Bundan 100 yıl önce 11 Ocak 1921’de Mustafa Kemal, Albay İsmet Bey’e (İnönü) kutlama telgrafı göndermişti.
“Bu başarının kesin zafere hayırlı bir başlangıç olmasını Allah’tan dilerim” diyordu.
O gün 1. İnönü Zaferi kazanılmıştı.
Yunan İşgal güçleri 15 Mayıs 1919’da İzmir’e çıktıkları tarihten itibaren 8 ay geçmişti ve ilk kez İnönü’de beklemedikleri bir dirençle karşılaşmış oluyorlardı.
5 gün 5 gece aralıksız savaştan sonra Bursa’ya doğru geri çekilmek zorunda kalmışlardı.
Hem Yunan ordusuna, hem Çerkez Ethem kuvvetlerine galibiyetti bu.
Zafer sonrası Mustafa Kemal Ankara’ya gelen İnönü’yü istasyonda karşılar.
İnönü’ye “Çok çok mesele çözüldü” der Mustafa Kemal.
................
Neler?
Bu savaşla...
1TBMM meşruiyet kazandı.
2Düzenli ordu düşüncesi kendini kabul ettirdi.
3Kuvayı Milliye moral kazandı.
4Ankara ile dünya ilişki kurmaya başladı.
İstanbul’daki İngiliz Yüksek komiseri Rumbold, İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon’a gönderdiği raporda, İnönü savaşının önemini şöyle belirtiyordu:
“Mustafa Kemal’e artık çete başı gözüyle bakmak faydasızdır. Onun Anadolu’daki hükümeti etkindir.”
...................
Mustafa Kemal’e karşı yayınlar yapan saray yanlısı İstanbul gazeteleri bile “1. İnönü Zaferi’ni Mustafa Kemal ve İsmet Paşa’nın fotoğraflarıyla birlikte yansıtmak” zorunda kalmışlardı.
“İsmet Paşa” diyorum çünkü bu zaferle İnönü de albaylıktan generalliğe terfi ettirilmişti.
...................
Gazetedeki odamda henüz hukuk birinci sınıf öğrencisi ve genç bir gazeteciyken aldığım “Yılın Gazetecisi” ödülü asılıdır.
Üzerinde de ise Ankara Gazeteciler Cemiyeti’nde düzenlenen törende bu ödülü bana veren dönemin Başbakanı İsmet İnönü’nün imzası vardır.
Benim de -naçiz- gazeteciliğimin şafağıydı İnönü imzalı o ödül.
...................
Bu satırlarımı Sayın Alev Coşkun’un Cumhuriyet’te yayımlanan “Kaderin Değiştiği Tarih” başlıklı -keyifle ve ilgiyle okuduğum- yazısından yansıttım.
BAŞ NARSİST
Washington Post’ta Trump için “tam bir canavar” tanımlaması yapıldı.
Beyaz Saray’ın kıdemli bir danışmanı da gazeteci Maggie Haberman’a, Kongre’nin basıldığı gün için “Trump akılını kaybetmişti” demiş.
Berkeley Üniversitesi Haas İşletme Fakültesi’nde “narsist liderler” hakkında araştırmalar yapan Jennifer Chatman şöyle yazıyor:
“Narsist liderler, gitmeleri gerektiğinde asla hoş bir geçiş olmaz.
Kuralları küçümserler.
Bu da ilk baştan aldatmaya, hırsızlığa ve dolandırıcılığa eğilimli korkunç liderler oluşturur.
Patolojik narsistler kendileri yoksa başka herkesin hiçbir şey oldukları inancındadırlar.”
Jennifer Senior ise New York Times’ta bakın Trump’ı nasıl tanımlıyor...
“Kötü huylu bir narsistin bütün kriterlerini onda bulabilirsiniz.
Psikopatların simgesi olan ahlak ve vicdandan yoksundurlar.
Onlar kovulmaya, boşanmaya, görevden ayrılmaya tepkilidirler.
Ego hemofili hastalarıdır.
Başkan Trump şu anda kötü huylu, vicdansız tüm patolojik narsistlerin yaptıklarını tam olarak yapıyor, tehlikeli davranıyor.
Başarısızlığı o kadar aşağılayıcı buluyor ki seçim sertifikası gününde bir güruhu toplayabildi, Kongre’ye yürümeye yönlendirdi, şiddetli ayaklanmaya kışkırttı.
Ya istediğini almalıydı ya da kimse alamazdı.
Artık, ABD’nin dümeninde kırılgan, dengesiz bir adamın olduğu, sinirlerinin kuru yapraklar gibi yanıcılığı biliniyor.
Çaresiz ve kızgın...
ABD’yi güvensiz kılıyor.
Onu Beyaz Saray’dan dışarı çıkarmalıyız.”
TRUMP; “SONUN BAŞI”
Trump, Yardımcısı Pence için yakın çevresine şöyle diyordu:
“Bu adamı ben yarattım. Onu siyasi ölümden kurtardım. Ve o beni sırtımdan bıçakladı...”
Geçen hafta çarşamba günü toplanan Kongre’de Pence’in, “ikinci seçmenlerin Biden’ı Başkan yapan oyları saydırması” nedeniyle Trump bu öfke patlamasını yapmıştı.
Oysa...
Trump, “Pence’ten tam tersini yapmasını, Cumhuriyetçilerin itirazlarını dikkate alarak kendisinin yeniden Başkan seçildiğini açıklamasını” istemişti.
Pence ise, “böyle bir hukuk dışı rolü oynamayacağı” cevabını vermişti.
ABD Anayasas’ına göre bakan yardımcıları Kongre Başkanlığı görevini üstlenirler ve “ikinci seçmenlerin Başkanlık seçiminde kullandıkları oyların yeniden sayımını ve denetimini” yaparlar.
....................
Pence, bıçağı bir kez daha Trump’ın sırtına saplayacak mı?
Şimdi bu soru gündemde.
Çünkü...
Demokratların çoğunlukta olduğu Temsilciler Meclisi tarafından Başkan Yardımcısı Pence’e “24 saat mühlet” verildi.
“Bakanlarını topla ve Trump’ın Başkanlığı sürdüremeyeceğini açıkla...
24 saat içinde bunu yapmazsan Temsilciler Meclisi olarak biz Anayasa’nın 25. maddesi gereğince Trump’ı Başkanlıktan azil kararı alacağız.”
Evet...
Bakalım Pence “kendini yaratan, siyasi ölümden kurtaran (!!) ipi Trump’ın boynuna geçirecek mi?”
SENATO KİLİDİ
Ancak...
Pence bunu yapsa bile yeterli değil.
İpin çekilmesi için Senato kararı da gerek.
20 Ocak’ta Biden göreve resmen başlayıncaya kadar Senato’dan “Trump’a azil kararın çıkması” çok zor.
Neredeyse “imkânsız” bile denebilir.
Zaten Biden da göreve başladığı 20 Ocak’ta öylesine zorlu sorunlarla karşı karşıya ki bir de zaten Beyaz Saray’dan ayrılmış olan Trump’la boş yere uğraşmak heveslisi değil.
Genel kanı, gene de birkaç ay sonra Trump için Senato’dan “bundan böyle hiçbir şekilde kamu hizmeti yapamaz kararının çıkacağı...
Ayrıca...
Trump’a ve yakınlarına soruşturmaların da bu karar kapsamında olacağı” yolunda.
Böylece...
Hedef...
“2024’te Trump’ın yeniden Başkan adayı olması ihtimalinin sıfırlanması...”
Dahası...
Büyük oğlunun 2024’te Başkan adayı olması gibi bir “B” planının da önlenmesi...