Ferhan İstanbullu

Çağdaş Türk modasını temsil eden markaların en önde gelenlerinden Vakko’nun Kapalıçarşı’da mağaza açması, çarşının yüzünün yakında değişeceğinin göstergesi


Osmanlı sanatı uzmanı Serdar Gülgün’ün muhteşem ‘Kapalıçarşı’ kitabının şimdi çıkması ve Maison Française dergisinin ocak sayısında kapsamlı bir Kapalıçarşı rehberinin yer alması tesadüf değil. Alışveriş deyince aklına bir tek İstinye Park ve Bağdat Caddesi’nin geldiği şehir ‘elitleri’, Kapalıçarşı’yı yeniden keşfediyor. Kendi adıma Kapalıçarşı’ya cumartesi ziyaretlerini olabildiğince sık yapmaya çalışıyorum. Buranın pazar günleri de açık olmasını hararetle savunuyorum. Favorim, Nuruosmaniye kapısından girip sokaklarda kaybolmak. Bu gündelik hayhuydan çalınmış mutlu zamanlardan birinde, Vakko’nun Kapalıçarşı şubesiyle burun buruna geldim. Türkiye’de moda denince akla gelen çağdaş bir markanın Kapalıçarşı’da; üstelik 500 küsür yıllık geçmişi olan mekana saygılı bir mimari dille mağaza açmasını da çok sevindirici buldum.
İstanbul’a gelen her turistin tartışmasız uğradığı tek adres, Kapalıçarşı. Vakko da özel butik konseptiyle, Cem Hakko’nun bizzat tasarımlara da imza attığı eşarp koleksiyonuyla donatmış mağazasını.

Eloğlunun dünyanın en önemli tekne yarışı Volvo Ocean Race’i kazanmak için ne çileler çektiğini görmeye, Abu Dhabi’ye gittim...

Hafta sonu ne yaptığımı söylediğimde yelken sporuyla ilgilenenler muhtemelen benden nefret edecek! Tekneye her bindiğinde acaba karaya ne zaman çıkarız diye düşünen ben; Volvo’nun muhteşem yat yarışının Abu Dhabi ayağını izleyebilme mertebesine eriştim. (Hatta otelde unutulmam nedeniyle maalesef yarışı izlemek için bineceğimiz tekneye bir saat rötorla gittim, yedi düvelden insana da rezil rüsva oldum.) Volvo Ocean Race, üç yılda bir yapılan, tekne yarışlarının Formula’sı diye anılan bir müsabaka. 11 kişilik ekiplerin yarıştığı Volvo Ocean Race’in sonuncusu 29 Ekim 2011’de İspanya’da başlamış. 7 Temmuz 2012’de İrlanda’da bitecek. Dünyanın en uzun süren profesyonel spor etkinliği bu; tam dokuz ay sürüyor. Müsabaka sırasında hava sıcaklığı eksi 15’i de 45 dereceyi de görüyor. Yelkencilikte karşılaşılabilecek en ekstrem koşulları yarışçılar Volvo Ocean Race’de yaşıyor. (Listeye bu yıl açık deniz korsanlarının Volvo 70 teknelerini taşıyan gemiyi kaçırması da dahil!) Atlantik, Pasifik, Hint ve Güney okyanuslarını; Asya’yı, Afrika’yı, Kuzey Amerika’yı,

İstanbul’un yeme-içme sahnesinde her yaptığı merak edilen girişimcilerinden Lal Dedeoğlu’nun restoranı Bej Karaköy, artık gece de açık


Karaköy’e gidince içim açılıyor. İstanbul’un şu sıralar yemeğiyle, alçakgönüllü tavrıyla, zarif ambiyansıyla beğenilen ‘genç’ lokantaları, şehrin düne kadar unuttuğumuz bu köşesinde, sıra sıra diziliyor. Hattın Tophane tarafına yakın kısmında, çok şanslı bir konumda Bej Kahve var. Bej’i İstinye Park Beymen’in içindeki gösterişli formatıyla da hatırlıyor olabilirsiniz. Karaköy’deki Bej, daha sıcak ve bence kesinlikle daha Avrupai... Fransız Geçiti İş Merkezi’nin girişindeki Bej Kahve Karaköy’e ilk kez bir pazar brunch’ı için gitmiş, işletmenin yöneticisi sevgili Hakan’a “Gece de açık olsa” diye dırdır edenlerden olmuştum. Dingin bir bistro havasındaki mekanda, ilk fırsatta barda oturup küçük tabaklardan yemek yeme niyetindeyim. Bir de tabii, kokteyllere de şans vermek lazım!
Tel: 0 212 251 71 95
Pazarları 10.00-16.00 arası brunch var.

