BİLGAY DUMAN- Afrika’nın yüzölçümü açısından en büyük üçüncü ülkesi olarak bilinen Sudan’da, 15 Nisan’da başlayan iç çatışma, bölgesel ve hatta küresel etkiler üretebilecek bir düzeye evriliyor. Nisan 2019’da ülkeyi 30 yıl boyunca yöneten Ömer el-Beşir’e karşı yapılan darbe sonrası kurulan Egemenlik Konseyi’nin iki güçlü figürü Abdulfettah Burhan’ın liderliğindeki Sudan Ordusu ve Muhammed Hamdan Dagolo’nun hükmettiği Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında yaşanan çatışmalar, hem jeopolitik konumu hem de siyasi ve tarihi geçmişi ile Afrika’nın kritik öneme sahip ülkelerinden olan Sudan’ı adeta yangın yerine çevirmiş durumda. Her ne kadar iki taraf arasındaki çatışmalar bir anda çıkmış gibi bir görüntü oluşsa da çatışmanın iç, bölgesel ve küresel dinamikleri var. Çatışmanın tarafları el-Beşir sonrası ülke yönetimini elinde bulunduruyor. Bu da doğal olarak doğrudan
FATMA FULYA TEPE- Bu yazıda 114K103 numaralı TÜBİTAK projem kapsamında çalıştığım, 1966-1974 yılları arasında çıkan Türk Kadını dergisinde basılan Neriman Saryal’ın ‘Kadın-Ana’ şiirini analiz edeceğim. Edebiyatta buna şiirin yakın okumasını yapmak deniyor. Burada önce şiiri verip, sonra yakın okumasına geçeceğim. Bu şekilde toplumda kadının yeri konulu bir şiirin yakın okumasının nasıl yapabileceğini örneklemek istiyorum. Önce şiir:
Kadın-Ana
Sorumluluk demek,
Görmek ve çözmek demek,
Yığın yığın dertlerini,
Geri kalmış ülkenin.
Kadınsın ve anasın,
ZAFER İŞERİ - 7. Yargı Paketi olarak da bilinen kanun, Resmî Gazete’de yayımlandı. Genel olarak; çocuğu bakıma muhtaç veya hasta olan annelere infaz ertelemesi, uyuşturucu maddelerle mücadelede cezaların artırılması, Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan doğan uyuşmazlıklarda arabuluculuk zorunluluğu, haciz işlemi ve göçmen kaçakçılığına ilişkin düzenlemeler yapıldı.
Kanun; kira ilişkisi, taşınır veya taşınmazların paylaştırılması ve ortaklığın giderilmesi, Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan doğan uyuşmazlıklar ve komşu hakkından doğan uyuşmazlıklar için dava açmadan önce arabulucuya başvurma şartını öngörüyor. İcra İflas Kanunu’na yönelik değişiklikler yapıldı. İcra müdürleri konut haczi kararını hâkim onayına sunacaklar.
1 yıl ertelenebilecek
Haciz işlemi sırasında borçluyla birlikte yaşayan aile bireylerinin kişisel malları ve aile bireylerinin ortak kullanımına yarayan ev eşyalarının haczedilemeyeceği; haciz işleminin, icra takibinin alacak bedelini aşacak şekilde yapılamayacağı kanunda düzenlendi.
Hapis cezasına çarptırılan anne, 18
Doç. Dr. Fatma Fulya Tepe / fulyatepe@aydin.edu.tr - Prof. Dr. Per Bauhn / Linnaeus Üniversitesi, İsveç - Devlet feminizmi kadınların hakları ya da en önemli çıkarlarını teşvik eden devlet politikaları olarak tanımlanmaktadır. Devlet feminizminin ayrıca eşitlikçi ve milliyetçi versiyonlarını ayırt etmek mümkündür. Eşitlikçi devlet feminizmi, kadınların hakları ya da en önemli çıkarlarını belli bir toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesine göre teşvik eden devlet politikaları olarak tanımlanabilir ve İskandinav ülkelerinde bulunan devlet feminizmi deneyimi bu tipe örnek olarak verilebilir. Milliyetçi devlet feminizmi ise belli bir ulusun üyeleri olarak kadınların haklarını ya da en önemli çıkarlarını, kadınların o ulusa ve o ulusun devletine desteği karşılığında teşvik eden ulusal devlet politikalardır. 114K103 nolu Tübitak projemde çalıştığım Türk Kadını (1966-1974) dergisinin sayılarında milliyetçi devlet feminizmi olarak tanımlanabilecek bir söylem bulunmaktadır. Bu söylemin milliyetçi devlet feminizmi olarak
İSMAİL ÖZCAN - Mehmet Akif, “Âfak bütün hande, cihan başka cihandır /Bayram ne kadar hoş, ne şetaretli zamandır” dizelerinde bayramlarda bütün âleme gülmenin, sevincin hâkim olduğunu; nereye bakılsa, hangi yöne dönülse neşe ve coşkuyla karşılaşılacağını şair duyarlılığıyla ne güzel ifade etmiştir. Ne yazık ki Müslüman Türk toplumu olarak son 4 yıldır bu anlamda bayram kutlama bahtiyarlığından uzağız. Çünkü tam 3 yıl dünyayı sarsan, toplumların yaşam alışkanlıklarını alt üst eden Kovid-19 salgınından sonra bütün dünya ile salgının verdiği hasarı onarmaya çalışırken, insanlar da biraz rahatlamışken bizim ülkemiz, dünyada en fazla nüfusu, çok geniş bir coğrafyayı etkileyen Kahramanmaraş merkezli asrın en büyük depremiyle sarsıldı. 50 binden fazla insanımızın hayatını kaybettiği, 100 binden fazla insanın enkazdan yaralı çıkarıldığı, 100 binlerce konutun yıkıldığı, adeta kıyametin yaşandığı bir felaket sonrasında eriştiğimiz bu Ramazan Bayramı’nı da eski bayramlara benzer halde şen şakrak kutlamak
Dr. Akkan Suver / Marmara Grubu Vakfı Genel Başkanı - Geride bıraktığımız hafta içinde, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Çin Halk Cumhuriyeti’ne bir ziyaret gerçekleştirdi. Macron’a ziyaretinde Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de eşlik etti. Dolayısıyla ziyaret Fransa’nın olduğu kadar Avrupa Birliği’nin de imzasını taşıdı.
