Engin Uğur Ağır

Engin Uğur Ağır

enginuguragir@gmail.com

Tüm Yazıları

İzmir Büyükşehir Belediyespor’un Türkiye rekortmeni bedensel engelli sporcusu paralimpik atleti Kerim Elyaz, isteyince zorlukların başarılabileceğini kanıtladı, “Viking Tarihine Yolculuk” isimli kitabını bitirdi, tanıtımını yaptı.

Engelli olmasının motivasyonunu bozmadığını, tam tersine daha da hırslandırdığını belirten başarılı gencimiz, T47 kategorisi 100 metrede 11.16 saniye, 200 metrede 23.73 saniye ve uzun atlamada 6.08 metre dereceleriyle üç Türkiye rekorunu elinde bulunduruyor.
“Yazmak, motivasyonumu artırıyor” diyen Elyaz, aynı zamanda Ege Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Antrenörlük Bölümü 2. sınıfta eğitim görüyor.

Yazarlık merakı ise, dört yıl önce Viking isimli diziyi izlerken başlamış.
Kulübün sporcular için geliştirdiği mental ve performans koçluğu ile bunu geliştiren Elyaz, yıllar süren çalışma sonucu Viking Tarihine Yolculuk isimli eserini hayata geçirdiğini, çok mutlu olduğunu söylüyor.

Şimdi ikinci kitabı için hazırlıklara başladı.
Kızılderili tarihine karşı ilgi duyduğunu, bu konuyu da ele alacağını belirtti.
Hatta, 50 sayfasını yazmış bile...
Kısmet olursa üç yıl içinde de bitirecek.

Haberin Devamı
Gençler, Kerim  Elyaz’ı örnek alın

Elyaz’ın imza gününe İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Dairesi Başkanı Hakan Orhunbilge ve İzmir Büyükşehir Belediyespor Kulübü Başkanı Ersan Odaman da katıldı.
Orhunbilge, “Kerim, sporcularımıza örnek olacak girişimde bulundu. Olimpiyat sporcusu düzeyine çıkmak kolay iş değil, bunu başardı. Hem eğitimini sürdürüyor hem de yazarlığı bırakmıyor, kendisini kutluyorum” dedi.
Odaman da, “Kerim ile ben de gurur duyuyorum. Eğitim görmek, kitap yazmak ve de sporla uğraşmak herkesin harcı değil. Bizler başarısına tanıklık ediyor, nasıl çaba gösterdiğini biliyoruz. Elimizden gelen her desteği de veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

2020 Tokyo Olimpiyatları’na gidecek paralimpik sporcular arasında bulunan Elyaz, etkinliğin ertelenmesinden dolayı üzgünmü üzgün…
Hayali, bu olimpiyatlara katılmak ve ülkemize madalya ile dönmekti.
Ama olmadı.

Sen moralini hiç bozma.
Daha çok gençsin, bir gün mutlaka seni uluslararası arenada görecek, gurur duyacağız.
Sen de bu azim olduğu sürece olimpiyatlar ha bugün yapılmış ha yarın fark etmez.
Sonunda hem kendi yüzün gülecek hem de ülkemizin.
Bundan adım gibi eminim...

Hep söylüyorum ve yeri geldiği zaman da yazıyorum.
İnsan isteyince her zorluğun üstesinden rahatlıkla gelebilir.
Gençlerimiz bu kardeşimizi örnek almalı.
Kerim başardı, sizler de başarırsınız. Yeter ki çalışma azmini elden bırakmayın...

Yazılı basın ve internet

30 Ekim’de yaşadığımız depremi, acele kaleme almıştım.
Önceki gün de ana gazetede yayınlandı.
Nasıl yazdığıma değinmemiştim.
Elimizde olmayan nedenlerden dolayı da Milliyet Ege’yi, deprem ertesi yayınlayamamıştık.

Sarsıntının ardından Hürriyet, Milliyet ve Posta çalışanları binayı boşalttı, sadece güvenlik, idare çalışanları ve ben kaldım.
Saatler 16.30’u gösterdiğinde İstanbul’dan Yazı İşleri Müdürümüz Bertan Ağanoğlu aradı, “Ağabey, sen İstanbul depremini de yaşamıştın, İzmir ile bağlantılı bir yazı gönderirsen sevinirim” dedi.

Tabii, bu konuşmayı gazete önünde gerçekleştirdik.
Yazıyı yazacaktım ama nasıl?
Allah’tan yanıma laptopumu almıştım.
Arabanın arka koltuğuna geçtim, telefonumdan internete bağlandım ve başladım yazmaya.

Uzatmayım, zar zor tamamladım İstanbul’a gönderdim.
Ertesi gün de okuyunca sinirden adeta kudurdum!
Bir iki paragrafta iki kez aynı kelimeyi kullanmıştım.
Mükerrerliğe karşı olduğumu tanıyanlar iyi bilir.

Ama yapacak bir şey yoktu.
Gazetecilik böyle bir meslek işte. Yazılı basında değişiklik yapamıyorsunuz.
Makine basıyor ve iş bitiyor.

Ama internet öyle değil.
Yanlışlık yapıyorsun, bir süre sonra dikkatini çekiyor, hemen düzeltiyorsun.
Her ne olursa olsun, mesleğime tapıyorum!
Yeniden dünyaya gelsem, yine mürekkep yalarım!