BİRİNCİ Kordon, hafta içi saat 21.00’den, hafta sonları ise öğlenden itibaren araç trafiğine kapatılıyor.
Hiç itirazım yok...
Büyükşehir doğru olanı yapıyor.
Bana kalsa bu uygulamayı yaz -kış sürdürürüm.
İtirazım, Birinci Kordon trafiğe kapatıldıktan sonra, Ege Plas Oteli’nin de üzerinde bulunduğu İkinci Kordon’un hali..
Konak istikametinden Alsancak’a gitmek için Birinci Kordon trafiğe kapatılınca iki seçenek kalıyor.
Talatpaşa Bulvarı ve İkinci Kordon...
BANA bile pes dedirttiler ya; gerisi boş..
Önce, sanki bu kentte yüzlerce, binlerce meydan varmış gibi, İzmir’in simgeleri olan Fuar Montrö ve Lozan meydanlarını katlettiler.
Ne yaptılar; küçülttüler...
Herkes, meydan açmaya çaba sarf eder, bunun için istimlak yapıp trilyonları harcar, biz elimizdekileri yok ederiz.
Şimdi iki körüklü otobüs yan yana sağa -sola dönemiyor.
Bu yetmezmiş gibi bir de trafik lambaları koydular.
Dün yanıp-sönmeye başladı..
CEM BAKİOĞLU’NUN yazdığı “özel mektubu” dün Milliyet EGE’de Deniz Sipahi yazdı.
Bakioğlu, İzmir aşığı bir sanayici ve işadamıdır.
Mayıs ayında Akdeniz Bölgesini, Antalya, Alanya ve Kemer’i gezmiş.
Gözlemlerini, daha doğrusu bu bölgeyi havadan dolaştıktan, karadan yaşadıktan sonra, oturup, İzmir ve Ege Bölgesi ile karşılaştırıp, belli ki biraz gıpta, biraz da “özlem”le bu mektubu kaleme almış.
Bakioğlu, İzmir’de lakabı “kanaat önderi” olan ama “laf yapmaktan” başka bir işe yaramayan “birileri” gibi değildir.
Söz konusu İzmir ise, kenti için adeta “bal” yapan bir “arıdır..”
* * *
BIÇAK kemiğe dayanınca, insan ne yapar?
Neler yapmaz ki?
İzmir’de, 1996 yılında temeli atılan ve 2000 yılında tamamlanan ikinci el otomobil alım-satım yapan esnafa işyeri olarak gösterilen Otokent Galericiler Sitesi’nde de durum aynen böyle...
Hatta bırakın bıçağın kemiğe dayanmasını, bıçak kalbe dayanmış da gören yok!
İçişleri Bakanlığı 2008 yılında bir karar almış.
“Büyükşehir belediyeleri, il belediyeleri ve nüfusu yüz binden fazla olan ilçe belediyeleri, ikinci el oto galerilerini 2009 yılı mayıs ayının sonuna kadar yerleşim alanları dışında belirlenecek mekanlara taşıyacaklar” demiş.
“Taşınmayanı da cezalandır, kapat” demiş.
İNSANLARIN yaşamları boyunca “kefil” olabilecekleri çok az sayıda insan vardır.
Bana da “kefil misin?” diye sorduklarında, olabileceğim iki elimin parmağı kadar az sayıdaki isim arasında Fatih Dalan ilk sıraları alır.
Sadece benim mi?
Hayır...
İzmir’de Fatih Dalan’ın kişiliğine, dürüstlüğüne, mertliğine, delikanlılığına kefil olabilecek onlarca, yüzlerce, binlerce, on binlerce kişi vardır.
Nereden biliyorsun? diyebilirsiniz.
İki dönem Ege Genç İşadamları Derneği Başkanlığı, Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyeliği ve kentteki pek çok sosyal projede aldığı görevler, bunun en büyük göstergesidir.
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, 29 Mart’ta partisinin İzmir’de aldığı “ağır yenilgi” nin “şifresi” ni çözmüş görünüyor.
Yirmi Haziran Cumartesi günü yapılacak olan İzmir İl Kongresi’ne, Av. Ömür Kabak’ı aday olarak göstermesi bunun ilk işareti.
Ömür Kabak, pazartesi günü Ankara’ya çağrıldı. Dün sabah da İzmir’e döndü.
Salı gecesi, Başbakan Erdoğan İzmir’deki yeni “prensi” Ömür Kabak ile, İl Başkanı Aydın Şengül’ü bir araya getirdi.
Şengül’e, bugüne kadar yaptığı hizmetlerden dolayı teşekkür etti ve son kararını açıkladı: “Adayım Kabak..”
Erdoğan’ın, çok önem verdiği, ama bir türlü kazanamadığı İzmir için yaptığı Ömür Kabak tercihi, AKP Genel Başkanının, 29 Mart’tan sonra yapmak istediği “değişikliğin” adımlarından biri..
Başbakan’ın İzmir İl Başkanlığı için Ömür Kabak tercihi, parti teşkilatında, AKP’nin kuruluşundan buyana İzmir
O TÜRKİYE’NİN en kıdemli Emniyet Müdürü...
Bir yerde teşkilatın ağabeyi...
İstanbul Emniyet Müdürü iken Osmaniye’ye vali yapılan Celalettin Cerrah bile, “ağabey” diye hitap ediyor.
Tam 26 yıldır fiili olarak Emniyet Müdürü.
Neredeyse görev yapmadığı bölge, il kalmamış...
Ve hep sorunlu illere tayini çıkmış. Düzeltsin, o ilde asayişi sağlasın diye..
Nerede sorun var; gönderin Çapkın’ı...
SEZEN Aksu’yu dinlemek ve manolya ağacı, çok sevdiği şeyler arasında önemli bir yer tutardı.
Kültürpark ve Cumhuriyet Meydanı’ndaki yetişmiş manolya ağaçlarını gördükçe, yüzünde gülücükler oluşur, hepsinin üzerine titrerdi.
Görevi süresince, İzmir’e çok ama çok sayıda manolya ağacı dikti, diktirdi.
Bugün çoğu insan boyunu geçerek, mis gibi kokan çiçekler vermeye başladılar..
Ellettirmezdi..
Dokundurmazdı..
“Siz siz olun onu çok yakından sevmeyin; zira narin beyaz çiçeklerini kokladığınız zaman kahverengileşir, küser manolya. Bu yüzden bırakın sadece uzaktan gelsin kokusu size” derdi..