Türkiye’de aile sayısı 22 milyonu aştı. Ailelerin 14 milyonu çocuklu, 3.6 milyonu kalabalık, 3.2 milyonu çocuksuz ve 3.5 milyonu tek ise kişilik aileden oluşuyor. Bir evde tek yaşayanlar da ‘aileden’ sayılıyor
Türkiye İstatistik Kurumu’nun belirlemelerine göre, aile sayımız 22 milyon 676 bine ulaştı. (2012 yılında 19 milyon 842 bin ailemiz vardı.)
Aile, evlilik, kan bağı ve yasal yollarla birbirine bağlı, karşılıklı hak ve yükümlülüklerle birarada yaşayan bireyler topluluğu olarak tanımlanıyor
Son yıllarda tek başına yaşayan kadın ve erkeklerin sayıları giderek artıyor. Bunlar bir kişiden oluşan aile olarak kabul ediliyor.
Aralarında akrabalık bağı bulunsun ya da bulunmasın aynı adreste yaşayan bir veya birden fazla kişiden oluşan topluluk ise hane halkı olarak adlandırılıyor. Hane halkı bir aileden oluşabileceği gibi, birden fazla aileden de oluşabiliyor.
2017 yılında ortalama hane halkı sayısı 3.5 kişi. Ama Şırnak’ta 5.7, Hakkari ve Şanlıurfa’da 5.6 kişi.
Tek kişilik yaşam artıyor
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 15.11.2017’de yayımladığı Ulusal Enerji Denge Tablosu’na göre, ülkemizde yıllık enerji arzı 136 milyon TEP (bin ton eşdeğer petrol). Toplam arzın yaklaşık % 40’ını petrol, % 30’unu doğal gaz, % 28’ini kömür oluşturuyor.
Yılda 42-43 milyon ton ham petrol ve petrol ürünü ithalatımız var. İthalatın 29 milyon tona yakını ham petrol, 12.6 milyon tonu motorin.
Ham petrol şimdilik sadece TÜPRAŞ rafinerilerinde işleniyor.
Azerbaycan Devlet petrol şirketi SOCAR’ın Aliağa’da yaptığı rafineri yatırımı 6 milyar dolar harcama ile üretime başlayacak.
Unutmayalım, rafineriler petrol ürünlerinde ithalata bağımlılığımızı azaltıyor. Rafineriler ham petrol ithal ederek çalışıyor.
Petder’in verilerine göre 2017’de,
- 3 milyon 44 bin m3 benzin,
- 27 milyon 645 m3 motorin,
Mevsim ve takvim etkile-rinden arındırılmamış verilerle, sanayi üretiminde ilk çeyrekte % 9.8’lik artış gerçekleşti. Sanayi üretimindeki artış 2018 yılının ilk çeyreğinde % 6 - % 7 dolayında bir büyüme olasılığını gösteriyor.
İş Yatırım’dan Muammer Kömürcüoğlu’nun değerlemelerine göre, ilk çeyrekte dayanıksız tüketim malı üretimi % 11.8, ara malı üretimi % 11.4, sermaye malı üretimi % 8.9 arttı. Büyük ölçüde inşaat sektörü faaliyetini gösteren metalik olmayan mineral ürünlerin üretimindeki (çimento gibi) artışın %17 ile yüksek olduğu dikkate alındığında, büyümenin ağırlıklı olarak özel tüketime ve inşaat yatırımlarına dayalı olduğu anlaşılıyor.
Geçen yıl teşviklerin etkisiyle güçlü artan (yıllık % 8) dayanıklı tüketim malı üretimi ise % 1.5 ile sınırlı artış gösterdi.
TL’deki değer kaybı ve dış talebin canlı kalması ihracata olumlu yansımaya devam ediyor. Gelecek aylarda benzer eğilimin devam etmesi bekleniyor.
Nasıl takip ediliyor?
