Araştırmalar ortada. Z Kuşağı’na mensup genç sayısı yaklaşık 13 milyon. Bir sonraki seçimde 7 milyon genç ilk kez oy kullanacak. 13 milyon genç az değil, toplam seçmenin yüzde 20’sine tekabül ediyor. İstediklerini hükümete getirir, istediklerini de hükümetten indirirler. Hesap böyle açık olunca siyaset erbabı eline kalemi, kağıdı aldı “Biz bu Z Kuşağı’ndan nasıl oy alacağız” diye düşünmeye başladı. AKP, malum, Z Kuşağı’nın kalbini çalmak için dört aşamalı bir plan açıkladı. Sosyal medyada yeşil top hareketi başlattılar, Netflix’i yasaklamayı tartıştılar, yetmedi yeni sosyal medya düzenlemesini hayata geçirdiler. Şimdi şaşkınlıkla sansürcülük, yasakçılık politikalarının neden oya dönüşmediğini kara kara düşünüyorlar. Bir çözüm bulacaklarına eminim. Mesela oy verme yaşının 18’de 30’a çıkartılması için Meclis’e önerge vermelerine herhalde kimse şaşırmaz.
MAK Danışmanlık şirketinin sahibi Mehmet Ali Kulat Temmuz ayında Z Kuşağı ile ilgili önemli bir anket açıkladı. Bu kuşağa mensup gençlerde AKP’nin oy oranının yüzde 25’i geçmediği ortada. Bunun birçok sebebi var. Gençlerin değer yargıları, dünya görüşü ve yaşam şekilleriyle AKP’nin simgelediği ve Türkiye’ye dikte ettiği hayat birbirine uymuyor. SODEV tarafından yapılan ve Sevgili Ertan Aksoy’un açıkladığı bir rapor bu gerçeği çok açık ortaya koyuyor. Gençlere soruyorlar “Hayatınızın kalan kısmını Suudi Arabistan’da ayda 10 bin dolar kazanarak mı geçirmek istersiniz yoksa İsviçre’de ayda 5 bin dolar kazanarak geçirmeyi mi tercih edersiniz?” AKP’ye oy veren gençlerin bile yüzde 60’ı İsviçre diyor. Tüm gençlerde “İsviçre” tercihinde bulunanların oranı yüzde 72. Yine gençlere soruyorlar, “Sizin için en önemli şey nedir, 1’den 10’a kadar puanlar mısınız?” Gençlerin en önem verdiği şey “Düşüncelerini özgürce ifade edebilmek.” Ortalama verilen puan 9,1. İkinci en önem verdikleri şey, hepimiz gurur duymalıyız, “Başkalarının düşüncelerini özgürce ifade edebilmesi.” Ortalama verdikleri puan 8.4. Yani gençler açıkça demokrasi istiyor, özgürlük istiyor, kendi hayatlarını istedikleri gibi yaşayabilecekleri, kimsenin kimseye karışmadığı, ceberut anlayışa karşı çıkıyor.
Özgürlük ve adaletin ekonomik kalkınmanın temeli olduğunu kavramış, sosyal medya sayesinde kendi fikrini özgürce ifade etmeye alışmış bir gençliğimiz var. Muhafazakâr gençler de, sosyal demokrat gençler de, birlikte yaşamı önemsiyor, hayatın gerçek sorunlarına gerçek çözümler istiyor. Bu şartlarda AKP’nin gençlerden oy alma ihtimali zayıf. Erdoğan’a atıfla “AKP sunduğu hayatla gençliğin değerleri adeta ters mıknatısma yapıyor.”
Yukarıda ifade ettiğim gerçek bizi de rehavete sürüklememeli. 17 yaşından itibaren siyasi mücadelenin içindeyim. CHP’nin her kademesinde görev alma şerefine eriştim. Hayatım demokrasi ve özgürlük kavgasıyla geçti. Esas soruyu sormak zorundayız. Bütün bunlara rağmen gençler neden siyasi partilere ve özelde CHP’ne iltifat etmiyor, üye olmuyor, siyasi mücadeleye katılmıyor?
Bu konuda birçok araştırma okudum. Konunun uzmanlarıyla konuştum. Dünya çapında eğitimciler ve bilim insanları ile istişare ettim. Sonuç? CHP dâhil hiçbir parti bu gençlere göre yapılanmış, kurumsal yapısını oturtmuş, organize olmuş değil.
En önemli sorun Siyasi Partiler Kanunu. Bütün partilerde zorunlu olarak tek adam diktası var. Kimin Belediye Başkan adayı, belediye meclis üyesi adayı veya milletvekili olacağına neticede tek bir kişi karar veriyor. Gençler bunu kabul edilemez buluyor. Kendi emekleri, fikirleri ve çalışkanlıkları ile bir yere gelmek istiyorlar. Objektif, açık kurallar arıyorlar. Kimseye baş eğmek, boyun eğmek, bir kişiye dalkavukluk yaparak makam mevki sahibi olmak istemiyorlar. Bugün CHP dâhil bu gençlerin beklentilerini karşılayabilen tek bir parti yok. Açıkçası biz gençlere kapılarımızı açmıyoruz, gençlere kapılarımızı kapatıyoruz. Genel Merkez yönetimleri de sanki bu sorun hiç yokmuş gibi davranmaya devam ediyor. Halbuki bize yakışan Siyasi Partiler Yasası’nda devrimci bir değişikliği savunmak, talep etmek ve bunun için mücadele etmektir. Toplumsal bir talep üretmek için üstümüze düşeni yapmak zorundayız.
İkinci büyük sorun, siyasi partilerin hiyerarşik yapısı. Militarist, tepeden aşağı örgütlenen parti yapıları gençlerin kendi düşüncelerini özgürce ifade etmesine izin vermiyor. Gençlere verilen tek görev bayrak asmak, afişleme yapmak olunca da gençler bununla tatmin olmuyor. CHP’de gençlik kotası var. Ancak bu milyonlarca gencin partiye katılması için yeterli değil. Yatay hiyerarşik modeller üzerine düşünmeye başlamalıyız. Gençler fikirlerini her kademede özgürce sunabilmeli, bu fikirlerin katkısı varsa uygulanmalı, eğer çeşitli nedenlerle uygulanması sorunlu ise de bu gençlere ikna edici bir şekilde anlatılmalı. Unutmayalım bu gençler adeta internete doğdular. Bebek yaşlarından beri yaptıkları her işte, aldıkları her hizmette kendi fikirlerini açıklamaya ve bir sorun çıktığında makul bir cevap almaya alışmış durumdalar. Geri dönüşüm, değerlendirme mekanizmaları olmayan partilerin gençliğin kalbini kazanma şansı yok.
Devamı yarın