Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları

Londra’da Boris Johnson yeniden belediye başkanı seçilince çok sevindik.
Neden?
Adı Boris, soyadı Johnson ve üstelik sapsarı bir arkadaş ve ama Osmanlı soyundan geliyor.
Osmanlı’nın son döneminde Dahiliye Nazırlığı (benzetmek gibi olmasın ama İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in muadili) yapmış Ali Kemal’in öz torunu Stanley Johnson’un oğlu olur kendisi.
Yani ucundan azıcık da olsa bizden biri.
Onun için tam adıyla Alexander Boris de Pfeffel Johnson’un zaferi bizi çok sevindirdi.
Bakarsınız ileride Muhafazakâr Parti Genel Başkanı ve ardından İngiltere Başbakanı olur ve işte o zaman daha çok seviniriz.
* * *
Boris’in kazanması kadar, Nicolas’ın kaybetmesine de çok sevindik.
Tövbe Yarabbi, ne sevimsiz, ne şekilsiz adamdı öyle.
İlk günden itibaren aklım almadı.
O güzelim kadın, Sarkozy’nin nesini, neresini sevmişti?
Asıl Carla Bruni’ye yanarım zaten.
Yazık oldu kadına.
* * *
Kusura bakmayın, Türkiye siyasetinde sevinecek fazla şey kalmadığından, bundan sonra böyle.
Örnekse...
Yine geçen Pazar günü Almanya Başbakanı Merkel’in ülkesindeki eyalet seçimini kaybetmesi, yine pek hoşuma gitti.
Oh olsun.
Darısı genel seçimdeki hezimetinin başına.
Dünya “Merkozy” sarmalından kurtuluyor nihayet!
* * *
Ve Yunanistan...
Ne demişler?
Gülme komşuna, gelir başına.
Türkiye 2000 yılının başlarında ekonomik krizle boğuşurken, bu yüzden DSP, MHP, ANAP ve DYP ilk genel seçimde tepetakla giderken; halimize çok gülmüşlerdi herhalde.
Bak işte.
Merkez sağ ile solun iki büyük partisi olan Yeni Demokrasi ve PASOK devrilip, gitti.
Yunanistan Meclisi’nde yeni borular ötecek artık.
Bir taraftan Komünist Parti bastıracak, diğer yandan “faşist” Altın Şafak Partisi.
Ama yok.
Komşuda olanlara sevinemiyorum.
Ne de olsa. .
Minareden düşenin halinden anladığımız, tecrübe ile sabit!

Haberin Devamı

Tek karelik ağla Carla çal gitar!

Sevinmeye hasret kalmışız

İzler karışınca...
At izi it izine karıştığında ne olur, bilir misiniz?
At etini dana eti niyetine millete kakalarlar meselâ.
En son İstanbul’da jandarmaya gelen bir ihbar sonucu 150 kilo at eti yakalamışlar işte.
Atları Veliefendi’den alacak değiller ya...
Sahtekârlar, oradan buradan “ya bir ayağı kırık, ya bir ayağı çukurda olan atları” toplayıp, kesiyorlar.
Sonra da parçalayıp, satıyorlar.
El konulan etler, numune alındıktan sonra kireç dökülerek imha edilmiş.
Gözaltına alınan iki kişi de, 5 bin 937 lira para cezası kesilerek serbest bırakılmış.
Memlekette at iti it izine karıştığından, sahtekârlık yapmanın ciddi bir riski yok anlayacğınız.
Ne oluyorsa, o atlarla...
Etini yiyen garibanlara oluyor!