İstanbul’da bir göç müzesi kurulmalı

12 Ağustos 2020

Türkiye’nin yurt dışındaki insanlarımıza bir borcu bulunmaktadır.

Dünyada 7.6 milyon Türk kökenli göçmeni yurt dışında yaşatan Türkiye’nin hala bir göç müzesine sahip olmaması tarihsel bir ayıptır. Dünyada kendi nüfusunun %9’nu yurt dışında yaşatan başka ulus yoktur. 1.4 milyarlık nüfusa sahip olan Çin’in 55 milyonu yurt dışında yaşarken, 1.1 milyarlık Hindistan’ın 35 milyonu yurt dışında yaşamaktadır.

Türkiye’mizin hala bir göç müzesine sahip olamaması çok büyük bir ayıp.

Türkiye çok ilginç bir ülkedir. 1961’de başlayan göç olayı çerçevesinde ilk önce 6.800 Türk işçisini Almanya’ya yolladık, daha sonra başka ülkelere de gönderdik ve şu anda AB sınırları içerisinde eski üye İngiltere’yi de dahil ettiğimizde 5.7 milyon Türk yaşıyor. ABD’den, Avustralya’ya kadar toplarsak Türk göçmenlerin sayısı 7.6 milyonu geçti. Bu da 83 milyonluk nüfusumuzun %9’undan fazladır. Dünyada oran

Yazının Devamı

Orta teknoloji tuzağı

9 Ağustos 2020

 






Milli gelirimiz uzun yıllardır artmıyor. Olan artışlar da TL’nin dolar karşısında değer kaybedişiyle eriyor. Bu durumu tarif etmek amacıyla Orta Gelir Tuzağı deyimi oluşturuldu ve tartışmalar bu düzeyde devam etti ve ediyor.

Bu yazımın amacı söz konusu tanımın yanlış olduğunu ve Orta Gelir’in bir sebep değil bir sonuç olduğunu belirtmektir.

Yazının Devamı

Taçlı virüs salgını böyle geçer mi?

8 Ağustos 2020

“Latince’den gelen ‘virus’ ile taç anlamındaki ‘corona’ sözcüklerinin bir araya gelmesinden oluşan ‘coronavirus’e (koronavirüs) Türkçe karşılığı olarak ‘taçlı virüs’ demek aslına uygun bir çeviri olacaktır...” 

“Aşı çalışmalarından 2021’den önce sonuç alınması beklenmezken ikinci dalga tehdidi her zaman olası görünüyor. Dolayısıyla virüsle sadece sağlık çalışanları değil tüm toplumun mücadele etmesi zorunlu...”




Yazının Devamı

Çin Halk Cumhuriyeti ile diplomatik ilişkilerimiz 49 yaşında

4 Ağustos 2020

4 Ağustos tarihi Türkiye ile Çin Halk Cumhuriyeti arasındaki diplomatik ilişkilerin 49.yılıdır.1971 yılında başlayan diplomatik ilişkilerimiz Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Ji Xinping’in 2013 yılında ortaya koyduğu bizim tarihi İpekyolu diye adlandırdığımız Bir Kuşak-Bir Yol girişimiyle bugün, gerek Avrasya’nın entegrasyonu gerekse de Türk-Çin ilişkilerinin gelişmesi açısından yeni fırsatların oluşumunu sağlamış bulunmaktadır

1971 yılında temelleri atılan Türkiye ile Çin Halk Cumhuriyeti arasındaki diplomatik ilişkiler o günün şartlarında sembolik anlamda seyreder. 1980’li yıllarda iki ülkenin de açık politikaları benimsemesiyle; o günlere kadar dalgalı seyreden ilişkilerde bir canlanma görülür.1990’lı yıllarda ise ekonomik alanlarda süren ilişkiler karşılıklı üst düzey resmi ziyaretlerle, yüksek bir seviye kazanır.

Özellikle de 1995 yılında Süleyman Demirel’in, 1998 yılında Bülent Ecevit’in ziyaretlerine 2000 yılında Çin Halk Cumhuriyeti’nin Devlet Başkanı Jiang Zemin’in, 2002 yılında

Yazının Devamı

İki şey bağdaşmaz: Para sevgisi ve dindarlık

3 Ağustos 2020

Yaşadığımız şu dünyada para sevgisi ve servet hırsı ile bağdaşmayacak, uzlaşmayacak, örtüşmeyecek şeylerin başında samimi dindarlığın geldiğini hemen herkes bilir. İyi bir dindarın parayı, zenginliği, serveti ve bunların sevgisini, bunlara karşı hırsı kalbinde barındırmayacağını; bunlara teslim olmayacağını, en azından teorinin bunu gerektirdiğini yine herkes kabul eder. Buna paralel olarak belli bir seviyede İslami kültüre sahip her şahıs; dünyada hiç kimsenin parayla ilişkide, onu kazanmada, elde tutmada ve harcamada bir Müslüman kadar derin sorumluluk altında bulunmadığının bilincindedir.

