<#comment>#comment>Dilek Çetinalp...İki yüksek okuldan diplomalı... Hacettepe Üniversitesi Protez ve Ortez bölümü ile Kocaeli Üniversitesi Yüksek Ebelik bölümünden diploma almış. "Bugün benim doğum günüm. Armağanım işsizlik" diyor. Sağlık Bakanlığı ve SSK'dan iş başvurularına cevap bekliyor.
Mesut Çamaçıkan...Onun da iki mesleği var... Garson ve berber. Özal'a ve Demirel'e servis yapmış. O da işsiz. Çocuğu yüksek ateşli hasta. Doktorun yazdığı ilaçları almak için borç arıyor. "İnsan yerine konulacağımız bir siyasal sistem oluşsun... Bu uğurda çocuğumu bile kaybetmeye razıyım" diyor.
Şimdiki çocuklar harika
Söze Mehmetçik İlköğretim Okulu 8.sınıf öğrencisi Eda Saç giriyor...
"Tabii gitsin bu liderler. Hepsi dinazor. Ecevit de artık eşiyle birlikte kenara çekilip nostalji yapsın. Kendi sağlık problemleri var. Türkiye'yi nasıl iyileştirsin? Bir tek Kemal Derviş şimdilik iyi görünüyor. Ötekileri artık kimse istemiyor. Sistem değişmeyince herkes kapağı yurtdışına atmak istiyor, beyin göçü oluyor."Eda, büyüyünce Çetin Altan gibi bir gazeteci yazar olmak istiyor.
<#comment>#comment>Homeros'a göre; Manisa'nın sırtını dayadığı Spil dağının doruklarında ölümsüz tanrıların sofrası kurulurdu. Yörenin hükümdarı Tantalos, onların sofrasında yer içerdi. Birgün o da tanrılardan "ölümsüz olmayı" istedi. Tanrılar, bu kendini bilmezliğe öfkelendiler ve onu ölümsüz yaptılar. Fakat... Cezalıydı. Önündeki dereye eğilir fakat sudan içemezdi. Su, o an kururdu. Başının üzerinde sallanan meyvalara uzanır açlığını gidermek isterdi, ama meyvelere erişemezdi. Sonsuza dek bu cezayla yaşamaya mahkum edilmişti.
Olay, hala "Tantalos işkencesi" diye bilinir.
Manisalı şimdi "Tantalos işkencesinden geçtiği" inancında.
...
"Seba Melikesi Belkıs'ın gerdanlığı Manisa'da kopmuş... Gerdanlığındaki inciler saçılmış ve milyonlarca üzüm salkımına dönüşmüş." Manisa, başta üzüm olmak üzere her ürünün adeta fışkırdığı topraklarında yeşile kesmiş.
Gerçekten... Türkiye'nin en güzel üzümleri burada yetişiyor... Dünyanın en büyük üzüm ihracatçısı Manisa...Ancak... Son krizden sonra ihtalatçı ülkeler, yöredeki sıkışıklığı fark ettiler ve fiyatları neredeyse yarı yarıya aşağıya çektiler.
<#comment>#comment>ABD'de yaşanan tarihin en dehşet verici terör eylemi, yıllardır yoğrulan şiddet kültürünün doğurduğu canavardır.
Frankeştayn gibi insanın yarattığı, ama artık kontrolünü yitirdiği bu canavarın yaklaşan ayak sesleri yıllardır duyulmaktaydı.
Terörün takvimi, olay olay arşivlerde.
Canavarın yol haritası ise bilim kurgu kitapları, tv dizileri ve Hollywood filmleriyle çiziliyordu.
İnsanlık rahmine atılan bu pislik tohumlarından canavar çıktı.
Ve artık çok daha tehlikeli.
<#comment>#comment>Cosmos'un bir baharını soludum Bilişim 2001'de.
Bilgisayar - internetle simgelenen bilgi çağı, Cosmos'un yeni bir baharı... Belki de miladı.
Bu baharın yaşam sevincini hissetmemek, bu takvimin dışında kalmak, ölü yapraklar gibi sararıp solmaktır.
Bilişim 2001'den ilginç gözlemler yansıtmaya çalışacağım.
Örneğin... Bilişim 2001 "Çağ nerede... Türkiye nerede?" sorusunu, gündeme olanca ağırlığıyla oturtuyor.
