Hayatta bir adım önde gidenler vardır her zaman. Bulundukları şart ve ortama takılmaksızın, büyük bir merak ve heyecan içinde yeniden, hep yenilenirler. Değişime kendilerinden başlarlar, çünkü yeniliklere ve eleştiriye açıktırlar. Bir de en güzeli, bu gibi kişilerin ortak amacı, bunu çevrelerine de aşılama istekleridir. Paylaşmak…
Her şey meraklarıyla başlar. Derinlemesine bir merak. Kafada oluşan her sorunun cevabına yeni bir soru eklenir, sonra yeni bir cevap ve derken öğrenme açlığı bir bilişsel gelişme sistemine dönüşür bu kişilerde. Aslında, temelinde, kişisel de bir gelişme…
Pozitiftirler. Akılcı ve inisiyatif alabilen kimliklerine ek olarak, bilgi birikimlerinin kendilerine kazandırdığı özgüvenle, başarılı birer iletişimci de olurlar.
Tansu Yeğen, onlardan biri… Yaptığı işi severek yapanlardan. Teknolojik gelişmelerden yaratıcı tasarımlara, iletişimin önemi, hatta sosyal medyadan küresel çapta büyük firmalardaki yöneticiliğine kadar tam bir marka, pazarlama ve satış gurusu…
2018’di… Türkiye’de herkes yapay zekayı, tanımını, teorik a,b,c’sini konuşurken, birden gündem New York merkezli bir Yapay Zeka firmasının Türkiye’ye ilk kez girişini konuşur oldu. Başında da kim, tabii Tansu Yeğen.
- Tansu Yeğen’i senden dinleyelim.
İstanbul’da doğdum fakat beni tanıyan herkes Kırşehirli olduğumu bilir. Alman Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi Elektronik Mühendisliği’nde okudum. Genelde çok ders çalışırdım, çünkü hep eğer detaylara inersem, bu konular benim aklımda daha iyi kalır mantığı vardı.
- Peki, bu azmin geleceğinle ilgili hayallerinle mi ilgiliydi?
Açıkçası geleceğe yönelik çok hayal kurmak yerine sen bugün elinden geleni yap, nasıl olsa iyi bir yöne doğru ilerlersin varsayımı ile yaşadım ve bu hiç değişmedi.
- Ailenin desteği nasıl oldu senin gelişimine?
Rahmetli babam mühendis olduğu için bana rol modeldi. Onun dışında da maddi anlamda aileme mümkün olduğunca yük olmamaya çalıştım. - O zaman kendi ayakların üzerinde çok erken yaşta durmaya başlamışsın.
Lise başında programlamayı keşfedince oyun programları yazıp, yurtdışına satmaya başladım. Aynı zamanda 10’un üzerinde öğrenciye ders veriyordum.
- O günlere dair bir anın var mı aklından çıkmayan?
Olmaz mı… 1983 senesiydi. ZX Spectrum bilgisayarda oyun oynadıktan sonra oynadığım oyunun benzerini yazabilmek için gösterdiğim çabayı aklımdan çıkaramam.
- Yazabildin mi? Ya da yazıp, ürünleştirip onu da satabildin mi?
Elbette, fırsat bu fırsat, hem de eğlenerek. Örneğin, Poker ve 3-5-8 gibi oldukça fazla aksiyon oyunu yazmıştım. Bir makine gibi üretip, yurt dışına satıyordum.
- Ne kadar güzel… Girişimci ve üretken tarafın var. Bu özelliklerin azim ve bilgiyle birleşince hayallerine adım adım yaklaştın.
Benim tek hayalim oldu. O da teknoloji pazarında çalışmaktı ki bu hayalimi fazlasıyla gerçekleştirdim.
- Örnek verebilir misin?
Microsoft, Apple, Samsung gibi şirketlerin dünya liderleriyle çalıştım ve kendimi teknolojinin merkezinde buldum. Şu anda ise dünyanın yapay zeka ve robot yazılımlar konusunda lider şirketi UiPath’de Avrupa Başkan Yardımcısı olarak çalışıyorum.
- Oyun demişken Tansu Yeğen halen oyun oynar mı?
