Tek karelik havuz içinde havuz!
Mustafa Çevikel kızgın, “Bu rozet ile onurum arasında açıklama yapmaya çalışıyorum. Diğerleri bir yerlerden icazet beklerken, biz tek başımıza açıklama yapıyoruz” diyor.
Rozet, altı oklu.
Ve tek başına değil aslında.
Açıklama yaparken yedi kişi var yanında.
Beklediği ise çok daha fazlası.
Tablo aynı. Yıllardır değişmiyor. 2009 yılında düzenlenen 154 planlı yolsuzluk operasyonundan 61’i sağlık sektörüne yapılmıştı.
2010 yılında 155 operasyon yapıldı, ilk sırada yine sağlık hizmetleri vardı.
Mali polisin geçen yıl gerçekleştirdiği 207 operasyondan 62’si bir kez daha sağlık sektörünü hedef aldı.
143’ü kamu görevlisi olmak üzere 571 kişinin gözaltına alındığı bu operasyonlarda, 34’ü kamu görevlisi olmak üzere 152 kişi tutuklandı.
Neden acaba?
Böyle bir soru dahi abesle iştigal olsa da, cevabı herkes duysun, bilsin bir daha:
Para.
Can çıkar, huy çıkmaz... Aynen öyle. Toptan bakıyoruz her şeye. Eğer kendimizi bir tarafa yerleştirmişsek, bakış açımız fazlasıyla dar oluyor.
İlle de “seç birini” deniyor:
“Ya siyah ya beyaz...”
Yok canım.
Yok mu başka renk?
Aslına bakarsanız, siyah ile beyaz renk bile değil.
Güneş ışınlarını yansıtmadan tamamen emen cisimler siyah, tamamen yansıtanlar ise beyaz görünüyor.
İlk Meclis’ten bugüne, İzmir milletvekilleri listesinin neresinde kalmıştık?
Tam şurada:
“KALKAN Erdal, Kâmil Bey (Mustafa Kâmil DURSUN), KAPANİ Osman, KARADEMİR Erdal, KARAGÖZOĞLU Coşkun, KARAMAN Fazıl, KARHAN Kemal, KATMERCİ İsmail, KAVUR Ekmel, KAYA İlhan, KAYA Yılmaz,
KAYGAN Saim, Kâzım Paşa (İNANÇ), KELEŞ Birgen, KILCI Fuat, KIRKPINAR Yusuf, KIŞLALI Ahmet Taner, Kitapçı Hüsnü Bey (Hasan Hüsnü KİTAPÇI), KÖKEN Rahmi, KÖSTEPEN Mehmet, KÜRŞAT Nihat.
MENTEŞ Vasfi, MENTEŞE Halil, METİN Hasan, MİÇOOĞULLARI Türkan, MİMAROĞLU Reşat, MİRKELÂMOĞLU Necip, MOROĞLU Mustafa, MUMCU Şükran Güldal, MUTMAN Atilla, Münir Bey (Ahmet Münir AKKAYA)...
ODYAK Sait, OLCA Hayrullah, ONARAN Halit, ONURSAL Rauf, ORAL Sümer, ORAN Ekrem, ORHON Talat, OSMA Şinasi, OYAN Oğuz...
ÖKEREN Haluk, ÖKTEM Haydar, ÖKTEM Enver, ÖNDER Kemal, ÖNEN H. Yılmaz, ÖNEY Metin, ÖRS Kâmran, ÖZCAN Mehmet, ÖZDEMİR Akın, ÖZEK Kadri, ÖZEN Remzi, ÖZKAN Mehmet, ÖZTİN Mustafa, ÖZTÜRK Harun, ÖZYÖRÜK Halil...
Onlar birinci Meclis’ten bugüne, İzmir’i TBMM’de temsil ettiler.
Kimi, cidden ve canı gönülden; kimi, usulen!
Çoğunun adını dahi ilk defa duyacaksınız.
Bazıları için “O da mı İzmir milletvekiliymiş” deyip, şaşıracaksınız.
Fakat eminim...
Siyasete ve İzmir’in tarihine birazcık meraklı olanlar bugün ve yarın yayınlayacağım listeyi kesip, saklayacaklar:
Aman sayın milletvekilleri, daha doğrusu parti liderleri veya en doğrusu Sayın Başbakan...
Yeni anayasaya sakın ola, kâğıt üzerinde kalmaya mahkzm maddeler yazılmasına izin vermeyin.
Örnekse.
Mevcut Anayasa’nın 114’üncü maddesi gibi.
Rivayet o ki, İsmet İnönü 1959’da Kayseri’ye giderken treni güvenlik sebebiyle 3 saat durdurulur.
İhtilal olunca da darbeciler bu “saygısızlığı” unutmaz ve anayasaya “Seçime 3 ay kala Ulaştırma Bakanı görevi bırakır” maddesini ekler. Daha sonra Adalet ve İçişleri bakanları da listeye ilave edilir.
1961 Anayasası’ndaki bu 109’uncu madde, 1982 Anayasası’ndaki işte o 114’üncü maddedir.
Özde “doğru” ama eylemde “komik” olan “üç bağımsız bakan” uygulamasının ruhuna uygun bir biçime kavuşacağına hiç inanasım yok.
Vakıf üniversitesi dediğin Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi gibi olur.
Neden?
Çünkü üniversitenin kurucuları arasında “vakıfların başı olan” Vakıflar Genel Müdürlüğü var.
Hal böyle olunca da üniversitenin yer ve yerleşke sorunu olmuyor haliyle!
Biri olmazsa...
Öteki.
Nitekim Beşiktaş’taki “meşhur” Adliye Binası da, önce FSM Üniversitesi’ne verilmişti.
Yediler memleketi, yediler. Herkes bir tarafından yumuldu. Kimi hazine arazilerine kuruldu, kimi orman alanlarına oturdu.
Bedavadan.
Sorgusuz, sualsiz.
Yıllarca.
Ne oldu sonra?
Orman arazileri ormanlığını yitirdi, “2B” dediler adına.
Şimdi satılıyor.