Değerli trafik dostları, İzmir-Çeşme ve Aydın otoyollarında Hızlı Geçiş Sistemi yani (HGS) hizmete giriyor. Ancak Ekim ayından sonra hizmete girebileceği belirtilen bu uygulama, ilk olarak İzmir’de uygulanacakmış. Yani Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın Milletvekili seçildiği şehirde... Bu sistemin avantajı ise, pahalı olan OGS ile gişelerde duraklamaya sebep olan KGS’nin olumsuzluklarını yani özellikle İzmir’de çok görülen otoyol gişelerindeki ölümleri önleyecekmiş! Karayollarında hizmet veren altıyüz civarındaki KGS gişelerinin bir yıl içersinde tümü HGS’ye dönüşeceği belirtiliyor.
Bence buraya kadar her şey güzel. Böyle bir hizmet önce insan yaşamına saygı anlamına geldiği için sevindim. Peki, böylelikle otoyollarda ve gişelerde sayısı gittikçe artan, tedbirsizlik nedeni olan ölümler bitecek mi?
Çünkü, geçen bir yıl içersinde (Narlıdere ve Aydın çıkışı) otoyol gişelerinde üç vatandaşımız hayatını kaybetti. Sebep ise KGS bileti alabilmek idi?
Oysa bu konuda görev ihmali olduğu söylenen görevliler bu ölümleri kabul etmiyorlar. Trafik kazalarında olduğu gibi olay yerinde yaralı olup, yolda veya hastanedeki ölümleri nedense kendi üzerlerine almıyorlar. İşte sizlere bir
Değerli trafik dostları, bu yıl Çeşme ve Alaçatı çok sükse yaptı ve ünlüler bu Cennet köşesine daha çok akın ediyorlar. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım‘ın İzmir Milletvekili olmaları yanı sıra desteklerinin de çok etkisi olduğu kanısındayım.
İşte bu düşünceler çerçevesinde; her iki bakanın özellikle trafik konusunda desteklerini de bekliyoruz.
Ülkemizde özellikle Çeşme-Alaçatı birlikteliğindeki cennet dediğimiz bu tatil beldesinde; her yıl bir çok gencimizi Trafik Kazalarında kaybediyoruz. Acıdır ki; her ne kadar resmi kurumlar açıklamasa da, sadece geçen yıl (isim ve tarihleri ve kaza yerleriyle açıklayabileceğim) beş kişiyi değişik trafik kazalarında kaybettik.
Hemen her yazımda belirttiğim gibi; amacım kurum ve kişileri karalamak değil. Yani bağcıyı dövmek niyetinde değilim. Fakat görevlerim ve sorumluluklarım nedeniyle, gerçekleri saklamak yerine artık gerekli tedbirlerin alınmasında gecikildiğinin söylemek durumundayım.
İşte sizlere beş yıldır el sürülmeyen ve sonunda ölüm getiren, Ölüm Tuzağı haline getirilmiş bir kavşak.
Çeşme’ye giderken Alaçatı gişelerden çıktıktan 500 metre sonra, özellikle akşam karanlığında
Değerli trafik dostları, çok yakın geçmişte kamu kurumları veya herhangi bir yerde işe girmek için; hiç değilse ilkokul mezunu olmak şartı aranmaktaydı.
Oysa bu şart, bazıları için çok zor veya imkansız idi. Ancak Avrupa Birliği Uyum Yasaları çerçevesinde bu standart yükseltildi.
Böylece Sürücü Belgesi alabilmek için; en az 5 yıllık ilkokul ile 3 yıllık ortaokulu içine alan 8 yıllık ilköğretim okulu mezunu olmak gerekiyor.
Ne var ki sadece söylentiden ibaret kalıp, uzun yıllar uygulanamayıp ertelenen bu kararı hepimiz biliyoruz. Oysa yine bir yakın geçmişte; Medeniyet veya Gelişmişlik Ölçüsü olarak ülkedeki Sürücü Belgesi sayısının baz alındığı söyleniyordu. Böylece herkese bir ehliyet sloganıyla kolaylıklar sağlanarak Sürücü Belgesi verildi. İşte AB uyum yasaları düşüncesiyle sürücü belgesi verilmesi için gerekli eğitim ve denetim yetkileri de Milli Eğitim Bakanlığı’na verildi. Yani geçmiş yılların sürücü belgesi imtihan komisyonunda görev alan; Karayolları, Şoförler Derneği ve Trafik Polisi yetkililerinden oluşan üç kişilik komisyon yerini iki kişiden oluşan Milli eğitim adına iki kişilik öğretmen yetkisine bıraktı.