Dijital oyunlar oynarım. Özellikle Nintendo Switch’in başta futbol, tenis ve basketbol oyunlarını çok severim.
- Yenilik ve yaratıcı tasarımlar denince Türkiye’de akla ilk gelen isimlerdensin. Bu ilgini bize biraz açar mısın?
Şöyle... Yeni ve farklı bir şeyler üretmeye ve üretilenleri de incelemeye bayılıyorum. Zaten sosyal medyada da çok sık bu yenilikleri paylaşıyorum. Bence yenilikçilik mevcut durumdaki sıkıntılarımızı çözebiliyor, hali hazırdaki bir ürünü daha fazla gelişmiş şekilde karşımızda bulabiliyoruz ya da daha önce hiç düşünmediğimiz bir çözüm sunuyor mesela PC, e-posta, internetin bir anda hayatımıza girip yerleşmesi gibi.
- Peki, bu yenilikçilik sadece dijital çağa özgü mü? Çünkü, bu tanım son yıllarda hayatımıza girdi.
Bence her alanda yenilikçi çözümler sunabilirsiniz. İlla teknoloji olmak zorunda değil. Mesela, bir yumurtayı daha kolay soymanın yolu, ya da bir ananası şimdiye kadar görmediğimiz şekilde yemenin yöntemleri de yenilikçiliktir. Tabii ki teknoloji deyince hep yenilikçilik akla geliyor. Özellikle yeni çıkan teknolojik bir ürün hayatımızda yaşadığımız bir probleme çözüm sağlıyorsa, hemen o ürünü edinmek istiyoruz.
- Nasıl ürünleri, mesela, hemen edinmek isterler?
Mesela arkasına yerleştirdiğin zaman, cep telefonu ekranını 5 katına çıkaran ekran, ya da her dilden anında tercüme yapan ve bir internet bağlantısı gerekmeyen cihazlar gibi.
- Senin gözünden ortaya çıkan yenilikçi ürünü diğerlerinden farklı ve başarılı kılan nelerdir?
Genelde en başarılı ürünler ihtiyacımız olduğunu fark etmediğimiz ürünlerdir. PC, e-posta, bulut bunlara örnektir. Bunlar çıkıncaya kadar böyle bir şeye ihtiyacımız olduğunu düşünmezdik. Bir yandan da problemlerimize çözüm olan ürünler ve manuel yaptığımız işleri teknolojiyle yapmamızı sağlayan ürünlere odaklanılmalı. Başarı tabii hemen gelmez. Burada da yeri gelmişken hem hayat felsefem hem de sevdiğim bir sözü paylaşayım. “Başarı hazırlanma, çok çalışma ve hatalardan öğrenmenin sonucu gelir.”
- Yaşam boyu öğrenme çok önemli. Özellikle, bilgiye erişimin mümkün olduğu çağımızda. İçinde bulunduğumuz gelişmeleri ve süreci tanımlaman gerekirse…
Dördüncü endüstri devriminin tanımı birçok teknolojik terimden oluşuyor. Aslında bu yaşadığımız zaman içinde hepsinin Yapay Zeka altında toplandığına şahit oluyoruz. Özellikle de COVID19 ile YZ teknolojisi daha da önem kazandı.
- Haklısın evet. Yapay Zeka hemen hemen tarımdan sağlığa bir çok farklı sektör için temel oluşturacağa benziyor. Peki, tam olarak yapay zekayı nasıl takip edeceğiz? Çok dallı…
Yaşam boyu öğrenme dediğimiz tam da burada devreye giriyor. Yapay Zeka, o kadar hızlı gelişen bir teknoloji ki okurlarımıza tavsiyelerimden ilki bol bol Youtube’da çıkmış videoları izlemeleri olacak. Yapay zeka hakkında yapılan TED konuşmalarını izlesinler. BLINKIST diye bir uygulama var, yurtdışında yapay zeka hakkında çıkmış kitapların özetlerini buradan okuyabiliyorum. Bana özellikle bu dönemde çok yardımcı oldu. O kadar çok ücretsiz eğitim var ki örneğin UiPath’in web sitesinde de birçok yapay zeka ve robot eğitimi var.
- Yeri gelmişken, UiPath tam olarak nasıl bir yapay zeka platformuna sahip, bize açar mısın?
