New York’ta, 5’inci Cadde’ye paralel arka sokaklardaki küçük bir büfeye girdik. Tezgahın arkasında uzun boylu, siyah bir genç var. İki kahve ısmarladık. Ayakta beklerken karımla konuşuyoruz. O kahve hazırlarken yüzünü bize dönmeden sordu:
“Neredensiniz?” Karım, “Türkiye’deniz...” dedi. Sesini çıkarmayınca karım tekrarladı; “Türkiye’deniz. Türkiye nerede biliyor musun?” O, gene yüzünü dönmeden, “Ben yazları Bodrum’a giderim, Ürgüp ve Pamukkale’yi de gördüm. Ama, Bodrum başka...” demez mi? Mosmor olduk. Kahve parasını ödeyerek mahcup bir şekilde, “Allahaısmarladık” diyebildik.
Değişik nedenlerle yirmi yıldır Amerika’nın Doğu yakasına gidip geliyoruz.
Otellerde, lokantalarda, mağazalarda Türk olduğumuzu anlayan orta yaş altı gençlerin çoğu ya Bodrum’a gittiklerini ya da gitmeyi istediklerini anlatırlar.
İngilizler için, Avrupalıların çoğu için de, Bodrum “marka”dır.
Bodrum’u ‘marka’ olarak belleyenler, orta yaş altı, entelektüel, Bodrum’a benzer başka şehirleri de görmüş, Bodrum’un farkını bilen, Bodrum’a birden fazla seyahat edebilecek gelir düzeyinde kadınlar ve erkeklerdir.
Özelliğini korumak şart
Bodrumlular eğer ‘marka’ olmayı sürdürerek yerli ve özellikle yabancı ziyaretçi bekleyişinde iseler, “Bodrum’un özelliklerini korumak” zorundadırlar.
Şimdilerde Bodrum’da ‘yabancı marka’ çılgınlığı başladı. ‘Yabancı marka’ oteller açılıyor. Ziyaretçilere otelden dışarı adım atmadan, her şey dahil, o yabancı marka otelin, Singapur’daki, Nice’deki, Londra’daki, Miami’deki otellerinin ‘taklidinde’, tatil imkanı ‘vaat ediliyor.’
‘Yabancı marka’ lokantaların biri açılıyor, biri kapanıyor. ‘Yabancı marka’ Çin, Japon, Fransız lokantalarında “Mengenli Törkiş Aşçılar”, yabancı dilde menüye yazılan yemekleri müşterilere sunuyor.
Yabancı marka lokantaların en ünlülerinin bile ömürleri bir yıl oldu. Ama, ‘Pes etmek yok... Devam.’
Rivayet şöyle; “Efendim Bodrum’a yatlarıyla dünyanın en zenginleri geliyor. Bu yabancı marka lokantalar onlar için açılıyor.”
Ne var ki, bu ‘marka lokantalar’da bazen bir-iki masada yabancı misafir oluyor. Genelde, Türkler Türkleri ağırlıyor.
“Görmek ve görülmek için” lokantalara giden ve yüklü faturaları ödeyen Törkiş varlıklı kesim bir defa, iki defa gittikten sonra, ‘görünmez oluyor.’
Yemek kişi başı 400-500 TL
Yabancı marka lokantalarda kişi başı ödeme 400-500 TL olunca, markasız Törkiş lokantalar da fiyatları 250-300 TL’ye yükselttiler. Markette şişesi 35 TL’ye satılan şaraplar faturaya 220 TL’den yazılıyor.
Sonuç, mevsim başı, bayramda, hafta sonları, müşterilerin ilgi gösterdikleri lokantalar genelde müşterisizlikten yakınıyor.
Kusurlarını görmeyenler, “Bodrum’a gelen-giden yok. Bodrum’a gelenlerin parası yok” diyorlar.
Tam tersine. Bodrum, varlıklı kesimin yazlığı oldu. Orta boy denize yakın yazlıklar 500 bin dolar. Deniz kıyısındaki rezidanslar 2 milyon dolar. Yok satıyor. Bodrum’a THY, Atlasjet, Bora, Onur, Pegasus, Anadolu Jet günde 44 tarifeli seferle yolcu taşıyor. Dış hatlar terminaline günde 28 charter uçağı inip kalkıyor
İç hatlar ile Bodrum’a Ocak-Mayıs arası 2015 yılında 515 bin yolcu gelmişti. Bu yıl 579 bin yolcu geldi. Dış hatlardan gelen yolcu 237 binden 141 bine geriledi. İstanbul’dan Bodrum’a tek gidiş (gidiş-geliş değil) normal saatlerdeki uçuşlarda 314 TL. İstanbul-Bodrum otobüsle tek gidiş 120 TL.
İnsanlar Bodrum’a geliyor ama... Lokanta fiyatlarının yüksekliği karşısında evlerinden, otellerinden çıkmıyor. Parası olan ‘kazıklanmaktan hoşlanmadığı için’, parasının değerini bilen ‘boş yere para harcamamak için’ lokantalara gitmez oldu. Ev dışında yemek yemek isteyenler mahalli balıkçı lokantalarını tercih ediyor.