62 yaşındaydı.
Son nefesini vermeden “ Eyvallah babalar...” dedi mi acaba?
“ Haberini kendin yaz baba, ama bildiğin dilde yaz, sıkma kendini” deselerdi, nasıl yazardı?
Nalları dikti. Geberdi...
Adres değiştirdi. Ayakları önde gitti...
Cartayı çekti. Cavladı...
Yargıyı eleştirmek...
Hele hele hukukun üstünlüğü ilkesini zedeleyecek yorumlar yapmak mümkün müydü?
Değildi... Ama artık bu değerler malesef kahvelerde, kafelerde, meyhanelerde, aklınıza gelen her ortamda en çok tartışılan, konuşulan, eleştirilen kararlar haline geldi.
Acı ama ne yazık ki Türkiye’deki genel tablo bu...
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanı, “Falanca hakim yerinde ben olsam, tutukluları salardım” diyor.
Başbakanımız, üyeleri hakim statüsünde olan, Yüksek Seçim Kurulu’nun kararını sert biçimde eleştiriyor.
Muhalefet, “yargı siyasallaştı” diye feryat ediyor.
Onca yaştan sonra kurduğu turizm şirketinin adı “Ekselans” ama bence asıl kendisi “Ekselans...”
Onu her gördüğümde ve her konuştuğumuzda, “Keşke bu enerji bende olsa” diye hayıflanırım.
O ise, her zamanki “ekselansvari” tavrıyla güler; başlar “girişciliğin sırlarını” anlatmaya...
İzmir için simge bir isim olan Erdoğan Tözge, sanki tek başına bir “bakan” ya da “turizm ataşesi” gibi maaşallah...
Var olduğumuz coğrafyada, en çok seyahat eden ülke insanı olan Romenlerin, niçin İzmir’e, Çeşme’ye gelmediklerini merak eden Erdoğan Bey, Romanya‘da yaklaşık bir milyon kişiye hizmet veren 300 turizm acentesinin temsilcilerini geçenlerde, masraflarını kendi cebinden karşılayarak İzmir‘e davet etti.
Ve 40 kişilik Romen INFO grubunu Çeşme‘de ağırladı.
* * *
İşin çivisi çıkmak üzere, birilerinin acilen “dur” demesi şart.
Aksi halde CHP, İzmir’de paramparça olacak, üstelik de hiç kimsenin kısa sürede toparlayamayacağı kadar dağılacak.
Olay şu:
CHP İl Başkanı Tacettin Bey, seçim sonuçlarıyla ilgili hazırladığı İzmir raporunu gidip Ankara’ya verdi ya...
Büyük olasılıkla Bayır’ın “hedefi”nde olduklarını sandığım CHP’li 6 İlçe Belediye Başkanı, dün apar topar kendilerini Ankara’ya attılar.
Büyük olasılıkla da birbirlerinden habersiz...
Çünkü “Niçin altı kişi birlikte gidiyorsunuz” dendiğinde verilen yanıt şu:
Sabah mail kutumu açtım...
Belli ki alacakaranlıkta, sabah ezanının okunduğu saatlerde yazılıp gönderilmiş; çok sevgili meslektaşım, arkadaşım, Milliyet Ege’de yazmasından büyük keyif aldığım Erdal İzgi, “mektup gibi” bir metin göndermiş.
Şöyle diyor:
“Sevgili Arkadaşım;
Önümüzdeki günlerde çok tartışılacağını varsaydığım konuyu dün yazıya dökmüşsün.
Bu olayın gerçeği ortaya çıktığında, İzmir siyasetinde yeni tartışmaları başlatacağına inanıyorum.
Kişisel merakım şu:
Bu görüşme oldu mu?
CHP İzmir İl Başkanı Tacettin Bayır’a göre oldu; hem de başbaşa 45 dakika sürdü!
Ama bazı kaynaklara göre, bırakın 45 dakikayı, İl Başkanı Bayır, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile bir dakika bile görüşemedi!
* * *
Tacettin Bey, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçimlerin ardından il örgütlerinden seçim çalışmaları hakkında detaylı istemesi üzerine çalışma yaptığını, hazırladığı raporu geçen hafta Ankara’ya giderek Genel Merkez’e sunduğunu açıkladı.
Buraya kadar sorun yok...
Ancak, CHP İzmir İl Başkanı’nın görüşmeyle ilgili verdiği detay bilgiler tartışma konusu.
Düzen bozuldu.
Siyaset çarşısı karışık.
Ben rahatım.
Gazeteye geliyorum.
Kahvemi içiyorum.
Fal sitelerinden günlük falıma bakıyorum.
Bir dokundum, bin değil, sanki on bin ah işittim. Ne çok şikayetçi varmış...
Ne kadar haksızlığa uğradığını iddia eden, “hibe kredilerin” dağıtımında neyin ve nelerin kıstas alındığını merak eden varmış böyle...
Şaşkınlıktan ağzım açık kaldı...
İnsanları saatlerce dinledim...
Keşke ben değil de, bu yakınmaları, şikayetleri İzmir Kalkınma Ajansı’nın muhterem genel sekreteri beyefendi ile o çok bilmiş DPT’li uzman arkadaşlar dinlemiş olsaydı.
* * *
Kalkınma değil, kalkındırma!..