Bizim yazılımımız aslında beyaz yakalı çalışanların bilgisayar başında geçirdikleri %50 vakti robotlara aktarmalarını sağlayıp, onların zekalarını kullanacakları işlere yönlenmelerini sağlıyor. Bunu yaparken, yapay zeka özelliklerini de kullandığı için bir anda şirketlerde %30’lara varan verimlilik artışı oluyor. Mesela iş planı sunumlarını yapan 8 kişilik bir ekip, işi bizim robotumuza öğretince, bizim robotumuz 6 dakikada hazırlıyor.
- Peki sorumluluğun altında kaç ülke var? Çok seyahat oluyordur. Nasıl yetişiyorsun?
Sorumluluğum altında yaklaşık 100’e yakın ülke var ama ben bunların 30’unu doğrudan yönetiyorum diğerlerinde ise iş ortaklarımızı yönetiyorum. Sıkı bir zaman planlaması ile yetişebiliyorum, hele bu dönemde hayatım daha kolaylaştı. Ama itiraf ediyorum farklı ülkelerdeki müşterilerimizle ve ekiplerimle yüz yüze konuşmayı özledim.
- Pazarlama ve satış uzmanlığına gelelim... İletişimin en önemli sosyal becerilerinden. Sen sayısal zeka ile sözel zekayı kariyerin boyunca birleştirmeyi başardın. Bunda etkin olan sence neydi?
Ben mühendislik okuduktan sonra 1 yıl da işletme üzerine bir programa katıldım. Orada sosyal becerilerin çok önemli olduğunu anladım. İletişimimi kuvvetlendirmek için öncelikle tanışabildiğim kadar çok kişiyle tanışmaya çalıştım ki her seferinde farklı alanlarda iletişim kurabileyim istedim. Ya da çok zorlu sunumlarda yer almaya çalıştım, ona hazırlanmak ve sonra onu sunmak bana çok iyi tecrübeler kazandırdı. Ardından, zamanla bir bakıyorsunuz iletişiminiz kuvvetlenmiş. Ama gene de geriye gidebilecek olsam bu süreci hızlandırmak için tiyatro dalında çalışma yapmayı isterdim ve diksiyon kurslarına katılırdım.
- Tiyatro ve diksiyon denince… Tansu Yeğen yıllardır en üst düzey yöneticilik pozisyonlarında bulunuyor. Malum plaza dili diye uzun süredir kara mizahını yaptığımız bir kullanım var. Teknolojiyle de dilimize giren yabancı terimler çok ve çoğunun karşılığı da yok. Sen sunumlarında en az anadilin gibi bildiğin İngilizce ve Almanca ifadeler yerine oldukça Türkçe kelimeler kullanıyorsun. Ne yapılmalı? Bu konuda görüşlerin neler?
- Ben gerçekten de konuşma dilimde yabancı kelime kullanmamaya aşırı dikkat ediyorum. Özellikle plaza dili bana çok rahatsız edici geliyor. Çevremde de birçok kişinin plaza dilinden rahatsız olduğunu anlayınca, dikkat oranım yüzde yüzün üstüne çıktı. Ne yazık ki, dediğin gibi, bazı kelimelerin “Türkçe”’sini geliştiremedik. Mesela “drone” kelimesi öyle kaldı. Ekranların boyutlarını metrik sistemde olmamıza rağmen halen 32 inç televizyon şeklinde kullanıyoruz. Hadi gülümseteyim sizi, mesela bilgisayar yerine bilgisaray denmesi ya da yazıcı yerine bilgiyazar ne güzel olurdu diye çok düşünürüm.
- Dijital teknolojilerin hayatımıza ilk getirdiklerinden biri olan sosyal medyayı etkin kullanıyorsun.
Anlatayım, evet. Sosyal medyada özellikle Twitter’da yer alıyorum, çünkü Twitter bana inanılmaz derecede gündemi takip etme imkanı veriyor. Bir yandan da takipçilerimin etkileşimleriyle genelde nelere ilgi duyulduğunu, nelere tepki verildiğini görebiliyorum. Aslında, ben mühendis olduğum için Twitter’ı teknik açıdan da hakkını vererek kullanıyorum. Birçok yan programdan, attığım tweetleri analiz edebiliyorum. Bunu da yapmak zorundayım çünkü bazen attığım tweetler 3 milyon kişiye ulaşıyor.
