmuş.
Oysa bu sektörün daha çok yakında yani istasyonların özelleştirilmesi öncesi (Araçlarda sahte vize barkodu) kullanarak ve vatandaşı nasıl kandırıldığını unutmadık.
* * *
İzmir trafiğine tescil işlemi yapılmış

Yazının Devamı

Trafikte bir orkestra şefi...

1 Kasım 2010

DEĞERLİ trafik dostları... Sabah trafiği tüm illerimizde olduğu gibi İzmir’de de yoğun. Özellikle Karşıyaka’dan Konak istikametine gidiyorsanız, yandınız. Sabahın erken saatlerinde yola çıkmalısınız. İşte bir pazartesi sabahı, geciktim ve yoğun trafiğe takıldım.
Çok ilginçtir, Alaybey’i geçtiğimde köprü rampası tıkalı değildi. Daha doğrusu bu araç yoğunluğuna rağmen trafik akıyordu. İşte bu düşünceler çerçevesinde Naldöken Köprüsü üst noktasına geldim. Bu nokta ise ştadyumun şeref tribünü gibiydi. Buradan geniş bir alanı ve tüm araç hareketlerini rahatça gözlemleyebilirsiniz.
Hayretler içinde kaldım! Çünkü, köprü inişinde, beyaz şapkası ve beyaz eldivenleriyle zarif ve tempolu hareketler sergileyen biri dikkat zekiyordu. Araçların içindeki hareketlenmeler de gözden kaçmıyordu. Önce kendimi bir klasik müzik konserinde sandım. Çünkü uzaktan benzetebildiğim kadarıyla bu ‘maestro’nun anlamlı ve ahenkli el hareketleri beni büyülemişti. Köprü inişinde görüntüler biraz daha netleşti.
Kahramanımızın bulunduğu nokta; üç şerit Çiğli, iki şerit Karşıyaka ve bir şerit de Soğukkuyu istikametinden gelen altı şeridin kesişme noktası... İlginç ve bakmaya doyamadığım hareketleri altı ayrı

Yazının Devamı

Trafikte yaralanırsanız hastane masrafı ödemeyin!

25 Ekim 2010

DEĞERLİ trafik dostları... Trafik mağdurlarının çilesi yine gündemde. Çünkü kazalarda yaralananlara, kaldırıldıkları ‘acil servis’lerde, tedaviden önce, “Paran var mı?” diye soruluyor. Bu, her şeyden önce insanlığa sağmaz.
Oysa ülkemizde, tescilli hiçbir motorlu araç, ‘Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’ yapılmadan trafiğe çıkamaz. Ödenen primler, Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği bünyesindeki ‘Güvence Hesabı Fonu’nda birikir. Üstelik bu sigorta, bittiği an yenilenmek zorundadır. Aksi halde araç, trafikten men edilir. Bu zorunluluğun nedeniyse, olası kazalarda, maddi hasarların yanı sıra ölüm ya da yaralanma gibi beşeri kayıplara ilişkin zararların da en hızlı şekilde karşılanmasıdır.
Türkçesi şu: Araç sahiplerinin ödediği bu zorunlu sigorta primleri, herhangi bir trafik kazasının tüm maddi-manevi kayıplarını kapsıyor. Yani, diyelim ki -Allah göstermesin- bir kaza yaptınız ve yaralandınız. Aracınızın ve kusurunuza göre karşı tarafın tüm zararlarını karşılayan ‘trafik sigortası’, hastane masraflarınızı da karşılamak zorunda.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 8’nci maddesi şöyle der: “Trafik kazalarından dolayı Sağlık Bakanlığı Anbulans ve Tedavi

Yazının Devamı