Temmuz ayında üretici fiyatları yüzde 0.21 oranında, tüketici fiyatları yüzde 1.16 oranında arttı.
On iki ayda ortalama üretici fiyatları artışı yüzde 4.77 iken, tüketici fiyatları artışı yüzde 7.81 oldu.
Normal olarak tüketici fiyatlarının üretici fiyatlarının önüne çıkması için talepte canlılık gerekir. Üretimin yetersiz kalması gerekir. Talep canlı değil. Üreticinin kapasitesi var ama talep olmadığından üretimi artıramıyor. Bu piyasada nasıl oluyor da tüketici fiyatları, üretici fiyatlarının önüne çıkıyor?
Üretici ve tüketici fiyatları arasındaki uçurum özellikle gıda fiyatlarında halkı rahatsız ediyor.
Temmuzda tüketici fiyatlarındaki ortalama artış yüzde 1.16 iken gıda fiyatlarındaki artış yüzde 3.15’i buldu.
Gıda fiyatlarında son 12 ayda ortalama artış yüzde 7.79’a ulaştı.
Haziran ayında tarım ve hayvancılık ürünleri fiyat endeksinde 12 aylık artış yüzde 5.79’du. Temmuz ayı üretici fiyatları değişimi henüz açıklanmadı. Ama görülüyor ki gıda fiyatlarında tüketici fiyatları artışı üretici fiyatının önünde.
Hizmet fiyatları yüksek
Türkiye İstatistik Kurumu her yıl hane halkının gelirini, gelirinin nasıl harcandığını belirliyor. Hane halkının yaşamındaki değişimi gösteren bilgiler veriyor.
Önceki gün yayımlanan 2015 yılı Hane Halkı Bütçe Araştırması’na göre;
- 2015 yılında hanelerin aylık ortalama tüketim harcaması 3.043 TL oldu. 2015 yılına göre tüketim harcamaları cari fiyatla yüzde 6.9 oranında arttı.
- 2015 yılında tüketici fiyatlarında yıllık ortalama artış yüzde 7.67 olduğuna göre, enflasyondan arındırılmış fiyatlara göre, halkımız 2015 yılında tüketim için daha az para harcayabilmiş demektir.
Tüketim harcaması, hanelerin gelir durumuna göre değişiyor.
Türkiye’de 2015 yılında 21 milyon 600 bin hane vardı. Gelir grubuna göre 5 gruba ayrıldığında her gruba yaklaşık 4 milyon 300 bin hane ve 15 milyon nüfus düşüyor.
En düşük gelirli 4 milyon 300 bin hanenin aylık tüketim harcamaları toplam tüketim harcamasının sadece yüzde 8.7’sini, en varlıklı 4 milyon 300 bin aile ise toplam tüketim harcamasının yüzde 38.5’ini yapıyor.
Ortadirekte bulunan ve toplam hanelerin yüzde 20’sini oluşturan hanelerin toplam tüketim harcamasındaki payları yüzde 17.4 oranında.
Temmuz ayı ihracatında önemli gerileme var. Ama gerilemenin nedeni 15 Temmuz başarısız darbe girişimi değil. İhracattaki gerilemenin nedeni, Temmuz’da 22 gün yerine 16 gün çalışmamız...
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından yayınlanan geçici bilgilere göre, temmuz ayında ihracat geliri;
Geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 18.7 azaldı. 8 milyar 779 milyon dolar oldu.
Yılın ilk 7 ayında da 2015’in aynı dönemine göre ihracat gelirinde yüzde 4.9 gerileme var. Geçen yıl 7 ayda 84 milyar dolar ihracat geliri elde edilmişken, gelir bu yıl 80 milyar dolar gelir sağlayabildik.
Son 12 ayda ihracat geliri bir önceki döneme göre yüzde 6.1 geriledi. 148 milyar dolardan 139 milyar dolara indi.
Bu yıl, daha çok malı daha ucuza satma sorunu ile karşılaştık.
Reel sektördeki yatırımcı, üretici, toptancı, perakendeci, esnaf ve işadamları “Nakit Sıkışıklığı”ndan yakınıyorlar.
Nakit sıkışıklığının göstergeleri:
- Bankalara olan borçların ödenmesinde ortaya çıkan zorluklar.
- Devlete vergi ve sosyal güvenlik primi ödemelerinin yapılmasında gecikmeler.
- Ödenemeyen çek miktarının artması.
- Vadeli işlemlerde vadenin uzaması ve vade yenilemelerinin artması.
Bütün bunların sonunda yatırımların, üretimin ve istihdamın yavaşlamasıdır.
Ayazmanın bahçe-sinde bulunan ve altıyüz yıllık olduğu söylenen dev çınar ağacının çevresinde 3 defa dolandık. Ağacın gövdesindeki kurumuş kabuklardan birer parça kopardık. Geçen yıl alıp evde sakladığımız kabukları ağacın altına bıraktık. Bu kabukların evlerde yıl boyu sağlık, bereket, huzur ve mutluluğa destek verdiğine inanılıyor.
Bunlar geçen salı, Yeniköy’de, Paraskevi Ayazması’nda oluyor. Her yıl 26 Temmuz’da Yeniköy’deki Rum komşularımız Aya Paraskevi Yortusu’nu kutluyorlar. Yeniköy’ün bir özelliği var. Rum, Ermeni ve Yahudi komşular biz Müslüman komşularını nasıl dini günlerde yalnız bırakmıyorlarsa, biz de onların dini günlerinde yanlarında oluyoruz.
