Dünyanın en süper büyüğü ABD’nin Başkanı Trump “Silikon Vadisi Baronları” tarafından silindi.
“Dijital infaz...”
Facebook, Twitter, Youtube ve diğer sosyal medya ağları platformlarında Trump yıllarca en büyüktü.
Twitter’da 88 milyon, Facebook’ta 35 milyon takipçisi vardı.
Bu sosyal ağları kullanarak bir vandal selini Washington’a toplayabilmiş, ABD’nin demokrasi mabedi Capitol’e yürütmüş, yağmalatmıştı.
Dört yıl boyunca tek bir düğmeye basarak 8-10 kelimeyle dünyanın dikkatini çekebiliyordu.
Şimdi ise dünya süper büyüğünün patronu “dili kesilmişçesine” suskun.
Beyaz Saray’ın bir bölümüne kapanmış, çevresinden de kopmuş, izole halde 20 Ocak’ı bekliyor.
Ve...
Dünya gündeminde bir soru:
“Artık dünyanın süper büyükleri Silikon Baronları mı?”
BİR DÜNYA MEDYA GÜCÜ
ABD Başkanı Trump’ın Twitter hesabının dondurulması bir görüşe göre “medyanın denetim gücüdür.”
20. yüzyılda ülkelerin büyük ve güçlü gazeteleri “iktidarları denetliyorlardı.”
Hatta...
Başkanları düşürebiliyorlardı da.
Örneğin...
ABD Başkanı Nixon’ın Watergate dinleme skandalını ifşa eden Washington Post gazetesi tarafından düşürülmesi...
Silikon Baronları sadece Amerika’da değil dünyada da benzer infazlar yapıyor.
Facebook “Lübnanlı politikacıları, Burmalı generalleri ve diğer bazı sağcı ABD’li politikacıları platformundan attı.”
TEHLİKELİ EMSAL
Öte yandan, “ifade özgürlüğü” merceğinden bakanlar, Silikon Baronları tarafından Trump’ın aforoz edilmesine karşılar.
Gazeteci Glenn Greenwald “Silikon Baronlarının dünya liderlerinin siyasi söylemlerine polislik yapma gücü olmamalı” diye yazdı.
Almanya Şansölyesi Angela Merkel, bazı Fransız bakanlar ve özellikle Meksika Devlet Başkanı Andres Manuel Lopez Obrador “teknoloji tekelleri kendilerini bir dünya medya gücü olarak kutsuyorlar” görüşündeler.
Rus muhalif Aleksey Navalny, Twitter’da şöyle tepki koydu:
“Bu emsal, dünya çapında ifade özgürlüğü düşmanları tarafından istismar edilecektir. Rusya’da da... ‘Trump bile Twitter’da engellenmişti’ diyeceklerdir.”
Olayı sadece bir “özel sektör özgürlüğü” açısından görenler de var:
“Sosyal medya özel işletmedir. Bir restoran düşünün. Adamın bir içeri girip bağırıyor, çağırıyor etrafı tehdit etmeye başlıyor. O zaman restoran sahibi ne yapar? Güvenlikçilere, garsonlara o adamı mekândan attırır. Yapılan budur.”
LİNÇ
“Sosyal medya devlerinin milli yazılı basını öldürmekte olduğu” iddiaları da var.
Yazılı basın, liderlere ya da kanaat önderlerine tavır koyarken araştırmalara ve kanıtlara dayanır.
Yüzlerce yıllık gazetecilik etiği vardır.
Oysa...
Sosyal medya platformlarında milyonlarca bildirim kanıtsız, araştırmasız, etik değerlerden habersiz “linç” yapmakta.
Ve...
Silikon Baronları bunların pek çoğuna sessiz kalıyor.
“Yükselen takipçi sayısı, artan ilgi, büyük reklam gelirleri” onların asıl ilgi alanları.
Ve de bu küresel güç gerçekten rahatsız edici.
Gazeteci M. Goldberg şöyle yazdı:
“Teknoloji şirketlerinin dünyanın en yüksek sesli adamını susturabilmesi Trump’ı seçim yenilgisinden daha fazla küçültmüştür.”
Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği “Milyarların kullandığı platformlardan bazı insanları yasaklamak, kontrol edilemeyen bir gücün varlığını gösterir. Yerküredeki herkesi ilgilendirir.”
Solcu yayınlar da kaygılı:
“Facebook’un baronları hoşlanmadıkları bir siyasi hareketi ve oluşumu iletişimden yoksun bırakabilirler.”
İŞE YARAYACAK MI ?
Sosyal medyada Başkan Trump’ın ipini çeken Silikon Baronu Mark Zuckerberg şöyle bir savunma yapıyor:
“Başkan Trump’ın bu dönemde hizmetimizi kullanmaya devamı sakıncalıdır. İzin vermenin çok büyük risk olduğuna inanıyoruz.”
Ancak...
Ne derece samimi?
Yıllarca “Twitter’da Trump ve yandaşlarının hayatlarına karşı tehdit paylaşımları” olmuştu.
Kongre üyelerinin bunların kaldırılması yolundaki talepleri reddedilmişti.
Trump ve yanlılarının “seçimlerde hile ve komplo” iddiaları da uzun süre platformda kaldı.
En önemlisi...
Facebook, Twitter, Instagram gibi çok tanınan platformlar kapanırsa aşırı gruplar yeraltına inebilirler.
Dijital platformlarda şifreli mesajlar dolaşıma girer.
Ayrıca...
Kılcal damarlar gibi birçok farklı kanallara yayılmaları halinde, bunların sürekli izlenmesi, denetlenmesi çok daha zorlaşır.
.................
Sonuç...
21. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşadığımız bu deneyim, dileriz ki önümüzdeki süre için ders olur.
Bakın dünya dillerine bir de “siber vatan” söylemi girdi.
................
Bu yazıda Spencer Bokat-lindell’ın NYT’de yayımlanan yazısından da yararlandım.