Dijital çağ ile yeni bir başlangıç: Pandemi dönemi

5 Ekim 2020

Sanayi Çağı… Yaşamımızı kolaylaştıran çok önemli gelişmeler sundu, evet… Öte yandan çevre, hava, su kirliliği, ormanların azalması, artan nüfus, doğal kaynakların tükenmesi gibi sonuçları hayatta kalışımızı zorlaştırmaya devam ediyor. Mesela, küresel ısınma ve iklim değişikliğinin etkileriyle yeni pandemilere hazır olun diyor uzmanlar…

Yayılan virüs mü; yoksa insanlar mı dünyaya?

Dijital Çağ… Ve yeni bir evre daha. Henüz bunun neler getireceğini öngöremiyoruz. Bildiğimiz tek şey bir önceki endüstriyel devrimin pandemik sonuçlarının dijitalleşmeye geçişimizi hızlandırdığı, hatta zorunlu kıldığı… Temassız, sosyalleşmesiz, uzaktan erişimli ve bol korunmalı yeni bir çağ.

Şimdi her zamankinden daha fazla Sağlık Bilimi Araştırmaları, Sağlık Teknolojileri, Hekimler ve Sağlık Çalışanlarına ihtiyaç duyduğumuz bir çağın başlangıcındayız. Gözümüz, kulağımız, kalbimiz doktorlarımızda, bilim insanlarımızda.

COVID-19 pandemisi başladığından beri 650’yi geçkin hastayı iyileştiren, “İnsanlara

Yazının Devamı

“Elde kahve kupasıyla tavana bakılarak hayal kurulmaz, hayal bilgi üzerine kurulur…”

22 Haziran 2020

Sadece bir kez “senaryo” yazın ve ekonomiden siyasete haber başlıklarına bir göz atın. “Covid19 sonrası 3 senaryo… Hep aynı senaryo… Aklımızda birkaç senaryo var… İstanbul depremi için korkunç senaryo… Bir iyi, bir de kötü senaryomuz var… Devlerin krizi yönetme senaryoları…” diye devam ediyor. Peki, gerçekte bu işin uzmanlığının ne gerektirdiği hakkında bilgimiz ne kadar?

Yerli ve milli senaristlerimizin kimler olduğu, ekonomik katkıları, toplumdaki sosyolojik belirleyicilikleri hakkında daha çok konuşmalıyız. Hatta farkındayız veya tam değiliz; fakat yaşamımız senaristlerin kaleme aldığı dizi ve filmlerle de evriliyor.

Evet, senaryo çok önemli… Çünkü bir çeşit mühendislik ile izleyicileri kavrıyor ve onların düşünüş ve görüşlerini de şekillendiriyor. Bu arada ek bir bilgi vereyim. Bu alanda 5 milyon dolarla en pahalı senaryolardan biri Dejavu filminin oldu. Filmin bütçesi 75 milyon dolar ve kazancı da 180 milyon doları yakaladı. Senaristlikten en çok kazananlardaysa George

Yazının Devamı

“Her sanatta ve zanaatta tek yetenek pek bir şey ifade etmez, ama deneyim, alçakgönüllükle, çalışkanlıkla birleşmiş deneyim her şeydir...”

15 Haziran 2020

Bizler, varoluşumuzdan beri hayatta kalmak için ihtiyaçlarımıza çözümler yaratıyoruz. Her ne kadar günümüzde her şeyin hazır ulaşılabildiği şartlara alışmış olsak da bu Covid19 salgını bizlere ev yapımı ya da el yapımı gibi birçok şeyin önemini öğretti. Sporu, sanatı, hatta işimizi dahi yapmanın, üretmenin yeni yollarını keşfetmemizi sağladı.

Bu dönemin enlerinde ilk sıralarda ekmek yapımı ile örme vardı. Kime baksam ya yoğuruyor ya da örüyor. Rahatlatıyor, stres atıyorum diyeninden, zihnimi boşaltıyor, bulmaca gibi diyenine kadar. Herkes ekmeği konuştu, ben de örmeyi konuşmak istedim.

