Yunanistan’ı dostlarından korumak

31 Ağustos 2020

Yunanistan’ın şımartıldığı zaman neler yapabileceğini, Atatürk’ün talimatıyla, Batı Cephesi Komutanlığı’nın Yunanistan’ın Batı Anadolu işgali sırasındaki yıkımlarını incelemek üzere 1921-1922 döneminde oluşturulan, aralarında Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Halide Edip Adıvar, Yusuf Akçura ve Falih Rıfkı Atay gibi yazarların da bulunduğu Tetkik-i Mezalim Heyeti’nin raporunu okuyanlar iyi bilirler. (Bu rapor “Yunan Mezalimi” adıyla üç yazar tarafından kitaplaştırılmıştır.)

Bu cinayetler ve küçük kız çocuklarına varıncaya kadar yapılan tecavüzler Türk halkının hayat hakkını elinden almaya yönelikti. Şimdi Kirya Miçotakis, aynı şeyi Ege ve Akdeniz’de yapmaya, bu kez Türk halkının mavi vatanda yaşam hakkını elinden almaya çalışıyor.

O zaman, doğru dürüst bir nakliye gemisi bile olmayan Yunanistan’ın İzmir’e asker çıkartması için İngiltere ve ABD gemiler tahsis etmişti. Şimdi, Yunanistan’ın Fransız Total Petrol Şirketi hesabına Ege’de ve Akdeniz’de egemenlik sağlaması için Fransa,

Yazının Devamı

Yunanistan’ı kendisinden korumak

27 Ağustos 2020

Yunanistan, Almanya’yı temmuz sonunda kandırmış, Türkiye ile Akdeniz’de petrol ve doğal gaz aramalarında iş birliği görüşmelerine katılacağını bildirmişti. Yunanistan bu görüşmelere niyetli değildi; nitekim bu teminat üzerine arabulucu Almanya’nın kenara çekilmesinden istifade ederek, Mısır ile deniz yetkilendirme anlaşması imzalamıştı.

Almanya’nın araya girmesine sebep olan Navtex (denizcilere uyarı) geri alınmış ve hatta Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın, Almanya’nın verdiği teminatla ağustos başında Yunanistan ile teknik görüşmeler yapılacağını açıklamıştı. Almanya bu “oyuna” isteyerek mi geldi; yoksa Yunanistan tarafından boşa mı bastırıldı? Bilinmiyor. Türkiye bir süre sonra Oruç Reis araştırma gemisini ve ona refakat eden savaş gemilerini Doğu Akdeniz’de kendi kıta sahanlığındaki bir alana göndererek yeni bir denizcilere uyarıda bulunarak çalışmaların 23 Ağustos’a kadar süreceğini ilan etmişti. Bu uyarı daha sonra Yunanistan’ın engelleme çabaları yüzünden uzatıldı.

Yunanistan bu kez AB

Yazının Devamı

Almanya’dan çekilmek doğru, Polonya’ya girmek yanlış

24 Ağustos 2020

Başkan Trump, Obama’nın 12 yıl önce verdiği ama tutmadığı sözü yerine getiriyor; ABD’yi dünya jandarması rolünden uzaklaştırıyor. Bu kararın bir uygulaması Irak ve Suriye’de olacak idi; ancak bazı faktörler Trump’ı geriletti.

Trump şimdi Avrupa’daki çoğu Almanya’da bulunan 400 bin askeri geri çekiyor. Bu askerlerin ne ABD’ye ne de konuk oldukları (!) ülkeye bir yararı vardı; bunlar Soğuk Savaş’ın sıcak savaşa dönme ihtimali olan 1960’ların kalıntısı idi. II. Dünya Savaşı’ndan sonraki şekliyle nükleer çağda savaş, ABD ve NATO’nun, Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı’na sadece bir ya da iki nükleer bomba atacağı sonrasının klasik ordularla yapılacağı kuramına dayanıyordu. O zaman kıtalararası nükleer silah fikri yoktu; bunun sonucu NATO Türkiye’ye Rusya’ya karşı atom bombaları yığmıştı. (Bir başka kalıntı da bu bombalardır ve bir an önce Türkiye’den defedilmeleri gerekir.)

Oysa günümüzde iki taraf da rakibi tamamen yok edinceye kadar birbirine atom ve hidrojen bombası atabilir. Bunun dahi

Yazının Devamı

Peki ya Kamala başkan olursa?

20 Ağustos 2020

Allah gecinden versin ama Joseph Robinette Biden Jr. 77 yaşında ve 1973’ten 2009’a kadar ABD Senatosunda, 2017’ye kadar da Beyaz Saray’da ülkesinin 47’nci başkan yardımcısı olarak görev yaptı. Bunlar yorucu işlerdir. Hele Obama gibi eli işte, gözü kişisel reklamda olan bir başkanın yardımcısı olmak (Amerikalıların bayıldığı kısa adıyla) Joe’yu feci şekilde yıpratmış olsa gerek. Demokrat Parti’nin aday adayı olduğu günden beri verdiği bir avuç demecin yarısının unutma, söyleyeceğini şaşırma ve gaflarla dolu olduğu dikkate alınırsa, kendisi, görevde olduğu sırada emrihak vaki olmasa bile işleri yardımcısı eski savcı ve senatör Kamala Harris’e devredecek gibi görünüyor.

Joe Biden için ne kadar derin devletin adamı, NeoCon, Bush’un Ortadoğu siyasetini devam ettiren adam, Obama’yı çıktığı “devrimci” yoldan çevirip, statükonun, “Dünya Jandarması ABD” fikrinin bir neferi haline getirmiş kişi derlerse de Kamala Harris’in bu gibi “devletçi” taraklarda bezi yok. Onun devletçiliği,

Yazının Devamı

Biden kazara başkan olursa!

