İlk telefon Sema adlı bir hostesten geliyor... "Bir şeyler duydum. Galiba šzeyir Bey'i "ldürecekler miymiş neymiş" diyor.Sonra "šzeyir Garih'in "ldürüldüğü" yolunda birkaç telefon daha gelince, Lili Garih kaygılanıyor.Ama... Gene de konduramıyor.Eşinin cep telefonunu arıyor. Fakat telefon cevap vermiyor.Sesli mesaj bırakıyor: "Seni "ldüreceklermiş, hatta "ldü diyenler bile var. Kendine dikkat et. Meraktayım. Beni hemen ara."Lili Garih, eşinin o telefon nedeniyle yaşamını yitirdiğini nasıl bilebilirdi?O dakikalarda, zaten "İçişleri Bakanlığı'nın katil olayını doğruladığı", televizyonlarda alt yazı olarak geçmekte.Erkeğinin "ldürüldüğü haberini aldığı andan itibaren, bir eşin duygu derinliklerinde çırpınışlarına kare - kare tanık olmak, insanı tüketen bir süreç.Bu süreci hiç yaşamamış olmayı çok isterdim.İşte bazı kareler... šzeyir Garih' in eşi Lili Garih, dün Bodrum - Sarnıç koyundaydı. "šzeyir, koruma almazdı." Bir süre dalıyor, "nüne bakıyor, televizyonu karıştırıp haberlerden bir şeyler "ğrenmeye çalışıyor ve sonra çevresindeki birkaç dosta "keşke onun yerine beni "ldürselerdi. šzeyir, Türkiye'ye çok hizmet etti. Faydalı oldu. Benim onun gibi bir faydam olmadı
<#comment>#comment>Üzeyir Garih'in eşi Lili Garih, dün Bodrum - Sarnıç koyundaydı.
İlk telefon Sema adlı bir hostesten geliyor...
"Bir şeyler duydum. Galiba Üzeyir Bey'i öldürecekler miymiş neymiş" diyor.
Sonra "Üzeyir Garih'in öldürüldüğü" yolunda birkaç telefon daha gelince, Lili Garih kaygılanıyor.
Ama... Gene de konduramıyor.
Eşinin cep telefonunu arıyor. Fakat telefon cevap vermiyor.
"Türk bayrağının rengi mi değişti? Biz bilmeden Amerikan bayrağının kırmızı beyaz mavi renkleri, bayrağımız mı oldu? Bu dolar tutkusu nedir? Dolarla alışveriş yasaklanmalı..." Gerçekten... Türkiye, artık bütün mal ve hizmetlerin dolara endekslendiği bir acı süreci yaşıyor. Deprem b"lgesinde bazı prefabrik dükkanların bile dolar - mark üzerinden kiraya verildiği gerçeği, hadisenin vahim boyutunu ve tepkileri ortaya koyar. Deprem b"lgesine ve Zonguldak' a son gezimizde, ş"yle acı sorularla sık sık karşı karşıya kaldım: Yelpaze Bana bir koli dolusu ruble vermişlerdi.Harcamak mümkün değil. Kimse kabul etmiyor ki...Sonunda... Kaldığımız otelin kat sorumlusu hanıma bahşiş olarak vermek istedim... Koli içindeki Rus paralarını avuç avuç masasının üzerine yığdım.Kadın ş"yle bir yüzüme baktı... Sonra... Elinin tersiyle paraları yere saçtı.Ve sert bir sesle ş"yle bağırdı: "Bunlar ne? Rus kağıt parçaları... İstemem. Dolar var mı?" Buna karşılık... Fransa' da bir restorana, kitapçıya gittiğimde eğer cebimde frank yoksa ve dolar "nerirsem, çoğu kez satıcı nazik bir sesle y"redeki en yakın d"viz bürosunu tarif eder ve "orada bozdurun. Frank olarak "dersiniz. Kredi kartınız varsa o da
<#comment>#comment>Deprem bölgesine ve Zonguldak'a son gezimizde, şöyle acı sorularla sık sık karşı karşıya kaldım:
"Türk bayrağının rengi mi değişti? Biz bilmeden Amerikan bayrağının kırmızı beyaz mavi renkleri, bayrağımız mı oldu? Bu dolar tutkusu nedir? Dolarla alışveriş yasaklanmalı..."Gerçekten... Türkiye, artık bütün mal ve hizmetlerin dolara endekslendiği bir acı süreci yaşıyor.
Deprem bölgesinde bazı prefabrik dükkanların bile dolar - mark üzerinden kiraya verildiği gerçeği, hadisenin vahim boyutunu ve tepkileri ortaya koyar.
Yıllar önce Rusya'ya gittiğimde 100 dolar bozdurmuştum.
Bana bir koli dolusu ruble vermişlerdi.
