Depremin ardından sadece İzmir ve ilçelerimiz değil, yurdun dört bir yanından kurtarma ekipleri yardıma koştu.
Yıkık binaların altından bir canlıya ulaşmak için gecelerini gündüzlerine kattı.
Üç yaşından 70 yaşına kadar çok sayıda yurttaşımızı sağ kurtardı, gönül kahramanlarımız.
Daha sonra da memleketlerine döndü mutlu şekilde.
***
İlk günler Bayraklı adeta çadır kente dönüştü.
Hemen hemen bölgemizdeki tüm belediyelerin belli yerde konuşlandığını, depremzedelerin elinden tutmak için var güçleriyle çalıştığını gördüm.
***
Pandeminin ardından İzmir’de yaşanan deprem, herkesi derinden yaraladı.
Kolay değil, yaklaşık bir dakikalık sarsıntıyı yaşamak.
Hele hele baştan 20 saniye süren ufak depremin ardından, 15 saniyelik uğultulu gürültülü, patırtılı sarsıntıyı yaşayanlar, ömürlerinin sonuna kadar unutmayacak 30 Ekim 2020’yi.
***
Televizyon başlarında Elif ve Ayda bebeğin kurtarıldığı görüntüler, akıllardan hiç ama hiç çıkmayacak.
Bu felaket, 7’den 77’ye kimsede psikoloji bırakmadı.
Bir taraftan uzmanların açıkladığı depremle ilgili bilgiler şaşkınlık yaratırken, diğer taraftan Kovid-19’la mücadeledeki patlama, üç kurala uyulmaması, dünyanın sonumu geliyor dedirtiyor...
Vatandaşın morali sıfır, motive olmak istiyor beceremiyor.
Depremin vurduğu üç mahalle; Manavkuyu, Mansuroğlu ve Osmangazi.
Bu bölgeleri 1966 yılından bu yana iyi bilirim.
Çocukluğumun geçtiği yerler.
Mahalle arkadaşlarımla bahçelerden erik, kayısı toplar, sonra eski Algül Bisküvi Fabrikası’nın yanından geçen tren yoluna oturur, bir sana bir bana diye dağıtım yapardık.
İzmir’de 30 Ekim’de meydana gelen kimine göre 6.6, kimine göre 6.9, yabancı ajanslara göre de 7.1 büyüklüğündeki depremin ardından yaralar sarılmaya başlandı.
Kurtarma ekipleri yıkılan binalarda can kurtarmak için gecesini gündüzüne veriyor.
Canlı bir yurttaşımız çıkarıldığı zaman alkış tufanı kopuyor.
Bölgemizdeki tüm belediyeler de yardım için seferber olmuş durumda.
***
Yapılan açıklamalarda Bayraklı bölgesinde 58 ağır hasarlı bina olduğu belirtiliyor.
Ancak bu deprem sadece Bayraklı’yı değil, İzmir’in hemen hemen tüm ilçelerini etkiledi.
Örnek verecek olursak, benim oturduğum Karşıyaka ilçesinde de birçok hasarlı yapı var.
İzmir Büyükşehir Belediyespor’un Türkiye rekortmeni bedensel engelli sporcusu paralimpik atleti Kerim Elyaz, isteyince zorlukların başarılabileceğini kanıtladı, “Viking Tarihine Yolculuk” isimli kitabını bitirdi, tanıtımını yaptı.
Engelli olmasının motivasyonunu bozmadığını, tam tersine daha da hırslandırdığını belirten başarılı gencimiz, T47 kategorisi 100 metrede 11.16 saniye, 200 metrede 23.73 saniye ve uzun atlamada 6.08 metre dereceleriyle üç Türkiye rekorunu elinde bulunduruyor.
“Yazmak, motivasyonumu artırıyor” diyen Elyaz, aynı zamanda Ege Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Antrenörlük Bölümü 2. sınıfta eğitim görüyor.
Yazarlık merakı ise, dört yıl önce Viking isimli diziyi izlerken başlamış.
Kulübün sporcular için geliştirdiği mental ve performans koçluğu ile bunu geliştiren Elyaz, yıllar süren çalışma sonucu Viking Tarihine Yolculuk isimli eserini hayata geçirdiğini, çok mutlu olduğunu söylüyor.
Saat 03.02. ve 14.51.
İkisi de deprem saati.
Birincisini İstanbul’da 17 Ağustos 1999’da yaşamıştım.
İkinici felakete ise Ege’nin incisi kentte gazetemizin Alsancak’taki binasının çatısında yakalandım.
Hava almak için çıkmıştım.
Ama o da ne...
***
Önce ufak ufak sallanmaya başladık.
Yıllardır büyük kentlerin en büyük sıkıntılarından biridir otopark.
Akşam işten eve dönünce arabanı nereye bırakacağını bilemezsin.
Dön dolaş, dön dolaş boş bir yer bulacağım derken kafayı yersin.
Çoğu zaman da yer tartışmasının ortasında kalır, sen park edeceksin, ben park edeceğim diye kavgaya tutuşursun...
***
Park sıkıntısından yola çıkarak, tüm belediye başkanlarına çağrım olacak.
Malum, öyle veya böyle birçok yerleşim biriminde kentsel dönüşüm başladı!
Ancak, başkanların söylediği gibi ada bazında değil, yerinde yenilemeye şahit oluyoruz hep.
İzmir’de bir milletvekili var ki sormayın...
Sabahın erken saatinde başlıyor, akşamın geç saatine kadar dur durak bilmeden dolaşıyor, halkla iç içe oluyor.
Bir kentte veya ilçede kongre var, hooop hemen orada...
Bir belediyenin sorunu mu var, çözülmesi gereken işleri mi var, anında başkanın yanında.
Bir vatandaşın sıkıntısı mı var, derdine çare için elinden ne geliyorsa yapıyor.
Gençlerin bir problemi mi var; dinliyor, yol gösteriyor.
Bir ilçenin yıllardır atıl duran stat sorunu mu var, atıyor kendini ateşten çemberin içine...
Bu arada sporu da çok seviyor.