Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) bugün ağustos ayı ihracat rakamlarını açıklayacak. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) dün, Ocak - Temmuz dönemi dış ticaret rakamlarını açıkladı.
Yılın başından bu yana aylık ihracat gelirlerimizde genel olarak gerileme var. 2015 yılının ilk 7 ayında 84.5 milyar dolar olan ihracat gelirimiz, bu yıl yüzde 3.8 azaldı, 81.4 milyar dolara geriledi.
İthalat harcamalarındaki azalma yüzde 8.8. İlk 7 ayda 114.2 milyar dolarlık ithalat harcaması yaptık. İlk 7 ayda ticaret açığı 32.7 milyar dolar oldu.
Önemli olan ihracat gelirlerinin artırılması ama, ihraç edilen ürünlerin değerine satılması da önemli.
Kilo fiyatımız düşük
Bizim ihraç ürünlerimizin kilogram fiyatı çok düşük. Bu yetmiyormuş gibi bu yıl aynı ürünleri geçen yıldan ucuza satıyoruz.
TİM’in açıklamasına göre, yılın ilk yarısında geçen yıl yapılan ihracatta kg. başı ihracat geliri 1.44 dolarken, bu yıl 1.39 dolara geriledi. Aynı miktar ihracatı yüzde 3.5 daha ucuza gerçekleştirebildik.
TİM’in açıkladığı, ihraç ürünlerimizin kg. başı ihraç fiyatı rakamları, ihracatımızın ağırlığının ucuz mallar olduğunu gösteriyor.
Deniz-lerimizde 19 bin tekne balık avına çıkıyor. Denizlerden geçen yıl 431 bin ton balık avladık. Avlanılan balık miktarı giderek azalıyor. 2007’de 518 bin, 2011’de 432 bin ton deniz balığı avlanırken av miktarı 2014’te 231 bine düştü. 2015 yılında 345 bin ton oldu.
2015’teki artışın arkasında hamsi bolluğu var. Bir yıl önce 96 bin ton hamsi avlanırken 2015’te 193 bin ton hamsi avlandı. Hamsinin çoğu balık unu oluyor. Kişi başı balık tüketimi 2000’de 8 kilo iken 2015’te 6.2 kiloya geriledi. Avlanan balık çöpe gitmiyor. Balık üretimi yetersiz. Yetersiz olunca da balık fiyatı yükseliyor. İnsanlar daha az yiyebiliyor.
Denizleri vahşi avlanma ile kuruttuk. 2012’de denizlerden 28 bin ton sardalye elde edilirken üretim 2015’te 10 bin tona geriledi. 31 bin ton istavrit avlanırken 16 bin ton avlayabilir hale geldik. Palamut 35 bin tondan 4 bin 500 tona, lüfer 7 bin tondan 4 bin tona geriledi.
2015’te denizlerden sadece 139 ton levrek, 239 ton kalkan avlanabildi. Deniz çiftliklerindeki üretim ve ithalat olmasa, tezgahta balık bulunamaz hale gelecek.Bunu yıllardır tartışıyoruz ama vahşi deniz avcılığı devam ediyor.
Büyümeden avlanılıyor
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın sivil
Mustafa Kemal’in kuman-dasındaki Türk ordusu tarafından 26 Ağustos 1922’de başlatılan Büyük Taarruz, 30 Ağustos’ta Dumlupınar Meydan Muharebesi’nde Türk ordusunun zaferiyle sonuçlandı. Yunan ordusu dağıtıldı ve 2 Eylül’de Uşak’a girildi. Yunanistan Küçük Asya Ordusu’nun başkomutanı General Nikolaos Trikupis tutsak edildi.
Türk birlikleri, İzmir’e ilerledi. Yunan birlikleri ve Rum siviller Anadolu’dan çekildi. 9 Eylül 1922 sabahı Ahmet Zeki Bey komutasındaki 2. Süvari Fırkası, ardından Mürsel Paşa komutasındaki 1. Süvari Fırkası birlikleri İzmir’e girdi. 5. Süvari Kolordusu Komutanı Mirliva Fahrettin Paşa, komutasındaki birliklerle saat 10.00’da İzmir’de Hükümet Konağı ve Kadifekale’ye Türk bayrağını çekti.
Birinci Dünya Savaşı sonrasında Paris’te toplanan uluslararası barış konferansında alınan karar üzerine 15 Mayıs 1919’da İzmir Yunanistan Krallığı tarafından işgal edilmişti. 9 Eylül 1922’de Türk ordusunun şehre girmesine kadar üçbuçuk yıl Yunan işgalinde kaldı.
İzmir ile birlikte Ayvalık, Çeşme, Selçuk ve Belkahve’ye kadar yerleri de Yunanlılar kontrol ediyordu. Nisan 1920’den sonra Yunan ordusu İzmir’den harekete geçerek Bursa, Eskişehir, Kütahya ve Afyon’a kadar Batı
Türk-İş’e göre mutfak enflasyonu ağustos ayında aylık yüzde 0.60 oranında geriledi. Mutfak enflasyonunda 12 aylık artış yüzde 1.27 oranında oldu. Gene Türk-İş’e göre “yaşam ucuzladı”.
Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş), bir işçi örgütü. Enflasyonun gerilediğini, yaşamın ucuzladığını söyleyen işte bu işçi örgütü.
Türk-İş 29 yıldan bu yana her ay düzenli olarak “açlık ve yoksulluk sınırı” araştırması ile çalışanların geçim şartlarını ortaya koyuyor. Türk-İş hesaplamasına göre, 4 kişilik bir işçi ailesinin;
Aylık gıda harcaması tutarı bir önceki aya göre 8 TL azaldı.
