Washington’da sanki sıkıyönetim var.
Caddeler, sokaklar bomboş.
Her köşe başında zırhlı askeri araçlar.
Başkenti 25 bin asker koruyor.
..................
Sabah saat 08’de Trump, eşi Melania’yla birlikte Beyaz Saray’dan çıktı. Birkaç metrelik simgesel kırmızı halıda yürüyerek bahçede bekleyen ve gövdesinde “Birleşik Devletler” yazılı Başkanlık helikopterine binerek veda etti.
Zayıflamıştı.
Siyah giysiler içinde olmaları
Oval Ofis’teki masaya, görevi devreden Başkan yeni Başkan için “el yazısı” bir not bırakır.
Kıran kırana bir Başkanlık seçimi yarışmasından sonra, çoğu kez yeni Başkan’a birinci ismiyle hitap eden samimi ve güzel satırlardır bunlar.
.....................
Donald Trump bugün Başkanlık görevine resmen başlayacak olan Joe Biden için düzenlenecek törene katılmayacak.
Mart 1869’dan bu yana kesintisiz olarak süren demokratik geleneği bozacak.
Nispeten az bilinen bir gelenek daha var:
“Giden Başkan’ın yeni Başkan için Oval Ofis’e bıraktığı küçük el yazısı notlar geleneği...”
Trump bu geleneği de kıracak mı?
Kovid-19 sosyal, ekonomik kültürel hayatı vurdu.
Ama eskilerin “Musibetten hayır doğar” söylemini doğrulayan önemli “artılar” da getirdi.
BioNTech ve Moderna’nın “mRNA” yöntemiyle üretilen yeni tür aşılar “tıpta çağ atlamanın” işareti.
BioNTech ve Moderna en az “10 tür kanser aşısı” üzerinde çalışıyor.
Kişiye özel “mRNA” aşılarının uzun olmayan bir sürede “kanserin kökünü kazıyacağı” inancı dile getirilmekte.
BioNTech tüberküloz için de bu yeni yöntemle aşı geliştiriyor.
Ve...
Belli başlı bütün “virüs hastalıkları” için yeni nesil aşılar...
Dünyanın en süper büyüğü ABD’nin Başkanı Trump “Silikon Vadisi Baronları” tarafından silindi.
“Dijital infaz...”
Facebook, Twitter, Youtube ve diğer sosyal medya ağları platformlarında Trump yıllarca en büyüktü.
Twitter’da 88 milyon, Facebook’ta 35 milyon takipçisi vardı.
Bu sosyal ağları kullanarak bir vandal selini Washington’a toplayabilmiş, ABD’nin demokrasi mabedi Capitol’e yürütmüş, yağmalatmıştı.
Dört yıl boyunca tek bir düğmeye basarak 8-10 kelimeyle dünyanın dikkatini çekebiliyordu.
Şimdi ise dünya süper büyüğünün patronu “dili kesilmişçesine” suskun.
Beyaz Saray’ın bir bölümüne kapanmış, çevresinden de kopmuş, izole halde 20 Ocak’ı bekliyor.
Bodrum’un karşısındaki Kardak Kayalıkları Türkiye ile Yunanistan arasında çok ciddi bir krize neden olmuştu.
İki ülke arasında sıcak savaşa ramak kalmıştı.
İşte bu olayda “ABD’nin hinliği” diyebileceğimiz, gizli kalmış, sanki “görünmez mürekkeple yazılmış (!)” çok önemli satırlar okudum.
Meğer...
Kardak Kayalıkları etrafındaki hücumbotlar ve açık denizdeki savaş gemileri çatışmaya girseler, birbirlerine füzeler gönderseler bile hepsi
“karavana atışlar” olurmuş.
Yani boşa...
Çünkü ABD teknolojisi bu konuda
Türkiye’de de Kovid-19’a karşı aşı -nihayet- başlıyor.
Aşı yapılacak öncelikli gruplar açıklandı.
“MHRS” veya “e-devlet”ten öğrenilebilir.
Çin aşısının etkisiyle ilgili olarak Endonezya’da, Brezilya’da “faz 3” sonuçları değişik.
Yüzde 50, yüzde 77 gibi rakamlar var.
Bu da kafaları karıştırıyor.
Devlet de tam bir açıklama yapmamış olduğu için olumsuz söylemler uçuşmakta.
Oysa...
ABD’nin -seçilen- Başkanı Biden, görev süresinin başlarında bir “demokrasiler zirvesi” toplayacak.
Dünyada demokrasiyle yönetilen ülkelerin başkanları/başbakanları bu toplantıya çağırılacak. (*)
Biden, Amerika’ya yeniden dünyadaki “özgürlükler, insan hakları ve demokrasi liderliği” işlevini kazandırmak istiyor.
.................
Bunu -herhalde- geçen haftaki “Capitol baskınından” önce tasarlamış olmalı.
Çünkü...
Geçen hafta binlerce kişilik azgın Vandallar güruhunun Kongre’yi basması “Amerika’yı alay konusu” yaptı.
Sadece “ABD demokrasi krizini” değil aynı zamanda “ABD gücünün de krizini” gözler önüne serdi.
Bundan 100 yıl önce 11 Ocak 1921’de Mustafa Kemal, Albay İsmet Bey’e (İnönü) kutlama telgrafı göndermişti.
“Bu başarının kesin zafere hayırlı bir başlangıç olmasını Allah’tan dilerim” diyordu.
O gün 1. İnönü Zaferi kazanılmıştı.
Yunan İşgal güçleri 15 Mayıs 1919’da İzmir’e çıktıkları tarihten itibaren 8 ay geçmişti ve ilk kez İnönü’de beklemedikleri bir dirençle karşılaşmış oluyorlardı.
5 gün 5 gece aralıksız savaştan sonra Bursa’ya doğru geri çekilmek zorunda kalmışlardı.
Hem Yunan ordusuna, hem Çerkez Ethem kuvvetlerine galibiyetti bu.
Zafer sonrası Mustafa Kemal Ankara’ya gelen İnönü’yü istasyonda karşılar.
İnönü’ye “Çok çok mesele çözüldü” der Mustafa Kemal.