Değerli trafik dostları, 2007 yılında köşemde yer verdiğim bir konuyu üzülerek aynı cümleler ile tekrar yazıyorum. Çünkü değişen hiçbir şey yok! Çünkü, zihniyet hep aynı! Çünkü, İzmir bizim düşüncesi! Oysa kaybeden İzmir olup, üzülen ise sadece İzmirli değil mi?
* * *
Bayraklı, İzmir Körfezi’nin iki yakasını Altınyol ile birleştiren karayolunun düğüm noktası özelliğinde bir geçiş merkezidir. Hatalı uygulamalar ve sahipsizlik nedeniyle sorunlar sürekli arttıkça; Bayraklı geçilmez oldu?
Daha önceleri metro çalışmaları ve son iki yıldır ise yağmur suyu kanal çalışmaları nedeniyle Bayraklı Anadolu Caddesi trafiğe tek yön olarak kapatılmaktadır. İşte son yirmi gündür, Bayraklı halkı ve adliye yönünden gelen araç sürücülerinin çilesi bitmek bilmedi.
Salhane, Çınarlı ve Adliye yönünden gelen yoğun araç trafiği Bayraklı girişinde beton blok duvarlar ile kapatılıp Karşıyaka istikametine Altınyol tarafından yönlendirildi. Harabe görünüşlü betonlar önüne, genişçe ve saç trafik ikaz levhaları konuldu. Sözde, uyarıcı olacak bu levhalardan her iki yönde gelen araç sürücüleri birbirini görmekte zorlandı.
En affedilemez olan ise, bu noktada özellikle gece görüşünü etkileyici hiçbir
Değerli trafik dostları, araç kullanırken yapılan hataların ve ihmallerin sonucu meydana gelen maddi veya ölümlü trafik kazalarında yaşanan acılar unutulmaz. Bu nedenledir ki, trafikte yapacağımız hatalara kesinlikle af yoktur. Ancak bu konuda devletimiz daha duyarlı davranarak, mağdur vatandaşlarının araçlarına ait vergi borçlarını af kapsamına almış idi. Ne var ki bu sürenin yıl sonu bitiyor olması nedeniyle; araçların trafikten çekilmiş veya hurda halinde olması durumunda ve ödenmemiş olan motorlu taşıt vergi borçları hakkında sizleri tekrar bilgilendirmek istedim.
Araç sahibi adına Trafik Tesciline kayıtlı olup, imal tarihi 1985 ile daha önceki yıllara ait olan Motorlu Araçların ilgili yönetmelik gereği; kayıtlarının silinip hurdaya çıkarılmasıyla 31-12-2011 tarihine kadar tahakkuk edip, ödenmemiş Motorlu Taşıtlar Vergisi ile buna ait gecikme zammı ve Faizi ile vergi cezaları af kapsamına alınmıştır.
* Ayrıca 28-2-2009 tarihine kadar olan ve aracın tescil plakasına yazılan idari para cezaları da af kapsamındadır.
* Diğer taraftan bu kanun maddesinin yürürlüğe girdiği tarihte mevcut olmayan veya motorlu taşıt vasfını kaybetmiş bulunan ve modeli 1998 ile daha eski
Değerli trafik dostları.. Bence Avrupalıyız artık! Çünkü AB uyum yasaları çerçevesinde özellikle trafikte bazı konularda çok yol aldık. İşte bunun en güzel örneği Özelleştirilmiş Araç Vize İstasyonları olup, istediğimiz hedefe doğru hızla ilerliyoruz.
Ülkemizde yılda on bin kişi trafik kazalarında ölürken, tedbirler almak yerine sürücü hatalarını sıralıyoruz. Yani; uykusuz ,alkollü veya süratli araç kullanan sürücüleri suçluyoruz. Peki bu sürücüleri devletimizin yetkili kurumları eğitip, onlara sertifika vererek ülkenin karayollarında araç kullanmalarını sağlamıyor mu?
