Topluma Hizmet Uygulaması

27 Ocak 2017

İNAL AYDINOĞLU



18 Ekim 1941 Gaziantep doğumlu ekonomist ve işadamıdır. Gaziantep Ticaret Orta ve Gaziantep Ticaret Liselerinden mezun olduktan sonra, 1964’te İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nden mezun oldu. 1972’de Tülay Hanım ile evlendi. İnal Aydınoğlu’nun sevgi ve gönüllülük üzerine yayınlanmış 10 kitabı ve bine yakın makalesi var.

Bir kısım üniversitelerde ve yüksek okullarda “Topluma Hizmet Uygulamaları” isimli bir ders verilmektedir. Dersin amacı, öğrencilerde toplumsal duyarlılık, sorumluluk bilinci ve farkındalık oluşturmaktır. 1988 yılında 382 Avrupa üniversitesinin rektörleri, birlikte yaptıkları toplantıda, üniversitelerdeki araştırma, eğitim ve öğretimin yalnızca teknolojik veya mesleki bilginin üretimi ve aktarımı düzeyinde kalmaması gerektiği üzerine görüşmüşlerdir. Üniversite rektörlerinin onayı ile topluma duyarlı kuşaklar yetiştirilmesi ve bu konuda üniversitelerin görev üstlenmesi gerektiğini karar altına almışlardır.

Yazının Devamı

Gerçek bir entelektüel: Ahmet Hamdi Tanpınar

24 Ocak 2017

İSMAİL ÖZCAN

Ünlü şair, yazar, öğretmen ve üniversite hocası Ahmet Hamdi Tanpınar; 55 yıl önce, 24 Ocak 1962’de, 61 yaşında hayata gözlerini yummuştu.

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın mesleği edebiyat öğretmenliği ve profesörlüğüdür, ama bütün meşguliyeti de edebiyattır. Bir dönem yaptığı milletvekilliği dışında ömrü boyunca edebiyat dışında hiçbir şeyle meşgul olmamıştır. Edebiyatın teorisinde de pratiğinde de bir kompetandır. Şiirleri, hikâyeleri, denemeleri, romanları, verdiği bütün eserleri 1. sınıftır. Ayrıca dört dörtlük bir entelektüeldir. Cemil Meriç, Tanpınar’ın bu yönüne şu sözleriyle ışık tutuyor:

“Hugo’yu anlayacak insan yok dünyada. Bunu denedim, başaramadım. Aczimi itiraf ediyorum. ‘Asırların Efsanesi’ni okuyup anlayacak adam dünyada çok azdır. Dikkatle okusaydı belki Tanpınar anlardı.”

Fransızcayı birçok Fransız aydınından daha iyi bilen Cemil Meriç gibi büyük bir fikir dâhisinin Tanpınar’a bu ölçüde prim vermesi, bu kadar güvenmesi onun alanında derin liyakatinin bir sonucudur. Yahya Kemal Beyatlı, 1924 yılında Tanpınar’a Varşova’dan gönderdiği mektupta şunları yazmış:

‘Güzel saatleri arıyorum’

“Pek muhterem ve pek muazzez muhibbim, efendim, İstanbul’a ait tahassürlerimin

Yazının Devamı

2017 yılı Türk dış politikası açısından çok sıcak bir yıl olacak

17 Ocak 2017

Prof. Dr. Faruk Şen

2015-2016 yılları, Türkiye açısından çok başarılı yıllar olmadı, birçok sorunla karşı karşıya kaldık. Coğrafi olarak sorunlu bir bölgede olmamız bu sorunları daha da arttırdı. Bu güç yılda bir ateş çemberinin içine düştük. 2017 yılında bu ateş çemberinden nasıl çıkacağız, nasıl gelişmeler olacak bunları beş ana başlıkta toplamaktayarar var.

1 Ortadoğu ve İslam ülkeleri ile ilişkiler

Türkiye için en sorunlu ülkeler önce Suriye sonra Irak olarak ortaya çıkıyor. Suriye’den 6 yıllık bir savaş sonunda 3 milyon 220 bin insan ülkemize geldi. 900 kilometrelik sınırımız olan ülke ile her açıdan sorunlu bir yıl yaşadık. 6 yıl süren Suriye iç savaşı sonunda Esed’in tekrar olaya hâkim olduğunu ve ülkenin yüzde 80’ini Rusya’nın da yardımıyla kendi tekeline aldığını görüyoruz.