Ancak herkese bir ehliyet sloganıyla yola çıkılan bu
Değerli trafik dostları, sekiz yıl önce bir İl Trafik Komisyonu toplantısında tanıştık; İl Jandarma Trafik Kısım Komutanı Teğmen Sabittin Keskin ile. Mütevazı ve saygılı oluşu yanında trafik konusundaki aşırı duyarlılığı ve hizmet aşkı gibi nice özellikleri de, sürekli artan, böylesine güzel dostluğumuzun da nedenleri olmuştur.
İşte o yıllarda Çeşme ve Alaçatı’da yaz aylarındaki ölümlü trafik kazalarında kaybettiğimiz gençlerimiz için hepimiz üzülüyor ve kazaları önleyici çareler arıyorduk. Aşırı hız, alınan fazla alkol ve o yaşların verdiği delikanlılık kazaların en önemli nedenleri olarak belirtilmekteydi.
Oysa, trafikte yerinde ve zamanında yapılması gereken denetimler ile yol hatası gibi teknik konuları kimse dile getirmiyordu.
Ya gözü yaşlı aileler?
İl Jandarma Komutanları, Mehmet Çörten ve Şükrü Dinçol‘un görevleri süresince bu tür kazaların önlenmesi amacıyla, İl Trafik Komisyon Üyeleri olan Jandarma Trafik ile Fahri Trafik Müfettişleri ortak çözüm ve trafik eğitim çalışmaları yaptı. Ayrıca o dönemin İl Emniyet Müdürü Halil Tataş’ın destekleriyle trafik polisi bu çalışma grubunun trafikteki iş birliğini geliştirdi.
Anlıyacağınız ülkemizde İzmir bu konuda ilk
Değerli trafik dostları, ülkemizde vatandaşa hizmet için kurulan koruma ve ilk yardım amaçlı telefon hatları vatandaşı korkutur hale mi geliyor? Vatandaş olarak bizler mi, yoksa Polis 155’te bazı görevliler mi, trafik acil hizmet görevine alışamadık?
İşte sizlere yakın bir zaman önce okurumun kendi ifadeleriyle başından geçen ve sıkça söylenen fakat kendisi kadar bizlerin de üzülmesi gereken bir olay:
“Sabah işime giderken, birkaç gündür aynı yerde trafik ihlalinde bulunduğunu gördüğüm bir aracı ihbar için 155 Polis hattını aradım. Olay yeri olarak; Karşıyaka istikametinden Mavişehir’e girdiğinizde soldaki gazete bayiinin önü tarifini yaptım. Memur bey ise ısrarla hangi numaralı evin önü diye sorup, aksi halde işlem yapamayacağını söyledi. Oysa aracın plakası, markası ve rengini de söylesem dinlemeyip posta görevlisi gibi açık adres isteyecek. Uzun konuşmalar sonunda ‘Ben seninle anlaşamayacağım’ diyerek telefonu yüzüme kapattı!”
Değerli dostlarım, 154 Alo Trafik Hatları kapatılmasaydı, görevli trafik polisi bu konuyu kolaylıkla çözerdi. Fakat 155’te trafik polisi varmı bilemiyorum. Çünkü vatandaş ihbarlarında görevli tarafından, konunun iyi anlaşılıp, acilen
Değerli dostlarım, yalnız yazın değil, yılın her mevsimi İzmir’den kaçarcasına Çeşme Çiftlikköy’deki evimize gider, huzur buluruz. Karşıdaki Sakız Adası’nı seyrederken, oksijen oranı yüksek hava ile sağlık buluruz. Ancak bir süredir evimizin karşısında güzelim koyda gece eğlence merkezi kurulacağı ve dayanılmaz gürültünün huzuru kaçıracağı söylentileri tüm çevre halkını üzmekteydi. Sırf bu yüzden evini ucuz fiyata satıp gidenler dahi oldu.