Oysa şimdiye kadar pek kusur olarak pek gösterilmeyen; araç ve yol teknik hata ile eksikliklerinin de ölümlü trafik kazalarında çok büyük etkisi olduğu bilinmelidir. Örneğin, yıllardır aracının vizesi yani yasal teknik kontrolleri yapılmamış veya (artık herkesin bildiği gibi) sadece araç ruhsatını gönderilerek vize işlemini yaptırmış olan sürücülerin sebep oldukları kazalardaki araç eksiklikleri neden tespit edilemiyor veya saklanıyor? İşte ülkemizde Özelleştirmenin insan hayatı üzerindeki ve milli servetin de yok edilmesinin en başarılı örneği ise Araç Vize İstasyonlarının kanunlar çerçevesinde ve
Değerli dostlarım, yıllar önce kullandığımız manyetolu telefonlar hiç aklımdan çıkmıyor. Öyle ki, telefon cihazı yanında ve kendi ekseni etrafında çevrilebilen bir kol vasıtasıyla önce merkez santralı aranıyordu. Ardından ise santral size istediğiniz numarayı bağlıyordu.
Pek uzak olmayan geçmişte dahi; İstanbul ve Ankara gibi şehirlerarası görüşmeler de santral aracılığı ile yapılıp, aynı gün içinde ikinci görüşme çok zor idi.
Çünkü, tüm zorluklar ve imkansızlıklar sadece teknoloji eksikliği sebebiyle idi.
Nihayet... Bu günlerde dünyanın herhangi bir noktasındaki kişiyle istediğiniz an görüşebilmek mümkün. Üstelik nerede olursanız olun, cep telefonu ile her ülkedeki yakınınız ile anında görüşebiliyorsunuz. Dünya küçüldü dedikleri işte bu olmalı.
Oysa teknolojik gelişmeler artık bizleri her geçen gün biraz daha şaşırtmaya devam ediyor. İşte bu düşünceler çerçevesinde; geçtiğimiz günlerde gazetemizin yeni taşınacağı hizmet binasına mevcut telefonlarımızın nakli için Bornova Telekom Müdürlüğü’ne gittim.
Güzelim bir park içerisinde değişik mimarisiyle fakat yıllar öncesinden aklımda kalan bu (Klasik Devlet Dairesi) her şeyi ile değişivermiş. Eski bir bürokrat olarak,
Değerli trafik dostlarım... Köşe yazarlarımıza, “trafiğe neden önem verilmiyor” diye soruluyor. Oysa değerli dostum Kemal Hoca (Kemal Önderoğlu) bu konuda benim en büyük destekçim. Çünkü trafik içerikli konulara yer verildikçe, çaresiz okurların dilekleri de artmaya başladı.
İşte bu okurlardan birisi... Sayın Başar Tırpancıoğlu...
Okurumuz kendisini bir “İzmirseven” diye tanımlanıyor. Bence doğru. Çünkü İzmir’i gerçekten sevenlerin trafik konusunda duyarlılığını görüyorum. Okuyucu dostumuzun dile getirdiği konu, her sürücünün çözüm bekleyen bir korkulu rüyası. Belediye yetkililerinin ise kulaklarını tıkadıkları bir konu. Yani çim zemini sulamak uğruna trafikte kaygan zemin oluşturmak ve kazalara sebep olmak.
Bunun en güzel örneği ise Yeşildere yolu. Havaalanına gidiş ve dönüşlerde sıkça kullanılan bir yol. Eğimli, virajlı ve şeritleri daraltılarak daha tehlikeli hale getirilmiş bir yol. Alt yapı yetersizliğinden, yağmur sularının göl haline geldiği suların dere gibi aktığı bir yol. Çim sulamaları da burada yolu kayganlaştırmak için en önemli etken. Çünkü, bir elinde sigara diğer elinde hortumu ile etrafa bakarken, yolları su altında bırakan işçi kardeşlerimiz farkında
Değerli trafik dostları, geçtiğimiz uzunca bir bayram tatili bizleri korkuttu. Çünkü böylesi uzun tatil dönemlerinin trafikte ölümlü kazalar getirdiği acı bir gerçek haline geldi. Bu düşünceler çerçevesinde Çeşme Trafiği de yüreklerimizi hoplattı! Çünkü, Türkiye’nin ünlüleri ve İstanbul neredeyse Çeşme de buluştu ve geceler eğlenceye yetmedi.
