Aya Yorgi’nin kaptanı

3 Temmuz 2011



Çeşme’nin rüzgar almayan koylarından en güzeli Aya Yorgi. Çarşaf gibi bir deniz. İncecik kum. Pırıl pırıl güneş. Birbirinden güzel insanlar. Cennetin bir köşesi sanki. Büyükada’daki kilise için anlatılan efsane burası için de geçerli...
Bir çobanın üç gün üst üste rüyasına giren Aya Yorgi, uzun yolun sonunda çan seslerini duyacağını ve orayı kazmasını söyler. Çıplak ayaklarıyla yokuşu tırmanan çoban gerçekten tepeye yakın bir yerde çan seslerini duyar ve bulunduğu yeri kazmaya başlar. Saint George’un denizden çıkan bir canavarı mızrağı ile öldürdüğü bir ikona bulur. Çünkü Bizans döneminin papazları bu ikona ve diğer bazı kutsal eşyaları buraya gömmüşlerdir.

Aya Yorgi’nin ortasında

Yazının Devamı

Yüksel kardeşler direksiyona geçti

26 Haziran 2011



CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel’in oğlu ve kızı, işin yükünü tamamen üstlendi. İki kardeş, yıllardır babalarının yanında edindikleri tecrübeleri şimdibirlikte hayata geçiriyor.



Yükseliş Şirketler Grubu’nun sloganı “ortak akıl,ortak kalite”. Grupta 7 şirket var. Lokomotif şirket Yükseliş Hyundai. Diğerleri Yükseliş Honda, Yükseliş Mitsubishi, Yükseliş Sigorta, Yükseliş Mobilya ve Efes Pilsen’in dağıtımını yapan Yükseliş Sardes. Yıllık ciro 50 milyon dolar civarında. Her yıl yüzde 20’ler düzeyinde büyüyor şirket. CHP Genel Başkan Yardımcısı Alaattin Yüksel, son seçimlerde İzmir Milletvekili olup başkentin yolunu tutunca grupta yeni yapılanmaya gidildi. Yüksel’in çocukları Ali Arda ve Deniz Yüksel geçtiler direksiyona...

Yazının Devamı

Sırada üniversite var

19 Haziran 2011



Onlar Alman ekolünden geldiler dünyayı değiştirdiler, şimdi dünyaya yön verme sırası bizde” yazıyor okul girişinde. TAKEV Okulları’nın Sahilevleri’ndeki kampusundeyiz. Burada mandalin ağaçlarının arasında geniş bir arazi üzerinde Anadolu ve Fen Liseleri var.
TAKEV‘in açılımı Türk Alman Kültür ve Eğitim Vakfı. Vakıf Almanca eğitim veren okullar kurmak üzerine oluşturulmuş 10 sene kadar önce. İlköğretim Okulu’ndan sonra Anadolu ve Fen Lisesi’ni açmışlar.
Eğitimde 25 yıl. Kurduğu ve yönettiği okullar kalitede bir numara. Nur Yaraş‘ın emeğini alkışlamamak mümkün değil. Asıl mesleği avukatlık. Mesleğini bırakma ile anaokulu açma hikayeleri tam “Aziz Nesin”lik. TÖBANK’ın avukatı. Tire’ye gidiyor çiftçilerden geri dönüşü olmayan kredilerin haciz işlemlerini uygulamaya. Köylünün hiçbirşeyleri yok, hayvanlarından başka. Adamın ineğini bulmak için o bayır senin bu çayır benim yıpranınca bir de inekleri yakalayamayınca bırakmış avukatlığı...
Kızı Begüm iki yaşına gelince ailecek başlamışlar anaokulu aramaya. Doğumundan beri anne baba (az evhamlı da değiller) üzerine titredikleri yavrularını emanet edecek bir okul bulamayınca karar vermiş ana okulu açmaya. Eğitimde büyük

