ALİ EM
1976 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Yurdun muhtelif yerlerinde hâkimlik görevlerini yaptıktan sonra, Adalet Bakanlığı’nda Kanunlar Genel Müdürlüğü görevinde bulundu. 2002 tarihinde Yargıtay Üyeliğine, 2007 tarihinde Yargıtay Büyük Genel Kurulu’nca Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyeliğine seçildi ve daha sonra Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı görevinde bulundu. Çeşitli Yükseköğretim kurumlarında dersler verdi ve kanun hazırlama komisyonlarında görev aldı. Halen, Ufuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde ders vermektedir.
Şehirleşmenin, insan yaşamı üzerindeki etkilerinin son derece önemli olduğu, bu önemini imar alanındaki gelişmelerin başlangıcı olarak kabul edilen İkinci Dünya Savaşı sonrasından günümüze kadar değişkenlikler göstererek ve yenilikler ilave ederek bugüne taşındığı görülmektedir. Şehirlerin oluşumunda en etkili olan unsurlar imar planı ve bu planın belirlediği alanlardaki yapılaşmalardır.
İmar, sözlük anlamıyla bayındır kılma, geliştirme veya güzelleştirmektir. Genel bir tanımlamayla; arzın belli ölçekler çerçevesinde nitelendirilmesi ve belirlenmesidir. Bu belirlemelerin; 1848 yılında yayımlanan Ebniye Nizamnamesinde, 1882 yılında kabul edilen Ebniye Kanunu’da; yol genişlikleri, güneşleme yerleri, yapı yükseklikleri ve altyapı unsurları olarak düzenlendiği anlaşılır. Günümüzde imar planlarının ana kanunu İmar Kanunu ve özel nitelikli kanunlardır.
Yer seçimi, şehirleşmeŞehir, insanların toplu olarak yaşadıkları ekonomik, sosyal ve kültürel yönden hayatlarını sürdürdükleri yerlerdir. Bu yerlerin seçimi ve yerleşime açılması, tarihi olarak yüzyıllar öncesine gidildiğinde ne kadar önemli olduğu anlaşılır. Yerleşime açılacak ve burada kurulacak şehirlerin plan, fen, sağlık ve çevre bakımından araştırılarak ve incelenerek yapılmasının önemi büyüktür. Buraların topografik özellikleri, arazi yapısı, deprem ve heyelan gibi tabii oluşumlara açık olup olmadıkları, iklimsel özelliklerinin belirlenmesi ve bu olgular gözetilerek, imar planlarının işin ehli ve uzman kişilere yaptırılması esastır. Bugün İmar Kanunun ve bu alanda çıkartılmış olan özel kanunlar ve bu kanunlara bağlı olarak yürürlüğe konulan yönetmeliklere göre, planlama çalışmalarının yürütüldüğü bilinmektedir. Modern şehirlerin oluşumunda planlamanın yeri çok önemlidir. Ülkemizde planlama hareketlerine bakıldığında; ülke ve bölge planları, çevre düzeni planı ve imar planları olarak; nazım ve uygulama imar planlarının olduğu görülür. Bu planlardan bölge planları Devlet Planlama Teşkilatınca, imar planları ise belediye sınırları içerisinde belediyelerce, dışında ise Valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır.
İmar hükümleriŞehirlerin (kentlerin) asgari standartları Bakanlıkça tespit edilen esaslar doğrultusunda çevre düzeni planı ile belirlenir (İK 8/f). Yine İmar Kanunun 8. maddesinin (g) bendi uyarınca, imara ilişkin birçok unsuru denetlemeye ve işlem tesis etmeye Bakanlık yetkilidir. İmar Kanunun 9. maddesinde ise, imar planları ile ilgili Bakanlığın yetkisi ayrıntılı olarak gösterilmiştir.
Diğer yandan, inşaat yapım alanı imar planlarının belirlediği esas ve usullere göre belirlenir. İmar Kanunun 2. maddesinde belediye ve mücavir alan içerisinde ve dışında kalan yerlerde yapılacak planlar ile inşa edilecek resmi ve özel bütün yapılar, İmar Kanunu hükümlerine tabi olduğu, imar planı ile inşa işlerinin birbiriyle yakın ve iç içe oldukları bu hükümden anlaşılmaktadır. Ancak, İmar Kanunun 4.maddesinde istisnai hallerin öngörülmesi imar düzenin bütünlüğünü zedeleyici olmuştur. İmar planı ile yapı arasındaki ilişki, imar düzenin kurulması ve sürdürülmesi bakımından önemlidir. Bu düzenin kurulması ve sürdürülmesi; İmar Kanunun hükümlerinin ve bu Kanuna dayanılarak çıkartılan yönetmelik hükümlerinin doğru ve eksiksiz biçiminde uygulanması ile mümkündür.
Bu anlatımlardan anlaşılacağı üzere, planların hazırlanması, kabul edilmesi ve onaylanması ana görevin belediyeler ve Bakanlık üzerindedir. Bu bağlamda, planların hazırlanması, planlar arasında ortaya çıkan uyum eksiklerinin şehir planlama hukuku açsından değerlendirilmesi, ödünsüz olarak yerleşim ve yapılaşma planlarına uygunluğunun sağlanması gerekir. Yerel idarelerin bu alanda görevlerini eksiksiz yerine getirmelerini sağlayıcı önlemlerin alınması, ihtiyaç duyuluyorsa ekonomik, mali ve uzman personel ihtiyaçlarının karşılanmasında da kamusal yarar vardır.
Şehirleşmenin, insan yaşamı üzerindeki etkilerinin son derece önemli olduğunu yukarıda açıkladık. Bu nedenle, şehirlerdeki yerleşimin; parklar, bahçeler, oyun alanları gibi sosyal donatı alanları ile yapılaşmanın; mimari uyumu ve güzelliği, ortak kullanım alanı olan sığınaklar, kapıcı daireleri, otoparklar, dinlenme alanları gibi unsurların varlığı, şehirlerin olmazsa olmazlarıdır.
Sakin şehirlerSayın Başbakanın Sepetçiler Kasrı’nda “Şehrin Mimarları Buluşması etkinliğin” de yaptığı konuşmada da vurguladığı gibi, şehirlerin planlarının ileride sık sık değişikliğe meydan verilmeyecek şekilde eksiksiz, donanımlı ve imar ilkelerine uygun yapılması, plan çalışma alanlarındaki tarihi ve arkeolojik eserlerin korunması, yapılaşmalardaki mimari görünüm ve güzelliğin gözetilerek yürütülmesi; insanları mutlu kılan, sakin şehirlerin oluşumuna zemin hazırlayacak ve insanların medeniyetlerle bağları koparılmamış olacaktır.
SonuçŞehirlerin insan hayatı üzerindeki sosyal ve psikolojik etkilerinin ne kadar büyük olduğu, yapılan yapılaşmaların plan, fen, sağlık, çevre koşullarına ve bu alandaki teknolojik gelişmelere uygun eksiksiz ve donanımlı olarak yapılmasında ve uygulanmasında, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda toplumsal yarar olduğu düşünülür.