Milliyet’in efsane Genel Yayın Yönetmeni ve Başyazarı, büyük gazeteci Abdi İpekçi’yi 1 Şubat 1979’da kaybetmiştik. Dostum ve abimdi.
Sevgi, saygıyla anıyoruz.
Tek tanrılı dinler kadar eskidir “meleklerin dişi mi, erkek mi oldukları” tartışmaları.
Eğer “erkek melekler” de varsa, onlardan biri herhalde Dr. Cengiz Aslan’dı.
Merhum Turgut Özal’ın Başbakanlığı sonra da Cumhurbaşkanlığı dönemlerinde özel doktoruydu.
Öyle tanımlandı ama çok
Çok yıllar önceydi.
Bir yılbaşı günü Ecevitlerin Ankara Oran Sitesi’ndeki konutlarındaydım.
Bülent Ecevit’le konuşacak ve akşamına İstanbul’a dönecektim.
DSP henüz kurulmamıştı.
Ecevit emekli maaşıyla aldıkları posta pullarını göstermiş ve şöyle demişti:
“Kuracağımız siyasi partinin örgütünü mektuplar göndererek oluşturuyoruz. Rahşan ve ben yazı makinemde öneri mektuplarını yazıyoruz.
Gene ikimiz mektupları zarflarına koyup pulları yapıştırarak gönderiyoruz.”
Başka hiç yardımcı olmaksızın, hiçbir yerden mali katkı alamadan, milletvekili emekli maaşıyla siyasi parti kurmaya kalkışmak
HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş için “Kobani olayları bağlamında yargı süreci” gündemde.
Beyaz Saray’ın yeni patronu Biden Ortadoğu temsilcisi olarak “YPG/PYD hamisi” McGurk’u atadı.
Elbette “iyi haber” değil.
Ve...
Bu arada herhalde “Türkiye’nin lehinde” olmayacak bir olumsuz gelişme daha...
ABD’nin eski First Lady’si, Obama’nın Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ve kızı Chelsea Clinton’un ortağı oldukları prodüksiyon şirketi Kobani’yi dünya gündemine yayabilecek bir yapımı üstlendiler.
Amerikalı kadın yazar Gayle Tzemach Lemon’un yazdığı kitabın TV program haklarını almış bulunuyordı.
16 Şubat’ta raflara çıkacak olan kitabın adını yazmak istemiyorum... Kitap, “DAEŞ’in Ekim 2014 ile Ocak 2015 arasında Kobani kentini kuşatmasına karşı savaşan kadın YPG’lileri” konu alıyor.
Yunanistan’la “61.istikşafi toplantı” İstanbul’da yapıldı.
62. ise Atina’da olacak.
Üç buçuk saat süren toplantının içeriğine daha sonra ki satırlarda girmek üzere bir soru... “Neden, Türkiye’nin başkenti Ankara’da değil de İstanbul’da toplanıldı?”
Duyumlar o ki “Yunan tarafı böyle istiyor.”
“Öncesinde Rum Ortodoks Kilisesini ziyaret” istikşafi toplantılarda Rum tarafının her defasında tekrarladığı ritüel.
Madem Yunan tarafı Ankara’da değil istikşafi toplantı için İstanbul’u istiyor, o halde Türkiye de 62. istikşafi toplantının başkent Atina’da değil başka bir Yunanistan şehrinde yapılmasını dayatmalı...
Ve öneri:
“62. istikşafi toplantı Atatürk’ün doğduğu Selanik’te olsun.” Devletler arası ilişkilerde “mütekabiliyet (karşılıklılık)” esastır.
Dün Kovid-19’a karşı aşı oldum.
“Sinovac...
(Çin aşısı...)”
İkinci doz ise 28 gün sonra.
Birinci doz aşıyı izleyen 14-28 gün içinde vücut virüse karşı savunma silahlarını (antikorlarını) üretiyor.
Birinci ve ikinci doz aşıları olanlar artık Kovid-19 virüsüne karşı kesin “dokunulmazlık” kazanıyorlar mı?
Hayır...
Ama...
Bir gemimiz daha deniz haydutları tarafından kaçırıldı.
15 denizcimiz rehin alındı.
Korsanların niyetleri belli.
Para almak!
Tamam da bunun arkasında başka hikâyeler yok mu?
Büyük “Lordların” menfaatler hesapları dönüyor olabilir mi?
SİGORTA ŞİRKETLERİ
Gemi kaçırma ya da gemi içindeki personeli rehin alma eylemlerini yapanlar aslında Afrikalı balıkçılardı.
Kovid-19 salgını nedeniyle geçen yıl bugün Çin’in Vuhan kentinde “karantina/sokağa çıkma yasağı” ilan edilmişti.
İlk karantinanın yıl dönümünde Kovid-19’un -büyük olasılıkla- doğum yeri Vuhan hâlâ esrarını koruyor.
DSÖ “Dünya Sağlık Örgütü” bir yıl uğraştıktan sonra nihayet Pekin’den izin çıkarabildi ve Vuhan’a geldi.
“Virüsün hayvandan insana sıçradığı yer ve nedeni/nedenleri” çok önemli.
Bunların bilimsel olarak bulunması ve incelenmesi “salgının önlenmesine yeni ufuklar açabilir.”
DSÖ’den gelen ekibe ne yazık ki Çin yönetimi şeffaf değil.
Hatta...
“Engeller koyduğu”
Tarih 27 Nisan 1961...
Yer: New York Waldorf-Astoria Hotel...
Dönemin ABD Başkanı John F. Kennedy Amerikan Gazete Yayıncıları Derneği yemeğinde konuşuyor.
Daha konuşmanın başlarında tüm salonun ilgisini üzerine toplayan şu sözlerle başlıyor:
1851’de Horace
Greeley sponsorluğunda ve yayıncılığında New York Herald Tribune’un Londra muhabiri olarak Karl Marx adında sönük bir gazeteciyi istihdam ettiğini hatırlayabilirsiniz.
Yabancı muhabir Marx’ın, “para zorluğu çektiğinden, yetersiz beslenen hasta ailesinden” yakındığını ve zaman zaman Horace Greeley ve yönetici editör Charles Dana’ya -cömert (!!) maaşına- “5 dolarlık zam” için başvurular yaptığı söylenir.
Ancak, tüm finansal başvuruları reddedilince, Marx başka geçim ve şöhret yolları aradı.