Bu örme zanaatının tarihi gerçekten uzun; avcı-toplayıcılardan atlı göçebelere ve oradan günümüze uzanıyor. Biliyorum, örme denince aklımıza hep kadınlar gelir… Oysa tarihte bu tam böyle değil. Bir erkek mesleği olarak karşımıza çıkıyor. Mesela, İngiltere ve İrlanda’da örgü erkek işi olarak kabul edilirdi... Hatta, kadınların örgüyle ilgilenmeleri bile yakışıksız bulunurdu. Özetle kadın yün eğirir, ancak bu

Yazının Devamı

“Uzayın son değil ama bir sonraki sınır olduğunu ve fethedilecek bir şey olarak değil, keşfedilecek bir yer olarak görüyorum…”

8 Haziran 2020

Uzayın ve evrenin büyüklüğü kadar boşluğu da her zaman dile getirilir. Burada “uzay yalnızlığı” da konuşulmalı diye düşünüyorum. Uzay ile ilgili çalışmalar milattan öncesinden günümüzde değin süregelse de aslında gerçek anlamda uzaya çıkarak yapılan çalışmalar son 60 yılda olan gelişmeler.

Şöyle düşünelim uzay yalnızlığını… Covid19 süresinde, yaklaşık 3 ay boyunca belirli dönemlerde, karantina süreçleri yaşadık. Bu zamanda en çok konuştuğumuz konu insanoğlunun sosyalleşemediğinde ne kadar çok yalnızlaştığı oldu. Peki, uzaya çıkan insan sayısının şimdiye değin milyarlarca yıldır toplamda 600 civarı olduğunu sizlere söylesem? Hele ki uzaya çıkan astronotların yüzlerce gün bir kapsülün içinde karantina gibi tüm dünyadan izole olduklarını düşünürsek… Yalnızlaşmak bu koskoca evrende bu meslek için kaçınılmaz bir gerçek… Ve bu bakir alanda özel sektörün iştahını açacak uzay taşımacılığından, uzay tatilleri

Yazının Devamı

“Dünya bir kitaptır; Seyahat etmeyenler, onun sadece bir sayfasını okurlar...”

1 Haziran 2020

İnsanlık tarihi binlerce yıldır kimi zaman insanın yaratılışındaki merakından kimi zaman da daha iyi şartlar veya zenginlik bulmak ümidi içinde gezmek ve keşfetmek hikayeleriyle dolu.

Günümüz çağının şartlarıysa gezmek eylemini tatilcilik tanımı ile birleştirdi. Çalışma şartları malum. İzin günlerine sıkışan, yorgunluk atılan o meşhur tatil günlerimiz… Oysa, gezmek bir kültürdür… Gezmek, bilişsel ve fiziksel bir aktivitedir. Bu aktivite yıldızlı otellerde yapılan saatlerce uyumak, yemek içmek ve hatta güneşlenmekten çok fazlasıdır.

Eski çağlardan Orta Çağ’ın Rönesans’ına, devrimleri ve geleceği yaratanlar mucitler ile kaşiflerdi. İbn-i Battuta, Evliya Çelebi, Marco Polo, Piri Reis, Kristof Kolomb… Şimdiyse dijital Rönesans’ı yaşadığımız dönemdeyiz. İster o zamanların ister bugünün şartları olsun bilinmeze doğru merakla, cesurca atılan gezgin kaşifler tek kelimeyle kültür aşılaması yapıyorlar. Bugün onlardan biri konuğum.

Fatih Koparan… Dünyayı dolaşıyor. 100’e yakın ülke,

Yazının Devamı

“Görmeyi öğrenin… Her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunu fark edeceksiniz…”

25 Mayıs 2020

Canlılık ve birlikteliğin uyumu gökkuşağı… Birbirinden farklı 7 renk, bir arada öyle güzeldir ki, “İşte! Doğanın sanatı!” dedirtir. Her yağan yağmur sonrası, gökyüzünde gözler onu ararken… Gün gelir, prizmayı keşfeder insanoğlu. Bir bütünün parçaları olduğunu gösterir 7 renk birden.

