Depresyon; uzun süre devam eden, çok üzgün, umutsuz, çaresiz ve değersiz hissetme halidir. Gündelik hayatta kolayca kullandığımız bu sözcük, aslında ciddi bir rahatsızlığa işaret eder. Bu ruh hali, kişinin tüm yaşamını etkiler.
Depresyonun kadınlarda görülme oranı yüzde 4-10, erkeklerdeyse yüzde 2-2.5 civarındadır. Hayat boyu risk, kadınlarda yüzde 10-26, erkeklerde yüzde 5-12 oranındadır. Bu şu anlama gelir: Her dört ya da beş kişiden biri, hayatlarının bir bölümünde depresif dönem geçirebilir. Depresyona işsizliğin yüksek oranda görüldüğü bölgeler ve sosyoekonomik seviyenin düşük olduğu yerlerde daha sık rastlanır. Araştırmalara göre, depresyon 21’inci yüzyılda artış eğiliminde ve bunun nedenleri belli değil!
Bu hastalıkta, beyin birçok yönden etkilenmiştir. Beynin olumlu duygularını yöneten alanı (eğlence, aşk, mutluluk) baskılar ve olumsuz duyguları yöneten bölgeyi (kızgınlık, gerginlik, kıskançlık, utanç) uyarır. Diğer bir deyişle, depresyondayken, sadece hayatın eğlenceli yönlerini durdurmakla kalmaz, aynı zamanda daha gergin, üzgün ve kötü huylu oluruz.
Stres veya ruhsal zorlanma; gerginlik, huzursuzluk, yorgunluk ve depresyon gibi birçok psikolojik sorunla ilgilidir. Herkesin
Panik atak, aşırı derecede yüksek seviyelere ulaşan kaygı nedeniyle meydana gelir. Ortada görünür bir neden olmamasına rağmen, ani gelişen yoğun korku hissidir. Bu endişe ve kaygı nöbeti, kişinin vücudunda bazı fiziksel belirtilerle kendini gösterir. Kişi; çok kötü bir şey olacağını, sonunun geldiğini, öleceğini veya kalp krizi geçireceğini düşünür. Çoğu zaman gidilen acil serviste, herhangi bir girişimde bulunmaksızın, belirtiler geçer ve kişi kendini iyi hisseder.
Korku, tehlikeli durumlarda avantaj sağlayan ve hayatımızı devam ettirebilmemiz için gerekli bir duygudur. Korktuğumuzda, vücudumuzda bulunan sempatik sistem, tehlikeli durumlarda alarm verir ve sorunla savaşmak ya da kaçmak için devreye girer. Sonrasındaysa;
1.Hızlı nefes alıp vermeye başlarız: Nefesimiz daralıyor ya da boğuluyormuş, soluğumuz kesiliyormuş gibi hissederiz. Bu durum, göğüs ağrısı ya da göğüste sıkıntı hissine yol açabilir.
2.Kalp atışlarımız hızlanır: Çarpıntı hissedebiliriz ya da kalp atımlarımızı duyumsayabiliriz.
3.Kan basıncımız artar ve kalbimiz kaslarımıza bol miktarda kan pompalar: Terleme, titreme ya da sarsılma, ateş basması hissederiz.
4.Derimize daha az kan pompalanır: Uyuşma ya da
40 yaş üzeri kişilerde sık görülen boyun ağrısı, başın bittiği yerle omuzların başladığı bölge arasında herhangi bir noktada hissedilebilir. Ancak boyun ağrısının bu bölgeyle sınırlı kalmayıp, sırta ve kollara vurduğu da olur. Boyun ağrısından şikayetçiyseniz, daha karmaşık nedenlerden şüphe etmeden önce dikkate almanız gereken başka unsurlar var: Yatağınız ve yastığınız boyun dostu mu? Gün boyunca stres seviyeniz yüksek mi? İş yerinde boynunuzu klavyeye doğru uzatarak, uzun saatler boyuncu çalışıyor musunuz? Bu sorulardan bir veya ikisine “Evet” cevabı veriyorsanız, sorunun nedenini de çözdünüz demektir.