Neyse... Geçen pazar sabahı, nereden geldiğini bilemediğim hafif bir müzik sesiyle güne başladım. Bahçeye indiğimde, kurulan yeni tesise araçlarla ziyaretçilerin geldiklerini ve denize girdiklerini gördüm. Şaşırdım kaldım! Kazan kaldıracağını sandığım komşuların, uzaktan gelen hafif müzik ve şarkılara eşlik eden komşuları görmek beni mutlu etti.
Anlıyacağınız, korkulan olmadı. Şık bir tabela da asılmış Dilayla Beach kapılarını ziyaretçilere açmıştı.
Akdeniz sahillerinin en güzel denizi ve oksijeni en yüksek havası ve termal suyuna sahip sağlık ve turizm merkezi cennet Çeşme ilçesinin turizm de hak ettiği yeri alması için yıllardır mücadele ettiğini bildiğim Turizm Gönüllüsü Veysi Öncel‘in bu tesisin sahibi olduğunu öğrendiğimde güven
İzmir Körfezi’ni çepeçevre dolaşan sahil yolu inci kolyeyi andırır. Körfez’in her iki uç kısımlarını oluşturan Güzelyalı ile Bostanlı sahillerinde belirli noktalar trafikte hep sorun olmuşlardır. Ardından ise bitmeyen ölümlü trafik kazaları gelmektedir. Oysa bu yollarda yıllardır radar ile hız denetimleri yapılmaktadır. Bence, bu yollarda kazaya sebep olan kara noktalar da bunlardır.
Üçkuyular ile Konak arası Atatürk Sahil Bulvarı’nda ölümlü trafik kazalarının akşam yemeği dönüşünden ziyade geç vakit biten eğlence sonrası olduğu da bilinir. Yani gece yarısı ile sabah arasındaki zamana denk gelen 02 ile 04 gibi saatlerdir.
Kaza oluş noktaları ise, her iki yönden gelen araçların bu uzun yolda hız sınırının en üst düzeye ulaştıkları yerlerdir. Özellikle hareketli kavşaklar ve virajlar. Tıpkı Çeşme’de yaz mevsiminde her yıl bir çok gencimizi kaybettiğimiz kazalar gibi. Bu nedenle gece trafik denetimlerinin bu saatler arası yapılması ile; sürücülerin daha tedbirli olacağı ve kazaların da azalacağı kanısındayım.
Köşemde defalarca yer verdiğim bu konuları tekrar hatırlatma gereğini duyuyorum.
İnci kolyenin önemli diğer ucu ise; akşam grup vakti ile ünlü Bostanlı sahilidir.
Değerli trafik dostları İTO Başkanı Ekrem Demirtaş‘ın yaratıcılığındaki yüzlerce ilklerden biridir Güzel İzmir Şarkıları Albümü. Özellikle ilk doyulmaz şarkı ise Kordonboyu Faytonlar‘dır. Bu şarkı ise beni 1970 ve öncelerine götürüyor. Çünkü Alsancak Kordonboyu’nu inci gibi süsleyen, bu güzelim ve bakımlı faytonlar ile onları talimli yürüyüşleriyle çeken heybetli atlar idi.
Faytoncular ise, sivri burun ayakkabıları, beyaz giysileri ve cepken yelekleriyle tertemiz ve bakımlıydılar. Bunların içinden en afili olanları ise fayton giderken süslü kırbacını havada şıklatarak ses çıkaranlardı. Duraklarını ve geçtikleri yerleri tertemiz tutarlardı.
Bu faytonları çeken atlardan bazılarının geçmişte yarış atı oldukları bilinirdi. Bu faytonların arka kısmında numarası yazılı ufak bir saç plakası olup, aydınlatmaları da bulunurdu.
Neyse...
Şimdi onlardan sadece anılar kalmış olup, şimdi İzmir’e turizm hizmetinde görev alacak olan faytonlar, atlar ve belediye görevlisi faytoncular geliyor.
Faytonların, seçim öncesi İzmir’de patlayan çakma projeler kapsamında olduğunu sanmayın. Çünkü İzmir’i altını üstüne getiren mevcut faytonların çalışma yönergesi 2009 yılında İzmir Büyükşehir