Türkiye İstatistik Kurumu sanayi üretimindeki gelişmeleri (1) Sanayiden alınan verilere göre, (2) Takvim etkisinden arındırarak, (3) Mevsim ve takvim etkisinden arındırarak izliyor.
- Arındırılmamış aylık veriler takvim ve mevsim etkilerini içeriyor. Mevsim
Türkiye İstatistik Kurumu şubat ayı işgücü istatistiklerine göre işsizlik oranı ocaktan şubata % 10.8’den % 10.6’ya geriledi. Bir yıl önce 2017 Şubat ayında işsizlik oranı % 12.9 idi.
İstihdam artışı devam ediyor. Geçen yılın aynı ayına göre ve bir ay önceye göre şubat ayında işsizlik oranının gerilediği görülüyor.
Şubat ayı istihdamıyla ilgili dönemsel sonuçlar 2018 yılının 1-13. haftalarını içine alan ocak, şubat ve mart aylarını kapsıyor.
Açık anlatımıyla, yaklaşık 2 ay - 2.5 ay öncenin istihdam rakamlarını yorumlamak durumundayız. Mevsim şartlarındaki ve ekonomik değişimler nedeniyle bu arada göstergelerde nasıl değişiklikler olduğunu şimdilik bilemiyoruz.
1.2 milyona iş
Şubattan geriye 12 ayda nüfus 848 bin arttı. İş bulduklarında çalışmaya hazır kadın ve erkek sayısı 665 bin arttı.
Çalışmaya hazır kadın ve erkek sayısı 665 bin artarken, ekonomide 1 milyon 210 bin kişiye iş imkânı yaratıldı.
Çalışmaya hazır kadın ve erkek sayısından çok daha fazlaya iş imkânı yaratılınca, işsiz sayısı 546 bin azaldı. İşsizlik oranı geriledi.
Dövizin, enflasyo-nun, faizin yükselmesinin arkasında cari açık var. Cari açık, olağan döviz gelirleri ile olağan döviz giderleri arasındaki fark.
Kazandığımız dövizden fazlasını harcayınca cari açık büyüyor.
Önemli olan, kazandığımızdan fazlasını harcamaya ek olarak kazandığımız dövizden fazlasını nereye harcadığımız. Eğer üretime harcayabilsek, üretim ve döviz gelirimiz artacak, cari açık küçülecek. Cari açık sorunu kalmayacak.
Cari açığı (döviz açığını) sıcak parayla, borçlanarak finanse ederken, cari açığın ekonomiye zararı dikkatten kaçıyordu.
Şimdilerde (1) Cari açık gereksiz büyüyor. (2) Eskisi gibi sıcak parayla, borçlanarak finanse etmek zorlaştı.
Cari açık büyürken döviz girişi yavaşlayınca önce döviz fiyatı, sonra enflasyon, sonra faizler artıyor.
İthalat artıyor
Mart ayı cari açığı 4.8 milyar dolar gibi yüksek bir açık.
Biz bu darboğazı da geçeriz... Deneyimliyiz. Bundan önceki sorunlarımızı çöze çöze darboğazlardan nasıl çıkılacağını öğrendik.
Önemli olan, en az hasarla, sorunlu dönemi atlatmak. Bilineni tekrarlayayım. Ekonominin tıkandığı dönemlerde biz daha önceleri, sorunların çözümünü Uluslararası Para Fonu’na (IMF) bırakıyorduk. IMF bir kaptan belirliyor, kaptan IMF ile ortaklaşa yeniden yapılanma programı hazırlıyor, döviz desteğini (güvencsini) IMF sağlıyordu.
Bu defa IMF yok. Kendi işimizi kendimiz göreceğiz. Bugüne kadarki birikimlerimizle biz bu işi IMF’siz daha iyi yapacağız.