Sahici dindarlığın bir ölçüsü, bir göstergesi de bu anlamda dindar birinin kendisine hakkı olmayan bir şey sunulduğunda, o şey ne kadar değerli ne kadar cazip olursa olsun onu kabul etmemektir.

Esas bu olmakla beraber pratik ne yazık ki bunun çok uzağındadır.

Şu sözler genel olarak insanların para ile ilişkisinin nasıl olması gerektiğini çok iyi ifade etmektedir:

“Para sandalyeye benzer, ayağının altına alırsan seni yükseltir; başına koyarsan seni alçaltır.”, “Para iyi bir

Yazının Devamı

Yeni tüketim değerlerine doğru!

28 Temmuz 2020

Dünya, tarım toplumundan endüstrileşmeye ve ondan da endüstri ötesi ve küresel tüketimcilik dönemine geçmiştir son 250 yıl içerisinde. İlk tüketimcilik modeli Fordist üretim ve tüketim modeli ile açıklanabilmektedir. Henry Ford, 1914 yılında “çalışan tüketiciler” kavramıyla geçinebilecekleri gelirin üzerinde bir gelire sahip olmaları gerektiğini vurgulamış ve tüketicilerin ürünleri ancak böylece satın alabilecekleri inancıyla hareket etmiştir. Şüphesiz kapitalist üretici tarafından, kolektif bir eylem olarak işçi hareketleri söndürülmüş olmalıydı fakat genç nüfus içinde tüketimin azaltılması konusundaki eğilim ve  birçok kaynağın azalması nedeniyle bu yapı sarsılmaya başlamıştır. Sonrasındaki Keynesyen uygulama ile de yüksek ücret ödenen işçinin tüketici haline dönüşmesinin ardından, kitlesel olarak üretilmiş olan ürünlerin tüketicileri haline dönüştürülmesi hedefine ulaşılmıştır.

Böylece, 16.

Yazının Devamı

‘Üniversite Adaylarına Tavsiyeler’

27 Temmuz 2020

Geleceğin Meslekleri mi? Mesleklerin Geleceği mi? Eğitiminin Geleceği mi? Geleceğin Eğitimi mi?

Değerli okurlar, iş yaşamı pratikleri ile mesleki deneyimlerini elde etme fırsatı bulan bir   akademisyen olarak, tercih dönemlerinde gençlerimizle bazı görüşlerimi paylaşmayı görev saymaktayım.  Bilindiği gibi insan yaşamının bazı kırılma noktaları var. Bunların en önemlisi; ergenlik ile eş zamanlı gündeme gelen, ancak kişileri yaşam boyu etkileyen meslek seçimidir. Üniversite giriş sınav maratonundan çıkan gençlerimiz ve aileleri; yaşam boyu eğitimin geçerli olduğu bir dönemde, karar verirken pek çok seçenekle karşı karşıyalar.  Bu nedenle üniversite eğitiminin aslında bir başlangıç olduğunun, uzmanlaşmanın ve yetkinliklerin öne çıktığının farkında olarak tercih yapmalılar.

Çeşitli araştırmalar, yakın gelecekte iş gücü piyasasında çok önemli gelişmelerin yaşanacağına işaret ediyor. Bugün ilkokula başlayan çocukların yarısından fazlasının henüz mevcut olmayan iş ya da mesleklerde istihdam edileceği belirtiliyor.

Yazının Devamı

Mesleki Eğitimde 1000 Okul Projesi

23 Temmuz 2020

Milli Eğitim Bakanlığı, devamsızlık ve okul terklerini tetikleme potansiyeli olan okul ortamlarını iyileştirmeye yönelik önemli bir projeyi hayata geçiriyor.

Mesleki eğitim iş piyasasının ihtiyaç duyduğu insan kaynağını sağlayarak ekonomik kalkınmaya önemli katkı sağlamaktadır. Aynı zamanda ülkelerde genç işsizliğin azaltılmasında da çok önemli bir enstrüman olarak kullanılmaktadır. Ayrıca, mesleki eğitim akademik olarak görece başarısız gençlerin de bir şekilde beceri kazanarak iş piyasasına geçişlerine destek olabildiği için toplumsal entegrasyonda da önemli katkı sunabilme potansiyeline sahiptir.

Tüm bu avantajlarına rağmen mesleki eğitimin, diğer okul türlerine göre, okula devamsızlık ve okul terkleri açısından daha fazla zorlukları var.

Motivasyonları düşük

Bu durumun temel sebebi, öğrencilerin temel becerilerinde eksiklikler olması ve motivasyonlarının düşük olmasıdır. Tüm ülkeler, mesleki eğitimdeki devamsızlık ve erken terk oranlarını düşürebilmek için çaba sarf etmektedir.

Okulun erken terkedilmesi, bir

Yazının Devamı