Odamda, 28 yıl süreyle Doğu ve Batı Berlin' i ayıran Berlin Duvarı' ndan koparılmış bir beton parçası var. Almanlar taşa bir de damga vurmuşlar; "Original." šzerindeki dikenli tel parçasıyla birlikte taş, plastik bir platforma yapıştırılmış.Plastiğin üzerinde Almanca, İngilizce, Fransızca "duvar" anlamına gelen "die Mauer, the wall, le mür" kelimeleri yer alıyor. Altında: "Berlin13.8.1961 - 9.11.1989" yazılı.O duvar, savaşın simgesiydi. 1989' da yıkılışı, soğuk savaşın bitişinin miladı kabul edilir.Şimdi gelelim bu anının Recep Tayyip Erdoğan' la ilgisine... Erdoğan dünkü basın toplantısında, tüyler ürpertici o šmraniye konuşmasını "1992'nin soğuk savaş şartlarına bağlı siyaset anlayışı etkisinde yaptığını" s"yledi. Tayyip Erdoğan, "1989'da yıkılan duvarla birlikte noktalanan soğuk savaşın 1992'de hala sürdüğünü" sanmışsa, "Türkiye'yi y"netmek" iddiası için vahim bir durum! Recep Tayyip Erdoğan' a "soğuk savaşın bitiş tarihi" için bir hatırlatma... ANAP selamı Oysa dün "o zaman s"ylediklerimin bazıları doğru, bazıları yanlıştı" s"ylemi ile "ileride seçim kampanyasını düşünerek, koşullara g"re her yana çekilebilecek, esnek, kaygan ve kurnazca bir savunma
<#comment>#comment>Recep Tayyip Erdoğan'a "soğuk savaşın bitiş tarihi" için bir hatırlatma...
Odamda, 28 yıl süreyle Doğu ve Batı Berlin'i ayıran Berlin Duvarı'ndan koparılmış bir beton parçası var.
Almanlar taşa bir de damga vurmuşlar; "Original."Üzerindeki dikenli tel parçasıyla birlikte taş, plastik bir platforma yapıştırılmış.
Plastiğin üzerinde Almanca, İngilizce, Fransızca "duvar" anlamına gelen "die Mauer, the wall, le mür" kelimeleri yer alıyor.
Altında:
"Berlin13.8.1961 - 9.11.1989" yazılı.
Çocuk, daha yaşamının ilk aylarında bilinçaltıyla "doyumsuzluğa" itiliyor.İleriki yıllarda "hep birşeyler yemek - içmek" psikolojisini yaşıyor.Şişmanlıyor...Sosyal psikologlar, Türkiye' de siyasetin uçlara savruluşlarını da bir bakıma memeden erken kesilmeyle paralel kurarak açıklıyorlar.Toplumun "zgürlüklerle yeterince beslenmeyişi, doyumsuzluklara ve uçlarda arayışlara neden olabiliyor. Ayrılıkçılık ve siyasal islam gibi uçlardaki politikalar - hiç onaylamasak da -, bu saptamanın ışığı altında sorgulanabilir. Çok yemek sonucu şişmanlığın nedeni, psikologlara g"re; "Bebeklik çağında memeden erken kesilmek." MGK gündemi Askerin "AB üyeliğinin yararına inanıyoruz. Ancak... Avrupa'nın hak ve "zgürlüklerinden "teye bile taşılmamalı" yolundaki g"rüşü gerçekçidir.Batıda da hak ve "zgürlüklerin üst sınırı "demokrasinin kendini ve devletin ulusal yararlarını koruyabileceği çizgiye kadar" dır.Buna karşılık... Çok alt sınırlarda uygulamalar ise "doyumsuzluk sendromu" oluşturabilir. Uçlardaki politikalara ve s"ylemlere çanak tutabilir.O nedenle... Ulusal yararlar ve Anayasal ilkeler çerçevesinde kültür ve inanç çeşitlemeleri yeterince beslenmelidir. Avrupa Birliği' ne tam
<#comment>#comment>Çok yemek sonucu şişmanlığın nedeni, psikologlara göre; "Bebeklik çağında memeden erken kesilmek."Çocuk, daha yaşamının ilk aylarında bilinçaltıyla "doyumsuzluğa" itiliyor.
İleriki yıllarda "hep birşeyler yemek - içmek" psikolojisini yaşıyor.
Şişmanlıyor...
Sosyal psikologlar, Türkiye'de siyasetin uçlara savruluşlarını da bir bakıma memeden erken kesilmeyle paralel kurarak açıklıyorlar.
Toplumun özgürlüklerle yeterince beslenmeyişi, doyumsuzluklara ve uçlarda arayışlara neden olabiliyor.
Ayrılıkçılık ve siyasal islam gibi uçlardaki politikalar - hiç onaylamasak da -, bu saptamanın ışığı altında sorgulanabilir.