DİJİTAL ÇAĞLA DÖNÜŞEN KİTAPLAR VE YAYINCILIK SEKTÖRÜ: BİLGİNİN SÜREKLİLİĞİ…

14 Aralık 2020

Kitaplar, yazarlar, kitapçılar… Nasıl içselleştiriyoruz değil mi? Haşır haşır sayfalarını karıştırmak, kitap kokusunu içimize çekmek, kalem kağıtla not almak, upuzun raflar, bir de sahaflar… Ve, her şey çok hızlı değişiyor. Kim bilir belki yakın bir zamanda bilginin yazıya ve baskıya dökülmüş hali de değişir. Olabilir, çünkü kalıcı olan “bilginin sürekliliğidir.” Değişen şey, bilgiyi bize ulaştıran aracılar… Yazarlar bilginin kendisi; kitap ve kitapçılar ise aracısıdır.

Kitap satış yerleri de değişiyor mesela. Biliyorsunuz karantina dönemlerinde yepyeni hobi arayışlarına giriyoruz ve ihtiyaçlarımız için dijital alışverişe yöneliyoruz. Bunun bir olumlu sonucuysa bizi daha çok okuyan ve araştıran bir ülke olmaya doğru evirmesi… Ülkemizde internet üzerinden ve e-ticaret sitelerinden yapılan alışverişlerde kitap satışındaki artışlar dikkat çekici oldu. Öyle ki ülkemizin okuma oranında en gözle görülebilir artışı Covid_19 döneminde gerçekleşiyor.

 

Türkiye Yayıncılar

Yazının Devamı

ANI YAKALAYIP GELECEĞE TAŞIYAN DİJİTAL FOTOĞRAF SANATÇILARIMIZ

30 Kasım 2020

Geleneksel sanatta anı yakalama, hayali, canlı veya nesneleri resimlemenin geçmişi çok eskilere, mağara sanatına kadar gidiyor. Derken kameranın 1800’lerde icadıyla yeni bir alan çıkıyor: Fotoğrafçılık… Resim ve heykel gibi geleneksel sanatlara nazaran, daha fazla bilgi ve ayrıntı yakalamasıyla fotoğraflar insanlık sanat tarihinde yerini çok hızlı alıyor.

Şu anda 1980’den günümüze kadar uzanan çağdaş fotoğrafçılık dönemindeyiz. Tam anlamıyla geleneksel teknikler yerine teknoloji kullanılarak üretilen fotoğraflara bu tanım veriliyor. Sayısal fotoğrafçılık veya bildiğimiz adıyla dijital fotoğrafçılık, sosyal medya platformlarının da katılımıyla tüm dünyada öylesine yayıldı ki saatlerimiz görsel medya üzerinde geçiyor. Bu sonuca gelmesi çok normal çünkü dijital fotoğrafçılıkta her şey çok seri, geleneksel yöntemlerde baskı için ihtiyaç duyulan kimyasallar yok mesela. Dijitalle birlikte fotoğraflar anlık görüntülenebilir, işlenip basılabilir, taşınıp arşivlenebilir ve de en

Yazının Devamı

Kuzey Kıbrıs'ın genç dijital sanatçıları dünyaya açılıyor

23 Kasım 2020

Sanatın dijitali mi olurmuş sözü de tarihe karışıyor. Çok yeni bir tür gibi görsek de bu alan hayatımıza gireli yaklaşık bir yüz yıldan fazla oluyor. Nasıl mı? Hareketli fotoğraflarla, hem de Zoopraxiscope ile 1879’dan bu yana hayatımızda. Derken televizyon ve video teknolojisinin gelişmesi bu alanı tüm dünyaya yaydı.

Dijital sanat çok yönlü, bir sınırı hatta tanımı yok gibi. Sürekli bir devinim halinde, gelişme nereyeyse, nesiller oraya ve sanatta oraya evriliyor dijitalde. Ve klasik sanata nazaran, bir cep telefonu uygulaması veya bilgisayar programı uzağımızda olduğu için, daha erişilebilir. Ayrıca daha interaktif çünkü izleyicisini de eserle etkileşime sokabiliyor.