Kanuni Sultan Süleyman, bir ferman çıkararak İstanbul’un çevresindeki boş alanların yerleşim bölgesine dönüştürülmesini istediğinde, Karadeniz yöresinden, özellikle Trabzon ve Rize’den getirilen Rum ve Türk aileler Yeniköy’e yerleştirilmiş. Daha sonraları Ermeni ve Musevi’ler de Yeniköy’de yaşamaya başlamış.
Mozaik yok olmadı
Şimdilerde Rum, Ermeni ve Musevi komşularımızın sayısı azaldı ama, gene de renkli mozaik devam ediyor.
Yeniköy’de 5 cami, 5 kilise ve 1 sinagog, çok sayıda ayazma var. Ayazma, Ortodoks Rumların kutsal
15 Temmuz’dan sonra halkımız dövize hücum edecek yerde, önemli miktarda döviz bozdurdu. Türk Lirası’na geçti.
Türk liralarını bankalardaki mevduat hesaplarına yatırdı.
Yabancıların hisse senedi ve devlet iç borçlanma senedi satışları ise sadece 460 milyon dolar oldu.
Merkez Bankası perşembe günleri haftalık para ve banka istatistiklerini yayımlıyor.
Yayımlanan istatistiklerden, 15 Temmuz’dan 22 Temmuz’a halkımızın dövizlerini ve Türk liralarını ne yaptıkları izlenebiliyor.
Olağandışı durumlarda halk endişeye kapılır. Güvence için bankalardan para çeker. İmkânı olan döviz satın alır. Daha önceleri benzer gelişmeler olmuştu.
Çok ilginçtir ki 15 Temmuz’dan sonra bu alışılmış tablonun tersi bir tablo ortaya çıktı. Halk dövize hücum etmedi. Döviz bozdurdu. Döviz sattı. Bankalardaki mevduat hesaplarına Türk Lirası yatırdı.
Kur riski nedeniyle, şirketlerin döviz borcunun Türk Parası karşılıkları arttı. Ekonomideki yavaşlama nedeniyle şirket ciroları küçüldü. Kârları azaldı. Bütün bunlar bir çok şirkette “Ödeme Sıkıntısı”na yol açtı. İyi niyetli oldukları halde, ödeme güçlüğünden, vergi borçlarını ödemekte zorlanan şirketler, döviz kurundaki artışın devam etmesi ve piyasadaki durgunluk nedeniyle, “içine düştükleri çıkmazdan nasıl kurtulacakları” telaşında iken Hükümet “Vergi Barışı” için yola çıktı.
Vergi Barışı, vergi borcunun 3 yılda, taksitlerle ödenmesini hedef alıyor.
Nakit sıkıntısı var
Nakit varlıkları olmadığı için ve de bankalardan kredi alamadıkları için ödeme güçlüğünden çıkamayan şirketlerin, yeniden yapılandırılan vergi taksitlerini ödemeye hemen başlamalarının ve 36 ayda borçlarını kapatmalarının zor olduğu belirtiliyor.
Dün Milliyet Ekonomi’deki “Vergi Barışı Şirketleri Yaşatmayı Hedef Almalı” başlıklı yazıyı değerlendiren girişimciler, döviz kurundaki artışın özel sektörün dış borcunu artırması sonucu bankaların ödeme gücünün azalmasına dikkati çekiyor. Merkez Bankası verilerine göre, özel sektörün Nisan 2016 itibariyle:
- 302 milyar dolar döviz yükümlülüğü, - 109 milyar dolar döviz
Özel sektörde firmaların çoğu, (kötü niyetliler bir yana) ekonomideki daralmadan, konjonktürdeki değişimden etkilendikleri için vergi borçlarını zamanında ödeyemez hale geldiler.
2014 yılında vergi borçlarının yapılandırılması için bir düzenleme yapma gereği ortaya çıktı.
Başbakan Binali Yıldırım Hükümeti bunun için yeni bir “Vergi Barışı” yasası taslağı hazırladı.
Başbakan Yıldırım, bu taslak ile ilgili konuşmalarında “Vergi Barışı’nın amacı, firmalara zarar vermek değildir. Firmaları yaşatmaktır. Vergi toplayacağız diyerek üretim yapan, istihdam yapan, ekonomiye katkı yapan firmaları zor duruma düşüremeyiz” dedi.
Öte yandan, Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın açıklamalarını değerlendiren iş çevreleri, piyasanın sıkışık olduğu bir dönemde, kamuoyuna açıklanan şekli ile “Vergi Barışı” uygulamasının ekonomiyi rahatlatmayacağını, aksine iyi niyetli vergi borçlularının sıkıntıya girmesine, firmaların üretimlerinin aksamasına yol açacağını belirtiyorlar.
Para sıkıntısı var
- Anadolu piyasasında da, İstanbul piyasasında da nakit sıkıntısı var. İç talebin yavaşlaması, ihracatın durması nakit sıkıntısını artırdı.
- Bankalar ekonomi yavaşlayınca, ödememe riskine karşı kredilerini yavaşlattılar. Kredile