Yıllarca sanatın da renklerine tek tek: “Resim ve Heykel, Müzik, Tiyatro, Dans, Edebiyat, Mimari” denirken… Gün gelir, kamerayı keşfeder insanoğlu. Ve 7. Sanat, Sinema doğar ve hepsinden bir bütün oluşturur.

Sanat derken nereden başlayacağıma şaşırıyorum… Sinema, belgesel, animasyon, dizi, reklam, yapımcı ve yönetmenler, oyuncular, müzik, stüdyolar, yayın kanalları… Dünyada yıllık 200 milyar dolarlık büyüklükte olan dev bir sektör bu aslında: “Film Endüstrisi”. Ülkelerin tanınırlığına etkisi kadar ekonomik anlamda da ciddi bir güç ve katma değer…

Ve dijital çağ, bu sektör için çok ayrı bir değere sahip. Örneğin, Korona salgını sürecinde, Mart

Yazının Devamı

“Kendini devamlı geliştir, pozitif olmayı seç ve böylece mutluluğu yakala!”

18 Mayıs 2020

Hayatta bir adım önde gidenler vardır her zaman. Bulundukları şart ve ortama takılmaksızın, büyük bir merak ve heyecan içinde yeniden, hep yenilenirler. Değişime kendilerinden başlarlar, çünkü yeniliklere ve eleştiriye açıktırlar. Bir de en güzeli, bu gibi kişilerin ortak amacı, bunu çevrelerine de aşılama istekleridir. Paylaşmak…

Her şey meraklarıyla başlar. Derinlemesine bir merak. Kafada oluşan her sorunun cevabına yeni bir soru eklenir, sonra yeni bir cevap ve derken öğrenme açlığı bir bilişsel gelişme sistemine dönüşür bu kişilerde. Aslında, temelinde, kişisel de bir gelişme…

Pozitiftirler. Akılcı ve inisiyatif alabilen kimliklerine ek olarak, bilgi birikimlerinin kendilerine kazandırdığı özgüvenle, başarılı birer iletişimci de olurlar.

Tansu Yeğen, onlardan biri… Yaptığı işi severek yapanlardan. Teknolojik gelişmelerden yaratıcı tasarımlara, iletişimin önemi, hatta sosyal medyadan küresel çapta büyük firmalardaki yöneticiliğine kadar tam bir marka, pazarlama ve satış gurusu…

2018’di… Türkiye’de herkes

Yazının Devamı

“Tarihten günümüz 2020’e, Ana Tanrıçalarla dolu Anadolu…”

10 Mayıs 2020

 

Gerçek hayatları ve gerçek kahramanları hiç uzaklarda aramayalım… Bugün olduğumuz yerdeysek, bu, hayatlarının en büyük girişimini yapmış, yaşadığımız dünyaya en paha biçilmez eserini bırakmış, yaratıcılığının zirvesini yaşamış annelerimiz sayesinde… Onlar gerçek kahramanlarımız…

Peki… Anneliğin adıyla taçlanmış başka neresi vardır adı Anadolu olan dünyada? Anatolia, Yunanca’da güneşin doğduğu yer anlamındayken zamanla evirilip, Anadolu oluyor. Bir tesadüf müydü? Bence, tesadüf olmamalı. Çünkü, ana Tanrıçaların ülkesi bu topraklar.

Tek tanrılı dinlere geçişin çok öncesi yaratımın, doğurganlık ve bereketin simgesi kadın… Anne!

Binlerce yıl önce de anneliğe duyulan güçlü inanış ve saygı, doğanın, doğa ananın sunduğu ürünlerle beslenen avcı toplayıcılar için vazgeçilmezdi. Her ne kadar avcı-toplayıcı (Paleolitik Çağ- Yontma Çağ) dönemin erkek gücüne dayandığı iddia edilse de o çağdan günümüze gelen

Yazının Devamı