Batı tarafından barışa giden yol açısından çok önemli bir adım olarak nitelendirilen ziyaret; Fransa’nın barış ve istikrar için ortak sorumluluk duyması olarak da değerlendirildi. Gene bu ziyaret Macron’un; Çin’in barış girişimlerinden sorumluluk alma ve barışa götürecek yolları açma iradesini ortaya koyması şeklinde de yorumlandı. Belki de Macron, Batı’nın görmezden gelinemeyecek küresel bir güç olarak, Çin’in konumuna saygı duyan daha sakin bir diyalog diliyle Avrupa Birliği ile ilişkileri büyültmek ve değiştirmek gibi zorlu bir görev üstlendi.
Ziyaret gerçekte; Ukrayna krizine çözüm çabası ve gerileyen AB - Çin ilişkilerinin
SAFA TEKELİ- Orta Doğu’nun zengin petrol kaynakları, 98 yıl önce Türk devletini, Musul mu yoksa genç Cumhuriyet’in geleceği mi konusunda karşı karşıya getiren Şeyh Sait ayaklanmasıyla başa çıkmak zorunda bırakmıştı. Kürt devleti kurmak amacıyla başlatılan ve 15 Nisan 1925’de bastırılan ayaklanmanın hedefinde Lozan vardı. Değerli meslektaşım Özay Şendir’in 5 Nisan 2023’te Milliyet’te yazdığı “PKK bu yıl Lozan’ı yıkacakmış” başlıklı yazısı, 98 yıl önceki Şeyh Sait ayaklanmasını akla getirdi. Şendir, yazısında “Terör örgütü PKK, Süleymaniye’de, ‘Lozan’ın Yüzüncü Yılında Lozan’ı Yeneceğiz’ başlıklı bir etkinlik düzenlemeye hazırlanıyormuş” diyordu. 24 Temmuz’da 100’üncü yılına girecek Lozan Barış Antlaşması, imzalanmasından birkaç ay sonra çıkarılan ayaklanmalarla âdeta hedefe konulmuştu.
Zengin petrol kaynaklarının üzerine oturan emperyalist devletler, çeşitli zamanlarda Doğu illerinde ayaklanmaların baş göstermesinde roller üstlenir. Musul
Doç. Dr. Fatma Fulya Tepe / İstanbul Aydın Üniversitesi / fulyatepe@aydin.edu.tr - Adrienne Rich, annelik konusundaki ilk feminist çalışma olarak bilinen Of Woman Born (1976) isimli kitabında, annelik hakkındaki bilgimizin çok az olduğunu yazmıştır. Marianne Hirsch (1989) ile Brenda O. Daly ve Maureen T. Reddy (1991) ise kurgusal ve teorik metinlerde annenin bakış açısının eksik olduğunu ve ancak kız evlat üzerinden anneye yer verildiğini belirtmişlerdir. Bu tür anlatılara, Daly ve Reddy kız evlat merkezli anlatılar demektedir. Annelerin perspektifinin eksik olduğu bu arka planda, annelik çalışmaları, kız evladın değil, “annenin sesi”ni analiz etmek ve kuramsallaştırmak üzere ortaya çıkmıştır (Podnieks ve O’Reilly, 2010). Annenin sesini duyabilmek için önce araştırmacıların annelere yönelmesi, sonra da annelerin, gerçek annelik deneyimlerini inkar etmemeleri, bastırmamaları, saklamamaları, ideal ve ulaşılamaz (fedakâr, melek ve mükemmel) annelik maskesinden kurtulmaları gerekmektedir (Maushart, 1999; Podnieks ve O’Reilly, 2010).
Anasoylu anlatılar
Böylelikle