Dövizin, enflasyo-nun, faizin yükselmesinin arkasında cari açık var. Cari açık, olağan döviz gelirleri ile olağan döviz giderleri arasındaki fark.
Kazandığımız dövizden fazlasını harcayınca cari açık büyüyor.
Önemli olan, kazandığımızdan fazlasını harcamaya ek olarak kazandığımız dövizden fazlasını nereye harcadığımız. Eğer üretime harcayabilsek, üretim ve döviz gelirimiz artacak, cari açık küçülecek. Cari açık sorunu kalmayacak.
Cari açığı (döviz açığını) sıcak parayla, borçlanarak finanse ederken, cari açığın ekonomiye zararı dikkatten kaçıyordu.
Şimdilerde (1) Cari açık gereksiz büyüyor. (2) Eskisi gibi sıcak parayla, borçlanarak finanse etmek zorlaştı.
Cari açık büyürken döviz girişi yavaşlayınca önce döviz fiyatı, sonra enflasyon, sonra faizler artıyor.
İthalat artıyor
Mart ayı cari açığı 4.8 milyar dolar gibi yüksek bir açık.
Cari açığın arkasında dış ticaret açığı var. İthalat ihracattan daha fazla artıyor. Petrol fiyatlarının artışının yükü yetmiyor gibi, altın ithalatı devam ediyor. Martta 1.1milyar dolarlık altın ithal edildi. Turizm gelirleri henüz açığın kapanmasına önemli katkı yapamıyor.
Mart ayında portföy yatırımları ile kredilerden önemli çıkış oldu. Çıkış 2.9 milyar doları buldu.
Cari açık 4.8 milyar dolar, buna 2.9 milyar dolar döviz çıkışı eklenince mart ayı döviz açığı 8 milyar dolara yaklaştı.
Rezervler azalıyor
Nereden geldiği belli olmayan 2.9 milyar dolar imdada yetişti. Döviz rezervlerinden de 4.8 milyar dolar kullanılarak mart ayı cari açığını (döviz açığını) finanse etmek mümkün olabildi.
Cari açığın büyüyüp büyümediği, ne kadar büyük olduğu, nasıl finanse edildiği ekonominin durumunu yansıtıyor. Bunun için yurtdışından da içeriden de ekonomi konusunda karar alacaklar için çok önemli.
Bir gerçek var ki cari açık kendiliğinden küçülemez. Cari açığı doğru politikalarla biz küçülteceğiz. İşte o zaman dövizdeki, enflasyondaki ve faizdeki yükseliş de duracak.