17 Ağustos 2020

Biden ile en çok dalga geçen eden bizzat Obama olmuştu. Gaf makinası, Amerikan deyimiyle ayağını ağzına sokma ustası Joe Biden için Obama bir keresinde “Bırakın Joe, Joe’luğunu yapsın!” diyerek, medyanın Biden’ı daha fazla alay konusu yapmasını önlemeye çalışmıştı.

Korona salgını günlerinden beri evinden dışarı çıkmayan Joe Biden, muhafazakâr basının “Kazanacak olursa evinin bodrumundan doğruca Beyaz Saray’a gidecek” alaylarının yanı sıra, kendisine Saklanan Biden anlamına, kafiyeli “Hidin’ Biden” adı takılmıştı.

Biden, saklandığı yerden çıksa bile seçimi kazanması kurmaylarına da imkânsız görünmüş olmalı ki, başkan yardımcısı adayı olarak Kaliforniya’nın kadın senatörü Kamala Harris’i seçtiler. Harris’in annesi Tamil Nadu’dan okumaya gelmiş bir Hindu, babası ise Jamaikalı bir İngiltere yurttaşı. Çocukluğunda hem Hindu hem de Babtist Protestan olarak ibadet etmeyi öğrendiği için iki dini de benimsiyor.

Kaliforniya’da doğduğunda anası da babası da ABD yurttaşı olmadıkları

Yazının Devamı

Yunanistan’ı bir dolduran var ama?

13 Ağustos 2020

Yunanistan, 1821’de Osmanlı’nın İngiltere, Fransa ve Rusya karşısında aldığı yenilgiler sonucu, bu imparatorlukların koruması altında, Mora Yarımadası ve Atina’dan ibaret küçük bir bölgede ‘Yunan Krallığı’ adı altında kuruldu. Bu devletlerin müdahaleleri ile üç kere sınırını büyüterek bugünkü sınırlarına çıktı.

Osmanlı ordusu ve padişah 6’ncı Mehmed (Sultan Vahdettin), işbaşındaki hükumetten gizli olarak Kuvayı Milliye Harekâtını düzenlemiş ve Gazi Mustafa Kemal önderliğinde Anadolu Direnişi gerçekleşmemiş olsa idi, Yunanistan bugün İstanbul’dan Muğla’ya, İzmir’den Eskişehir’e kadar, Marmara, Ege ve batı İç Anadolu’yu da içine alan, Avrupa’nın en geniş ülkesi olacaktı.

Ama şunun altını çizelim; dost düşman bir kere daha duysun: Yunanistan, kuruluşundan bugüne kadar daima Avrupa ülkelerinin koruması altında hareket etmiş; bütün uluslararası ilişkilerini onların yönetimi, denetimi altında, onların teşvik ve tahriki ile yapmıştır.

Mısır ile yaptıkları, teknik

Yazının Devamı

Lübnan’ın ölümü

10 Ağustos 2020

Osmanlı Devleti’nin sonunu tartışan siyaset bilimciler, bunun bir “devletin ölümü” olduğunu reddeder, devletten beklenen fonksiyonların devam ettiğine işaret ederek sadece rejim değişikliği olduğunu savunurlar. Fonksiyon açısından baktığınızda Lübnan ölü doğmuş, Fransız beceriksizliği karşısında ABD ve İngiltere’nin yaptığı sun’i teneffüslere rağmen canlanmamış bir devlettir.

Osmanlı yönetimi bittiği günden beri Lübnan’da dokuz etnik ve 18 dini grubun oluşturduğu üç ayrı devletçik var olageldi. Bu durum 1976’dan 2005’e kadar süren iç savaşlar ve Suriye işgalinden sonra anayasal düzenleme ile üçlü yönetime evirilmiştir. Buna göre Cumhurbaşkanı Maronit Hristiyan, Meclis başkanı Şii Müslüman, başbakan Sünni Müslüman olacak ve herkes (güya) mutlu ve huzurlu olacaktı.

Oysa mutluluk ve huzur, içinde Lübnan kelimesi geçen bir cümlede kullanılamaz; çünkü ülke fiilen Suriye’nin (yani İran’ın) denetiminde, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap

Yazının Devamı

Demokratlar ve Liberaller sola kayıyor

6 Ağustos 2020

ABD’den söz ediyorum ve özellikle Demokrat Parti’ye bakınca görüyorum ki, partinin nispeten ortada olan liberalleri dahil, nerede ise bütün milletvekilleri ve senatörleri, ülkede ırkçılığı protesto kisvesi altında sürmekte olan şiddet eylemlerine açıkça destek vermekte sakınca görmüyorlar. Oysa, ABD’de iki ana parti, biri sağda, diğeri solda şemsiye rolü oynamakla birlikte, hiçbir vakit merkezden fazla ayrılmamışlardı.

Bu eğilimi bütün batı dünyasını kapsayan bir olgu olarak görmek için henüz erken. Ancak, Almanya ve İngiltere’de de protesto eylemleri, giderek daha radikal mesajlar içeriyor ve Avrupa’da da “sola kayma” akımını göreceğimiz kuşkusunu güçlendiriyor.

ABD’de iki başlı merkezin yok olmaya başlaması bir önceki Başkan Obama ile başladı. Ülke siyasetinde ırkçılığa son vermek için atılmış en ciddi adım, Afrika kökenli bir Amerikalıyı başkan yapmak olacaktı. Nitekim, Obama, sadece bu cesur adamı atan Demokrat Parti’nin geleneksel oyunu almakla kalmadı,

Yazının Devamı