ABD ve Yunanistan elçilerine çok samimi Kıbrıs çağrısı

11 Nisan 2021

Bülent AKARCALI - Sağlık ve Turizm eski bakanı

Kıbrıs adasında, 1974 harekâtıyla 47 yıldır tamamen, 1963 Rum saldırılarından hesap edersek, 58 yıldır ayrı yaşayan ve ancak 80 yaşına yaklaşmış olanların pek de hoş olmayan birlikte yaşam anıları dışında, birbirini unutmuş iki toplumu nasıl ve hangi mucizevi formülle tek devlet çatısı altında huzur ve barış içinde yaşatabileceksiniz?

Kıbrıs Türkleri 1960’da kurulan tek devletin çağdaş Batı dünyasında daha önce hiç görülmemiş ve denenmemiş yönetim yapısını, yani dini bir liderin aynı anda devlet başkanı olmasını dahi kabul ettiler.

İran’ın Humeyni ile başlattığı siyasi modelin öncülüğünü, Makarios, hem Devlet hem de Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi Başkanı olarak başlatmıştı. 

Kıbrıslı Türklerin bu kadar anlayışlı yaklaşımına karşın dünyaya sevgi dolu bir öğretiyi yaymak üzere yeni bir peygamberin gelişini müjdeleyen ve tüm Hıristiyan âleminin coşkuyla kutladığı Hazreti İsa’nın doğum günü olan Noel gecesi vatandaşı Türklere karşı katliam başlatacak kadar zalim çıkan

Yazının Devamı

‘Sevmiyorum seni artık gözlerimi geri ver...’

11 Nisan 2021

Mustafa Kemal Ulusu / kulusu@hotmail.com

Bir sanatçımız geçenlerde Zeki Müren’i tenkit eden bir beyanat verdi, hem de durup dururken, demek ki ona karşı ne kadar büyük bir kompleksi varmış ki yıllar sonra kendini tutamamış ve biraz saçmalamış. Bugün Türkiye’de kime sorarsanız sorun Türk Sanat Müziği’nde gelmiş geçmiş 1 numara kim diye, yüzde 90’ı Zeki Müren der. Zeki Müren güzel sanatların çoğunda maharetliydi, yardımseverdi. Şimdi okuyacağınız değerli dostum, rahmetli Mete Akyol’dan aktaracağım hikâyesini okuduktan sonra nasıl bir insan olduğunu çok daha iyi anlayacaksınız.

“Sevmiyorum Seni Artık Gözlerimi Geri Ver...”

Ankara Körler Okulu öğrencilerinin Zeki Müren’e hayran olduklarını biliyordum, onlara Köşk Gazinosu’ndaki programı için Ankara’ya bir gelişinde, sürpriz yapmak istedim.

Zeki Müren’den istekte bulundum:

“Ankara’da bulunacağınız bu bir ay içinde, bir iki saatinizi Ankara Körler Okulu öğrencileri için ayırır mısınız?”

Zeki

Yazının Devamı

Neden hep geçmişi arıyoruz?

5 Nisan 2021

Mustafa Kemal Ulusu / kulusu@hotmail.com

Çevremizde bizlerin ve birkaç önceki neslin dahi zaman zaman, “Ah nerede o eski günler ah!” diye yakındıklarını sıkça duyuyor ve yaşamıyor muyuz?

Geçen haftaki o eski İstanbul ve eğlenceleri yazıma o kadar çok müspet geri dönüş oldu ki, o yıllara göre gerçekten çağ atlamışız, yepyeni dijital bir döneme girmişiz, bas bir tuşa Dünya ayağına geliyor, istediğin tüm müzikler, tiyatrolar, filmler, maçlar, konserler, tüm Dünya şehirleri hepsi elinin altında.

Ayrıca her türlü seyahat ve gezilerin yanında, tüm kafe ve restoranlarda yeme içme ve de eğlenceler gırla gidiyor.

Evlerde ise (Tabii ki büyük şehirlerde) kaloriferi, süper mobilyaları, beyaz eşyaları vb. herşeyi , hepsini taksitle alabiliyorsun. Gıda da öyle, paran varsa yok yok.

Tüm bu büyük imkanlara rağmen insanlarımızın çoğunluğunda huzur yok, peki bunun sebebi ne?

Sebep mi bence birinci sebep şudur; Bilhassa büyük şehirlerdeki insanlarda bu büyük harcamalarla başlayan büyük

Yazının Devamı

Çocukları şiddet ve acılardan korumak

4 Nisan 2021

İsmail Özcan - Eğitimci/Yazar

Geçtiğimiz günlerde Mersin’de bir anne kreşe gönderdiği iki yaşındaki kızına kreşte şiddet uygulandığından şüphelenmiş. Kreş ilgililerinden bu konudaki sorularına kaçamak yanıtlar alınca şüphesi daha da artmış. Bunun üzerine kızının oyuncak ayısının içine dinleme cihazı koyarak yavrusuna küfür ve hakaretlerden oluşan sözlü şiddet uygulandığını belgelemiş. Çocuğunun vücudunun çeşitli yerlerinde gördüğü yara berenin de kendisine uygulanan fiili şiddetin izleri olduğu böylece açığa çıkmış. Olayla ilgili yasal işlem başlatılmış, kreş kapatılmış.

Bu olay bir bölüm yazılı, sözlü ve görüntülü medyada haber oldu ve epeyi de gündem oluşturdu. Özellikle küçük yaşta çocukları olan anne babaların bu olaydan sonra zaten her zaman var olan tedirginliklerinin daha da arttığına şüphe yoktur.

