Anne vatandaş -1-

14 Mart 2023

Fatma Fulya Tepe - fulyatepe@aydın.edu.tr

Bu yazıda, yürütücülüğünü yaptığım 114K103 No’lu TÜBİTAK 1001 projesi çerçevesinde çalıştığım, Soğuk Savaş döneminde çıkan Türk Kadını (1966-1974) dergisinde Türk kadınlarının üstlenmesi uygun görülen Anne vatandaş rolünden bahsedeceğim.

Anne vatandaş terimi, Türk kadınının hem aile değerlerinin koruyucusu hem de cumhuriyetin koruyucusu olarak tasavvurunu ifade eder. Anne vatandaş hem annelik hem de vatandaşlık kapasitelerine atıfta bulunularak gerekçelendirilen vatandaşlık haklarına ve ödevlerine sahiptir. Burada, annelik ve vatandaşlık işlevleri Anne vatandaş, bir anne (ya da en azından anne adayı olarak) ve (müstakbel) anne olduğu için cumhuriyetin korunması sorumluluğunu yüklenmesi anlamında birbiriyle ilişkilendirilir. Yani geleneksel ve dini aile değerlerinin unsurları, modernist ve eşitlikçi vatandaşlık idealleriyle birleştirilir.

Burada geliştirdiğim Anne vatandaş kavramının birçok öncülü vardır. 1792’de Mary Wollstonecraft, “Çocuklarını

Yazının Devamı

Yaşama umudu

12 Mart 2023

Ali Değirmenci - Türkiye, 6 Şubat tarihinin ilk saatlerinde depremin en acı yüzüyle karşı karşıya geldi. Resmî verilere göre 50 bin kişi hayatını kaybetti, 120 bin kişiden fazla kişi yaralandı. 11 şehir, toplam 13 milyon insan depremin kaosunu bir ömür gibi yaşadı.

Daha sonraki dakikalarda, depremde yaşanan ağır dramı, felaketi, kolonlar altında ezilip parçalananları, onlarca saattin ardından gelen mucizeleri, ekran başında tüm ülke, hatta dünya anbean takip etti. Deprem bölgesindeki acı, yurt geneline yayılarak toplumu yasa bürüdü.

Bütün bir ülke acı, hüzün ve kaygı içindeyiz. Zelzele hepimizin psikolojisini bozdu. İnsan acısını da hüznünü de yaşayarak mutlu bir hayat, huzurlu bir yaşam sürebilir, hayata bağlanabilir mi?

Deprem bir doğa olayı. Ama çağımızda insanlar, her gün her an depremi yaşıyor. Kaygılarıyla deprem felaketini âdeta her gün yaşıyorlar. Antidepresan ilaçların dünyadaki kullanım oranı milyarlara ulaştı. İşimi kaybeder miyim? Sağlık sorunum olursa tedavi görebilecek miyim? Ekonomik sıkıntıya girersem

Yazının Devamı

Deprem hafızamız

11 Mart 2023

Cengiz Kuday

* Dünden devam

1719’da Yalova, Pazarköy, Karamürsel, İzmit Kaşıklı, körfezin karşı yakasını, Sapanca ve Düzce’yi içine alan çok geniş bir bölgede deprem olduğu kaydedilmiştir. Katip Çelebi’nin yazılarında o gün bazı yerlerde 25 metreye varan toprak açılmalarından söz edilir. Hasar tespiti, adı geçen yerlerde detayları ile yapılmış, aynı depremde Heybeliada’nın da çok etkilendiği kayıtlara geçti.

1754 depreminde Venedikli bir seyyahın anılarında İstanbul’da abartılan bir rakamla ölü sayısı 50 bin olarak verildi. Bu deprem sonrasında imar çalışmalarına hemen başlanmış ve içinde Yedikule, Edirnekapı surları, Topkapı surları olmak üzere birçok tarihi binanın onarımı 1756 yılında bitirilmişti. 1766 yılına kadar hemen her yıl orta şiddette depremler İstanbul ve çevresinde etkili oldu.

5 bin kişi öldü

22 Mayıs 1766’da İzmit - Tekirdağ arasını içine alan büyük bir depremle Edirne - İzmit - Bursa - Gelibolu ve İstanbul’da çok sayıda bina yıkıldı. Boğaz’da ve Mudanya

Yazının Devamı

Deprem hafızamız

10 Mart 2023

Prof. Dr. Cengiz Kuday / cengiz.kuday@milliyet.com.tr

1754’te İzmit merkezde saat 03.30’da şehrin büyük bir kısmını etkileyen deprem, İstanbul’da da birçok evin hasar görmesine sebep oldu. Edirnekapı surları, Yedikule’nin bazı duvarları, birçok cami tamamen yıkıldı.
Anadolu’nun deprem tarihi binlerce yıl geriye uzanıyor. Istanbul’da deprem ile ilgili ilk yazılı belgeler Bizans’ın erken dönemlerine rastlıyor. Bu kayıtlara göre, imparator Arkadis devrinde MS 298-402 yılları arasındaki depremlerde İstanbul’un yerle bir olduğu belirtilmiştir. Yine aynı kayıtlarda 480-527 yılları arasındaki depremle yıkılan İstanbul’un yeniden inga edildiği bildirilmiştir.

