Başbakan Erdoğan ile Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi, en son 24 Nisan günü Başbakanlık Resmi Konutu’nda buluşmuştu.
Ya İnterpol, kırmızı bülteni o saatlerde çıkarsaydı da, Haşimi Başbakanlığın kapısı önünde yakalansaydı.
İşe bak.
Rezalete bak.
Sen istediğin kadar Irak yönetimine saydır.
Adamlar ama doğru ama yalan, Haşimi’yi “terör örgütlerine yardım etmekten” suçlu ilan edip; İnterpol’den kapı gibi ve kırmızı renkli bir bülten almışlar ellerine.
Bilmeyenler için anlatayım.
İnterpol’ün renk renk bülteni var.
Turuncu Bülten.
Siyah Bülten.
Sarı Bülten.
Yeşil Bülten.
Mavi Bülten.
Ve Kırmızı Bülten.
En fenası da o zaten.
* * *
Ne anlama geldiğini özetlemek gerekirse:
“Bir tutuklunun ya da tutuklama emri çıkartılan kimsenin görüldüğü yerde tutuklanıp, iade edilmesini belirten bültendir. Tutuklunun ya da bir ülke tarafından tutuklama emri çıkartılmış kişinin yakalandığı ülkenin kanunlarına göre suçlu sayılması halinde iadesi mümkündür, aksi halde sadece takibe alınır.”
İşin hassas noktası, kişiye yüklenen suç, yakalandığı ülkede de suç ise kaçarı yok; tutuklama ve iade kaçınılmaz.
Peki.
Türkiye’de terör örgütlerine yardım etmek, suç mu?
Hem de en âlâsından!
Yani.
Haşimi’yi “normal koşullarda” Başbakan Erdoğan bile kurtaramaz.
* * *
Derseniz ki:
“Koşullar normal mi?”
Burası Türkiye.
Bazen duruma... Bazen de keyfe göre koşullar değişir!
Örneğin “silahlı suç örgütü kurmaktan” mahkum olan kimileri için “beş yıldızlı değilse de üç yıldızlı otel” konforuna sahip, cezaevi görünümünde gayet keyifli makamlar (pardon) mekânlar özel olarak hazırlanırken...
Suçlu olup olmadığı meçhul yüzlerce insan, tek kişilik hücrelerde “idam mahkumu” muamelesine tabi tutulabilir bu ülkede!
Takdir iktidarın olduğuna göre...
Haşimi’yi Türkiye’de yakalamaya kimse cesaret edemez.
Ve kafamızı çok kızdırırlarsa, kendisini “TC vatandaşı” yapmak, bir Bakanlar Kurulu kararına bakar.
Daha da kızdırırlarsa, Bakanlar Kurulu kararına bile gerek kalmadan; alıp, Başbakanlığa “terörle mücadele başdanışmanı” yaparlar!
Sıtkı Kürüm’e tam destek