Ünü dünyaya mal olmuş çok az tasarımcımızdan biri, Bora Aksu. Alışveriş sitesi enmoda.com’da bu aralar kendisinin günden geceye kolaylıkla geçen tasarımları satılıyor

Geçenlerde Türk moda tasarımının çok başarılı genç isimlerinden biriyle birlikteydim. Bana internet üzerinden kılık-kıyafet alışverişi yapılan sitelerin ne denli hızlı büyüdüğünden bahsetti. Rakamlardan etkilenmemek elde değil. Bu kulvarda başı çeken sitelerden biri de enmoda.com. Sitede geçen hafta dünyaca ünlü bir Türk tasarımcının; Bora Aksu’nun buraya özel hazırladığı koleksiyon satışa sunuldu. Duyduğuma göre talep müthişmiş. Aksu’nun tasarımlarında hem sıkı çalışan, koşturan hem de kadınsı romantizmini hiç yitirmeyen bir kadın görüyorum. Enmoda.com için bu iki ayrı ucu barındıran; bir yandan pratik bir yandan feminen kıyafetler tasarlamış Aksu. Kendisi, mağazadan alışverişle, bir tıkla yapılanı arasında çok fark olmadığı görüşünde: “Paketten tasarıma; dokudan kaliteye, alıcının üzerinde durduğu detaylar aynı. Mağazadaki deneyim çok hızlı, burada işin içinde bir de beklemenin heyecanı var. Bence çok önemli nokta, ürünün özelliklerine dair mümkün olduğunca çok detaya ulaşabilmek. Fotoğrafların öyle rahat

Ca’Doro’ya hem sakin bir pazar gününde, hem de hafta arası akşam saatlerinde gittim. Mönüsündeki her kalem lezzetli, fiyatlar mantıklı, servis özenli. Belalı geçeceğinden korktuğumuz bir yeni yıla daha girdik. Korku ve endişeyi bir kenara bırakıp hayatın tadını çıkaracağınız yeni mekan önerilerim aşağıdadır

Bu listedeki mekanlar, daha dün açılmış değil. Bir kısmı hakkında bir ton tanıtıcı yazıyı çoktan okudunuz. Benimki bir tür deneyim paylaşma, hatırlatma olacak. İlki, Karaköy Bankalar Caddesi’nde açılan Salt Galata... Garanti Bankası dünya çapında mimarımız Han Tümertekin’e teslim ederek tamamladığı bu renovasyonla, İstanbul aşıklarından çok hayır duası alıyor. Belli ki her detay kitabına uygun şekliyle elden geçirilmiş. Şehir, sayelerinde dünya çapında bir mekan kazanmış. Salt’ın Robinson Crusoe imzalı, her yerde bulamayacağınız eserlerle dolu kitabevi de (bir diğer meftunu olduğumuz adres) birbirinden ilgi çekici sergileri de tekrar tekrar gitmek için nedenler. Ben bu listeye mutlaka kafe-restoranları Ca’D’oro’yu da eklerim. İstanbul’un en aklı başında yeme-içme girişimcileri olduğunu düşündüğüm Doors Group’un başı bence bu mekanla

İstanbul’da kar hatıra oldu diyenlere, Köroğlu Dağları eteklerindeki Kartalkaya’ya dört saatlik rahat bir yolculukla ulaşıldığını hatırlatırım

