Deniz-lerimizde 19 bin tekne balık avına çıkıyor. Denizlerden geçen yıl 431 bin ton balık avladık. Avlanılan balık miktarı giderek azalıyor. 2007’de 518 bin, 2011’de 432 bin ton deniz balığı avlanırken av miktarı 2014’te 231 bine düştü. 2015 yılında 345 bin ton oldu.
2015’teki artışın arkasında hamsi bolluğu var. Bir yıl önce 96 bin ton hamsi avlanırken 2015’te 193 bin ton hamsi avlandı. Hamsinin çoğu balık unu oluyor. Kişi başı balık tüketimi 2000’de 8 kilo iken 2015’te 6.2 kiloya geriledi. Avlanan balık çöpe gitmiyor. Balık üretimi yetersiz. Yetersiz olunca da balık fiyatı yükseliyor. İnsanlar daha az yiyebiliyor.
Denizleri vahşi avlanma ile kuruttuk. 2012’de denizlerden 28 bin ton sardalye elde edilirken üretim 2015’te 10 bin tona geriledi. 31 bin ton istavrit avlanırken 16 bin ton avlayabilir hale geldik. Palamut 35 bin tondan 4 bin 500 tona, lüfer 7 bin tondan 4 bin tona geriledi.
2015’te denizlerden sadece 139 ton levrek, 239 ton kalkan avlanabildi. Deniz çiftliklerindeki üretim ve ithalat olmasa, tezgahta balık bulunamaz hale gelecek.Bunu yıllardır tartışıyoruz ama vahşi deniz avcılığı devam ediyor.
Büyümeden avlanılıyor
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın sivil toplum kurumlarını çağırmadığı, sadece bürokratların ve balıkçı birlikleri temsilcilerinin katıldığı toplantının ardından çıkan tebliğ ile lüfer balığının avlanma boyu 20 cm’den 18 cm’ye düşürüldü. Bir kereye mahsus olmak üzere Marmara Denizi’nde 45 gün ışıkla avcılığa izin verildi.
Lüfer mayısta yumurtasını bırakmak için Ege’den Marmara’ya geçer ve sonra da Karadeniz’e çıkar. Eylülden itibaren hamsi ve istavrit sürülerinin peşi sıra Boğaz’a iner. Bu balığın 10 cm’den küçüğüne ‘defne yaprağı’, 10-15 cm arasındakine ‘çinekop’, 15-20 cm arasındakine ‘sarıkanat’, 20-30 cm arasındakine ‘lüfer’ ve daha büyüklerine de ‘kofana’ adı verilir.
Lüferin yumurtlayabilmeleri için 23-25 cm boyuna ulaşması gerekiyor. Yüzde 100 erişkinlik boyu 27 cm. Ama 23-25 cm boyuna gelen lüfer yüzde 60 üreme yeteneğine sahip oluyor. Nadiren 19 cm boyundakiler de yumurta bırakabiliyor ama bunların toplam lüfer stokları içindeki payı yüzde 10’un altında.
Denizleri kurutuyoruz
Fikir Sahibi Damaklar grubunun kurucu lideri Defne Koryürek, 4 yıl önce “İstanbul Lüfere Hasret Kalmasın” kampanyasını başlattı. Kampanya Greenpeace’in, “Seninki Kaç Santim” kampanyası ile desteklendi. Kampanyayı kamuoyu çok benimsedi.
Kadınlar balık hallerine, tezgâhlara baskın düzenleyerek küçük balıkların satışını engelledi. Bu rüzgârla Tarım Bakanlığı 2011’de lüferde avlanma ölçüsünü 14 cm’den 20 cm’ye yükseltti. 24 metreden sığ sularda gırgırla avlanmak yasaklandı. Balıkçıların çoğu 20 cm’den küçük lüfer satmamaya başladı. Lokantalar 20 cm’den küçük lüfer almaz oldu. Her şeyin ötesinde halkımız bu konunun önemini anladı.
Yumurtlamadan avlıyoruz
Lüfer bizim balığımız. 2002’de avlanan 43 bin ton lüferin yarıdan fazlası bizim denizlerimizden çıkmıştı. O yıl lüfer üretimi 25 bin tondu. Balıkçılar gırgırla, trol ile denizi kazıdılar, kazıdılar. 2015’te 4 bin ton lüfer avlanabildi Balıkçılar lüferi yumurtlama boyuna gelemeden, daha 14 cm’nin altında iken avladı. Bizler afiyetle yedik. Denizi kuruttuk. Denizlerimizde lüfer varlığı gene büyüyecek, lüferleri yumurtlamadan avlamayacağız diye sevinirken, gene yavru katliamına kapı açıldı.
Önümüzdeki ay balık avı mevsimi başlıyor. Çinekoplar, sarıkanatlar balıkçı tezgahlarını gene süsleyecek. Gene denizleri kurutmaya sonra da, “Bu balıklar nereye gitti?” diyerek ‘yalancıktan üzülmeye’ devam edeceğiz.