Yunanistan’ın şımartıldığı zaman neler yapabileceğini, Atatürk’ün talimatıyla, Batı Cephesi Komutanlığı’nın Yunanistan’ın Batı Anadolu işgali sırasındaki yıkımlarını incelemek üzere 1921-1922 döneminde oluşturulan, aralarında Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Halide Edip Adıvar, Yusuf Akçura ve Falih Rıfkı Atay gibi yazarların da bulunduğu Tetkik-i Mezalim Heyeti’nin raporunu okuyanlar iyi bilirler. (Bu rapor “Yunan Mezalimi” adıyla üç yazar tarafından kitaplaştırılmıştır.)
Bu cinayetler ve küçük kız çocuklarına varıncaya kadar yapılan tecavüzler Türk halkının hayat hakkını elinden almaya yönelikti. Şimdi Kirya Miçotakis, aynı şeyi Ege ve Akdeniz’de yapmaya, bu kez Türk halkının mavi vatanda yaşam hakkını elinden almaya çalışıyor.
O zaman, doğru dürüst bir nakliye gemisi bile olmayan Yunanistan’ın İzmir’e asker çıkartması için İngiltere ve ABD gemiler tahsis etmişti. Şimdi, Yunanistan’ın Fransız Total Petrol Şirketi hesabına Ege’de ve Akdeniz’de egemenlik sağlaması için Fransa, Yunanistan’a 12 savaş uçağı veriyor. Almanya başbakanı Merkel’in “Haklı olduğunda Yunanistan’ı desteklemek zorundayız” ifadesi gereksiz bir “Yunan’ı hoşnut tutma” (appeasement) siyasetinin sonucu değilse, bir kere daha, Yunan egosu, Avrupalı Türk-İslam düşmanlığının rüzgârı ile dolduruluyor demektir.
Yine böyle bir dolduruşun ittiği dilenci vapuru ile 1919’da Anadolu’ya gelenler için İngiliz, Fransız ve İtalyan genelkurmay irtibat subaylarının nasıl hazırlık yaptıklarını biliyoruz. 15 Mayıs 1919’dan 9 Eylül 1922’ye kadar üç yıl süren Yunan işgalinde tecavüz edilen her kız çocuğunun kanı ve gözyaşı Avrupalının elinde ve alnındadır. Yunanistan’ın eliyle Anadolu’da ve Trakya’da Türk-İslam varlığına son verme planlarını çok iyi biliyor; ancak o geçmişi, geçmişe gömme alicenaplığını Atatürk’ün bir mirası olarak sürdürüyoruz.
Avrupa ülkelerine sık sık hatırlatmak gerekiyor: Yunanistan ile oynadığınız zaman, ateşle oynuyorsunuz demektir. “Biz artık birlik halindeyiz; Türkiye’nin karşısına birlik olarak çıkarız” gibi bir stratejik hata, sadece Yunanistan’ın bildiğimiz şekliyle varlığının sonu olmakla kalmaz, Ege ve Akdeniz’de yepyeni bir ittifaklar zinciri ortaya çıkar. İzmir’in işgali ve Anadolu’nun bölüşülmesi için Dörtler Konseyi adıyla hazırlıklar yapan ABD, Fransa, İngiltere ve İtalya temsilcileri ne zaman Üçler Konseyi’ne dönüştü? İtalya kendisine Anadolu’da sunulan kocaman pasta payından ne zaman vaz geçti?
Avrupa adına karar veren Beşler Konseyi’nin, Afganistan’ın işgalinden beri dünyanın nerede ise yarısına ektiği nefretin, Türkiye’ye karşı bir yeni Yunan çılgınlığı karşısında nasıl patlayacağını iyi hesaplamadığı anlaşılıyor. Bu hesaba yeniden oturmalarının zamanıdır. Dikkate almaları gereken birinci madde şimdi karşılarında 50 yılda kendini savunamaz hale getirdikleri Osmanlı’nın değil, güç ve imkanları ile artık bambaşka bir Türkiye’nin bulunduğu olmalıdır.
ABD ve AB ülkeleri Yunanistan’ı, onun dostu gibi davranan bu beşliden korumalıdır.