Buna rağmen, Çeşme’de bu yıl ölümlü trafik kazası olmadı. Yıllar sonra ilk kez Çeşme’de ölümlü kazalardan doğan üzüntüden söz etmediğim için ne kadar mutluğu olduğumu anlatamam. Yaklaşık on iki yıldır ısrarla yaz aylarında Çeşme’ye denetimde yardımcı trafik ekipleri ve radar araçları görevlendirmesini istiyorduk; ne kadar büyük yarar sağladığını hep birlikte yaşayıp gördük.
Gerçek bir trafik dostu olan İzmir Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz‘ın trafik konusundaki hassasiyeti ve olayları takibi takdir edilmelidir. Ayrıca İzmir’den geçici görevle gelip bazı zorluklara katlanan trafik polislerine de teşekkür ediyoruz. Çünkü görevlerini ustaca yerine getirdiler.
Ancak önümüzdeki yıl görevli ve araç sayısını artırmak gerektiğini de şimdiden söylememiz lazım. Çünkü nüfusu yaz aylarında yedi yüzbin gibi metropol kent büyüklüğüne ulaşan
Dış ülkelerden hava yolu ile gelenlerin, ülkemizde ilk ayak bastıkları yer hava meydanlarıdır. Ülkeye giriş için gümrük işlemleri ve tüm yer hizmetleri de burada verilir. Bu nedenledir ki, hava alanlarının düzeni, yapılacak hizmet ve işlemlerde gösterilen özen, ülkemizin değerini ve önemini arttıracak değerde olmalıdır. Ancak yıllardır süren kargaşa ve belirsizlikleriyle İzmir Adnan Menderes Havalimanı‘nda yaşanan olumsuzluklar ve yönetim zaafiyeti, yolcu, ziyaretçi ve çalışan mağduriyetlerini artırmaktadır.
Sizlere geçen gün yolcu karşılamak amacıyla gittiğim havaalanında karşılaştığım; İzmir’e yakışmayan davranış ve şikayetlerden bahsedeceğim.
Ege Bölgesi’nin en önemli hava meydanında; seçilmiş yaklaşık seksen civarında ticari araç ve sürücülerinden oluşan Havaalanı Taksi durağı var. Hedefleri hizmet olduğu kadar ortamın düzeni ve yabancı ile yerli yolcuların huzurunu sağlamak. İl Trafik Komisyonu Üyesi olarak yıllardır bu konuda bilgim ve izlenimlerime dayanarak bunları yazıyorum. Üstelik son yıllarda, Havaş işletmesi ve Büyükşehir Belediye otobüsleri de bu hizmetlere katkı sağlamaktadırlar.
Ancak; son günlerde, geçmişten gelen destekle korsan yolcu taşıma
Değerli trafik dostları, hafta sonu itibarıyla Ramazan Bayramı ve dolayısıyla dokuz günlük yaz tatili bizleri bekliyor. Oysa ardından 9 Eylül İzmir’in Kurtuluş günü; önemli bir milli bayramımız geliyor. Anlayacağınız bu yıl çok sıcak geçen yaz mevsiminin en güzel zamanında hareketli ve güzel günler yakında... Ancak dini ve milli iki bayramımızı yaşayacağımız şu günlerde, trafik terörüne karşı çok duyarlı ve uyanık olmalıyız. Çünkü bir aylık sürede dini vecibelerimiz gereği içki içmediğimizden, ardından böylesi güzel mevsimde ve uzun süreli tatili geçirmek için yapılacak seyahatlerde çok dikkatli olmak gerekiyor.
Ülkemizde her 45 dakikada bir insanımızı trafik kazasında kaybettiğimizi hatırlatmak isterim. İşte bu sayısal değerin dünya standartlarında yüksek bir seviyede olmasına sebep olan en önemli faktörlerin başında bayram trafiğinde meydana gelen ve alkollü ve uykusuz sürücülerin sebep olduğu kazalar gelmektedir. İşte bu nedenle bayramların arefe gününden başlayıp, bayram bitiminin ertesi sabahına kadar alarm durumunda olan trafik polisinin görevleri başında olduğunu unutmayalım. Yıllardır bayramlarda hep aynı olumsuzlukları yaşıyoruz. Güzelim bayram günlerinde. Gazete