Ayasofya harap oldu

II. Justinien devrinde Ayasofya’nın ilk yapıldığı 26 Aralık 537’de şehir tekrar depremle yıkılmış ve kilise tamamen harap olmuştu. 557’de yeni bir deprem şehri tekrar oturulamaz hale getirdi. 740 yılında İstanbul tekrar depremle sarsıldı, maddi hasar ve çok sayıda can kaybı oldu. 869’da şehir 40 gün süreyle değişik şiddette depremlerle sarsıldı ve harap oldu. Bu depremde surları

Yazının Devamı

Türkiye’nin depremi üzerine bugün için söylenebilecekler

7 Mart 2023

İsmail Özcan - Türkiye’de Kahramanmaraş merkezli olarak meydana gelen ve çevredeki on ili kapsayan deprem, ne ülkemizde ne de dünyada daha önce benzeri görülmüş bir depremdir. Deprem sonrası ortaya çıkıp daha önce bu depremle ilgili olarak uyarılarda bulunduğunu söyleyen hiçbir deprem bilgini, profesörü; bu depremin 7.4’ün üzerinde 7.7 şiddetinde olacağını ve dokuz saat sonra da 7.6 şiddetinde başka bir deprem meydana geleceğini öngörmüş değildir. Söz konusu iki depremin ülkemizin 1/7’si olan 110 kilometrekarelik (Yunanistan’ın bütününe yakın, Hollanda’nın üç katı kadar) bir alanını etkileyeceğini de öngörmüş değillerdi.

Bu deprem; şiddetiyle, süresiyle, çapı ve boyutuyla bütün öngörüleri, tarihsel bütün tecrübeleri yanıltan bir depremdir. Deprem bölgesinde bulunanların, gidip olanı biteni görenlerin kıyametin bir çeşidi diye niteledikleri, çok sayıda sürprizlerle ortaya çıkmış bir depreme en gelişmişler

Yazının Devamı

Bazen susmak marifettir

6 Şubat 2023

Bülent Akarcalı / bulent@bulentakarcali.com - Atalarımızdan gelen “Söz gümüşse sükut altındır’’ deyimi bazı durumlarda susmayı bilmenin marifet olduğunu anlatır.

Ama bu marifet maalesef Türkiye söz konusu olduğunda tam tersine dönüşüyor ve ahmaklık derecesine varan söylemler ortaya çıkıyor:

** Kuran-ı Kerim’in yakılmasına mazeret arayan İsveç Dışişleri Bakanı “Üçlü mutabakatta din konusu yoktur” sözleriyle saçmalama sanatında yeni bir sayfa açıyor.

Bu saçmalık yetmezmiş gibi arkasından başka bir tanesini yumurtluyor, “Kur’an-ı Kerim yakmak yasal değilmiş ama ifade özgürlüğüne uygunmuş”!

Her ikisi de “Özrü kabahatinden büyük’’ lafının boşuna söylenmemiş olduğunu belgeliyor.

Adam dışişleri bakanı olmuş ama adam olamamış. Bu söylemlerin çok tehlikeli olay ve eylemlere hatta cinayetlere yol açabileceğini, bu anlayış ve söylemlerle cehennemin kapısını araladığını fark edemiyor. Eski başbakanları Olof Palme’yi öldüren PKK

Yazının Devamı

ABD Senatosu Dış İlişkiler Komite Başkanı Robert Menendez kime hizmet ediyor?

30 Ocak 2023

BÜLENT AKARCALI- Ermeni asıllı eşinin ve Ermeni lobisinin etkisiyle uzun yıllardır Türkiye aleyhine istisnasız her konuya sahip çıkan, yakın dostu Yunan sever Başkan Biden’a yaranmak amacıyla Yunan lobisinin maaşlı memuru gibi çalışan bu adam gerçekten ABD’ye mi hizmet ediyor?

Yoksa, Türkiye’ye daha fazla yaptırım uygulanması, F-16’ların verilmemesi için uğraşan, Ege ve Kıbrıs’ta ABD’nin dengeli değil Yunan ve Rum çıkarlarına uygun politika gütmesi gibi söylemleriyle, ABD ve Türkiye’nin karşıt kutuplarda olmasını mı sağlamaya çalışıyor?

Esas amacı, bölgenin en büyük askeri ve ekonomik gücü Türkiye’yi ABD’den uzaklaştırmak mı ?

Yoksa, eski bir Küba göçmeni olan ve yine durup dururken Yunan televizyonlarına, Türkiye karşıtı kin ve nefret dolu söylemleriyle gündeme gelen bu adamın gizli amacı Türkiye’yi ABD’den koparıp Rusya’ya yakınlaştırmak mı?

ABD İstihbaratından emekli olmuş üst düzey bir yetkilinin Rusya lehine çalıştığı iddiasıyla hakkında soruşturma

Yazının Devamı

Bir dinin kutsal kitabını yakmak özgürlük değildir

26 Ocak 2023

İsmail Özcan - İsveç’te Türkiye Büyük Elçiliği önünde bir siyasi parti liderinin bir karşıtlık ve düşmanlık ifadesi olarak Müslümanların kutsal kitabı Kur’an’ı Kerim’i yakması olayı sadece Türkiye ve İsveç’te değil, tüm dünyada büyük yankılara sebep oldu. Bu eylem, bir adam böyle istiyor diye düşünce ve inanç özgürlüğünün bir gereği olarak takdim edildiyse de gerçekte düşünce ve inanç özgürlüğünü çiğnemenin, provokasyonun, nefret suçu işlemenin net bir örneği idi. Sadece bir dinin kutsal kitabının değil, herhangi bir beşeri kitabın içindekileri beğenmemek dolayısıyla yakılması için de aynı yargı geçerlidir. Kitap yakmak ilkelliktir, vandallıktır.

Avrupa, Rönesans’tan sonra tüm özgürlükler konusunda yükselen bir trend içinde yakaladığı ve öyle veya böyle 20. yüzyıla kadar sürdürdüğü performansı, 21. yüzyılın daha ilk çeyreğinde kaybetmeye

Yazının Devamı