Tokalaşmanın tarihçesi ş"yle...Yüzyıllar "nce... Erkekler bellerinde kılıç taşırken, bir erkek diğerine sağ elini havaya kaldırarak yaklaşıyordu. Diğeri de aynı şeyi yapıyordu.Yani "elimi silahıma atmayacağım, dostça yaklaşıyorum" mesajını veriyorlardı.Ama... Bu yeterli değildi.Her ikisi de kendilerini emniyete almak ve diğerinin belindeki silahı ansızın çekmesini "nlemek için, birbirlerinin sağ ellerini - bugünkü el sıkışmak şeklinde - sıkı sıkıya tutuyorlardı.Aslında "güvensizlik" simgesi olan bu el sıkışma, zamanla "dostluk" simgesi haline geldi. El sıkışma, hep dostluğun kanıtı mı? Erkeklerin ve kadınların düğmeleri Lüzumlu sanılan bilgilerin Türkiye' yi ve dünyayı ne hale getirdiğini g"rüyoruz.Kafalarımızı kurcalayan bu tür birkaç bilgiyi seçtim.Paylaşalım...™rneğin... Erkeklerin düğmeleri neden sağda, kadınlarınki neden soldadır.Sağ elini kullanan biri, sağdaki bir düğmeyi soldaki iliğe daha kolay geçirir.Bu nedenle... Kendileri iliklediği için erkeklerin düğmeleri sağdadır.Kadınlara gelince... İlk kullanılmaya başladığı zamanlarda düğmeler, herkesin alamayacağı kadar pahalıydı.Zengin kadınların uzun elbiselerinin düğmelerini, ancak hizmetlileri
<#comment>#comment>El sıkışma, hep dostluğun kanıtı mı?
Tokalaşmanın tarihçesi şöyle...
Yüzyıllar önce... Erkekler bellerinde kılıç taşırken, bir erkek diğerine sağ elini havaya kaldırarak yaklaşıyordu. Diğeri de aynı şeyi yapıyordu.
Yani "elimi silahıma atmayacağım, dostça yaklaşıyorum" mesajını veriyorlardı.
Ama... Bu yeterli değildi.
Her ikisi de kendilerini emniyete almak ve diğerinin belindeki silahı ansızın çekmesini önlemek için, birbirlerinin sağ ellerini - bugünkü el sıkışmak şeklinde - sıkı sıkıya tutuyorlardı.
Duyumlara g"re; Piyasanın kurtları bu inişi g"zlüyorlar. En alt düzeye indiğinde alışa geçmek ve dolara talep yaratmak için...Yapay olarak yaratılan b"yle bir taleple "ellerindeki doları çok daha yüksek fiyattan satarak birkaç gün içinde gene vurgun yapma" planlarından s"z ediliyor.Bu nedenle... Daha sorumluluk duygusuna sahip ekonomistler, bankacılar, işadamları "doların çok sert düşüş yapmaması" dileğindeler. Merkez Bankası' na bu alanda "nemli bir sorumluluk düşüyor.Dolar fiyatında düşüşü gıdım gıdım gerçekleştirirken ani yükselmelere karşı da günlük satış yapabilmek ve "nemli sapmaları b"ylece "nlemek için IMF ile bir "centilmenlik anlaşması" yapmalı. Türkiye' de herkes biliyor ki... "Dolar ve mark damlalıkla düşer, kepçeyle yükselir." Doların inişe geçmesi, kış güneşi gibi aldatıcı mı? Savaş gibi Ekonomideki küçülme, II.Dünya Savaşı' ndan bu yana en yüksek oran.B"ylesine bir beceriksizlik için "zel eğitim almış olmak gerek.Biraz rakkamlarla dans edelim...™nce "büyükler..." "Zenginler kulübü" diye bilinen TšSİAD' ın rakkamları, pek de dramatik değil. TšSİAD üyeleri içinde kepenklerini indiren, kapılarını kapatan yok... İşçi çıkartmaları da çok az düzeyde.
<#comment>#comment>Doların inişe geçmesi, kış güneşi gibi aldatıcı mı?
Duyumlara göre; Piyasanın kurtları bu inişi gözlüyorlar.En alt düzeye indiğinde alışa geçmek ve dolara talep yaratmak için...
Yapay olarak yaratılan böyle bir taleple "ellerindeki doları çok daha yüksek fiyattan satarak birkaç gün içinde gene vurgun yapma" planlarından söz ediliyor.
Bu nedenle... Daha sorumluluk duygusuna sahip ekonomistler, bankacılar, işadamları "doların çok sert düşüş yapmaması" dileğindeler.
Merkez Bankası'na bu alanda önemli bir sorumluluk düşüyor.
Dolar fiyatında düşüşü gıdım gıdım gerçekleştirirken ani yükselmelere karşı da günlük satış yapabilmek ve önemli sapmaları böylece önlemek için IMF ile bir "centilmenlik anlaşması" yapmalı.