Bu bölgedeki sorunlarda Türkiye’yi ne ölçüde etkileyecek, önümüzdeki yıl Türkiye IŞİD’e nasıl bir çözüm bulacak, Amerika’nın PYD’yi desteğini nasıl engelleyecek? Bunlar Suriye açısından önemli olurken, Irak açısından da; Türkiye, Barzani kartı üzerine her şeyi koymuştu ve Merkezi Irak Hükümeti ile çok iyi ilişkilerimiz olmadı. Buna karşılık Barzani’nin her zaman kıvrak bir politika izlediğini

Yazının Devamı

KAYGI ÇAĞI KORKU ÇAĞI

16 Ocak 2017

PROF. DR. ÖZCAN KÖKNEL

Kaygı, elem veren, hoş olmayan, geleceğe yönelik endişe duygusudur. Korku, yaşanılan çağa, zamanın ruhuna, doğal ve toplumsal ortama göre kaygının biçim ve renk kazanmasıdır. İçeriği bireysel ya da toplumsal olabilir. Korkuların ortak paydası, ölüm ve yok olmaktır.

İnsanlık tarihi boyunca, bireylerde olduğu gibi, toplumlarda da kaygı ve korku çağları yaşanmıştır. Yirminci ve yirmi birinci yüzyılda, “kaygı çağı”, “korku çağı” kavramlarını kullanan, irdeleyen bilim adamı, felsefeci, politikacı, sanatkâr vardır. Kaygı çağı, Üçüncü Dünya Savaşı ve atom bombası korkusuyla başlamıştır.

1960 yılında ABD’de ekonomi uzmanı J.K. Galbraighyt, yaşanılan çağa “Kuşku Çağı” adını vermiştir.

Toplum bilimci Alvin Toffler, “Gelecek Şoku” “Üçüncü Dalga” kitaplarında toplumu eleştirmiş, başarısızlığın gerçeklerden kaçan kaygılı kuşaklar yetiştiğini yazmıştır.

İngiliz şair Auden (1907-1976) “Kaygı Çağı” dizelerinde toplumsal kaygıyı dile getirmiştir. Besteci orkestra yöneticisi Leonard Bernstein (1918-1990) “Kaygı Çağı” adında bir senfoni bestelemiştir. “Batı Yakasının Hikâyesi” “Kandid” operalarında kaygılı toplumun yaşantısını anlatmıştır. Bu örnekler çoğaltılabilir. Küreselleşme

Yazının Devamı

Seçilme yaşının 18 olması Türkiye’ye ne kazandıracak?

30 Aralık 2016

İyi durumda bile nedir gençlik? Yeşil, olgunlaşmamış bir süre, sığ duygular, hastalıklı düşünceler dönemi... Oscar Wilde

İsmail Özcan

(Eğitimci)
Kastamonu’da doğdu. 1970 yılında İlahiyat fakültesinden mezun oldu ve öğretmen olarak göreve başladı. İstanbul’un resmi ve özel ortaöğretim kurumlarında 41 yıl fiilen öğretmenlik yaptıktan sonra emekli oldu. İsmail Özcan’ın din, dil ve edebiyatla ilgili 15’ten fazla yayımlanmış kitabı bulunmaktadır. 1985-2000 yılları arasında 8 yıl Milliyet’e, 5 yıl Posta’ya, 3 yıl da Sabah’a Ramazan yazıları yazdı. 1991’de Milliyet’e 400 sayfalık bir İslam Ansiklopedisi, Sabah ve Günaydın gazetelerine de bir düzine kitap ilaveleri hazırladı. Şimdilerde çeşitli ulusal gazetelere ara ara yazılar yazmakta ve kitap çalışmalarına devam etmektedir.

Yazının Devamı

Ruh sağlığı ve şiddet

26 Aralık 2016

Prof. Dr. Özcan Köknel

İnsanlar, yaşam boyu mutluluğu arar. Mutluluk, ilgi, sevgi, güven, neşe, sevinç, umut gibi duygu durumlarını kapsayan, insana haz veren bir iyilik durumudur.

Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organization) (WHO) Sağlığı; “Hastalık ve Sakatlığın olmaması, bireyin bedensel, ruhsal, toplumsal iyilik durumu olarak tanımlar. Oldukça genel ve soyut olan bu tanımlama içine ruh sağlığı da girer.