Diğer ağrı nedenleri arasında da şunlar var:
Kas spazmı, tutulma ve kötü duruş: En çok karşılaşılan boyun ağrısı türü, mekanik boyun ağrısıdır. Kötü duruş ve oturuş, kaza ile zedelenme benzeri sebeplerden kaynaklanır. Otururken öne eğilerek çalışmak, uzun süre boynu eğik şekilde sabit tutarak kitap okumak, el işi yapmak, klavyede yazı yazmak, araba sürmek, yatarak TV izlemek, aşırı spor ve boyun sağlığına uygun olmayan yastıkta yatmak sonucu mekanik ağrılar ortaya çıkabilir. Ağrı kesici ve kas gevşetici ilaçlar bu tip ağrıları dindirir. Çeşitli egzersizler ve ağrıya neden olan
Kulak tıkanıklığı, yaygın şikayetlerden biridir ve hemen her yaşta görülebilir. Tıkanmanın ağrıya neden olduğu ve organı hassaslaştırdığı durumlar ortaya çıkar. Özellikle soğuk algınlığına yakalanan çocuklarda sık rastlanır. Kulak tıkanıklığı çok basit bir nedenden kaynaklanıyor olabileceği gibi, işitme kaybının belirtisi de olabilir. Dış, orta veya iç kulağı tıkayan herhangi bir neden, normal şekilde duymayı engeller.
Kulak kiri, yabancı maddeler ya da orta kulak enfeksiyonları, sesin iç kulağa erişmesini önler. Gürültü ve yaş faktörü gibi nedenler iç kulakta sinir tipi işitme kaybına neden olabilir. Kulak tıkanıklığının sebebinin erkenden tespit edilmesi, uygun bir tedavi programı belirlenmesi açısından önemlidir. Kulak tıkanıklığına kulak veya baş ağrısının eşlik ettiği durumlar da görülür.
Kulak kiri: Kulak kanalındaki bezler tarafından üretilen kulak kiri; kaşıntı, tıkanıklık ve ağrıya yol açabilir. Kulağı temizlemek isterken kullanılan çeşitli gereçler, kiri geriye doğru ittiği için tıkanıklık meydana gelir.
Enfeksiyonlar ve alerjiler: Genellikle soğuk algınlığını takiben kulak enfeksiyonları ortaya çıkabilir. Orta kulak iltihabı ya da alerjik tepkiler nedeniyle, genzimizi
Kalp, karaciğer, akciğerler ve dalak gibi hayati organlarla vücuda kan taşıyan ana damarlar, göğüs kafesinin içinde yer alır.
Bu organlar, göğüs kafesinin her iki tarafında 12’şer tane kaburga, ortada sternum (iman tahtası kemiği), kas ve dokuların birleşmesiyle oluşan sağlam bir yapı tarafından korunur. Kaburga kemikleri sert ama esnektir.
Göğüs bölgesini etkileyecek şekilde gelişen sıkışma, düşme, çarpma, darp gibi durumlarda hareket ederken ve nefes alıp verirken ağrı, dokununca hassasiyet ve çıtırdama sesi akla kaburga kırığını getirir. En sık nedenleri arasında düşme, rakiple temas içeren sporlar yaparken darp alma, trafik kazası ve şiddetli göğüs travmaları yer alır. Özellikle kemiklerin daha kırılgan olduğu yaşlılarda basit çarpmalar, hatta zorlayıcı öksürük ve hapşırmalar bile kırıklara yol açabilir.
Birçok kaburga yaralanmasında sadece çatlaklar meydana gelir. Ağrılı olmasına rağmen kaburga çatlakları, kırıklar kadar tehlikeli değildir. Çünkü kemik kırıkları, akciğer ve kan damarlarına zarar verebilir. Ciddi olmayan kırıklar genelde 1-2 ay içinde iyileşir.
Kırık olduğu aşağıdaki belirtilerden anlaşılabilir:
- Derin nefes alındığında göğüs bölgesinde ağrı oluşması
- Yaralı alan
Sadece kan tükürüyorsanız, kan tükürmeyle kanlı balgam (hemoptizi) arasında fark var demektir. Hemoptizi, akciğerden gelen bir şeydir. Kan tükürmekse genellikle üst solunum yollarından kaynaklanır. Daha basit nedenlerden dolayı olabilmektedir. Örneğin, burun damarlarındaki ya da boğazdaki küçük damarın çatlamasına bağlı küçük bir farenjide bağlı kanama olabilir.