Hem kışı, karda dolaşmayı sev; hem de hayatında bir kere bile Kartalkaya’ya gitme, kaymayı bilme! İşte benimki de böyle bir çelişki. Şeytanın bacağını yılbaşına çeyrek kala kırdım, meğer Kartalkaya iki adım ötemizdeymiş. Kaymayı öğrenmek içinse bir gün debelenmek yetermiş. Kartalkaya tüm kayak tatili yapılan yerler gibi, çelişkili. Bir yanda lüks tesisler, cipler; bir yanda sıra sıra günübirlik otobüsler. Tek derdi kayak, snowboard yapmak ve yanında sıcak şarap-sucuk keyfi olan gençler. Onların sportif enerjisinden etkilenmemek mümkün değil. Millet yüz binlerce liralık arazi arabalarıyla azıcık bastıran karda takılıp kalıyor; gençler külüstür Uno arabalarıyla tıkır tıkır dağa tırmanmayı beceriyor. Kayak işi de tam benlik; hem açık havada hem kalori yaktırıyor hem kıyafetleri güzel hem de yeme-içmesi. Yeşim Aksoy’un kostüm tedariki sayesinde Kartalkaya yokuşlarında donmayacağımdan emin, dolanıyorum. Kayakta olimpik seviyeye gelmeme biraz daha var(!), o yüzden mümkünse sömestr harici Kartalkaya ziyaretleri yapmaya karar veriyorum.

Hoşlu

Beğenin beğenmeyin, şehrin en atraksiyonlu yılbaşı eğlenceleri belli ki yine Nişantaşı hattında gerçekleşecek

Nişantaşı’na bu aralar yolunuz düştü mü? Maldırımları kocaman figürler doldurmuş. Beyaz kar perileri gibi duran figürlerin en azından hepsinin aynı renk ve tek temada olmasını olumlu buldum. Bir de boyutları bir nebze küçük olaydı... Bir de kırmızı halı olmayaydı. Benim tüm mırın kırınlarıma rağmen bu sene de Nişantaşı sokaklarının şahlanacağı kesin. Dört başı mamur bir program yapmış Şişli Belediyesi... A46 organizasyon, aldığı tüm büyük çaplı organizasyonlardan alnının akıyla çıkmış bir grup. İş ki insanlarımız medeniyet sınırları çerçevesinde eğlenmeyi becerebilsin. Hemen “Ukala” deyip saldırmayın, ilki şahane bir sokak şenliği olan Nişantaşı yılbaşı kutlamalarında takip eden yıllarda çok vahim olaylarla karşılaşıldı. Neyse, olumsuz düşünmeyelim ve programa geçelim. Saat 24.00’teki havai fişek gösterilerini görmeyi isterim, mesela... Konfeti yağmurları da yapılacakmış beraberinde... Yanına şarabını; kadehini, sevdiğini alan sokaklara çıksın. 22.00-23.00 arasında Bora Uzer sahnede. Kendisi eğlendirmeyi çok iyi beceren bir sahne performansçısıdır.

Bebek ve çocuklar için binlerce ürünü detaylı bilgi ve tecrübeli annelerin yorumlarıyla satışa sunan annelutfen.com’un takipçileri hızla artıyor

Cadde yazarı Mehveş Evin, geçen günlerde köşesinden alışveriş orucuna girdiğini ilan etti. Alışveriş orucu kavramını ilk kez gazeteci Melis Alphan’dan duymuş, hayatta yapamayacağımı anında kabul etmiştim. Oruç kadar iddialı girişimler benim boyumu aşsa da her daim akıllı alışverişin taraftarıyım. Hızla büyüyen bebek ve çocuklar için akıllı alışverişten söz ettiğimizdeyse iş sarpa sarıyor. Piyasadaki onca ürün içinden özellikle taze ebeveynlerin neyin sahiden ihtiyaç olduğunu anlayabilmesi güçleşiyor. Anneler bugüne dek bebek ve çocukları için alışveriş listelerini tecrübeli olanlara danışarak yapıyordu; şimdi bir internet sitesi aracılığıyla hem gerekli bilgiyi hem de ürün teminini birlikte bulmak mümkün. Sitenin adı www.annelutfen.com; ardındaki isimse Roys Güreli. Kendisinin müthiş bir eğitim geçmişi var. Avusturya Lisesi’nin ardından anlı şanlı Northwestern Üniversitesi’nde endüstri mühendisliği, üzerine Stanford Üniversitesi’nde MBA. Bu dönemde parçası olduğu Silikon Vadisi’nin heyecan verici internet projelerinin, kendisine