Üçüncü Köprü (Yavuz Sultan Selim Köprüsü) İstanbul için ve ekonominin bütünü için önemli bir yatırımdır.
İstanbul’un Birinci (15 Temmuz Şehitler Köprüsü) ile İkinci köprülerinden (Fatih Sultan Mehmet Köprüsü) farklı bir köprüdür.
Birinci ve İkinci köprüler, yolcu ve yük trafiği için inşa edildi. Daha sonra ağır vasıta trafiği İkinci Köprü’ye aktarıldı.
Bundan sonra ise ağır vasıta trafiğini Üçüncü Köprü taşıyacak. Ağır vasıta trafiği hem İstanbul, hem Türk ekonomisi için önemlidir.
Avrupa’dan Asya’ya, Asya’dan Avrupa’ya karayolu trafiği giderek artıyor.
Üçüncü Köprü bu trafiğin hem akışını kolaylaştırıyor hem de trafiği İstanbul’un yerleşim bölgelerinin dışına çıkarıyor.
Erdoğan Hükümeti, “Üçüncü Köprü” projesini gündeme getirdiğinde uzun süre köprünün yeri tartışıldı.
Genel bekleyiş köprünün Tarabya Beykoz veya Sarıyer Beykoz arasında inşa edileceği şeklinde idi.
Yıldırım’ın projesi
29 Nisan 2010 tarihinde, dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım Üçüncü Köprü’nün Garipçe - Poyrazköy arasında yapılacağını, maliyetinin kamulaştırma bedelleri ve yapım harcamalarıyla birlikte 6 milyar dolar olacağını, projenin devlet tarafından değil, özel sektör tarafından, Yap-İşlet modeli ile gerçekleştirileceğini açıkladı.
Köprü ve köprü ile birlikte yapılacak olan otoyolun ayrıntıları için bölgenin 25 bin ölçekli imar planları yenilendi. Çorlu - Çerkezköy bölgesinde yapılacak üçüncü bir havaalanı, Anadolu Yakası’nın kuzey bölümünde Riva çevresinin turizme açılması, İzmit yakınlarına büyük bir teknopark inşası plana işlendi.
Üçüncü Köprü’yü de içine alan Kuzey Marmara Otoyol Projesi’nin Yap-İşlet Devret modeli kapsamında 2012 yılında yapılan ihalesini, 2.5 milyar dolar ödeme karşılığı, 10 yıl 2 ay 20 gün işletme hakkı isteyen Türk IC İçtaş ve İtalyan Astaldi ortaklığı kazandı.
İhaleyi kazanan ortaklık 169 km’lik Kurtköy - Akyazı ve 88 km’lik Kınalı - Odayeri karayolu geçiş ücretleri ile köprünün geçiş ücretini toplayacak. Köprü ve otoyollardan geçiş ücreti yolcu araçlarında 3 dolar, ağır taşıt araçlarında 15 dolar olarak belirlendi.
Devlet günde 135 bin otomobil eşdeğeri araç geçiş gelirini garanti ediyor.
Karayolları Genel Müdürlüğü’nün açıklamalarına göre, 2016 yılında Birinci ve İkinci köprülerden aylık toplam geçiş 9.5 - 12.0 milyon araç arasında.
İki köprüden günlük toplam geçiş 370 bin 400 araç. Bundan sonra ağır araçlar Üçüncü Köprü’den geçeceğinden, İkinci Köprü trafiği azalacak.
Birinci Köprü’nün en geniş açıklığı 1.090 m. İkinci Köprü’nün 1.090 m. Üçüncü Köprü’nün 1.408 m. Birinci Köprü 30 m. İkinci Köprü 39 m. genişliğinde idi. Üçüncü Köprü 73 m. genişliğinde.
Üçüncü Köprü 4 gidiş, 4 geliş karayolu trafiğine ve bir gidiş bir geliş raylı sistem geçişine imkân verecek.
Birinci Köprü 1973 yılında işletmeye açılmıştı. Maliyeti 27 milyon dolardı. İkinci Köprü 1988 yılında işletmeye açıldı. Maliyeti 125 milyon dolardı.
Açıklamalara göre Üçüncü Köprü ve bağlantı yolları için 8.5 milyar TL harcama yapıldı.
Üçüncüsü farklıŞimdi gelelim Birinci ve İkinci köprüler ile Üçüncü Köprü’nün farkına. Üçüncü Köprü, Avrupa - Asya arasında ağır vasıta trafiğine boğaz geçişi sağlayacak.
Birinci ve İkinci köprüler ağırlıklı olarak iki yaka arasında yolcu geçişini sağlamak için yapıldı. Birinci ve İkinci köprüler İstanbul’un bugünkü yolcu trafiğine yetersiz kalıyor. Deniz altı geçişler yapılıyor ama onlar da yetersiz kalacak. Yolcu geçişi için yeni köprülere ve yeni denizaltı geçişlerine ihtiyaç var.
İşte burada, Birinci Köprü’ye “Hayır” diyenlerin, ”Ne demek istedikleri”ni hatırlatmakta yarar vardır.
Devlet Planlama Teşkilatı’nda çalışanlar (ben ve karım dahil) Boğaz üzerinde köprü yapılması gündeme geldiğinde “Köprüye hayır” kampanyası başlatmışlardı.
“Köprüye hayır” diyenlere “Neden hayır?” soran olmadı. Veya sormak işlerine gelmedi. ”Plancılara kalsa bu köprü yapılamayacaktı” havası yayıldı.
O yıllarda Plancılar, İstanbul’un “Nazım Planı”nın bir an önce yapılması için çaba gösteriyorlardı. Yabancı ve yerli şehircilik uzmanları diyorlardı ki: “İstanbul’un Nazım Planı yapılmadan, köprü yapılır ise, çarpık yapılaşma gelişir. Önlenemez. Anadolu yakası yatakhane, Avrupa yakası işyeri olur. İnsanlar sabah uyanır. Anadolu yakasındaki işyerine gitmek için köprüden geçer. Akşam, uyumak için gene köprüden geçerek Anadolu yakasına döner. Böyle bir trafiğe bir köprü yetmez. Köprüler birbirini doğurur.” Bu gerçeklere aldıran olmadı.
İstanbul’da hâlâ Nazım Plan yok. Hâlâ insanlar sabah çalışmak için Avrupa yakasına, akşam uyumak için Asya yakasına geçmek için köprü yollarında bekleşip duruyor.
Küresel ekonomideki olumsuz havaya, içerideki ekonomik sorunlara rağmen Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün üç yılda tamamlanması alkışlanacak bir gelişmedir. Projeyi hazırlayanları, finansmanı sağlayanları, projeyi gerçekleştirenleri kutlarız. Vatana millete hayır getirsin.