Milliyet’te pazar günü Metro Toptancı Market’in tam sayfa bir ilanı vardı. İlanda coğrafi işaretin tüketici için önemi anlatılıyordu.
Hafta içinde Metro Toptancı Market’lerin Türkiye Genel Müdürü Kubilay Özerkan, 3 yılda mağazalarının raflarında yer alan coğrafi işaretli gıda ürünü sayısını 60’a çıkardıklarını açıkladı.
Coğrafi işaret, tüketicinin neyi satın aldığı konusunda güvence veren bir sistemdir.
Eğer Ayvalık Zeytinyağı veya Ezine Peyniri ambalajlarının üzerinde coğrafi işaret var ise aldığınız ürünün gerçek Ayvalık Zeytinyağı veya gerçek Ezine Peyniri olduğuna güvenebilirsiniz.
“Coğrafi işaret”, Avrupa ülkelerinde yaygın olan, bizde 1955 yılında 555 sayılı kanun hükmünde kararnameyle uygulanmaya başlayan bir “garanti” sisteminin adı. Patent Enstitüsü, tarım ürünlerinin özelliğini belirleyerek “coğrafi işaret” kullanımı izni veriyor.
Tüketiciye güvence
Örneğin, Ayvalık Zeytinyağı için 2004’te verilen coğrafi işaret belgesinde, yağın tanımı, ”Altın sarısı renkte, hoş kokulu, yüksek aromalı, kimyasal ve duyusal özellikleri çok iyi olan Ayvalık ve Edremit yöresi yağlık zeytinlerinden üretilen zeytinyağı“ şeklinde yapılıyor. Daha sonra bu zeytinyağının nasıl üretileceği, nasıl
Fiat - Tofaş ortaklığı 1 milyar dolardan fazla harcamayla, sedan, stationwagon ve hatchback olarak 3 yeni model üreteceklerini açıkladı.
Açıklamaya göre bu modeller Bursa’da 600 kişinin çalıştığı Araştırma - Geliştirme merkezinde Türk mühendisler tarafından geliştirilmiş.
Bu üç modelden biri olan ve Aegea adı verilen araçta yerlilik oranının yüzde 70’e ulaştığı belirtiliyor.
2016 yılı başında piyasaya çıkacak olan Aegea modelinden 6 yılda toplam 560 bin üretim yapılacak. Üretilen araçların 200 bini ihraç edilecek.
Türk mühendislerince uluslararası piyasa için yeni bir model geliştirilmesi önemlidir. Bu modelde yerlilik oranının yüzde 70’e ulaşması bir başarıdır.
Bu çalışma yeni bir model geliştirmenin güçlüğünü ortaya koyuyor. Dikkat buyurunuz... Yeni modelden (markanın arkasında Fiat olmasına rağmen) şimdilik yılda 100 bin adet üretilebiliyor. Üretimin sadece üçte biri dünya pazarlarında satılma şansına sahip olabiliyor.
Marka yaratmak zor
Hazır çorba paketinin üzerinde “Tavuk suyuna tarhana çorbası” yazıyordu. “İçindekiler” bölümünü okudum. Değişik maddeler arasında “tavuk suyu aroması” ifadesi dikkatimi çekti.
Bir hazır kek paketinin arkasında ise, “içindekiler” sıralanırken, ”kakao aroması”ndan söz ediliyordu.
Gazozlu içecek şişesindeki “içindekiler” açıklamasında ise değişik katkı maddeleri arasında “limon aroması” ile “renklendirici”nin olduğu belirtiliyordu.
Şimdilerde gıda maddelerinin, keklerin, dondurmaların ambalajındaki, içeceklerin şişelerindeki açıklamaları okumadan duramaz oldum. Hemen hepsinde “aroma” var.
Peki “aroma” nedir?
Aroma, işlem görmüş gıda maddelerine, çiklet, çikolata, dondurma, hazır çorba, şekerleme, unlu maddeler, süt ürünleri, kraker, soslar ve içeceklere belirli tat ve koku vermek amacıyla kullanılan katkı maddelerine verilen isimdir...
Aromalar bazı işlenmiş ve paketlenmiş hazır gıda maddelerine ve içeceklere ve ilaçlara tat kazandırmak, tadı güçlendirmek, yok etmek veya değiştirmek için katılıyor.
Ağustos ayında yurtiçi üretici fiyatlarında aylık artış yüzde 0.98 oldu. Yıllık artış yüzde 6.19, yıllık ortalama artış yüzde 6.14 oranında.
Ağustos ayında tüketici fiyatları artışı yüzde 0.40 oranında. Yıllık artış yüzde 7.14, yıllık ortalama artış yüzde 7.88 oranında.
Enflasyonu tüketici fiyatlarından izliyoruz. Tüketici fiyatlarının arkasında da üretici fiyatlarının artışı var.
Ağustos ayı tüketici fiyatları artışı geçen yılın (yüzde0.09 olan) fiyat artışının üzerinde ama yüzde 7.14 oranındaki yıllık enflasyon geçen yılın (yüzde 9.54 olan) yıllık enflasyon oranının altında.
Döviz, fiyatları etkilemedi
Geçen yılın ocak-ağustos döneminde yüzde 8’ler, yüzde 9’lar dolayında dolanan tüketici fiyatları artışı, halk anlatımıyla enflasyon, bu yılın başından bu yana yüzde 7’ler dolayına oturdu.
