Bülent Akarcalı - bulent@bulentakarcali.com
Avrupa Konseyi’nin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bulunduğu Fransa’nın Alman sınırına komşu Strasbourg kenti ve civarında 40 yılı aşkın bir süredir kalabalık bir Türk nüfusu yaşar.
Sessiz, sakin ve herhangi bir suça bulaşmadan yaşarlar. Fransız komşularından saygı görürler. Herkes hemen hemen iyi Fransızca konuşur. Gençler eğitimli ve terbiyelidir. Çalışırlar ve de hem belediyeye hem de Fransa devletine vergilerini öderler.
Bir süre önce Türk toplumunun kurduğu bir dernek bir cami inşaatı için belediyeye müracaat ettiğinde yalnız hoşgörü ve ilgiyle değil belediyenin inşaata “Biz de yardım edelim” teklifiyle karşılaşırlar. Yardımın miktarı da az buz olmayıp 2.5 milyon euro yani yaklaşık 24 milyon TL’dir!
AVRUPA’NIN EN BÜYÜĞÜ
Eyüp Sultan olarak adlandırılan cami, Avrupa’nın en büyüğü olacak şekilde projelendirilmiştir. Macron’un kendine göre bir Fransız İslam’ı yaratma döneminde belediyenin böyle bir davranışı dernek mensuplarını ve vatandaşlarımızı çok memnun eder.
Ancak, şimdiye kadar 20’ye yakın camiyi kapatan ve Müslüman dernek ve kuruluşları kendisinin icat ettiği “Cumhuriyetin Değerleri Belgesini” imzalamaya mecbur eden Macron, İçişleri Bakanı Gérald Darmanin aracılığıyla cami inşaatını yasaklamak için belediyeye baskı yapmaya başlar.
Çevreci bir parti olan EE-LV partisinin (Parti Européen Ecologique les Verts - Avrupa Ekolojik Yeşiller Partisi) Strasbourg Belediye Başkanı olarak cami inşaatına izin ve destek veren Bayan Jeanne Barseghian Fransa doğumlu olsa da Ermeni asıllıdır. Büyük dedesi Sarkis Barnemin 1915’te İstanbul’da ki tutuklanmalar esnasında tutuklanmış ve daha sonra ölüm haberi alınmış. Anneannesi 1924’te Paris’e yerleşip, daha sonra tanınmış bir yazar oluyor.
Kendisi iyi bir hukukçu ve çevre hukukunda gerçek bir otorite olup geçen yıl başkan seçilmiş.
İçişleri Bakanı, cami inşaatına maddi destek vermeyi kabul eden Belediyeyi “Fransız topraklarında yabancı bir müdahaleyi finanse etmekle” suçlayarak adeta vatan haini konumuna indirgemeye çalışır. Cami inşaatının başlatan Türklere ait dernek için de “Bu Türkiye yanlısı federasyon, Cumhuriyet’in değerler tüzüğünü imzalamak istemedi diyerek de derneği suçlamaya kalkar.
Ancak Bayan Barseghian çetin ceviz çıkar ve ne Macron’un zorla imzalatmak istediği tüzüğe ne Bakan’ın ithamlarına, ne de iktidara yakın medyanın kışkırtmaya çalıştığı Ermeni diasporasının “Sen nasıl Türklere yardım edersin!” tepkilerine pabuç bırakmaz: “İktidar partisince yönlendirilen ve seçim süresinin yaklaşmasıyla ateşlenen, siyasi muhaliflerini karalamaktan ve bunun için karalama arayışına girmekten çekinmeyen ve bizi hedef alan bir medya grubuyla onuncu (10.) kez üzerimize gelip çevrecileri itibarsızlaştırmak istiyorlar” cevabını verir.
İçişleri Bakanı suçlamalarıyla yetinmez Bölge Vali’sine belediyenin yardım kararını idari mahkemeye taşıması talimatını verir. Bunun üzerine, Bayan Başkan “Belediye’nin aldığı karar Alsace-Moselle bölgesinin yerel hukukuna uygundur. Strasbourg ve Cumhuriyetin içerisinde barış ve huzur içinde yaşamayı arzulayan kent sakinlerine ayrımcılık yapılmasını kabul etmeyeceğim” diyerek adeta Macron’a ve İçişleri Bakanı’na meydan okur.
İSLAM DÜŞMANLIĞI
Şu Fransa âlem bir ülke! Bir taraftan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine ev sahipliği yapıyor, öte yandan mahkememin bulunduğu kentte açık seçik İslam düşmanlığını ve Müslümanlara karşı ayırımcılığı körüklüyor, ama öte yandan Fransa’ya göç etmiş bir ailenin kızının Kuzeydoğu Fransa’nın en önemli kenti olan Strasbourg Belediye Başkanı olmasına imkân sağlıyor ve o hanım da büyük bir medeni cesaret ile mensup olduğu diasporanın tepkisine dahi aldırmadan İslam’ın en kutsal sembolü caminin Türkler tarafından yapılmasına destek vermekle kalmıyor bu uğurda mücadele ediyor.
Adil, hoşgörülü ve siyaseten cesur olmanın gerçek bir örneğini sergileyen bu hanım Başkan en içten teşekkürlerimizi hak ediyor.
İsterseniz “Mme. Jeanne Barseghian, Maire de Strasbourg Fransa” adresine bir teşekkür mektubu gönderebilirsiniz. Mektup Türkçe dahi olabilir, nasıl olsa orada Fransızcaya çevirecek insanlarımız bulunmakta.