Aylık yaşam maliyeti için bir önceki aya göre 26 TL daha az harcama yapıldı.
2015 yılının sonuna göre ağustos ayında aylık gıda harcaması için 24 TL ve aylık yaşam maliyeti için 77 TL daha düşük harcama yapıldı.
Bütün bu olumlu gelişmenin ardında gıda fiyatlarındaki gerileme var.
Futbolun bir ekonomisi var. Çünkü futbol kulüplerinin yaşaması paraya bağlı. Her kulübün bir gelir trafiği var. Süper Lig’de sahaya çıkan kulüplerin toplam gelirlerinin yüzde 57’si yayın geliri, maç günü gelirlerinin payı yüzde 28, ticari faaliyet ve sponsorluk gelirlerinin payı ise yüzde 15 dolayında. Futbol ekonomisini en iyi izleyen Tuğrul Akşar’ın verdiği bilgilerin en çarpıcısı, futbol kulüplerinde maç gelirlerinin, toplam gelirlerin sadece yüzde 28’ini teşkil etmesi. Pahalı stadlar inşa ediyoruz ama maç gelirlerimiz çok düşük. Akşar’ın derlediği bilgilere göre;
- Süper Lig’de 18 kulüpteki oyuncu sayısı 495. Bu oyuncuların yüzde 44’ü, 219‘u yabancı oyuncu.
- PTT 1. Lig’de 18 kulüpte profesyonel 461 oyuncu var. PTT 1. Lig’deki kulüplerin, bonservis bedelleri üzerinden toplam değeri ise 178 milyon euro’ya ulaşıyor. İkinci ligde, 2 grup ve toplam 36 kulüpte 1.024 profesyonel futbolcu sahaya çıkıyor... Profesyonel 3. ligde ise 57 kulüpte toplam 1.593 profesyonel oyuncu bulunuyor.
Özetle Türkiye’de 129 kulübün kadrosunda 3.540 futbolcu var. Türkiye’deki profesyonel futbol kulüplerinin, bonservis bedelleri üzerinden toplam değeri 1.1 milyar euro dolayında. Bu değerin yüzde 73’ü Süper
Üçüncü Köprü (Yavuz Sultan Selim Köprüsü) İstanbul için ve ekonominin bütünü için önemli bir yatırımdır.
İstanbul’un Birinci (15 Temmuz Şehitler Köprüsü) ile İkinci köprülerinden (Fatih Sultan Mehmet Köprüsü) farklı bir köprüdür.
Birinci ve İkinci köprüler, yolcu ve yük trafiği için inşa edildi. Daha sonra ağır vasıta trafiği İkinci Köprü’ye aktarıldı.
Bundan sonra ise ağır vasıta trafiğini Üçüncü Köprü taşıyacak. Ağır vasıta trafiği hem İstanbul, hem Türk ekonomisi için önemlidir.
Avrupa’dan Asya’ya, Asya’dan Avrupa’ya karayolu trafiği giderek artıyor.
Üçüncü Köprü bu trafiğin hem akışını kolaylaştırıyor hem de trafiği İstanbul’un yerleşim bölgelerinin dışına çıkarıyor.
Erdoğan Hükümeti, “Üçüncü Köprü” projesini gündeme getirdiğinde uzun süre köprünün yeri tartışıldı.
Merkez Bankası faizleri ucuzlatmak için elinden geleni yapıyor. Önceki gün gene 0.25 puan bir faiz indirimi yaptı. Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar devamlı faizin indirilmesi gerektiğini tekrarlıyorlar.
İyi de... Bugüne kadar konut kredilerindeki sınırlı faiz indirimi dışında, tüketici kredilerinde ve de ticari kredilerde dişe dokunur bir faiz indirimi olamadı...
Bekleyiş, Merkez Bankası indiriminin tüm kredi faizlerinde indirime yol açacağı şeklindeydi. Önceki gün Merkez Bankası;
- Bankalara gecelik borç verirken uyguladığı faizin tavanını yüzde 8.75’ten yüzde 8.50’ye indirdi.
Bir ülkenin “döviz karnesi” oldukça önemlidir. “Uluslararası Yatırım Pozisyonu” ismi verilen, döviz varlıkları/döviz yükümlülükleri tablosu buna karşılık gelir. Bizim; döviz varlıklarımızın toplamı 233.9 milyar dolar. Döviz yükümlülüklerimizin toplamı 612.9 milyar dolar. Döviz açığımız 379 milyar dolar. (Milli gelirimizin yarısını biraz aşan bir döviz açığımız var.)
Döviz varlığımızın önemli bölümü altın ve döviz rezervimiz. Yurtdışında Türklere ait yatırımlar. Yurtdışındaki bankalarda Türklere ait dövizler. Döviz yükümlüğümüzün büyük kısmı yurt dışından kullandığımız krediler. Yabancıların hisse senedi ve Devlet İç Borçlanma Senetleri’ne bağladıkları paralar ve yabancıların Türkiye’deki yatırımları.
Açığın büyüklüğü önemli
Her ülkenin döviz varlıkları ve yükümlülükleri tabloları muntazam olarak yayınlanıyor. Dışarıdan bakanlar Uluslararası Yatırım pozisyonu tablosunu; “(1) Ülkenin döviz açığı artıyor mu, azalıyor mu? (2) Ülkenin döviz açığının milli gelire oranı azalıyor mu, artıyor mu?”gözü ile değerlendiriyor.
Bizim döviz yükümlülüklerimiz varlıklarımızdan hızlı artıyor. 2016 Yılının ilk yarısında varlık artışımız; 14.7 milyar dolarken, yükümlülük artışımız 26.2 milyar