Yazının Devamı

Betül Mardin’i tanıyınca yaşam çizgisi değişti

12 Haziran 2011

Umutlarımız, hırslarımız, sırlarımız, korkularımız, şüphelerimiz, şaşkınlıklarımız, arada kalışlarımız ve tüm duygularımızın, beğenilerimizin, arzularımızın, sevmediklerimizin, sevdiklerimizin, nefret ettiklerimizin hepsi, benliğin ince, algılanamaz ama gerçek dünyasına ait. Gördüğümüz, dokunduğumuz, hissettiğimiz her şey, tüm çeşitliliğiyle etrafımızı kuşattığımız bu gerçeklik ise dünyamızın üzerinde olan, onu var eden evrenin kendisinden başkası değil. Düşünce bu yüzden çok güçlüdür. Düşünüş yazgıdır. Varoluş bizim buluşumuzdur ve bu yüzden sadece bize bağlıdır. Bu dünyadaki yaşantı, bir Tanrılar Okulu’dur” diye yazar Stefano D’Anna kitabında. Düşüncenin dönem dönem suç sayılabildiği ülkemizde bu usta yazarı da buluşturdu İzmir’lilerle. Onun işi soyadında gizli. Bir İzmir gönüllüsü Aylin Onart hayata geçirdiği “Art 10 Fikir Atölyeleri“ ile beyin fırtınası estiriyor.

Televizyonculukla başladı
Bu bir prestij, bu bir sosyal sorumluluk projesi. Kar amacı gütmeyen bir proje. İçinde takım ruhu var, birliktelik var, kent ve ülke tanıtımı var. Ayda bir ya da iki kez konusunda uzman bir moderatör, düşüncelerini, gözlemlerini sınırlı sayıda katılımcıyla paylaşıyor.
Aylin

Yazının Devamı

Babasından aldığı krallığı yaşatıyor

5 Haziran 2011

Ailesi üç kuşaktır aynı işte. İn cin top atan yeri küçük bir şehre dönüştürdü. Eğlence sektörünün patroniçesi Berna Noyaner geçmişe değil geleceğe bakıyor

“Muhteşem Yüzyıl” dizisiyle birlikte Osmanlı dönemi ve o dönemin kadınlarına ilgi büyük bugünlerde. Kadınefendi kavramı da Osmanlı İmparatorluğu’ndan kalma. Sarayda en çok sözü geçen kadınlara verilen ad. Kendisini sadece evinin değil halkının da anası olarak gören Osmanlı kadınefendileri, toplumun ihtiyacı olan şeyleri yapmakta kendilerini vazifeli saymışlar Örneğin tarih boyunca birçok külliye inşa ettirmişler.

O bir Kadınefendi
İşte onun lakabı da “Kadınefendi”. Üç kuşaktır aynı işi yapan bir ailenin temsilcisi. İn cin top atan bir yeri hırslı yapısıyla küçük bir şehre dönüştürdü. Eğlence sektörünün patroniçesi Berna Noyaner, geçmişe değil geleceğe bakan bir iş kadını. Yıllar önce Fuar Akasyalar’ın kulisinde sanatçılarla söyleşiler yaparken küçük tatlı bir kız olarak ortalarda koşturup dururdu. 4-5 yaşlarındaydı tanıdığımda. Müzeyyen Senar’ın, Muazzez Abacı’nın kucağından inmezdi. O ortamda büyüdü. Daha 11 yaşında iş yaşamına başladı o bahçede. Babasını İzmir’de tanımayan yok. 9 ay kadar önce kaybettiğimiz

Yazının Devamı

Dedesinin öğüdü kulağında küpe

29 Mayıs 2011

Hani nasıl aşk’ı tam tarif edemezsiniz. Kelimeler kifayetsiz kalır. Onu da öyle tam anlamıyla anlatamazsınız. Bir yönünden söz edersiniz diğer yanı eksik kalır. Dört dörtlük bir insan. İzmir’in gururu bir hanımefendi


Yeniden beraberiz dostlar.. Eski yuvamızda, Milliyet’te. Şimdi “Ege’nin Renkleri” ile tekrar yuvaya dönmenin mutluluğunu yaşıyorum. Biliyorsunuz hem doktorum, hem de gazeteci. Her iki meslek de insana hitap ediyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımına göre sağlık sadece hastalık ve sakatlığın olması değil fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik halinde olmak. Cumartesi günleri bu köşeyle ruhsal ve sosyal yönünüze katkı koyabilirsek, hekim kimliğimizle olası hastalıklarınızın üstesinden daha kolay geliriz. Köşemizin ana teması insan. Onların bir kısmını tanıyor olacaksınız, belki bazılarıyla da bu vesile ile tanışacaksınız. İlk yazı önemli, kimi yazayım diye kafa patlatırken Müziksev’in açılış haberi düştü önüme. Evet, O’dur işte dedim.
Hani nasıl aşk’ı tam tarif edemezsiniz. Kelimeler kifayetsiz kalır. Filiz Eczacıbaşı Sarper’i de öyle tam anlamıyla anlatamazsınız. Bir yönünden söz edersiniz diğer yanı eksik kalır. Dört dörtlük bir insan. İzmir’in

Yazının Devamı