ŞİDDET VE KÖTÜ MUAMELE

Çocuklarımızın daha önce de birçok defa bakıcılar elinde, yuvalarda, anaokullarında şiddete ve kötü muamelelere

Yazının Devamı

Macron’un İçişleri Bakanı Strasbourg kentinde cami inşaatını yabancı unsur olarak niteliyor

4 Nisan 2021

Bülent Akarcalı - bulent@bulentakarcali.com

Avrupa Konseyi’nin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bulunduğu Fransa’nın Alman sınırına komşu Strasbourg kenti ve civarında 40 yılı aşkın bir süredir kalabalık bir Türk nüfusu yaşar.

Sessiz, sakin ve herhangi bir suça bulaşmadan yaşarlar. Fransız komşularından saygı görürler. Herkes hemen hemen iyi Fransızca konuşur. Gençler eğitimli ve terbiyelidir. Çalışırlar ve de hem belediyeye hem de Fransa devletine vergilerini öderler.

Bir süre önce Türk toplumunun kurduğu bir dernek bir cami inşaatı için belediyeye müracaat ettiğinde yalnız hoşgörü ve ilgiyle değil belediyenin inşaata “Biz de yardım edelim” teklifiyle karşılaşırlar. Yardımın miktarı da az buz olmayıp 2.5 milyon euro yani yaklaşık 24 milyon TL’dir!

AVRUPA’NIN EN BÜYÜĞÜ

Eyüp Sultan olarak adlandırılan cami, Avrupa’nın en büyüğü olacak şekilde projelendirilmiştir. Macron’un kendine göre bir Fransız İslam’ı yaratma döneminde belediyenin böyle bir davranışı dernek mensuplarını ve

Yazının Devamı

Sürdürülebilir kalkınma-madencilik-çevre ilişkisi (Oksimoron mu, paradoks mu?)

4 Nisan 2021

Prof. Dr. Ali KAHRİMAN - Maden Y. Mühendisi Siyaset Üstü Düşünce Derneği Yönetim Kurulu Başkanı

Türk Dil Kurumu’na göre, iki zıt anlamlı kelimenin bir arada kullanılması anlamına gelen “OKSİMORON” kavramı, “çalışma tatili” veya “tek seçenek” gibi birbirini yok ediyor gibi görünen kelimelerle ifade edilen bir konuşma şeklidir. Paradoks ise anlamsal bir zıtlıktır. Yani birbirine aykırı iki önermenin birlikte olmasıdır. Paradoksun doğruluk ve yanlışlığının incelenmesi gerekir. Her ikisi de çelişkilerdir. Ancak paradoks, üzerinde düşünülmesi gereken bir şeydir. Oksimoron ise o anda zevk alınan, sonra kaybolan bir tanımlamadır. Özetle, oksimoron bir dil sanatı, paradoks ise bir mantık çıkmazıdır. Sürdürülebilir kalkınma, gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama yeteneklerinden ödün vermeden günümüzün ihtiyaçlarını karşılama kapasitesidir.

EKONOMİK KALKINMAYA KATKI

Bu kavramlar ışığında değerlendirdiğimizde; sürdürebilir kalkınma, madencilik ve çevre ilişkisi

Yazının Devamı

Uluslararası sözleşmelerin hukukumuzdaki yeri

3 Nisan 2021

Zafer İŞERİ - Avukat Arabulucu TBB İstanbul Delegesi

Devletlerin hükmi şahsiyetleri vardır. İnsan gibi haklar edinip sorumluluk altına girebilirler. Belli taahhütlerde bulunabilirler. Bu doğrultuda başka şahıs ya da devletlerle sözleşmeler imzalayabilirler. Mevcut sözleşmelere katılabilirler. Halen Milletler Cemiyeti, Birleşmiş Milletler, Uluslararası Çalışma Örgütü, UNESCO, Karadeniz Ekonomik İş Birliği Örgütü, Ekonomik İş Birliği Teşkilatı, Avrupa Konseyi, Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü ve benzeri binlerce organizasyon kapsamında karşılıklı sözleşmeler ve bağlı sorumluluklar devam etmektedir.

Anayasamız, devletimizin uluslararası mecradaki itibarını ön planda tutarak, usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmaları kanunlarımız ile aynı kuvvette kabul etmiştir. Dahası, milletlerarası sözleşmelerin içeriği Anayasamıza aykırı olsa dahi, bunlar hakkında Anayasa’ya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurulamayacağı belirtilmiştir. Temel hak ve özgürlüklere ilişkin bir milletlerarası sözleşme

Yazının Devamı

Kadını şiddetten koruyucu hükümler

30 Mart 2021

Avukat Canan Arın

İstanbul Sözleşmesi, tam adı ile “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”, bütün dünyada yaygın olan kadına şiddeti önleme konusunda en gelişmiş insan hakları sözleşmesidir.

İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, Fransızcanın cins ayrımına dayalı bir dil olmasından “Erkek Hakları Sözleşmesi”dir. Bunu kadınlara uygulayan Olympe de Gouges, başı giyotinle vurularak öldürülmüştü.

Tarihi, kadınlar açısından tanımlamak istersek “kadınların insan olarak kabul edilme mücadelesidir” diyebiliriz.

İşte İstanbul Sözleşmesi bu mücadelenin kazanılması yolundaki en önemli sözleşmedir.

İmzacı devletlere kadını şiddetten koruma yükümlülüğünü verir.

Sözleşmeye göre şiddet “ister kamusal ister özel alanda meydana gelsin, kadınlara fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik acı veya ıstırap veren veya verebilecek olan toplumsal cinsiyete dayalı her türlü eylem veya bu tür eylemlerle tehdit etme, zorlama veya

Yazının Devamı