Ama balgamın içinde şerit şeklinde veya koyu kahverengi balgamla karışık kan görülürse genellikle bu, akciğerden akut ya da geçmişten gelen bir kanamanın bulgusudur. Çok iyi takip edilmesi gerekir.
Renkli bir kanamanın yanında balgam görülürse bu genellikle bronşit bulgusudur. Ama normal balgamın içinde kan görülürse uzamış bazı hastalıkların, kanserlerin bulgusu olabilir. Bu yüzden uzmanlar tarafından önemsenir. Her balgamda görülen kan, kötü hastalık bulgusu değildir.
Hemoptizi, boğmaca öksürüğü, şiddetli öksürük, bronşit, verem ve akciğer kanseri gibi hastalıklarda görülen balgam türleri arasında yer alır. Nedenleri fazla olduğundan, kişilerin incelenmesi ve buna uygun tedavi uygulanması gerekir. Sebepleri arasında ilk sırayı bronş genişlemesi alır. Bakteri incelemesi ve göğüs filminin çekilmesiyle verem teşhisi
İnme, basit anlamıyla beynin damarsal sebeplerle bir kısım işlevini kaybetmesi olarak tanımlanabilir. Genellikle halk arasında felç diye bilinir. İnmede beyin kan akımı bozulur, tıpkı kalp krizinde olduğu gibi. Yeni beyin krizi de diyebiliriz. Bozulan kan akımı sürekliyse, beyin hücreleri canlılığını koruyamaz ve kalıcı hasar ortaya çıkar.
İnsanlarda beyin, vücut ağırlığının yalnızca yüzde ikisini oluşturmasına rağmen, kan dağılımının yüzde 15’ini alır. Öyle ki, beynin kan akımı kesintiye uğrarsa saniyeler içinde şuur kaybolur. Kan akımı üç dakikadan fazla kesintiye uğrarsa, beyin hücreleri geriye dönüşsüz bir biçimde harap olur. Böyle bir durumda kalp ve diğer bütün organlar çalışsa bile beyin fonksiyonları iflas etmiştir. Buna, beyin ölümü veya bitkisel hayat diyoruz.
İnmenin iki tipi vardır:
1-İskemik (kan azlığına bağlı) inme: Beyinde infarktüs sonucu oluşur. Mekanizma, kalp krizine benzer. Bilindiği gibi kalp kası hücreleri uzun süre kansız kalırsa kalp krizi gelişir. Beyindeki infarktüs de değişik nedenlerden dolayı beynin kan damarlarının tıkanması ve böylece organın beslenmesi bozulduğunda ortaya çıkar. Damarın tıkanması, beynin kendisine ait olan damarlardaki kireçlenme
Pul pul olmuş ölü derinin saç telleri arasından görünmeye başlamasına kepek adı verilir. Kepek, genellikle ciddi bir soruna işaret etmez ve bulaşıcı değildir. Ancak estetik olarak sıkıntı yaratır. Konu temizlik olmasa bile, saçlar kirliymiş ve kişi bakımsızmış izlenimi doğar. Kepeklenmenin ciddi seviyede olduğu durumlarda kafa derisinde kaşıntı da olur.
Cilt kendini yenilerken bir yandan yeni hücreler oluşur ve ölü deri hücreleri atılır. Bu olağan bir süreçtir ve banyoda yıkanıp giden ölü deriyi gözle görmeyiz. Bu döngü normalde olması gerektiğinden daha hızlıysa ve ölü deri birikmeye başladıysa kepek de başlar. Sorun ortaya çıktığında, kafa derisi üzerinde ölü deri yamaları oluşur ve bunlar pul pul saça karışır. Peki kepek neden olur?
Seboreik Dermatit (Ciltte yağlanma ve kabuklanma): Bir tür egzama olan seboreik dermatit, henüz nedeni anlaşılmamış, yağlı ve kabuklu cilt sorununa yol açan bir rahatsızlıktır. Bir tür mantarın bu duruma neden olduğu düşünülür. Bu tür egzaması bulunanlar; kafa derisi dışında göz kapakları, burun kenarları, kulak arkası ve koltuk altı gibi cildin başka kısımlarında da deride kabuklanma sorunuyla karşılaşabilir. Cilt, yer yer yağlı ve kızarıktır,