- 3 milyon… Hakkını verelim. Sen teknoloji alanında Twitter’da bir fenomensin. Peki sana diğer fenomenlere yaptıkları gibi reklam teklifinde bulunan markalar olduğunda bunu nasıl karşılıyorsun?
Şöyle ki… Evet, markalar bana doğrudan ya da tweet atmam karşılığında iş birliği tekliflerinde bulunuyorlar. Fakat ben profesyonel çalışan biriyim. Benim en başından Twitter’da olmamın tek nedeni teknolojik gelişmeleri paylaşmak. Bunun dışında bir amacım olmadı. Çoğu kez markaların bu tekliflerine, eğer toplum yararına bir reklamsa, bir bedel beklemeden karşılarım diyorum. Özellikle son zamanlarda acaba “Çocukların eğitimi alanında faaliyet gösteren bir derneğe bağış yaparsanız, tweet’inizi paylaşırım.” diye şart koşup, taleplerini kabul etsem mi diye düşünüyorum.
- Ne güzel olur… Eğitim ve çocuklar. Çocukluk hayalindeki gibi teknoloji alanında sosyal medyada ilk sıralardasın. Hatta bir araştırmada 1.sırayı göğüslediğin çıkmıştı.
Ne mutlu bana. Doğru bir yol izlediğimi anladığım bir andı o haberi ve araştırmayı duyduğumda. 2019 yılının başıydı. Türkiye’nin 2018 yılında en çok konuştuğu teknoloji konuları sırasıyla: bitcoin, blok zinciri teknolojisi ve kriptopara’di. Buna göre Twitter, Türkiye’de 2018 teknoloji alanında en çok etkileşime geçilen hesapları açıkladı. Orada Türkiye’de bir numara olduğumu öğrenmem beni çok mutlu etti. İkinci sırada bir kriptopara hesabı ve üçüncü sırada da Elon Musk Türk kullanıcıların ilgisini çekmişti.
- Elon Musk’ı dijital bir alanda geçmek ve bunun Twitter tarafından duyurusunun yapılması gerçekten farklı bir duygu olmalı. Gelelim birçok ülkedeki gelişmelerden haberdar olmana. Kıyaslayacak olursak, ülkemizin dijitalleşmeye bakışını nasıl görüyorsun?
Korona virüs salgını sonrası dünyada ekonomi tamamen internet bazlı olma yolunda ilerliyor. “5G, Yapay Zeka, Yazılım Robotları ve de Büyük Veri”’nin bu dönemde en öne çıkacak teknolojiler olacağını hem Çin hem de Avrupa Birliği açıkladı. Ülkelerin teknoloji alanında yaptıkları birbirlerinden farklılık gösteriyor. Burada da kendimizi petrol gibi doğal kaynağı olmayan ülkeler kategorisine koymamız lazım. Şanslıyız ki en önemli avantajımız ülke nüfusumuzda yaş ortalamamızın 31 seviyesinde olması. Bu yüzden, “1 Milyon Yazılımcı Proje”sini çok destekliyorum ve bizim için çok önemli faydalar sağlayacağına inanıyorum.
- Son olarak… Tansu Yeğen ne hayaller kurar... Bize bilim kurgu hayallerinden örnek verir misin?
Çok var, çünkü hayalimdeki uç gelecek fikirleri açıkçası ileride olmasını beklediğimiz gelecek. Mesela piyano çalma ve İspanyolca konuşma becerilerini beynime yükleyip, bir albüm çıkarmayı çok istiyorum.
- İspanyolca bir piyano resitali, albümü... Çok hoş ve evet ilk duyunca insanda imkansızmış, hayalmiş hissi yaratıyor. Başka?
Aynı zamanda da gelecekte benim yerime çalışan bir robotum olacak. Gündüzleri işe o gidecek ve onun başarılı olabilmesi için akşam eve geldiğinde onu yeni bilgilerle donatacağım. Bunun için de bütün günümü yeni bilgileri öğrenerek geçireceğim.
Twitter: @FlzDag
Instagram: benfilizdag