Merak ediyorum!.. Kimdir acaba Beşiktaş Futbol Takımı’nın hafta başından itibaren gruplar halinde çimene çıkarıp antrenman yapmasına karar veren?
Beşiktaş Kulübü Başkanı Ahmet Nur Çebi ve yönetimi mi?
Kulübün Sağlık Kurulu mu?
Teknik direktör Sergen Yalçın mı?
Kim…
Bilelim…
Bir tek futbolcu bile enfekte olup sezonu kapatsa, virüs getirip arkadaşlarına bulaştırsa, bin beteri -Allah korusun- biri hayatını kaybetse, kimi sorumlu tutacağımızı öğrenelim?
Bize böyle adamlar lazım!.. Yıldız dediğin, Falcao gibi hatır gönül bilmeli, futboluyla tok gözlülüğü at başı gitmeli, yemek yediği kaba tükürmemeli...
Epidemi çalım üstüne çalım atıp içimizden geçiyor zaten...
Dükkan kapalı, dükkan!
Memleketle birlikte futbol da “ev hapsine” girince, Galatasaray 2. Başkanı Abdurrahim Albayrak ki, geçmiş olsun kendisi de bir koronavirüs gazisidir- açmış telefonu Falcao’ya; durum bu/bu/bu demiş:
“Biraz indirim yap”.
Tak... Şak!..
Anında 1,5 milyon Euro iskonto gelmiş Falcao’dan.
Dünya hasta… Öksürüyor, tıksırıyor, nefes alamıyor. Muhtemelen yoğun bakım gerekiyor!
Küresel felaketler böyledir işte… Yakar, yıkar, mahveder.
Zalimdir… Öldürmezse süründürür!
Koronavirüs salgını da şu anda hayatta olan yediden yetmişe her insanın gördüğü “en büyük” felaket sonuçta.
Ben demiyorum; uzmanların tespiti.
Zaten uzman olmaya gerek yok… Her canlının ilk önceliği “güvenliğini” tehlikeye atanların beş-on somun ekmek kapmak derdine düşmesi, maskeli milyonların “gönüllü mapusluk günleri”, kanı çekilmiş başkentler, durumun vahametini ortaya koyuyor.
Tam kalbindeyiz kabusun.
Hani “yanlış söylüyorsam düzeltin” denir ya… Fenerbahçe Kaptanı Emre Belözoğlu “hatamı düzeltti” eksik olmasın.
Hafta başı “Gerçekten yabancı futbolcularımız” başlıklı bir yazı yazmış ve “Doğduğu yerle birlikte doyduğu yeri de vatan saymayan” futbolcuları hedef almıştım.
Yanılmışım…
En azından Fenerbahçe’de öyle değilmiş işin aslı.
Meğer Emre kardeşimin yerli-yabancı tüm takım arkadaşları çoktan katılmışlar korona virüsü ile mücadele kampanyasına.
Bize böyle insanlar lazım.
Açık söyleyeyim, yanılmaktan bu kadar mutlu olduğum bir yazım olmamıştı. Fenerbahçe takımına sevgilerimi, saygılarımı sunarım.
İşte tam da böyle bir şeydi geçen hafta büyük kulüplerimize naçizane önerim!
Korona virüsün sazı eline aldığı şu enfekte dünyada, Aşık Veysel’in kara toprağı kadar “sadık yârin” kalbini, şampiyon olmadan da böyle fethedebilirlerdi işte.
Özne “taraftardı”.
Hani, yağmurda beraber yürüdüğünüz, şampiyonlukta koro yaptığınız, ‘Korona’da unuttuğunuz taraftar!
Oysa bugünlerin yarınları da vardı... İster velinimet ister müşteri; tam da böyle garantilerdiniz geleceği.
Çok değil; yarım elma bile yeterdi, gönül almaya...
Örnek; İtalya Serie A takımlarından Roma...
“Ah” dedim duyunca… Elimdeki çakı, kayıp diğer elime saplanmış gibi zihnimin bedenimde yarattığı ani ve keskin bir acıydı sanki Fatih Hoca’nın korona virüse yakalanma haberi. “Ah” dedim duyunca… Elimdeki çakı, kayıp diğer elime saplanmış gibi zihnimin bedenimde yarattığı ani ve keskin bir acıydı sanki Fatih Hoca’nın korona virüse yakalanma haberi. “Olamaz” dedim…Kafamı topladığımda tepkime hayret etmeye gelmişti sıra.Evet, Fatih Terim’i uzun yıllardır tanırdım. Defalarca söyleşiler yapmış, hakkında olumlu olumsuz yorumlar yazmıştım. Bazen övgüde, bazen eleştiride sınırları zorladığım olmuştu ama tam bir iş ilişkisiydi aramızdaki. Karşılıklı saygı ve nezaket çizgisi hiç aşılmadan, geçmiş asırdan bu yüzyıla sarkan bir iş ilişkisi… Ama, içtiği su ayrı gitmez dostu, yakını, akrabası değildim ki. Niye Terim’in enfekte olması kendi testimin pozitif çıkmasından beter etmişti beni?Galiba futbolun asli unsurlarından, olmazsa olmazlarından biri olarak yer etmişti kafamda. Ne onsuz futbolu
Bir kere adını koyalım!.. Bilen var mı Covit-19’un yeryüzünden ne zaman kalkacağını, salgının nasıl duracağını veya aşısının, ilacının hangi yıl bulunacağını?
Hayır. Sadece kıyasıya mücadele dua ve temenni.
“Çin’de ligler başlıyor bile”!..
Valla siz Çin’e bakmayın… Orası enteresan bir ülke. Bir zamanlar atletizmdeki tüm dünya rekorlarını katlayan Çinli sporcu haberleri resmi devlet ajanslarından verilir ama Dünya gülüp geçerdi.
2020’nin ilk günlerinde Covit-19 salgınını açıklayan doktorlar ortadan yok oldu Çin’de! Şimdi danslı çekimlerle “mutlu son” ilan ediyorlar. Ama danslar tulumlu maskeli.
“Çin’de futbol bile başlıyor” haberi gelmişse, işin ekonomik ve siyasal boyutları vardır veya kuvvetle muhtemeldir. Maksat “rejimin” ve “çin teknolojisinin” ne kadar güçlü olduğunu göstermek olabilir.
Mesele, “Dünya liderlik tacının” ABD’den alınıp Çin’e takılması hadisesi. Büyük imajın “kendi
“21. yüzyılın vebası” Korona salgını insanoğlunu öyle bir korku tüneline soktu ki, ne ışığı gören var, ne de “nasıl” ve “hangi kayıplarla” çıkacağımızı öngören.
Gerçek bir kâbus… Ama “kiminin felaketi kiminin fırsatıdır” kuralını unutmayın.
İlaç firmalarını, maske üreticilerini düşünün mesela. Aşıyı bulan, satan köşeyi dönecek. Belki felaket geçince, dünyada emeğin ve dar gelirlinin çıkarına sistemler yeşerecek.
Hiçbiri olmasa, gelecek yazlarda yerli turistin kıymete binmesi, daha ucuz tatil yapması kuvvetle muhtemel.
Teşbihte hata olmaz; Fenerbahçe için de bir fırsat oldu Covid-19 virüsü…
Perişan sarmaldan kurtuluş fırsatı.
Lig durdu, kaos her hafta yenilenmeyecek hiç olmazsa Fenerbahçe’de. Köpürmeyecek. Başa kakılmayacak. Monotonlaşarak düzeltilene kadar olduğu gibi gidecek.