Bu arada bu yeni akıma sayısal sanat veya yeni medya sanatı diyenler de var. Bilgisayarlar bu sanat alanında yardımcı bir donanım olmaktan çıkıp, ortak yaratıcının kendisi halindeler. Eserlerin üretiminde kağıt, tahta, boya vb elle tutulur fiziksel bir materyal yok.

Estetik mi tartışılır evet, göreceli sonuçta estetik algısı fakat çok eğlenceli olduğu yadsınamaz. Bana kalırsa diğer sanat

Yazının Devamı

Dijital çağda gerçeklik hayal gücü ve meraktır... Sanatta da...

16 Kasım 2020

Geçen senelerdi… Avrupa çıkışlı ama New York merkezli küresel bir yapay zeka firmasıyla bir iş geliştirmiştim. Ekiplere ben sunumlar yapıyorum, onlar bana…vs. Yemek arasında aralarındaki bir yazılım mühendisine “Ben mühendis değilim…” diye söyleme ihtiyacı duydum neden bilmiyorum. Türkiye’den alışkanlık işte, hani ne işin var burada gibi kafamda sorular. Hepsi bana döndü… Başladılar ben psikoloji, ben sosyoloji, aaa ben ekonomi mezunuyum, şunlar mühendis vs… Hemen devamında o mühendis bana öyle güzel bir cevap verdi ki… “Teknolojik her ürün insan için yapılıyor. Bizler mutfaktayız. Dışarıdaki dünyada, sosyal hayatta ihtiyacın, pazarın ne olduğunu bize sizler söylersiniz ve biz de buna göre ürünleştirmeyi yine sizlerle yapar ve geliştiririz. Birlikte bir bütünüz.”

Kalkıp buna alkış tutmayı istedim… Disiplinler arası çalışmak ve yaratıcılığı kazanmak, ürünleştirmek bu dedim. Bir odaya doldurulmuş aynı dili konuşanlar değil, farklı alanlardan uzmanları yaratıcı

Yazının Devamı

Dijital çağın değil, tüm çağların belleği: Tarih bilimi

9 Kasım 2020

İzmir depremi de tarihe karıştı. Enkazlar kaldırıldı, gündem değişti. Depremi konuşanlar, yazanlar bir hayli azaldı. Son popüler akım anı yakalamak diyoruz ya aslında bu toprakların insanları genelde hep bugün için yaşarlar. Çok şükür bugün de doyduk! Geçmiş geçmişte kaldı, yarına Allah kerim…

Buna unutkanlık diyemiyorum. Bu tarih biliminin öneminin bilinmemesi ve anlatılamamasından… Özellikle “Tarih Bilimi” diyorum çünkü “tarih işte” denilip geçildi yıllarca. Oysa tarih bilimi, yaşadığımız topraklar için tarımdan ekonomiye, sağlıktan teknolojiye binlerce yıllık hafızaya sahip olmamız demek. Bu bellek sayesinde 2. Abdülhamid’in dediği gibi tarihin tekrarını değil, ders almadığımız hataların tekrar ettiğini görürüz.

Geleceğimizi geçmişimizin üstüne inşa ederiz. Başarılar elde eder ve “Tarih Yazarız.” Genelde de tarihi kazananlar yazıyor… Böyleyken kazanılmışı bilmemek, arşivlememek, hatta üstüne var olan eserlerimizin de göz göre göre yitip gitmesine göz

Yazının Devamı

Annem kendi için hayal ettiği geleceğini doğurmuştu o gece: “Beni…”

26 Ekim 2020

Gelecek öncesi çağları konuşuyoruz aylardır burada. Oysa insanlar, ülkeler ve hatta kurumlar geleceklerini hep geçmişlerinin üzerine kurarlar. Geçmişten iyi veya kötü kendimize kattıklarımızla ilerleriz geleceğe; kimimiz heyecanla, kimimiz kayıtsız ve kimimiz ürkek. Merak ettiğimse geçmişin biriktirdikleri, geleceğin belirsizliği derken şimdiyi, içinde olduğumuz anı ne kadar yaşıyoruz…

