TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’nda, 1960 darbesi ve 1971 muhtırası ile 1980 darbesi ve 28 Şubat’a ilişkin 3 ayrı alt komisyon oluşturuldu.
Ya 27 Nisan muhtırası?
Komisyonun bazı üyeleri 27 Nisan’ın da araştırılmasını ısrarla istediler ama olmadı.
Ak Partili üyeler aynı ısrarla karşı çıktı.
Meclis’teki denge malum.
Ak Parti istemediği sürece, TBMM’de iki kere iki dört bile etmez!
Sabah Gazetesi’ndeki habere göre asıl ilginç olan Komisyon Başkanı Nimet Baş’ın söylediği.
İşe girerken veya kız isterken artık şöyle soracaklar:
“Kaç aylıksınız?”
Misal.
18 Temmuz 1984’te doğduysanız, vereceğiniz cevap şu olacak:
“333 aylığım efendim.”
Devir değişti artık.
Ben mi yanlış anladım, Orhan Gencebay mı “Gelişmiş ülkelerde sanat alanında her konu özerktir, özeldir” derken kavramları karıştırdı?
Anlamadım.
Çünkü o sözlerden “ha özerk, ha özel; ikisi de aynı şey” gibi bir anlam çıkıyor ki, elbette alâkası yok.
“Özel” olmak başka.
“Özerk” olmak bambaşka.
Mesele tiyatro ise...
Eskiden müthiş heyecan yaşanırdı partilerin il kongrelerinde. Öylesine ilginç olaylara sahne olurdu ki kongreler, ilerleyen yıllarda insanlar çocuklarına ibretlik birer öykü gibi anlatırdı.
Yine eskiden, örneğin Adalet Partisi’nin 600 il delegesi “genel başkan seçercesine” il başkanı seçerlerdi.
Misal.
Bir ay sonra Ak Parti’nin İzmir İl Kongresi var.
Ya heyecan...
Var mı?
Azıcık vardı.
Geçen çarşambaya kadar.
Başbakan Erdoğan ile Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi, en son 24 Nisan günü Başbakanlık Resmi Konutu’nda buluşmuştu.
Ya İnterpol, kırmızı bülteni o saatlerde çıkarsaydı da, Haşimi Başbakanlığın kapısı önünde yakalansaydı.
İşe bak.
Rezalete bak.
Sen istediğin kadar Irak yönetimine saydır.
Adamlar ama doğru ama yalan, Haşimi’yi “terör örgütlerine yardım etmekten” suçlu ilan edip; İnterpol’den kapı gibi ve kırmızı renkli bir bülten almışlar ellerine.
Bilmeyenler için anlatayım.
İnterpol’ün renk renk bülteni var.
Londra’da Boris Johnson yeniden belediye başkanı seçilince çok sevindik.
Neden?
Adı Boris, soyadı Johnson ve üstelik sapsarı bir arkadaş ve ama Osmanlı soyundan geliyor.
Osmanlı’nın son döneminde Dahiliye Nazırlığı (benzetmek gibi olmasın ama İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in muadili) yapmış Ali Kemal’in öz torunu Stanley Johnson’un oğlu olur kendisi.
Yani ucundan azıcık da olsa bizden biri.
Onun için tam adıyla Alexander Boris de Pfeffel Johnson’un zaferi bizi çok sevindirdi.
Bakarsınız ileride Muhafazakâr Parti Genel Başkanı ve ardından İngiltere Başbakanı olur ve işte o zaman daha çok seviniriz.
Tek cümlelik bir haber:
“Başbakanlık müşavirliklerine Yakup Caymazoğlu ile Taha Genç atandı.”
Hayırlı olsun.
Olsun da, kim bu arkadaşlar?
Google her şeyi bilir ya...
Önce “Yakup Caymazoğlu” yazdım ve yalnızca o tek cümlelik haberin yer aldığı yüze yakın başlıkla karşılaştım.
Bir an geldi “Aman” dediniz.
Kime güvenirsiniz?
Laf olsun diye değil.
Gerçekten, tamamen güvendiğiniz kişiler kimlerdir?
Sormuşlar.
İlk sırada “çocuklarım” çıkmış.
Analar babalar yüzde 88,7 oranında çocuklarına güveniyor.