Bireyin iç ve dış dünya ile barış, denge, düzen ve uyum içinde olması, belirli amaçlara beklentilere ulaşmak için çaba harcaması ruh sağlığının ölçütü olarak kabul edilmiştir.

Ruh sağlığı bireyle toplumun ortak ürünüdür. Bedensel, ruhsal, toplumsal zararlı etkenler, ruh sağlığı sorunlarına, bozukluklarına yol açar.

Dünya Sağlık Örgütü, 1995 yılında, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde, genel nüfus içinde ruh sağlığı sorunları olanları araştırmış, sonuçları yayınlamıştır. Araştırmaya katılan bütün ülkelerde ortalama olarak genel nüfusun ancak yüzde kırkının ruh sağlığının yerinde; yüzde kırkının ruh sağlığının sorunlu; yüzde yirmisinin ruhsal bozukluğu, hastalığı olduğu saptanmıştır.

Ruh sağlığı sorunu hastalık değildir. Elem, keder yönünde artmış duygu durumudur. Korku, baskı,

Yazının Devamı

AB’ ye Ankara kriterleri gerek

19 Aralık 2016

Prof. Dr. Faruk Şen

Faruk Şen 1948 yılında Ankara’da doğdu. Ortaöğrenimine İstanbul Alman Lisesi’nde devam eden Şen, Almanya’nın WWU Münster Üniversitesi’nde işletme ekonomisi okuduktan sonra aynı üniversitede doktorasını yaptı. 1985’te Bonn’da Türkiye Araştırmalar Merkezi’ni kuran Şen 1991’de Essen Üniversitesi’nde Profesör oldu.


Türkiye’de ki Avrupa Birliği (AB) uzmanları Avrupa’nın bize dayattığı kriterlerin en kısa zamanda yerine getirilmesini istiyorlar. AB’li yetkililerin tüm çabası; örneğin, Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılmasından sonra, Kıbrıs için verilecek tavizlere kadar birçok dayatmanın neredeyse Kopenhag kriterlerinin bir parçası olduğunu hepimize inandırmaktır. AB’nin Brüksel’deki uzmanları ve Türkiye’de ki uzantıları Türkiye- AB ilişkilerini takip etmekte güçlük çekiyorlar. 2016 yılında Türkiye-Avrupa Eğitim ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı’nın (TAVAK) yaptığı araştırmada Türk halkının AB’ye olumlu bakışı % 22’lere kadar düştü. AB’ye gönül verenlerde artık AB’den koparak “Olmayacak duaya amin dememe” pozisyonuna girdiklerini görüyorlar. Artık yavaş yavaş Ankara kriterlerini ortaya çıkartıp, Türkiye’ ye “hayır” demek isteyen Fransa, Hollanda, Avusturya ve

Yazının Devamı

Haydar Aliyev’de Atatürk sevgisi

12 Aralık 2016

Dr. Akkan Suver(Marmara Grubu Vakfı Genel Başkanı)

On üç yıl önce aramızdan ayrılan çağdaş Azerbaycan Devleti’nin kurucusu Haydar Aliyev, Kemal Atatürk’e karşı büyük muhabbet besleyen bir devlet adamıydı.

Haydar Aliyev; “Atatürk’ün yarattığı Türkiye, sadece Türkiye Cumhuriyeti için değil, tüm Türk dünyası ve özellikle de Azerbaycan için önemlidir” derdi.

Atatürk’ü Türk dünyasının tarih boyunca çıkardığı en büyük insan olarak nitelendirilen Haydar Aliyev, TBMM’de yaptığı konuşmasında; “Bana sorarsanız, Atatürk’ün Türk milletine verdiği en büyük eser nedir, buna cevap verebilmek o kadar kolay değildir. Ama Atatürk’ün bıraktığı en önemli eser; O’nun yarattığı, kurduğu ve yaşattığı Türkiye Cumhuriyeti’dir” demişti.

Haydar Aliyev her zaman bağımsız devleti kurmaktan çok yaşatmanın önemli olduğunu vurgular, dolayısıyla yaşayan Türkiye Cumhuriyeti’ne büyük önem atfederdi.

Rehberi Atatürk

Haydar Aliyev göreve başladığında ülkesinde Kiril alfabesi yürürlükteydi. Atatürk’ün Latin alfabesine verdiği önemi her zaman gündeme getiren Haydar Aliyev, 2001 yılında Kiril alfabesinin kaldırılmasına öncülük ederek Latin alfabesinin kabulünü sağladı.

Yazının Devamı