Bir yandan da dijital çağ ve pandemiyle yalnızlaşıyoruz diye dertlenir olduk. Aslında yalnızlaşmaktan ziyade yalnız kalmayı da öğretiyor bize diyebiliriz. Yalnız kalmak değerlidir çünkü. Ayakları üzerinde durabilmek, kendini sorgulayabilmek, kendinle barışık olmak ve kendin olmayı sevebilmek… Hepsi duygusal dayanıklılığımızı belirler.

Anı yaşamak ve kendimizin farkında olmak… Geleceğimizin şifreleri bunlar.

Daha geçen hafta tam da bu konularda yazdığı “En Uzun Yollar Tek Adımla Başlar” adlı kitabı çıkan ve içinde uygulamalı terapi örnekleri de bulunan Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Uzmanı Prof. Dr. Bilge Uzun ile konuştuk. Tanımaktan

Yazının Devamı

Dijital çağın hızı: Sosyal medya pazarı en yeni sahiplerini arıyor…

19 Ekim 2020

Yaklaşık son 5 yıldır YouTube, Twitter ve İnstagram gibi sosyal medyada takipçileri çok olan “fenomen”ler bu tanınırlıklarını reklam karşılığında gelire çevirdiler. Ciddi gelirlerdi, derken… Pandemiyle birlikte dijital medyayı sanat, bilim, kültür, spor vb. alanlarda isim yapmış diğer ünlüler de kullanmaya başladı. Fenomenlerin gelir pastası da hooop birden bölündü…

Üstüne Türkiye’deki kurumsal firmalar da pandemiyle birlikte dijital pazarlama dönüşümüne girmek zorunda kaldılar. Artık markalar reklamları için ücret karşılığı fenomenlerle çalışmak yerine onlar da kendi sosyal medya departmanlarını kurdular. Mesela, Linkedin’de iş ilanlarına bakıyorum. 10/7’si sosyal medya uzmanı, dijital içerik üreticisi ve dijital pazarlama yöneticisi arıyor. İşsizlik zamanında yeni bir alan ve iyi bir fırsat…

Birkaç sene önce markalar fenomenlerin peşindeydi… Şimdiyse markalar kendi başlarına dijital medyada güçlendi ve fenomenler markaların peşine düştü. İşte, öyle hızlı ki

Yazının Devamı

Dijital Çağın Y Kuşağı Edebiyat Yazarları

12 Ekim 2020

Dijital çağın en küresel kullanım alanı sosyal medya platformları ve bloglar oldu. Buralarda hepimiz birer izleyici olduğumuz kadar; yazar, çizer, okur, tartışır ve fotoğrafçı da olduk. Milatlar öncesinden günümüze birçok yazar ve bilim insanlarının bilgileri ve sözlerinden güncel haberlere kadar hepsi mükemmel bir hızla yayılıyor.

Her türlü bilgiye erişim derken… Eğer hayattalarsa paylaşımlarını alıntıladıklarımızın sahiplerine de artık ulaşmak, bir iki çift lafın belini kırmak da hayal değil.

Böyle bir sosyal medya platformunda yaklaşık dört yıl öncesinde tanıdım Kaan Murat Yanık’ı. Birçok kişi onun kitabından paylaşımlar yapıyordu. Bir bakayım dedim… Derken yazarın kendisi, Kaan’ın da okurlarıyla etkileşim içinde olduğunu görünce daha bir sevindim. Yazarlara erişim ne muazzam… Genç yazarlar bu anlamda daha etkin. Evet… X ve Babyboomers kuşağı pandemi döneminde sosyal medyayı daha çok keşfetmek zorunda kaldılarsa da kitlesel bir giriş yaptılar onlar da.

Bilimde olduğu gibi edebiyatta da ufkumuzu

Yazının Devamı