Yaşasın... Aydın, Denizli, Muğla, Tekirdağ, Trabzon, Şanlıurfa, Kahramanmaraş, Balıkesir, Van, Manisa, Hatay, Malatya ve Mardin de “Büyükşehir belediyesi” oluyor.
Uzun zamandır bekleniyordu zaten.
Nitekim İzmir eski milletvekili Kemal Anadol’la yeni yılın ilk günlerinde buluşup “memleket meseleleri” hakkında konuşurken, bu yeni düzenlemenin de sohbetini yapmıştık.
İşin göründüğü kadar basit olmadığı noktasında da mutabık kalmıştık.
Çünkü o günlerde sözü edilmeyen bir ihtimali “Yeni dönem, yeni düzen” başlıklı gündeme getirip, sormuştum:
“Mevcut Büyükşehir belediyelerinden farklı olarak, iki şehir var ki, il nüfusunun tamamı büyükşehir belediyesi sınırlarında. Yeni büyükşehir belediyeleri kurulurken, başka illerin de İstanbul ve Kocaeli’ne benzemesi sağlanır mı acaba?”
* * *
Hakan Tartan’ın “Mandela sevdası” başına iş açacak. Çünkü tepkiler duracak gibi değil.
Hele ve özellikle Mine Uysal, işin peşini bırakmaya hiç niyetli değil.
Örnekse...
“Günlerce önce, Konak Belediye Başkanı CHP’li Hakan Tartan’a, Mandela’nın adının bir sokağa verilmesi hususunda yaptığı girişimin ne kadar üzücü ve yersiz olduğunu bildirerek kendisinden bir açıklama beklemiştik.
Bugüne kadar ben bir cevap alamadım, sizlerin de aldığını sanmıyorum.
Neden biliyor musunuz?
Çünkü bu kişiler kendilerine hesap sorulmasına alışık değiller. Seçildikten sonra, her akıllarına eseni uygun bulup yapmakta kendilerini salahiyetli sanıyorlar.
Hüseyin Aslan’ın heyecanı, enerjisi müthiş. Gün 48 saat olsa “bana mısın” demeyecek. Bir daldan ötekine atlıyor sürekli. Onu izlemeye çalışanların başı dönüyor.
Nitekim son olarak “İzmir Sağlık Serbest Bölgesi Projesi” de yeri göğü inletti.
Ne var ki...
“Sürat felâkettir” çoğu kez.
Hüseyin Aslan da “bugüne kadar hiçbir kurum ve kuruluş tarafından gündeme getirilmeyen” iddiasıyla yeni projesini sunarken, yine aculluğuna kurban gitti.
Çünkü bu projenin bir benzeri, en azından içerdiği hedefin ikizi, yıllar önce seslendirilmişti.
Üstelik Türkiye’de “serbest bölge” denince akla gelen ilk kişi olan, rahmetli Kaya Tuncer tarafından!
* * *
GENAR’ın 16 il ve 667 ilçede 2220 kişiyle yaptığı araştırmanın eksenine “Bugün seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz?” sorusundan birinci çıkan Ak Parti’nin oranını koyalım önce:
Yüzde 51,3
Bu oran iki açıdan önemli.
Birincisi değişen bir şey yok. “1000 yıl sürecek” denen 28 Şubat süreci fiilen 5 yıl dayanabildi, 15 yıl sonra da her gözaltı dalgasıyla göçüp, gidiyor.
İktidar ise 10 yılı devirdi ve ikinci 10 yılı garanti gibi!
İkincisi, öteki sorulara verilen cevaplar, iktidara destek veren kitle ile sorunlar karşısındaki tavırları arasındaki “eksen kaymalarını” gösterecek.
Örneğin 2012 yılının ilk çeyreğinde iktidarın “sağlık” alanındaki çalışmaları yüzde 66,64, “terörle mücadele” konusundaki çabası ise yüzde 48,67 oranında destek bulmuş...
Yani ne olmuş?
Bir hakkı teslim etmek gerekiyor. Ak Parti iktidarının bakanlarından çoğu, çok çalışkan.
Hiç durmuyorlar.
Biri Erzurum’da, öteki Çanakkale’de, diğeri Adana’da, beriki Trabzon’da.
Üstelik yine çoğu teknolojiyi ileri düzeyde kullanıyor. Sosyal medyanın nimetlerinden alabildiğine yararlanıyor.
Örnekse...
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun twitter hesabına bakın.
14 Nisan’da 50’den fazla tweet göndermiş.
“Güneşli ama serin bir Giresun sabahından herkese günaydın” diye bir başlıyor...
İzmir’i anlatacağız ya... İzmir’i tanıtacağız ya... Nasıl olacak bunlar?
Veya...
2020 yılında EXPO’ya ev sahipliği yapmak isteyen İzmir’i “görmek” isteyen bir Japon, bir Meksikalı ya da bir Kenyalı; buraya gelme imkânı yoksa eğer, ne yapar?
Her iki sorunun da ilk cevabı, aynı:
“http://www.expoizmir.org.tr/”
EXPO 2020 İzmir’in “resmi sitesi” merak edilen her konuda, göz kamaştıran bir parlaklık yansımalı bilgisayar ekranlarına.
Peki.
Yansıyor mu?
Ege Üniversitesi’nin hem resmi internet sitesinde, hem de iletişim portalı “Ege Burada”da, birbirinden sevindirici haberler var.
Örnekse...
Güzel Sanatlar Fakültesi’nin, Bakanlar Kurulu kararının ardından Resmi Gazete yayınlanmasıyla EÜ’nin 13’üncü fakültesi olması.
Tıp Fakültesi’nin yapay zekâ ve MRI kullanarak Alzheimer hastalığına yüzde 80 oranında erken tanı koymayı başarması.
Yine Tıp Fakültesi Hastanesi’nde bilgisayarlı tomografi çekim süresini 5 saniyeye indiren cihazın kullanılmaya başlanması.
Nükleer Bilimler Enstitüsü yeni binasının açılması...
Bütün bunlar güzel şeyler.
Ama Ege Üniversitesi’nin internet sitelerinde gezinirken, asıl amacım Hürriyet Gazetesi Ege Temsilcisi Deniz Sipahi’nin yazdığı bir konu hakkında daha fazla bilgiye ulaşmaktı.
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu “zincirleme reaksiyonu” şöyle tanımlıyor:
“Fisyon sonucunda (çekirdek parçalanması) ortaya çıkan nötronların, ortamda bulunan diğer fisyon yapabilen atomların çekirdekleri tarafından yutularak, onları da aynı reaksiyona sokması ve bunun ardışık olarak tekrarlanmasıdır.”
Zincirleme reaksiyon, örneğin nükleer santrallerde olduğu gibi “kontrollü bir şekilde” yani “bilinçli olarak” yapılıyorsa sorun yok.
Ya aksi olursa, kontrolsüz bir zincirleme reaksiyon durumu yaşanırsa?
O zaman çok kısa bir süre içinde çok büyük bir enerji ortaya çıkar ki, sonuç felâkettir.
Nitekim atom bombasının patlaması da, bu şekilde gerçekleşir!
* * *