Total, dünyanın 5’üncü büyük petrol şirketi. 2014 yılı satışları 236 milyar dolar. Total’in dünyanın değişik ülkelerinde farklı konularda yatırımları var. Türkiye pazarına, akaryakıt tedariki, depolaması ve dağıtımı yapmak için 1992 yılında girdi. Geçtiğimiz günlerde satışa çıkarılan Türkiye’deki akaryakıt istasyonları ile ticari satış, tedarik ve lojistik varlıkları 325 milyon euro bedelle Demirören Holding tarafından satın alındı.Dünya konjonktürünün dalgalı olduğu günlerde ve Türkiye’de politik ve ekonomik belirsizliklerden söz edilen bir dönemde, Demirören Holding’in, bu büyüklükte bir satın almayı gerçekleştirmesi, grubun ekonominin ve ülkenin geleceğine güvenini göstermektedir.
EPDK’nın (Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun) 1 Eylül 2015 tarihli verilerine göre, Türkiye’nin pazar payına göre 5. büyük akaryakıt dağıtımcısı olan Total, 456 istasyonda akaryakıt ürünleri satışı yapıyor. Bayi ağı toplam akaryakıt satışlarının yüzde 5.5’unu gerçekleştiriyor.
İzmit Gebze, İzmir Aliağa ve Samsun’daki 300 bin m3/yıl toplam kapasiteli modern akaryakıt tesisleri ve bu tesislerin deniz terminalleri ile depolama ve dağıtım hizmeti veriyor. Devir işleminden sonra madeni yağ ve kokusuz LPG
2014 yılının ilk 8 ayında 104 milyar dolar ihracat gelirimiz vardı. Bu yılın ilk 8 ayında ihracat geliri 95 milyar dolar oldu. İhracat geliri yüzde 8.9 azaldı.
İhracat gelirindeki azalmanın nedeni yurtdışına daha az mal göndermek değil, giden mala karşılık daha az döviz geliri elde edebilmek.
İhracatımızın yaklaşık yüzde 50’sini euro ile, yüzde 45’ini dolar ile gerçekleştiriyoruz.
Geçen yıla göre euro’nun hızlı değer kaybetmesi ihracat gelirimizi azalttı. Türkiye İhracatçılar Meclisi, ihracat gelirimizdeki azalmanın 8.9 milyar dolarlık kısmının euro’nun değer kaybından kaynaklandığını açıkladı.
Bu hesaba göre, euro değer kaybetmeseydi, 2015 yılının ilk 8 ayındaki ihracat geliri geçen yılın aynı dönemindeki ihracat geliriyle aynı olacaktı.
Açık anlatımla, euro değer kaybetmeseydi bile bizim ihracat gelirimiz azalmayacaktı ama gene de artmayacaktı.
Euro bizi üzüyor
Bugün denizlerde 2015-2016 av mevsimi başlıyor.
Ne var ki denizlerimizde “vahşi avlanma” sonucu balık kalmadı. 2007 yılında denizlerimizde 518 bin ton balık avlanmıştı. Av miktarı 2011 yılında 432 bin tona, 2012 yılında 315 bin tona, 2013 yılında 295 bin tona, 2014 yılında 231 bin tona düştü.
Her yıl denizlerimizde daha az balık avlayabiliyoruz.
2014 yılında avlanan 231 bin ton deniz balığının 98 bin tonu hamsi. Hamsinin 38 bin tonu balık unu fabrikalarına gidiyor. 42 bin tonu da çaça.
Hamsi ve çaça hariç denizden avlanan balık türlerinin toplam ağırlığı 91 bin ton.
Denizlerdeki ve iç sulardaki çiftlik balıkçılığı olmasa halkımız balık yiyemeyecek.
2014 yılında denizlerdeki balık çiftliklerinde 126 bin ton balık üretildi. Deniz çiftliklerinde üretilen balık miktarı, çaça ve hamsi hariç deniz balıklarından daha fazla.
420 deniz çiftliği var
Yılın ilk yarı rakamlarına göre, sanayi şirketlerinde satışlar düşük, kârlılık fena değil. Perakende şirketlerinde satışlar yüksek. Kârlılık düşük.
Hisse senetleri borsada işlem gören şirketlerin faaliyetleriyle ilgili bilgiler düzenli olarak yayınlanıyor.
Bu bilgiler ekonominin tümünde olan biteni yansıtamaz. Ama gene de ekonominin durumu hakkında önemli gösterge özelliğini taşır. Şirketlerin satışları artıyor mu? Artıyor ise ne kadar artıyor? Şirketler faaliyetleri sonrası ne kadar kâr sağlıyorlar?
Sermaye piyasasındaki hareketleri en iyi izleyenlerden Milliyet Yazarı Zeynep Aktaş, borsada hisse senetleri alınıp satılan şirketlerin açıkladığı 2014-2015 yıllarının haziran aylarına ait rakamları derledi.
Zeynep Aktaş’ın çalışmasına göre, 2015 Haziran ayında toplam net satışları 94.4 milyar TL olan 170 imalat sanayi şirketinin başlıca büyüklükleri, 2014 Haziran ayından 2015 Haziran ayına şöyle değişti:
Kısa vadeli yükümlülükleri (borçları) yüzde 9.34 artarken, uzun vadeli yükümlülükleri (borçları) yüzde 32.47 arttı.
Satış gelirleri % 3.76 oranında büyüdü.
Esas faaliyet dışı finansal giderleri yüzde 79.18 oranında arttığı için vergi öncesi kârları bir yıl önceye göre % 12.73 oranında azaldı