Çarklar dönüyor
Önce “avantajımız”ı hatırlayalım. Darboğazdan, sorunlardan söz ediyoruz ama, içeride ekonomi işliyor. Sanayi ile, finans sistemi ile, piyasası ile çarklar dönüyor. Yok, yok. Ne var ki; döviz fiyatı, faiz, enflasyon yükselişini sürdürüyor.
Bizim sorunumuz, darboğazımız, döviz girişlerinin yavaşlaması, hatta tıkanması. Dünyada döviz kalmadığı için değil, Türk ekonomisinin yapısal sorunları nedeniyle döviz girişi yavaşladı.
İthalatın, ihracattan fazla artması, dış kaynakların inşaat gibi getirisi olmayan alanlarda kullanılması, döviz üretecek yatırımların unutulması, yabancı yatırımcıların ekonomiyi
İstanbul’a gelen kruvaziyer gemileri Galata rıhtımına yanaşabiliyordu.
Galata Port Projesi başlayalı Galata rıhtımı kullanılamıyor. Galataport’un üç yılda tamamlanması bekleniyor. Rıhtımda, kruvaziyer gemilerine program başında ve sonunda yolcu değiştirme hizmetleri de verilecek.
Galataport sürerken Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Arslan, “Salıpazarı Kruvaziyer Limanı’nın bir an önce bitmesi önemli. Yenikapı’da 6 geminin yanaşacağı yeni bir kruvaziyer limanı projesi hazırladık. Bunu dolgu yapmadan gerçekleştireceğiz. İmar planı bitmek üzere. Bu sene ihale ettiğimizde kruvaziyer turizmine ciddi bir katkı sağlayacak” dedi.
Projeye göre Yenikapı Yat Limanı’nın gerekli izinlerden sonra 355 günde işletmeye açılması bekleniyor. Liman, 3 büyük boy toplam 8 kruvaziyer’in yanaşmasına imkan verecek. Yılda 2.7 milyon kruvaziyer yolcusunu ağırlayacak.
Önce liman, sonra gemi
Dünyada kruvaziyer sektörünün büyüklüğü 35.5 milyar dolar. 450 kruvaziyer gemi var. Yatak kapasitesi 490 bin. 2017’de yolcu başı gelirleri 1.779 dolar.
Geçen yıl 11.5 milyon Amerikalı, 2.1 milyon Çinli, 2 milyon Alman, 1.8 milyon İngiliz, 1.3 milyon Avustralyalı kruvaziyer gemileriyle seyahat etti.
Kruvaziyer yolcularını
Ziraat Bankası konut kredisi faizini % 0.98’e indirdiğini açıkladı. Ardından, Halk Bankası ve Şekerbank izledi.
Konut kredisi kullanacaklar için % 0.99 faiz psikolojik sınırı oluşturuyor. Konut kredisi kullanacaklar faizin % 0.99 veya altı olmasını bekliyor.
Uzun süredir konut kredisi faizlerinin % 0.125’ler, % 0.135’lere tırmanması nedeniyle krediyle konut almak isteyenler banka kredisi kullanmak istemediklerinden konut satışlarında önemli gerileme ortaya çıktı. Stoklar büyüdü.
Ziraat Bankası dün 500 bin TL’ye kadar olan konut kredilerinde, 10 yıla kadar vadelerde indirime giderek faiz oranını aylık % 0.98 olarak belirledi.
Konut almak önemli...
Bankanın faiz indirimiyle ilgili açıklamasında, “Hem geleneksel bir yatırım aracı olarak değerlendirilmesi hem de sosyal bir ihtiyacı karşılıyor olması nedeniyle “konut”, tüketicilerin kredi talebinde önemli yer tutmaktadır.
Konut sektörü, doğrudan ve dolaylı olarak etkileme potansiyeline sahip olduğu birçok alt sektör ve ekonomiye sağladığı katma değerle ülkemiz için önemli sektörlerden biri olagelmiştir. Bu çerçevede, “Ziraat Bankası gerek konutların üretim aşamasında yapı firmalarına kurumsal kredi, gerekse konutların